confessions

firambogaz

- Yazar -

  1. toplam entry 10312
  2. takipçi 2
  3. puan 177033

latife tekin

firambogaz
1957’de kayseri’nin bünyan ilçesine bağlı karacivek köyünde doğdu. 1966’da 9 yaşındayken ailesiyle birlikte istanbul’a geldi. ortaöğrenimini beşiktaş kız lisesi’nde tamamladı. istanbul telefon başmüdürlüğü’nde kısa bir süre çalıştı. ilk kitabı "sevgili arsız ölüm" 1983’te yayınlandı. anadolu’daki köy yaşamı ve insanlarını masalımsı bir atmosferde ve "yüz yıllık yalnızlık" tadında anlattığı bu ilk romanıyla büyük ün kazandı. ardından peş peşe diğer romanları geldi. eserleri ingilizce, almanca, fransızca, italyanca, farsça ve hollanda diline çevrildi. değişik üslubu ve yaklaşımıyla kuşağındaki edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri oldu.

eserleri

roman:
sevgili arsız ölüm (1983)
berci kristin çöp masallarını (1984)
gece dersleri (1986)
buzdan kılıçlar (1989)
aşk işaretleri (1995)
ormanda ölüm yokmuş (2001)
unutma bahçesi (2004)

senaryo:
bir yudum sevgi (1984)

ani:
gümüşlük akademisi (1977)

halide nusret zorlutuna

firambogaz
1901’de istanbul’da doğdu. erenköy kız lisesi’ni bitirdi. bir süre istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi türk dili ve edebiyatı bölümünde eğitim gördü. istanbul kız lisesi ve yurdun çeşitli yerlerindeki liselerde yıllarca öğretmenlik yaptı. 10 haziran 1984’te istanbul’da yaşamını yitirdi. şiir yazmaya mütareke yıllarında başladı. kurtuluş savaşı’nın etkisi ve heyacanıyla milli edebiyat akımına katıldı. kadın duyarlılığıyla işlediği şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, roman türlerinde de eserler verdi.
git bahar,arz-i hâl,hürriyet adlı şiirleri vardır.

varoluşculuk

firambogaz
yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru fransa’da ortaya çıktı. öncelikle bir felsefi akımdır. en önemli temsilcileri martin heidegger, karl jaspers, jean-paul sartre, gabriel marcel ve maurice merleau-ponty olmuştur. felsefi bakımdan temelleri ise bunlardan önce nietzsche, kierkegaard ve husserl gibi düşünürler tarafından atılmıştır. varoluşçuluk 4 temel fikri savunur:
1. varoluş her zaman tek ve bireyseldir. bu görüş bilinç, tin, us ve düşünceye öncelik veren idealizm biçimlerinin karşıtıdır.
2. varoluş, öncelikle varoluş sorununu içinde taşır ve dolayısıyla varlık’ın anlamının araştırılmasını da içerir.
3. varoluş insanın içinden bir tanesini seçebileceği bir olanaklar bütünüdür. bu görüş her türlü gerekirciliğin karşıtıdır.
4. insanın önündeki olanaklar bütünü öteki insanlarla ve nesnelerle ilişkilerinden oluştuğundan varoluş her zaman bir "dünyada var olma"dır. bir başka deyişle insan her zaman seçimini sınırlayan ve koşullandıran somut tarihsel bir durum içindedir.
varoluşçuluğun etkileri çağdaş kültürün çeşitli alanlarında görüldü. kierkegaard’ı izleyen franz kafka, das schools, şato, der prozess, dava adlı eserlerinde insanın varoluşunu bir türlü ulaşamadığı istikrarlı, güvenli ve parlak bir gerçeklik arayışı olarak betimledi. çağdaş varoluşçuluğun özgün temaları, sartre’ın oyunları ve romanlarında, simone de beauvoir’in yapıtlarında, albert camus’nün roman ve oyunlarında, özellikle de l’homme revolte (başkaldıran insan) adlı denemesinde işlendi.

personalizm

firambogaz
(bkz: kişiselcilik)
kişiselcilik, soyut düşüncülükle özdekçiliğin karşısına tinsel gerçekliği, sözü geçen iki bakış açısının da parçalara böldüğü birliği yeniden yaratacak sürekli çabayı koyar. kişiselcilik, descartes’in "düşünüyorum öyleyse varım" (cogito ergo sum) geleneği içinde yer alır. kişiselciliğin ana yapısı şöyle özetlenebilir: kişilik, bilinç, kendi yargısını özgürce belirleme, amaçlara yönelme, zamanın akışına karşı öz kimliğini sürdürme ve değerlere bağlanma gibi temel özellikleri nedeniyle, bütün gerçekliğin dokusunu oluşturur.
felsefi yönden gottfried wilhelm leibniz bu akımın kurucusu, george berkeley de başlıca kaynaklarından biri olarak kabul edilir. edebiyatta en önemli savunucusu emmanuel mounier’dir.

sürrealizm

firambogaz
avrupa’da bir ve 2’nci dünya savaşları arasında gelişti. bu akım temelini, akılcılığı yadsıyan ve karşı-sanat için çalışan ilk dadacıların eserlerinden alır. 1924’te "manifeste du surrealisme"i (gerçeküstülük bildirgesi) hazırlayan şair andre breton’a göre gerçeküstücülük, bilinç ile bilinç dışını birleştiren bir yoldur. ve bu bütünleşme içinde düşsel dünya ile gerçek yaşam "mutlak gerçek" ya da "gerçeküstü" anlamda iç içe geçiyordu. sigmund freud’un kuramlarından etkilenin breton için, bilinçdışı, düş gücünün temel kaynağı, deha ise bu bilinçdışı dünyasına girebilme yeteneği idi.
breton’un yanısıra louis aragon, benjamen peret, otomatik yazı yöntemleri üzerinde deneyler yaptılar. kendi deyimleriyle, "gerçeküstü dünyanın düşsel imgelerini geliştirmeye" başladılar. bu şairlerin dizelerindeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek yerine bilinçdışı psikolojik süreçlerle bir araya geldiği için insanı irkiltiyordu. gerçeküstücülük, yöntemli bir araştırma ile deneyi ön planda tutuyor, insanın kendi kendisini irdeleyip çözümlemesinde sanatın yol gösterici bir araç olduğunu vurguluyordu.
1925’ten sonra gerçeküstücüler dağılmaya, başka akımlara yönelmeye başladı. ama resimden, sinemaya, tiyatroya kadar bir çok sanat dalını derinden etkiledi. andre breton’un yanısıra p. j. jouve, pierre reverdy, robert desnos, louis aragon, paul eluard, antonin arnaud, raymond queneau, philippe soupault, arthur cravan, rene char gerçeküstücülük akımının önemli isimleridir.

letrizm

firambogaz
öncülüğünü romen asıllı şair isidore isou’nun yaptığı, 2’nci dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan bir akımdır. şiirde en küçük birim olarak sözcükleri değil harfleri temel alır. bu yolla da yeni bir şiir ve yeni bir müzik yazmayı amaçlayan bir karşı-akım niteliğindedir. isou’ya göre, "harf olmayan ya da harf olmayacak hiç bir şey tinsel olarak da var olamaz." harfçilik, edebiyatın yanısıra sinemayı, dansı, müziği ve resmi de etkilemiştir. çıkış noktaları, "sesleri, sözcükleri, imgeleri aynı anda topluca bir araya getirecek yeni anlatım yollarının araştırılması"dır. francois dufrene, maurice lemaitre gibi şairler bu akımın önemli isimleridir.

(bkz: harfçilik)

dadaizm

firambogaz
jean arp, richard hülsenbeck, tristan tzara, marcel janco ve emmy hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında zürih’te hugo ball’in açtığı cafe’de toplandı. fransızca’da oyuncak tahta at anlamına gelen "dada" akımın ismi olarak seçildi. bildirisi de burada açıklandı. bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir. 1. dünya savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır. dada’cı yazarlar, kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini vurguluyorlardı.
toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler. çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve andre breton, louis aragon, philippe soupauld, paul eluard ile georges ribemont-dessaignes’in yazılarının yer aldığı litterature’dü. dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başladı. dadacılar gerçeküstücülüğe yöneldi.

realizm

firambogaz
bir estetik kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında fransa’da ortaya çıkmıştır. nasıl ki romantizm klasizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, çağdaş eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla ilgili değil, toplumsal sınıflar ve temalar arasından seçmekti. realizmin amacı, günlük yaşamın önyargısız, bilimsel bir tutumla incelenmesi ve edebi eserlerin bir bilim adamının klinik bulgularına benzer nesnel bir bakış açısıyla ortaya konmasıdır. örneğin, realizmin iki güçlü temsilcisi gustave flaubert’in madame bovary adlı romanı ile emile zola’nın nana adlı romanında cinsellik ve şiddet edebi bir mikroskop altında incelenerek olanca çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. realizm felsefesinin altında güçlü bir felsefi belirlenimcilik yatar. fransız edebiyatında flaubert ile zola’nın yanısıra honore de balzac, stendhal, rusya’da lev tolstoy, ivan turgenyev, fyodor dostoyevski, ingiltere’de charles dickens ve anthony trollope, amerika’da theodore dreiser, irlanda’da james joyce realizmin önemli temsilcileridir. realizm, 20. yüzyıl romanının gelişimini de önemli ölçüde etkilemiştir.

angina pektoris

firambogaz
bir nazım hikmet şiiri:

yarısı burdaysa kalbimin
yarısı çin’dedir, doktor.
sarınehre doğru akan
ordunun içindedir.

sonra, her şafak vakti, doktor,
her şafak vakti kalbim
yunanistan’da kurşuna diziliyor.

sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp
revirden el ayak çekilince
kalbim çamlıca’da bir harap konaktadır
her gece,
doktor.

sonra, şu on yıldan bu yana
benim, fakir milletime ikrâm edebildiğim
bir tek elmam var elimde, doktor,
bir kırmızı elma :
kalbim...

ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
bende bu angina pektoris...

bakıyorum geceye demirlerden
ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen
kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor...

nisan 1948
462 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol