dün rahatsızlanarak amerikan hastanesine kaldırılmış, cumhuriyet(gazetesi)’in sahibi, genel yayın yönetmeni, başyazarı...
kimse kıllanmasın. yılmaz abi kıllanınca ben de tüylendim yani... istediği hastaneye gider, istediği doktora emanet eder kendini. ilahi yılmaz özdil!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/8590071.asp?yazarid=249&gid=61&sz=36471
bugünkü yazısının (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/8590297.asp?yazarid=72&gid=61&sz=36471 ) sonunda, o inanmadığı tanrı’dan dilekte bulunmuş yazardır. e birileri de mhp’ye oy istemişti, işkencecilerini affetmişti canım, ne var bunda?
(bkz: burası türkiye)
(bkz: burası türkiye)
30 mart-30 nisan 2008 tarihleri arasında vodefone’un uygulayacağı kampanyadır.
vodefone, müşterilerine bir milyar dakika ücretsiz görüşme şansı veriyor.
kampanyaya katılmak için üyelik, abonelik gibi herhangi bir işlem gerekmiyor. cep telefonunuzun 24 saat açık kalması yeterli.
değişik zamanlarda sistemden gelecek sms’i cevaplandırdıktan sonra 30 dakika bedava görüşme kazanıyorsunuz. tabii ki vodefonelularla...
cevapladığınız sms için 1 kontör kesiliyor. bir ay içerisinde, birden fazla mesaj alabilirsiniz, almayabilirsiniz de.
mesaja cevap verilmemesi ya da geç(ne kadar geç mesela???) cevap verilmesi durumunda hakkınızı kaybediyorsunuz.
vodefone, müşterilerine bir milyar dakika ücretsiz görüşme şansı veriyor.
kampanyaya katılmak için üyelik, abonelik gibi herhangi bir işlem gerekmiyor. cep telefonunuzun 24 saat açık kalması yeterli.
değişik zamanlarda sistemden gelecek sms’i cevaplandırdıktan sonra 30 dakika bedava görüşme kazanıyorsunuz. tabii ki vodefonelularla...
cevapladığınız sms için 1 kontör kesiliyor. bir ay içerisinde, birden fazla mesaj alabilirsiniz, almayabilirsiniz de.
mesaja cevap verilmemesi ya da geç(ne kadar geç mesela???) cevap verilmesi durumunda hakkınızı kaybediyorsunuz.
republic of turkey’i; başbakan’ın, cumhurbaşkanı’nın uçağına kocaman harflerle yazarsan, vatandaş da kıç kadar dükkanına: anatolian güzellik center ismini koyar.
baştan kokan, sadece balık mıdır?
baştan kokan, sadece balık mıdır?
üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması için ilk adımı atan; yıllardır bunu uzlaşma adına erteleyen akp’yi sıkıştırma, mağduriyet kozunu elinden alma, e biraz da hasadını yapmak amacıyla "gelin sizi destekleyelim, bu yasağı kaldıralım" diyerek yeni kazandığı seçmenlere (ilhan selçuk, hıncal uluç) dudak uçuklatan mhp’ye; "kapatma davasının sebebi, başörtüsüne özgürlük getiren düzenleme" açıklaması gereğince açılması muhtemel davadır.
1 nisan şakası değildir, temenni hiç değildir!!!
1 nisan şakası değildir, temenni hiç değildir!!!
