pahalı bir fantezi olduğu kesindir.
vodafone grup vakfı kanalıyla uluslararası düzeyde toplumsal yaşama katkıda bulunmak için türkiye vodafone vakfını kurmuş şirkettir. amaç, vodafoneun sosyal sorumluluk birikimini türkiyeye taşımak olarak açıklanmış. kısa kesmezler umarız. hayırlı olsun.
bir de bunların bedelli askerlik yapmış, üniversiteye dayı kadrosundan girmiş, kendisini en milliyetçi görüp nutuk çekenleri vardır. bedelli askerlik hakkını devlet sana vermiş, sen de bu hakkını kullanmışsın. buna kimsenin diyeceği birşey olamaz ve demiyoruz. ama buna rağmen de kalkıp atıp tutarsan, c.sinan sağıroğlunun dediği gibi: senin ben alnını karışlarım!
çoklu zeka kuramı’na göre her insanın zeka türü farklıdır. birisinin sözel zekası, bir diğerinin sayısal zekası, bir diğerinin de müziksel zekası öndedir.
herkes için "aynı" eğitimi öngören eğitim sistemimiz, aile-okul-öğretmen.. gibi rehberlik edecek kişilerin olmaması, öğrencinin de doğru kararı verecek iradeye sahip olmaması sonucu kendisini, batsın bu dünya derken bulması güzel ülkemizde imkansız değildir maalesef.
üniversite olsun da, iş olsun da düşüncesiyle okunan bölümler, yapılan işler bir türkiye gerçeğidir. yemek buldun ye, dayak gördün kaç atasözümüzün çağdaş versiyonu: okul buldun oku, iş buldun çalış olduğu için insanları da, madem sevmiyorsun okuma-çalışma diye suçlamak mantıklı da, adil de değildir.
sorunların temelinde liberal de, kapitalist de olmayan; bu vahşi ekonomik düzen yatmaktadır.
özelleştirmeye evet ama çalışanların, patronun insafına bırakılmasına hayır! maliyeci, bakkaldan marketten alışveriş yapmıyormu, çevresinde asgari ücretin altında çalıştırılan, sigortası yatırılmayanları bilmiyormu, hadi bilmiyor, duymuyor mu?
60 kişilik sınıflar bir yanda, 200 bine yaklaşan öğretmen adayı bir yanda. şu kavga gürültü ortamında bu insanlar için, eğitim için, türkiye’nin geleceği için yani, çözüm öneren bir parti, sivil toplum örgütü... kimse var mı?
altta kalanın canı çıkıyor ve altta kalanların sayısı da sürekli artıyor. acı tarafına rağmen umut ışığı da var: nitelikli kişilerin bu gruptaki oranı hızla artıyor.
yakarsa dünyayı fakirler yakar diyen sanatçı haksız değil. fakir ama onurlu! onlara bu kaderi dayatan, onlara bu hayatı yaşatan şartları değiştirecekler. başkalarının da haklarını, kendi hakları gibi görerek! damdan düşenin halinden, yine damdan düşen anlar çünkü.
herkes için "aynı" eğitimi öngören eğitim sistemimiz, aile-okul-öğretmen.. gibi rehberlik edecek kişilerin olmaması, öğrencinin de doğru kararı verecek iradeye sahip olmaması sonucu kendisini, batsın bu dünya derken bulması güzel ülkemizde imkansız değildir maalesef.
üniversite olsun da, iş olsun da düşüncesiyle okunan bölümler, yapılan işler bir türkiye gerçeğidir. yemek buldun ye, dayak gördün kaç atasözümüzün çağdaş versiyonu: okul buldun oku, iş buldun çalış olduğu için insanları da, madem sevmiyorsun okuma-çalışma diye suçlamak mantıklı da, adil de değildir.
sorunların temelinde liberal de, kapitalist de olmayan; bu vahşi ekonomik düzen yatmaktadır.
özelleştirmeye evet ama çalışanların, patronun insafına bırakılmasına hayır! maliyeci, bakkaldan marketten alışveriş yapmıyormu, çevresinde asgari ücretin altında çalıştırılan, sigortası yatırılmayanları bilmiyormu, hadi bilmiyor, duymuyor mu?
