bir sürgünün anıları kitabında yazdığına göre, 1947de sürgün edildiği bursada sıkıntıya düşünce kuran dersi vermek zorunda kalmıştır.
kabahatler kanunu’na göre kesilen cezalardan nedense hep dile getirileni. oysa yere tüküren hayvancıklara da bir ceza öngörülmüş bu kanunda. zıkkımlandığı her ne ise paketini, ambalajını, kutusunu, şişesini yere atana da... gel de nedir bu sigara düşmanlığı, nedir bu janjanlı faşizm diye düşünme. değil izmarit, bir çöpü yere atana ceza yazacak eli öperim. sigara yasağının kapsamının genişletilmesi bir yana bu yasağı-cezayı seviyor ve destekliyoruz.
aylardan ramazan, iftara dakikalar kalmış. her gelen çıkan ekmekleri mıncıklar, yok şu yok bu. o kızarmış, bunun susamı çok...
içeri biri girer: bayat ekmek var mı? diye sorar. sanki sadece sen ve fırıncı duymuşsunuzdur. yok der fırıncı. dönüp bir anda gözden kaybolur.
kalakalırsın öyle. sigarasızlığın ve açlığın etkisiyle dumanlı görüyorsun zaten herşeyi. ne kadar da huzurluydun oysa. bulutların üzerinden herkesi, herşeyi seyrediyor gibiydin. uçmuştun. acaba gel deyip alsamıydın kaç tane ekmek lazımsa... yanlış anlar mıydı? oradakiler ne düşünürdü? zaten kendini birşey zannediyorken o anda kendini daha bir ok zannetmez miydin? oruç tuttuk. allah kabul etsin. acaba ne yaptı diye içim içimi yedi. bayat ekmek buldu mu? bulamadıysa taze ekmek alacak parası var mıydı? evde kaç kişi ekmek bekliyordu?
bayat ekmek ya mahallenin sütçüsüne verilir ya da bir yemekte falan kullanılır.
bir de bayat ekmek fırınlarda daha ucuza satılır; susamlısını, kızarmışını aramayanlara...
içeri biri girer: bayat ekmek var mı? diye sorar. sanki sadece sen ve fırıncı duymuşsunuzdur. yok der fırıncı. dönüp bir anda gözden kaybolur.
kalakalırsın öyle. sigarasızlığın ve açlığın etkisiyle dumanlı görüyorsun zaten herşeyi. ne kadar da huzurluydun oysa. bulutların üzerinden herkesi, herşeyi seyrediyor gibiydin. uçmuştun. acaba gel deyip alsamıydın kaç tane ekmek lazımsa... yanlış anlar mıydı? oradakiler ne düşünürdü? zaten kendini birşey zannediyorken o anda kendini daha bir ok zannetmez miydin? oruç tuttuk. allah kabul etsin. acaba ne yaptı diye içim içimi yedi. bayat ekmek buldu mu? bulamadıysa taze ekmek alacak parası var mıydı? evde kaç kişi ekmek bekliyordu?
bayat ekmek ya mahallenin sütçüsüne verilir ya da bir yemekte falan kullanılır.
bir de bayat ekmek fırınlarda daha ucuza satılır; susamlısını, kızarmışını aramayanlara...
kışladan gönderiyorsanız, er mektubu görülmüştür mührü basılırdı üzerine. msn onu da bitirdi, o sebebpten banka-kargo işine girdi ptt.
zamanında sevdiği siyasetçi hatrına alparslan, ecevit falan koyan ebeveynler keşke mahkemeye başvurup kendi adlarını değiştirselerdi. kendi ideolojilerini, inançlarını, egolarını çocukları üzerinde bu kadar özensizce kullanamamalı, kullanmamalı insanlar.
satılmışın aslında güzel bir anlamı vardır. belki temelin de, fadimenin de öyle bilmiyorum. anlamına bakarak isim koymak da her zaman doğru olmayabiliyor demekki.
anlam iyileşmesi-kötüleşmesi diye bir olay var. kelimeler zamanla değişik anlamlar kazanabiliyor ya da komik-saçma bulunabiliyor. aman dikkat!
satılmışın aslında güzel bir anlamı vardır. belki temelin de, fadimenin de öyle bilmiyorum. anlamına bakarak isim koymak da her zaman doğru olmayabiliyor demekki.
anlam iyileşmesi-kötüleşmesi diye bir olay var. kelimeler zamanla değişik anlamlar kazanabiliyor ya da komik-saçma bulunabiliyor. aman dikkat!
bir erkek ismi. güçlü, yılmaz, gözü pek anlamlarına gelir.