çobanla oyu eşit olan manken. çobanın beyni onunkini, onun geliri çobanınkini katlar. böyle mi olur çağdaş türk kadını? atatürk sayesinde oy’un çobanınkiyle eşit! o’ndan önce oy hakkın yoktu...
bazı kafa(?)lardaki faşizan zihniyet bu çağda (ortaçağ karanlığı nerdesin?) hala yaşıyor.
bazı kafa(?)lardaki faşizan zihniyet bu çağda (ortaçağ karanlığı nerdesin?) hala yaşıyor.
ergenlik döneminde, etrafındaki herkesin kendisini izlediğini düşünen bireyin davranışıdır.
dün akşam üç yaşındaki erkek yeğenle yaşanmıştır. aynı yatakta uzanmış, the cars onyüzbinmilyonuncu kez izlenirken, yeğen, battaniyeyi kaldırarak: "dayı bak..." (pipisiyle oynamakta) "sen de oyna pipinle hehe."
dondum kaldım, ne yapacağımı bilemedim sözlük.
dondum kaldım, ne yapacağımı bilemedim sözlük.
siyah bir renktir, beyaz da bir renktir. ama şu hayatta zengin, fakir, sağcı-solcu, işadamı, bürokrat, doktor, öğretmen, bilgiç... mesleği, konumu ne olursa olsun, insan sözkonusu olduğunda gri tek renktir.
laf oyunlarının da bir sınırı olmalı diye düşündüren başlıktır.
ibret i alem için, hukuk zorlanarak asılan gençlere, sevenlerine, insanlığa yazıktır. yapmayın canım kardeşim, bir fitne de siz çıkarmayın.
ibret i alem için, hukuk zorlanarak asılan gençlere, sevenlerine, insanlığa yazıktır. yapmayın canım kardeşim, bir fitne de siz çıkarmayın.
ilk aşık olunan kız seçeneğinde sınıf arkadaşı’nın rakibidir.
hem komşu kızı, hem de sınıf arkadaşıysa kesin ilk aşktır.
hem komşu kızı, hem de sınıf arkadaşıysa kesin ilk aşktır.
komşu kızı, akraba, sınıf arkadaşı falansa neyse de... ötesine gerek yoktur. o genç, ben genç...
hem kadın erkek eşitliği diye bir söz var, kendisi yoksa da.
hem kadın erkek eşitliği diye bir söz var, kendisi yoksa da.
birkaç gün önce yaptığı bir açıklamada:
"türkiye’nin önümüzdeki dönemde çok temel bir problemle karşı karşıya kalacağını,
iktidar partisinin kapatılması ve ergenekon davası’nın kürt sorununu çok ciddi biçimde türkiye’nin gündemine getireceğini düşündüğünü,
türkiye’de, bir devleti oluşturan bütün bacakların tümünün kırıldığının görüldüğünü, yargı sisteminin iflas etmiş durumda olduğunu...
türkiye’de çok ciddi bir uluslararası operasyon var. adım adım kürt devletine doğru gidiliyor. eğer masaya oturmasalar, bu böyle olacaktır.
...
böyle giderse, iki yıla kalmaz türkiye bölünür, kürt devleti kurulur." demiş akademisyen-yazar’dır.
kadim korkularımıza rağmen böylesi şok analiz-açıklamalara da hazır değiliz. sağdan soldan birçok kişinin bu görüşe ciddi yaklaşmasından anladığımız, tehlikenin var olduğudur. sağduyu-uzlaşma çağrıları kimden gelirse gelsin önemlidir, dikkate alınmalıdır ve tabii ki uygulanmalıdır.
armudun sapı üzümün çöpü diye, birbirimize düşmanlığı bırakıp ortak değerlerde birleşmeliyiz. klasik ama gerçek: hepimiz aynı gemideyiz o geminin adı türkiye. siyasi düşünceler ne olursa olsun, meseleler demokrasi içinde kalınarak, hukuk yoluyla halledilmeli. yalnız bu arada hukuk hal edilmemeli!
"türkiye’nin önümüzdeki dönemde çok temel bir problemle karşı karşıya kalacağını,
iktidar partisinin kapatılması ve ergenekon davası’nın kürt sorununu çok ciddi biçimde türkiye’nin gündemine getireceğini düşündüğünü,
türkiye’de, bir devleti oluşturan bütün bacakların tümünün kırıldığının görüldüğünü, yargı sisteminin iflas etmiş durumda olduğunu...
türkiye’de çok ciddi bir uluslararası operasyon var. adım adım kürt devletine doğru gidiliyor. eğer masaya oturmasalar, bu böyle olacaktır.
...
böyle giderse, iki yıla kalmaz türkiye bölünür, kürt devleti kurulur." demiş akademisyen-yazar’dır.
kadim korkularımıza rağmen böylesi şok analiz-açıklamalara da hazır değiliz. sağdan soldan birçok kişinin bu görüşe ciddi yaklaşmasından anladığımız, tehlikenin var olduğudur. sağduyu-uzlaşma çağrıları kimden gelirse gelsin önemlidir, dikkate alınmalıdır ve tabii ki uygulanmalıdır.
armudun sapı üzümün çöpü diye, birbirimize düşmanlığı bırakıp ortak değerlerde birleşmeliyiz. klasik ama gerçek: hepimiz aynı gemideyiz o geminin adı türkiye. siyasi düşünceler ne olursa olsun, meseleler demokrasi içinde kalınarak, hukuk yoluyla halledilmeli. yalnız bu arada hukuk hal edilmemeli!
deniz ülke arıboğan bahçeşehir üniversitesi rektörü ve uluslararası hukuk ve politika (uhp) dergisi editörlerindendir. aynı zamanda akşam gazetesinde köşe yazıları yazmaktadır.
uluslararası ilişkiler profesörü olan deniz ülke arıboğan tanınmış eski istihbaratçı ve stratejist mahir kaynak’ın kızı ve eski tanınmış basketbolçulardan lütfi arıboğan’ın eşidir.
bir dönem demokrat parti’de siyaset yapan arıboğan 22 temmuz 2007 seçimleri öncesinde milletvekilliği adaylığından çekilmiştir.
uluslararası ilişkiler profesörü olan deniz ülke arıboğan tanınmış eski istihbaratçı ve stratejist mahir kaynak’ın kızı ve eski tanınmış basketbolçulardan lütfi arıboğan’ın eşidir.
bir dönem demokrat parti’de siyaset yapan arıboğan 22 temmuz 2007 seçimleri öncesinde milletvekilliği adaylığından çekilmiştir.
-kırk hakim! ve karar nitelikli çoğunlukla verilsin.
abiniz ufaktan tırsmış gibi sanki
omurgasıyla, eklem yerleriyle, böbreğiyle dalağıyla falan dimdik ayakta olduğunu söylediler hınk deyicileri, ama bana pek öyle gelmedi...
sanki bir şeyler "kırılmış" içinde.
pabuç fiyatlarının sandığından daha yüksek olduğunu görünce şaşırmış gibi bir hali var.
"konuşmayacağım" deyip sonra da üç gündür bülbül gibi şakımayı hadi bir taktik olarak kabul edelim ama, işin ciddi olduğunu da anlamış gibi görünüyor.
bu sefer pek öyle james watt’ın buhar makinesine binip kaçmak yok.
öyle olmasaydı, "ortalığı yatıştırmak başbakana düşer" diye alttan almazdı.
aydın doğan’ın adamlarına düşmez mi mesela? vahşi saldırıya devam mı etsinler?
yatışır gibi görünüp saldırıyı sürdürmek "omurgalı" bir davranış mı yoksa?
"sivil toplum bilmemnelerinden itidal çağrısı" yaza yaza geçir babam geçir, ha?
alttan alırmış gibi gösterip mi dikleniyor, yoksa diklenmeyi sürdürürmüş gibi yapıp mı geri basıyor?... tilki değilim ki bileyim!
ne yatışması yahu? hani gerilim tırmanacaktı? plan ve program bunun üzerine kurulmamış mıydı?
hani herkes "hesaplaşmaya hazır" olacaktı?
karşı tarafın da fatura yazmaya elinin kalem tuttuğunu görünce bir daha düşünecekmiş gibi görünüyor.
