confessions
  1. toplam entry 2450
  2. takipçi 1
  3. puan 45472

youtube a getirilen erişim yasağı

benduruyorumsebagitti
artık süreli olarak değil de ciddi ciddi temelli kapatılması gündemde olan internet sitesi. malum, atatürk’ ya da türk silahlı kuvvetleri’ne hakaret içeren videolar kapatılma nedeni oluyor. işte bu aç kapa olayları sırasında sözkonusu videolar yayından kaldırılıyormuş ama ana serverdan silinmiyormuş. bizim devletlular da hepten kapatalım diye düşünmüşler.

kaynak gösterebilirim, üzerinde oturmuyorum:

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=119808,10,190




yaran fıkralar

benduruyorumsebagitti
yaz kampının veda gecesinde avustralyalı delikanlı haftalardır göz koyduğu sarışın mavi gözlü minicik burunlu isveçli fıstığı dansa kaldırmış, dansta bir ara onu iyice sarmalayarak "biz buna avustralya’da ’sarılmak’ deriz..!" demiş..

"evet.." diye gülümseyerek cevap vermiş kız "isveç’te de öyle denir..!"

delikanlı romantik müzikten, loş ışıklardan etkilenerek kızın pembe dudaklarına bir öpücük kondurmuş, "biz buna avustralya’da ’öpücük’ deriz.." demiş.

"evet, isveç’te de aynen bu şekilde tabir edilir.." demiş sevimli kız..

gecenin sonunda hayli içildikten sonra delikanlı kızı alıp uçsuz bucaksız loş bahçeye götürmüş, çimlerin üzerinde sevişmişler, sırtüstü uzanıp keyifle yıldızlara bakarken: "bizim orada üniversite kampusunda bunun adı ’çim sandviçidir" demiş delikanlı hafif gülümseyerek .

"bizde de öyle derler.." demiş kız biraz kırgın bir ses tonuyla: "ama genellikle içine daha fazla et koyarlar..!"

yine hıncal uluç’tan.

manyak otobüs şöföru

benduruyorumsebagitti
fi tarihinde (sanırım) beşiktaş-otogar otobüsünde yaşanmış bir olaydır. manyak olan arkamızdan gelen otobüsün şoförüydü. neyseki...

efendim çağlayan civarı bizim otobüsün hareket etmemesine kızan şoför arkadaş, ki bu başlığa göre manyak oluyor. bir hışımla gelip kapıyı, camı yumruklayarak: "niye devam etmiyorsun, niye duruyorsun. aç lan kapıyı..." diye ve arada "biiiiip"lenecek birşeyler de söyleyerek gazını boşaltır. bizim şoför de pek bi sakin, bizden bile şaşkın görünüyor. artık beyefendiliğindenmi, tırstımı bilinmez...

şaşkınlığı atlatıp şapşal şapşal gülümsemeye başlayan yolcuları ve pek efendi şoförü ile yoluna devam eden otobüsümüz yine bir durağa gelir. o da ne, gene geliyo valla. manyak şoför gene gelip otobüsün orasını burasını yumruklamaya, mülayim şoförümüze saymaya başlar. şoförümüz bildiğiniz gibi, bizi bilemezsiniz... daha önce şaşırmıştık, şimdi ne yapmaktaydık onu hala bulabilmiş değilim.

istanbul un fethi

benduruyorumsebagitti
engin ardıç’ın 30 mayıs tarihli yazısında pek bi güzel değindiği konudur. fethin 555. yıldönümü münasebetiyle...
"...
bu kadar zaman sonra hâlâ onu "almakla" mı övüneceğiz?
süleymaniye’sinden topkapı sarayı’na, yedi tepesine öyle bir damga vur ki dost düşman parmak ısırsın, sonra da "aslında burası benim değildi" de...

ele güne "burayı biz kurmadık, sonradan, hem de şiddet kullanarak ele geçirdik" mesajını ısrarla ver... gözüne sok, hatırlat...

ki, bundan da, "aldığımız gibi bir gün verebiliriz de haa" anlamı da çıksın!
yunan faşistleri de bu hülyayla kendi kendilerini okşamaya otursunlar...

eee, iğreti mi yaşıyoruz yani biz burada?