60 kişilik sınıflar bir yanda, 200 bine yaklaşan öğretmen adayı bir yanda. şu kavga gürültü ortamında bu insanlar için, eğitim için, türkiye’nin geleceği için yani, çözüm öneren bir parti, sivil toplum örgütü... kimse var mı?
altta kalanın canı çıkıyor ve altta kalanların sayısı da sürekli artıyor. acı tarafına rağmen umut ışığı da var: nitelikli kişilerin bu gruptaki oranı hızla artıyor.
yakarsa dünyayı fakirler yakar diyen sanatçı haksız değil. fakir ama onurlu! onlara bu kaderi dayatan, onlara bu hayatı yaşatan şartları değiştirecekler. başkalarının da haklarını, kendi hakları gibi görerek! damdan düşenin halinden, yine damdan düşen anlar çünkü.
filozof temele sormuşlar:
-üstad kadınların neden eli öpülür?
*eee demiş, bir yerden başlamak lazım.
-üstad kadınların neden eli öpülür?
*eee demiş, bir yerden başlamak lazım.
(bkz: sabancı vakfı) tam adının, hacı ömer sabancı vakfı, olmasından mütevellit çağrışım.
bu toprağın bize verdiklerini bu toprağın insanına geri vermek... ilkesiyle 1974 yılında kurulmuştur. sabancı vakfı olarak bilinmesine rağmen asıl adı: hacı ömer sabancı vakfıdır. (hacı-hoca isimli kebapçı, berber, kasap, bijuterilerin çalışanlarına verdikleri ücretler; bu isimleri ticarete alet ettikleri eleştirilerine, sonuna kadar katılıyorum. bu zaten muhafazakar çevrelerde de eleştirilen bir şey, yeni değil. karşı çıkılan, bu vesile ile bazı kavramlarla dalga geçilmemesi. yanlış yapanın hacı ya da başka birşey olmasına bakılmadan, yanlışa yanlış denmesidir.)
sabancı vakfı’nın katkısıyla ülkemize kazandırılan kalıcı eserler bünyesinde sağlanan hizmetler şöyledir:
36 eğitim kurumunda her yıl 40.000 öğrenciye eğitim olanağı
17 öğretmenevinde, öğretmenler için konaklama ve dinlenme olanağı
17 öğrenci yurdunda her yıl 5.500 öğrenciye barınma olanağı
13 kültür merkezinde yer alan tiyatro, kongre, seminer, sergi, sinema salonları ve fuar mekanları ile çok sayıda insana kültür hizmeti ve güzel sanatlarda faaliyet olanağı
12 sosyal tesiste halkımıza çeşitli sosyal etkinliklere katılma olanağı
8 sağlık tesisinde çeşitli sağlık hizmetleri
4 kreş ve anaokulunda her yıl 700 çocuğa bakım ve eğitim
5 spor tesisinde gençlere çeşitli spor branşlarında gelişme olanağı
4 kütüphanede öğrencilere ve halka okuma ve araştırma fırsatı
2 spastik çocuk eğitimi merkezinde özürlü çocuklar için eğitim ve tedavi olanağı
1 camide 28.500 kişiye ibadet olanağı
1 üniversitede 3.650 öğrenciye öğrenim, 300 akademisyene araştırma ve eğitim olanağı
her yil 1.200 öğrenciye karşiliksiz burs
1994 yılında başlatılan ödül programıyla:
sabancı vakfı polis ödülleri
sabancı vakfı halk dansları yarışması ödülleri
sakıp sabancı eğitim ödülleri
sakıp sabancı sanat ödülleri
sakıp sabancı spor ödülleri
dilek sabancı eğitim ödülleri
yine 1994 yılında başlayıp geleneksel olarak her yıl mayıs ayında düzenlenen, türkiye halk dansları yarışması
1998 yılında başlayıp, 2002 yılından itibaren dünya tiyatrolar günü 27 mart’ta başlamakta ve 1 ay süreyle devam etmektedir.
1994te kuruluş kararı alınan sabancı üniversitesi 1999 yılında açılmıştır.
türkiyede bir aile tarafından kurulmuş olan en büyük vakıf olma niteliğini kazanmıştır.
bütün malvarlığını sabancı vakfına bağışlayan anne sadıka sabancı, 1974 yılında türkiye kadınlar birliği, 1985 yılında darülaceze tarafından yılın annesi seçilmiştir.
1988 yılında en başarılı vakıf seçilmiştir.
1998 yılında yaptığı çalışmalar ve katkılar dolayısıyla yılın vakfı seçilmiştir.
2004 yılındaki başarılı çalışmalarından dolayı vakıflar genel müdürlüğünce ödüllendirilmiştir.
merkezi brükselde olan avrupa vakıflar merkezi (european foundation center/efc) ve vakıflar birliği(council on foundations/cof)ne üye olmuştur.
http://www.vaksa.org.tr/tr/
sabancı vakfı’nın katkısıyla ülkemize kazandırılan kalıcı eserler bünyesinde sağlanan hizmetler şöyledir:
36 eğitim kurumunda her yıl 40.000 öğrenciye eğitim olanağı
17 öğretmenevinde, öğretmenler için konaklama ve dinlenme olanağı
17 öğrenci yurdunda her yıl 5.500 öğrenciye barınma olanağı
13 kültür merkezinde yer alan tiyatro, kongre, seminer, sergi, sinema salonları ve fuar mekanları ile çok sayıda insana kültür hizmeti ve güzel sanatlarda faaliyet olanağı
12 sosyal tesiste halkımıza çeşitli sosyal etkinliklere katılma olanağı
8 sağlık tesisinde çeşitli sağlık hizmetleri
4 kreş ve anaokulunda her yıl 700 çocuğa bakım ve eğitim
5 spor tesisinde gençlere çeşitli spor branşlarında gelişme olanağı
4 kütüphanede öğrencilere ve halka okuma ve araştırma fırsatı
2 spastik çocuk eğitimi merkezinde özürlü çocuklar için eğitim ve tedavi olanağı
1 camide 28.500 kişiye ibadet olanağı
1 üniversitede 3.650 öğrenciye öğrenim, 300 akademisyene araştırma ve eğitim olanağı
her yil 1.200 öğrenciye karşiliksiz burs
1994 yılında başlatılan ödül programıyla:
sabancı vakfı polis ödülleri
sabancı vakfı halk dansları yarışması ödülleri
sakıp sabancı eğitim ödülleri
sakıp sabancı sanat ödülleri
sakıp sabancı spor ödülleri
dilek sabancı eğitim ödülleri
yine 1994 yılında başlayıp geleneksel olarak her yıl mayıs ayında düzenlenen, türkiye halk dansları yarışması
1998 yılında başlayıp, 2002 yılından itibaren dünya tiyatrolar günü 27 mart’ta başlamakta ve 1 ay süreyle devam etmektedir.
1994te kuruluş kararı alınan sabancı üniversitesi 1999 yılında açılmıştır.
türkiyede bir aile tarafından kurulmuş olan en büyük vakıf olma niteliğini kazanmıştır.
bütün malvarlığını sabancı vakfına bağışlayan anne sadıka sabancı, 1974 yılında türkiye kadınlar birliği, 1985 yılında darülaceze tarafından yılın annesi seçilmiştir.
1988 yılında en başarılı vakıf seçilmiştir.
1998 yılında yaptığı çalışmalar ve katkılar dolayısıyla yılın vakfı seçilmiştir.
2004 yılındaki başarılı çalışmalarından dolayı vakıflar genel müdürlüğünce ödüllendirilmiştir.
merkezi brükselde olan avrupa vakıflar merkezi (european foundation center/efc) ve vakıflar birliği(council on foundations/cof)ne üye olmuştur.
http://www.vaksa.org.tr/tr/
ümit yaşar oğuzcan’ın bir gece ansızın gelebilirim şiirini hatırlatır olayların peşpeşe ve de hep cuma günleri olmasından mütevellit, akla gelen çağrışımdır.
bir cuma günü: akp ye kapatma davası
bir hafta sonra, yine cuma: ergenekon soruşturması kapsamında gözaltılar...
28 yıl önce bir cuma: 12 eylül!
umarım olmaz, umarım gelmez. bazı şeyler artık tarihte kalsın.
tekerrür falan etme tarih! söz, dersimizi aldık.
ilham, can dündar’ın 22 mart tarihli yazısından...
edit: bkz hatasından entry yayına geç girince, başlık hayretle karşılandı. hata ve bilgiçlere yaşatılan kafa karışıklığından dolayı özür...
bir cuma günü: akp ye kapatma davası
bir hafta sonra, yine cuma: ergenekon soruşturması kapsamında gözaltılar...