karşısına aldığı adamın, adnan menderes gibi sıkıyı görünce ağlayıp zırlamaya koyulan bir adam olmadığını anladı.
süleyman demirel gibi şapkasını alıp gidecek bir adam da hiç mi hiç olmadığını gördü (ayrıca bunun şapkası yok, şapka sevmez!)
durup dinlenmesi, nefes alması ve yeni dümenler bulması gerekiyor.
belki kapatma davasının sonunu bekleyecek, belki ergenekon’dan hamle umacak...
belki de ergenekon "işinin" daha fazla büyümemesi için dua edecek...
bu arada bir sürü basın hokkabazı da yangına körükle gitmeyi sürdürsün, onların derdi satış, abinin öyle bir sorunu yok. abi gazete satmaz, abi devlet kurtarır.
bu kez devlet onu kurtarabilirse ne devlet!
seksen üç yaşına gelmiş adama yapılır mı bu?...
seksen üç yaşına gelmiş adam bunlarla mı uğraşır, diyen yok.
ne bileyim abi, ben yurtdışındaydım, yeni geldim. aklım ermez.
engin ardıç
http://www.sabah.com.tr/ardic.html
omurgasıyla, eklem yerleriyle, böbreğiyle dalağıyla falan dimdik ayakta olduğunu söylediler hınk deyicileri, ama bana pek öyle gelmedi...
sanki bir şeyler "kırılmış" içinde.
pabuç fiyatlarının sandığından daha yüksek olduğunu görünce şaşırmış gibi bir hali var.
"konuşmayacağım" deyip sonra da üç gündür bülbül gibi şakımayı hadi bir taktik olarak kabul edelim ama, işin ciddi olduğunu da anlamış gibi görünüyor.
bu sefer pek öyle james watt’ın buhar makinesine binip kaçmak yok.
öyle olmasaydı, "ortalığı yatıştırmak başbakana düşer" diye alttan almazdı.
aydın doğan’ın adamlarına düşmez mi mesela? vahşi saldırıya devam mı etsinler?
yatışır gibi görünüp saldırıyı sürdürmek "omurgalı" bir davranış mı yoksa?
"sivil toplum bilmemnelerinden itidal çağrısı" yaza yaza geçir babam geçir, ha?
alttan alırmış gibi gösterip mi dikleniyor, yoksa diklenmeyi sürdürürmüş gibi yapıp mı geri basıyor?... tilki değilim ki bileyim!
ne yatışması yahu? hani gerilim tırmanacaktı? plan ve program bunun üzerine kurulmamış mıydı?
hani herkes "hesaplaşmaya hazır" olacaktı?
karşı tarafın da fatura yazmaya elinin kalem tuttuğunu görünce bir daha düşünecekmiş gibi görünüyor.
karşısına aldığı adamın, adnan menderes gibi sıkıyı görünce ağlayıp zırlamaya koyulan bir adam olmadığını anladı.
süleyman demirel gibi şapkasını alıp gidecek bir adam da hiç mi hiç olmadığını gördü (ayrıca bunun şapkası yok, şapka sevmez!)
durup dinlenmesi, nefes alması ve yeni dümenler bulması gerekiyor.
belki kapatma davasının sonunu bekleyecek, belki ergenekon’dan hamle umacak...
belki de ergenekon "işinin" daha fazla büyümemesi için dua edecek...
bu arada bir sürü basın hokkabazı da yangına körükle gitmeyi sürdürsün, onların derdi satış, abinin öyle bir sorunu yok. abi gazete satmaz, abi devlet kurtarır.
bu kez devlet onu kurtarabilirse ne devlet!
seksen üç yaşına gelmiş adama yapılır mı bu?...
seksen üç yaşına gelmiş adam bunlarla mı uğraşır, diyen yok.
ne bileyim abi, ben yurtdışındaydım, yeni geldim. aklım ermez.
engin ardıç
http://www.sabah.com.tr/ardic.html
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?