şahan gökbakarın canlandırdığı nevriye budakın kocası, cengiiiiiiizz olarak zihinlere kazınmıştır.
şahan gökbakarın canlandırdığı nevriye budakın kocası, cengiiiiiiizz olarak zihinlere kazınmıştır.
good times albümündeki best thing şarkısıyla akılda kalan şarkıcı/sonradan oyuncu. avustralya’da yaşıyor ama eski görüntüsünden eser kalmamış. my heart desires şarkısı mutlaka dinlenmelidir.
hürriyet’in meşhur içki yasağı yalanına balıklama atlayan sazan gazetecimiz; yani sorgulayan, araştıran pek aydın pek aşmış... kişi dünkü yazısında o haberle ilgili ertuğrul özkök’e soruyor: "ne yapılabilir acaba? hürriyet birbiri ardına büyüyen ve sonunda işin yanlış manşete vardığı bu hatalarla nasıl mücadele edilebilir?(evet edilebilir o yazmış)
iyi eleman bulmak da zor, bu da bir sorun belli ki. ( :) benduruyorumsebagitti) türkiye’de insan kaynakları maalesef kısıtlı. ama hürriyet markası da bunu yapamıyorsa, kim yapsın ki?"
mesela orayı, oraya alsan. olur mu acaba? hımmm n’apsak ki yaa...
iyi eleman bulmak da zor, bu da bir sorun belli ki. ( :) benduruyorumsebagitti) türkiye’de insan kaynakları maalesef kısıtlı. ama hürriyet markası da bunu yapamıyorsa, kim yapsın ki?"
mesela orayı, oraya alsan. olur mu acaba? hımmm n’apsak ki yaa...
pek küçük, ufacık da değildik. büyüyorduk hala... ülkemiz de büyüyordu.
sovyetler birliği yıkılmış, adriyatik ten cin seddine sözü kulaklarımızda yankılanıp duruyordu. "çocuklar, komşularımız gaptan çok korkuyorlar" demişti öğretmenimiz, zaten komşularımız hep korkarlardı. ha bir de bize diş bileyip dururlardı. gerçi onları sinek gibi ezerdik istesek, yapmıyorduk. neden bilmiyorum.
asya ile avrupa arasında köprüydük biz, dört mevsimi aynı anda yaşayan cennet bir vatanımız vardı. gel gör ki etrafımız cehennemdi.
milliyetçiydi herkes. sağım, solum, önüm, arkam... ve evet ben de sobelenmiştim. dedim ya, daha büyüyorduk.
parçalanmış renault 12 marka aracıyla hatırlıyorum o günü. sonra onbinler katılmıştı cenazesine. tedirgindik, neden böyle olmuştu? nasıl?? dış güçler, içerideki hainleri kullanarak...
madem bu kadar güçlüyüz, kıytırık komşularımız nasıl her defasında bize çelme takmayı becerebiliyor. onluk sistemi bulan mete buna da bir çözüm bulsaydı ya, bilge vezir tonyukuk kitabeye bir tavsiye kazısaydı.
binlerce yıllık devlet geleneğimiz vardı. gerçi birçoğunu gene biz yıkmıştık ama hemen de yenisini kurmuştuk. birşeyler öğrenmiş olmalıydık...
büyüdüm. ülkemin etrafı eskisi gibi olmasa da yine düşmanlarla çevrili. "keşke kutup bölgesinde falan olsaydık" demişti bir öğretmenim de, üstelik bu üniversitedeydi. sadece ben mi büyüdüm diye düşünürken, bir kaç kişiye daha rastladım. ama hala azınlıktık, düşünsene %47 bile değildik!
vur abalıya hala geçer akçe. düşene tekme atmayı, konuşanı ezmeyi hala alkışlayanlar var. kendisi gibi düşünmeyene, inanmayana, yaşamayana ağız dolusu küfür edenler var. bir de kurşun yağdıranlar... "...kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir" demişti, birisi. diyebilmişti.
bu aralar küçük kuyruğundan yakalanan canavarı o gün görmüştü. bağlıları, sevdalıları olduklarını söyleyenler fasa fiso bile demiyorlardı bugün. o derdi! yazardı! çünkü onun ilkeleri vardı, putları değil.