28 yıl önce bir cuma: 12 eylül!
umarım olmaz, umarım gelmez. bazı şeyler artık tarihte kalsın.
tekerrür falan etme tarih! söz, dersimizi aldık.
ilham, can dündar’ın 22 mart tarihli yazısından...
edit: bkz hatasından entry yayına geç girince, başlık hayretle karşılandı. hata ve bilgiçlere yaşatılan kafa karışıklığından dolayı özür...
bugün bir bölümü kafeterya, bir bölümü de internet kafe doğrumu yazdım olarak kullanılan yer, ilk zamanlar kütüphaneydi. dışa doğru eğimli camları, her yağmurda sızdırır, halılar toplanır, koltuklar çekilir... bir de onun çaprazındaki köşeyi mutlaka su basardı. kafe olduktan sonra bu sıkıntı hiç yaşanmadı sanırım.
yedi tepeli istanbulun yedi tepesinin de, bu kampüsün yolu üzerinde olduğunu düşündürür. gülbağdan kestirmeden gitmek isterseniz inişli çıkışlı yollar kaçınılmazdır. bilinen kestirmelerin dışında bir alternatif ararsanız ve pusulanızda kuştepe camiinin minareleri ise kendini gültepede bulursunuz. iki başarısız girişimin ardından okula taksiyle ulaşınca maceraya bir son verirsiniz. yolu uzatma pahasına önce ana yola çıkıp, mecidiyeköy iş merkezinden ya da daha ilerdeki oto galerilerinden rotayı aşağıya kırmak daha iyidir. neden teleferik gibi bişey yapmazlarki..
devamsızlıktan kalınan dersin daha önce konuşulan hocası: yapacak birşey yok, sınava giremeyeceksiniz, der. sınav günü geyik amaçlı okula gelinmiş, etrafta takılırken , arkadaşlar da sınıfa girmiştir. bir arkadaş gelerek: hoca, gelsinler sınava girsinler diyor, der. hocaya gidilir. "hocam biz zaten çalışmamıştık da, telafiye gireriz artık"
hoca:(fotokopi destesini önden bir öğrenciye vererek)herkes yanındakine versin.
sınıf: ooooooo
hoca:!
hoca: herkes yanındakinin eline versin.
sınıf: oooooooooooooooo
hoca:!
hoca: ya anladınız işte...
sınıf: ooooooo
hoca:!
hoca: herkes yanındakinin eline versin.
sınıf: oooooooooooooooo
hoca:!
hoca: ya anladınız işte...
ergenekon soruşturması kapsamında bu sabah işçi partisi genel başkanı doğu perinçek, cumhuriyet gazetesi sahibi ve genel yayın yönetmeni ilhan selçuk ile istanbul üniversitesi eski rektörü kemal alemdaroğlu gözaltına alınmıştır.
acev önderliğinde, okul öncesi eğitimi teşvik amaçlı yürütülen projedir. "...0-6 yaş dönemi, erken çocukluk eğitiminin önemi konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek ve türkiye’deki bütün çocukların okul öncesi eğitim hizmetinden yararlanabilmesini sağlamak *"tır amacı.
http://www.7cokgec.org/
http://www.7cokgec.org/
iki üç gün önce new york’ta, bir binanın tepesinde duran vinç, 33 kez uyarı almasına rağmen kaldırılmayınca, devrilip yakındaki bir binayı yıkıp halka da 11 eylül paniği yaşatmıştı. takip edemiyoruz tabi de, abd medyasının burası amerika, biz böyleyiz, ne olacak bu abd’nin hali türü başlık-haberler yayınlamamıştır sanırım.
bizde belki bu tür olaylar daha sık ve daha korkunç oluyor ama (bkz: burası türkiye)... gibi; arabesk kokan, (bkz: calimero) edebiyatı gerçekten üzerimize yapışıyor ve bu olaylar sıradanlaşıyor.
yabancı yayın organları bile türkiye ile ilgili: "türkler ülkelerinde her an herşeyin değişebileceği-olabileceğini belirtmek için, burası türkiye sözünü çok sık kullanırlar" diyorlar.
tamam, naylonunu çıkarmadan kullanılan eşyalar, dantel örtmeler vesaire.. ama bir yerde kendimize haksızlık etmiyormuyuz, kendimizi küçültmüyor muyuz?
bizde belki bu tür olaylar daha sık ve daha korkunç oluyor ama (bkz: burası türkiye)... gibi; arabesk kokan, (bkz: calimero) edebiyatı gerçekten üzerimize yapışıyor ve bu olaylar sıradanlaşıyor.
yabancı yayın organları bile türkiye ile ilgili: "türkler ülkelerinde her an herşeyin değişebileceği-olabileceğini belirtmek için, burası türkiye sözünü çok sık kullanırlar" diyorlar.
tamam, naylonunu çıkarmadan kullanılan eşyalar, dantel örtmeler vesaire.. ama bir yerde kendimize haksızlık etmiyormuyuz, kendimizi küçültmüyor muyuz?
kavimler göçü ile başlayıp, istanbul un fethi ile bittiği kabul edilen dönemdir. bu dönemde avrupada karanlık bir çağ yaşanmakla birlikte gelecekte tüm avrupanın özgürleşmesini ve zenginleşmesini sağlayacak gelişmelerin de temeli atılmıştır.
sık sık ortaçağ karanlığında bahsedenlerin,meseleye avrupa odaklı bakmaları; o tarihlerdeki temsilcileri olan osmanlıdaki özgürlüğü ve refahı ıskalamaları ilginçtir. özgürlüğü de, o dönemin şartları içinde değerlendirmeleri gerektiğini bilmeleri gerekir.
yarım yüzyıl öncesine kadar, her yıl insan hakları raporu yayımlayan abdde, zencilere karşı ırk ayrımı; güney afrika cumhuriyetindeki apartheid rejimi; kadınlara, çocuklara, eşcinsellere, komünist-sol düşünceye... listeyi uzatmak mümkün. bu meselelere bakışın nasıl olduğunu da hatırlamalı ya da öğrenmeliler.
günümüzde de ırak, filistin, afganistan, iran... ve daha birçok meselenin çözümünde insan haklarının, özgürlüğün, eşitliğin, adaletin nerede durduğunu sorgulamalılar.
ortaçağda hayran olunan, özenilen, taklit edilen o büyük medeniyetin torunlarından, atalarına saygı ile birlikte; ülkelerine, milletlerine ve tüm değerlerine de haksızlık yapmamalarını beklemek, çok mu büyük bir beklenti olur?
sık sık ortaçağ karanlığında bahsedenlerin,meseleye avrupa odaklı bakmaları; o tarihlerdeki temsilcileri olan osmanlıdaki özgürlüğü ve refahı ıskalamaları ilginçtir. özgürlüğü de, o dönemin şartları içinde değerlendirmeleri gerektiğini bilmeleri gerekir.
yarım yüzyıl öncesine kadar, her yıl insan hakları raporu yayımlayan abdde, zencilere karşı ırk ayrımı; güney afrika cumhuriyetindeki apartheid rejimi; kadınlara, çocuklara, eşcinsellere, komünist-sol düşünceye... listeyi uzatmak mümkün. bu meselelere bakışın nasıl olduğunu da hatırlamalı ya da öğrenmeliler.
günümüzde de ırak, filistin, afganistan, iran... ve daha birçok meselenin çözümünde insan haklarının, özgürlüğün, eşitliğin, adaletin nerede durduğunu sorgulamalılar.
ortaçağda hayran olunan, özenilen, taklit edilen o büyük medeniyetin torunlarından, atalarına saygı ile birlikte; ülkelerine, milletlerine ve tüm değerlerine de haksızlık yapmamalarını beklemek, çok mu büyük bir beklenti olur?
-kapatma davası açtım...
-skandal!
yeni şafak’ın 16 mart 2007 tarihindeki manşeti.
http://www.postmedya.com/news_detail.php?id=1244
-skandal!
yeni şafak’ın 16 mart 2007 tarihindeki manşeti.
http://www.postmedya.com/news_detail.php?id=1244
devrim yaratan teknoloji mottosundaki yaratan ibaresi muhafazakar bir market sahibi tarafından bantla kapatılan ürün. marketin ön camına eşşek kadar yazıyı yapıştırtmasaydın be amca! çalışanlarına asgari ücretin de altında maaş(?) veriyorsun, üstelik sigortasız... bunun üzerini neyle yapıştıracaksın?
son dakika entrysi: bilgisozluk mu okuyorlar ne? bandı kaldırmışlar. acaba, işçilerin maaşlarını tam ödemeye, sigortalarını yatırmaya da başlamışlar mıdır?
son dakika entrysi: bilgisozluk mu okuyorlar ne? bandı kaldırmışlar. acaba, işçilerin maaşlarını tam ödemeye, sigortalarını yatırmaya da başlamışlar mıdır?
(bkz: bi biskrem versem)
çetinkaya giyim firmasının ortağı. elazığlı ve elazığ milletvekilidir ancak elazığa bir çivi çakmışlığı yoktur. geçenlerde birkaç derslikli bir okul yaptırmıştı kendi köyüne.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?