korkmayın ihvanlar, nüfusu da on iki milyona vurdu, artık onu bizden kimse geri alamaz. bütün yunanistan’da toplasan o kadar kişi yok.

eşeklik edip yeni bir dünya savaşına girmez ve de yenilmezsek, müttefik donanması da gelmez, korkmayın.

dostun düşmanın gözüne "buranın temelini biz kurmadık, üstüne birşeyler kondurduk" diye bağıra bağıra sokmanın âlemi yoktur.

sarsmayın. burası bizim. asla geri dönülemez şekilde bizim.
..."

hiç bu şekilde düşünmemiştik ama haklı galiba. koskoca 555 yıl geçmiş ve hala kutluyoruz. birşeyler kesin yanlış...



hava savunma marşı

benduruyorumsebagitti
askerliğini hava savunma sınıfında yapanların söylediği marştır. nakarat kısmı hariç, söylemesi pek zordur.

vatanımın her yeri kanla irfan doludur
gelemez hain düşman uçaksavar durdurur
uğrunda ölen varsa onun adı vatandır
bu gök ve bu yer için şehit olan kutsaldır

bu göklerde istikbal, düşmana tehlike var
bütün yurdu koruyor, yıldırım uçaksavar

ufukları gözlerim gece gündüz her zaman
ateşten bir ağ örer yükseklerde bataryam
milletim güven oldu benim için büyük nam
tarih yazar adımı kazanırım zafer şan

bu göklerde istikbal, düşmana tehlike var
bütün yurdu koruyor, yıldırım uçaksavar



sabah ezanı

benduruyorumsebagitti
balkondan bomboş sokakları loş ışık altında görerek dinlemek ve kısa bir süre sonra da havanın aydınlanışını kuş cıvıltılarıyla birlikte izlemek gibisi yoktur. nerede olursanız olun, yakınlarda yeşillik adına kaldırım kenarındaki otçuklar da olsa o kuşlar gelir ve cıvıl cıvıl şenlendirirler ortalığı.
keşke daha sık şahit olabilsek bu güzelliklere, farkında olabilsek ve değerini bilsek.

etom

benduruyorumsebagitti
açikçasi birbirimizi pek sevmezdik. birkaç kez houstonlasmisligimiz da olmustu. bütün agizlarda sakiz olan hosgörü, birarada yasama, farkliliklara tahammül gibi cicili bicili laflari uygulamaya çalisirken çok zorlandim itiraf ediyorum.
bi itiraf daha gelsin, giciktim kendisine (açyklama: entrylerine gycyktym. tanymam etmem kendisini). vallahi sözlük. ota boka fetos, tayip diye sevmedigi insanlara hakaret eden; uzayda yasiyormusçasina bu ülkenin gelmisini, geçmisini, kültürünü, degerlerini bilmeden aslinda bildigi halde isine gelmediginden hep ayni tarzda yazan biriydi.
bazi entrylerini begenirdim. muhtesem verirken elim titrerdi. berbat’a basarken de kisisel olmadigindan emin olmaya çalisarak basardim butona. istemeyen inanmasin.
gitmesine üzüldüm, kalsin isterdim. biz ona cevabi houstonda verirdik.
yolu açik, bahti sen olsun.

edit: gitmeden, hakkinda on numara entry girenlere bakiyorum, biryerlerle olan muhabbetine ragmen gitmesine/gönderilmesine bakiyorum, genel olarak sözlüge girilen entrylere bakiyorum...

ve evet bu entry’m mide bulandirici... tiskiniyorum kendimden!
oysa ne iyi arkadastik buradayken, ne güzel muhabbetlerimiz olmustu(?)
hayir anlamadim yani küfür mü ettim, hakaret mi? oysa o entrylerinde pervasizca küfür de hakaret de ederdi sevmediklerine. yalansa yalan deyin...

ne bu, kör ölür badem gözlü olur sendromu falan mi?

ayrica: (bkz: houston houston houston)

israil

benduruyorumsebagitti
abd doları değer kaybedince, israil dışişleri bakanı: "abd bize vereceği parayı bu yıl euro olarak versin" demiş; akabinde ve detayında abd’den: "doların aşırı düşüşü nedeniyle israil’i mağdur etmeyeceğiz" açıklaması gelmiştir. hele bi et...

yaran fıkralar

benduruyorumsebagitti
akıl hastanesini ziyaret eden hasta yakını başhekime: "hastalarınızın iyileştiğini nasıl anlıyorsunuz?.." diye sormuş..