sovyetler birliği yıkılmış, adriyatik ten cin seddine sözü kulaklarımızda yankılanıp duruyordu. "çocuklar, komşularımız gaptan çok korkuyorlar" demişti öğretmenimiz, zaten komşularımız hep korkarlardı. ha bir de bize diş bileyip dururlardı. gerçi onları sinek gibi ezerdik istesek, yapmıyorduk. neden bilmiyorum.
asya ile avrupa arasında köprüydük biz, dört mevsimi aynı anda yaşayan cennet bir vatanımız vardı. gel gör ki etrafımız cehennemdi.
milliyetçiydi herkes. sağım, solum, önüm, arkam... ve evet ben de sobelenmiştim. dedim ya, daha büyüyorduk.
parçalanmış renault 12 marka aracıyla hatırlıyorum o günü. sonra onbinler katılmıştı cenazesine. tedirgindik, neden böyle olmuştu? nasıl?? dış güçler, içerideki hainleri kullanarak...
madem bu kadar güçlüyüz, kıytırık komşularımız nasıl her defasında bize çelme takmayı becerebiliyor. onluk sistemi bulan mete buna da bir çözüm bulsaydı ya, bilge vezir tonyukuk kitabeye bir tavsiye kazısaydı.
binlerce yıllık devlet geleneğimiz vardı. gerçi birçoğunu gene biz yıkmıştık ama hemen de yenisini kurmuştuk. birşeyler öğrenmiş olmalıydık...
büyüdüm. ülkemin etrafı eskisi gibi olmasa da yine düşmanlarla çevrili. "keşke kutup bölgesinde falan olsaydık" demişti bir öğretmenim de, üstelik bu üniversitedeydi. sadece ben mi büyüdüm diye düşünürken, bir kaç kişiye daha rastladım. ama hala azınlıktık, düşünsene %47 bile değildik!
vur abalıya hala geçer akçe. düşene tekme atmayı, konuşanı ezmeyi hala alkışlayanlar var. kendisi gibi düşünmeyene, inanmayana, yaşamayana ağız dolusu küfür edenler var. bir de kurşun yağdıranlar... "...kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir" demişti, birisi. diyebilmişti.
bu aralar küçük kuyruğundan yakalanan canavarı o gün görmüştü. bağlıları, sevdalıları olduklarını söyleyenler fasa fiso bile demiyorlardı bugün. o derdi! yazardı! çünkü onun ilkeleri vardı, putları değil.
19 mayıs’ta başlayacak yasak kapsamında bar, kıraathane, kafe... tüm kapalı ortamlarda sigara içmek yasaklanacak. içenlere... bıdı bıdı bıdı
şu anda yürürlükte olan bir sevgili kanunumuz var. kamu kurumlarında sigara içmek yasak! işiniz düşer gidersiniz nüfus müdürlüğüne, aa bir memur amcamız tüttürür sigarasını. köşede bir polis! hadi, desene yasak masak diye. kimi kime şikayet edeceksin.
kimse sağlık geyiği yapmasın. üç beş yıl önce püfür püfür havası olan mahallemizde kışın nefes alınmıyor. nerde belediye, il sağlık müdürlüğü??? bu aralar da halkın yoğun olarak bulunduğu çarşısında rezil bir hava var. bu mevsimde! sebep, oradaki ekmek fırınının bacasından çıkan duman!
şekilci toplumuz vesselam. sen insanına 478 ytl asgari ücreti layık gör, ota boka gelen zamlarla kuşa dönen maaşlara üç kuruşluk zam yap, sosyal güvenlikte açık var diye sosyal devlet’i buda... egzoslardan çıkan, bacalardan çıkan zehirlerle sokaklarında yürünemeyen memleketimde insan sağlığını düşünüyorum diyerek kapalı mekanlarda sigara yasağı getir. bravo!
tütün ekimini de, sigara üretimini de yasakla helal olsun diyeyim. üzerine yüzde 80 vergi basıp "senin sağlığını düşünüyorum" deme, yemezler.
gazetede, tv’de hiç : "sigara içip çocuklarını, karısını dövdü", "sigara içip direksiyona geçti, bir aileyi biçti"... tarzında haberlere rastlamadım. benzin istasyonlarında satılan birşey vardı; hani gazetelerde, dergilerde çarşaf çarşaf reklamları çıkıyor canım. tv’lerde de elden düşmüyor. ben sizin gibi faşist değilim, tamamen yasaklanmasın. benzin istasyonlarında satışı yasaklansın. alkollü olarak araç kullanırken yakalanan anasından doğduğuna pişman edilsin.
sigara için de ötü yiyen önceki yasayı uygulasın.
şu anda yürürlükte olan bir sevgili kanunumuz var. kamu kurumlarında sigara içmek yasak! işiniz düşer gidersiniz nüfus müdürlüğüne, aa bir memur amcamız tüttürür sigarasını. köşede bir polis! hadi, desene yasak masak diye. kimi kime şikayet edeceksin.
kimse sağlık geyiği yapmasın. üç beş yıl önce püfür püfür havası olan mahallemizde kışın nefes alınmıyor. nerde belediye, il sağlık müdürlüğü??? bu aralar da halkın yoğun olarak bulunduğu çarşısında rezil bir hava var. bu mevsimde! sebep, oradaki ekmek fırınının bacasından çıkan duman!
şekilci toplumuz vesselam. sen insanına 478 ytl asgari ücreti layık gör, ota boka gelen zamlarla kuşa dönen maaşlara üç kuruşluk zam yap, sosyal güvenlikte açık var diye sosyal devlet’i buda... egzoslardan çıkan, bacalardan çıkan zehirlerle sokaklarında yürünemeyen memleketimde insan sağlığını düşünüyorum diyerek kapalı mekanlarda sigara yasağı getir. bravo!
tütün ekimini de, sigara üretimini de yasakla helal olsun diyeyim. üzerine yüzde 80 vergi basıp "senin sağlığını düşünüyorum" deme, yemezler.
gazetede, tv’de hiç : "sigara içip çocuklarını, karısını dövdü", "sigara içip direksiyona geçti, bir aileyi biçti"... tarzında haberlere rastlamadım. benzin istasyonlarında satılan birşey vardı; hani gazetelerde, dergilerde çarşaf çarşaf reklamları çıkıyor canım. tv’lerde de elden düşmüyor. ben sizin gibi faşist değilim, tamamen yasaklanmasın. benzin istasyonlarında satışı yasaklansın. alkollü olarak araç kullanırken yakalanan anasından doğduğuna pişman edilsin.
sigara için de ötü yiyen önceki yasayı uygulasın.
sevilir sevilmez hatta nefret edilir ayrı da... akpye karşı tek umut şu anda o gibi. gördük, yaşadık, biliyoruz ne olduğunu da belki akıllanmıştır, olgunlaşmıştır. dpnin başına geçerse bir dahaki seçimde iktidar olamasa da 2.liği garanti.
2. nesil bilgiçmiş efendim. sessiz sedasız gelmiş. hoşgelmiş...
bilgi sözlük (2. nesil bilgic) (offline)
toplam baslik : 5
toplam entry : 23
toplam ukde : 2
doldurdugu ukde : 0
son online : 12.05.2008 13:04
son entry : 12.05.2008 13:03
bugun girilen entry : 0
bu hafta girilen entry : 1
gecen hafta girilen entry : 0
onceki hafta girilen entry : 0
puan : 0
verdigi muhte$em oyu adedi : 4
verdigi eh i$te oyu adedi : 0
verdigi berbat oyu adedi : 0
bilgi sözlük (2. nesil bilgic) (offline)
toplam baslik : 5
toplam entry : 23
toplam ukde : 2
doldurdugu ukde : 0
son online : 12.05.2008 13:04
son entry : 12.05.2008 13:03
bugun girilen entry : 0
bu hafta girilen entry : 1
gecen hafta girilen entry : 0
onceki hafta girilen entry : 0
puan : 0
verdigi muhte$em oyu adedi : 4
verdigi eh i$te oyu adedi : 0
verdigi berbat oyu adedi : 0
(bkz: sazan)
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=117979,10,6
"tapdk başkanı çalışkan, açık içki satışlarında restoran ve gece kulüplerinde kadehle içki satışında bir yasaklama olmadığını belirterek, "açık içki satış yasağı yetki belgesi olmayan mahalle bakkalı ve büfeler için geçerli" dedi.. "
daha başka söylenebilecekler de var ya neyse...
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=117979,10,6
"tapdk başkanı çalışkan, açık içki satışlarında restoran ve gece kulüplerinde kadehle içki satışında bir yasaklama olmadığını belirterek, "açık içki satış yasağı yetki belgesi olmayan mahalle bakkalı ve büfeler için geçerli" dedi.. "
daha başka söylenebilecekler de var ya neyse...
(bkz: o şimdi yabancı sermaye)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?