"kolay.." diye cevap vermiş başhekim, "bir banyo küvetini dolduruyoruz, hastaya 1 çay kaşığı, 1 çay fincanı ve 1 plastik kova verip küveti boşaltmasını söylüyoruz.."

"tamam anladım.." demiş ziyaretçi, "normal bir insan çay kaşığı ve fincandan büyük diye plastik kovayı kullanmalıdır.."

"hayır..!" demiş başhekim, "normal bir insan tabii ki küvetin tıpasını çıkartır.. sizin yatağınızı pencere kenarına hazırlatmamı ister misiniz?.."

*hıncal uluç’un dünkü köşesinden

briç

benduruyorumsebagitti
brazil, russian federation, india ve china’nın başharfleri.
bir numaralı yatırım bankası goldman sachs’ta çalışan iktisatçı jim o’neil, 2001’de yaptığı araştırmada dört ülkeyi bric adıyla bir grupta toplamıştır.
ve bir iddia ortaya attı o’neil: "2040’ta bu 4 ülkenin gayri safi milli hasılaları toplamı, g-6’yı (abd, japonya, ingiltere, almanya, fransa ve italya) yakalayacak. 2050’de ise 4 ülkenin herbiri abd, japonya, almanya’yı geride bırakacak.

jim o’neil’in tanımlaması tuttu. o zamandan beri siyasilerden iktisatçılara, diplomatlardan bankacılara kadar ilgili tüm kesimlerde 4 ülkeden bric diye sözediliyor. hatta kendileri de benimsediler. dahası kağıt üstündeki bric grubunu hayata geçirmek için arayış içine girdiler.

işte bu çerçevede 16 mayıs’ta, rusya’nın üçüncü büyük kentinde, urallar’ın eteğindeki ekaterinburg’ta bric dışişleri bakanları zirvesi yapıldı. yani brezilya, rusya, hindistan ve çin diplomasisi dünyayı tek kutupluluktan kurtarmak için güçbirliği kararı aldı. yayınladıkları ortak bildiride şöyle dediler: "hukuk devleti ve çok kutuplu diplomasi üstüne kurulu daha demokratik bir uluslararası sistem inşa etmek, çağımızın en önemli sorunudur. biz bric olarak diğer ülkelerle uluslararası güvenliği ve istikrarı güçlendirmek için işbirliğine açığız."

bric’in 4 üyesi halen dünya nüfusunun yüzde 40’ını, küresel gayrisafi hasılanın ise yüzde 10’unu temsil ediyorlar. dünyanın ekonomik büyümesindeki payları ise yüzde 25 dolaylarında. ancak yukarda da belirttiğimiz gibi, önümüzdeki dönemde bu rakamlar katlanacak. örneğin 2025’te küresel gayrisafi milli hasıladaki payları yüzde 20’ye, dünyanın ekonomik büyümesine katkıları ise yüzde 40’a çıkacak.

2.7 milyar insanın yaşadığı, toplam 2.8 trilyon dolarlık döviz rezervine sahip bric grubunun vizyonu yalnızca diplomatik işbirliğiyle sınırlı değil. ayrıca siyasi, ekonomik ve daha önemlisi askeri güçbirliğine de niyetliler.

erdal şafak’ın 21 mayıs 2008 tarihli yazısından...



british american tobacco

benduruyorumsebagitti
100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren, 300’den fazla markanın satışını yapan ve %17.1 pazar payına sahip olan british american tobacco, dünyadaki bir milyar yetişkin sigara kullanıcısının yedide birinin tercihidir. british american tobacco dünya genelinde faaliyet gösterdiği 180 pazar içinde 50’den fazlasında lider durumda; 52 ülkede bulunan 44 fabrikasında 55 bin kişiye iş imkanı sağlıyor.
2002’de kurulan british american tobacco türkiye yakın zamanda tekel’i satın almıştır.
http://www.bat.com.tr’ den alınmıştır.


86 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol