confessions
  1. toplam entry 2450
  2. takipçi 1
  3. puan 45477

oray eğin

benduruyorumsebagitti
ecevit kılıç’ın sabah’ta yayınlanan portre’den:
“bu hafta kimi yazıyorsun?” sorusuna “oray eğin” dediğimde verilen cevapları hatırlatarak yanıt vereyim; “dikkat et, küfür eder, iftira atar, uğraşılmaz...”

bu, oray eğin’in yerini gayet iyi özetliyor. köşesinde küfür ettiği, hakaret ettiği isimlerin bir kısmı akıllıca davranıp onu muhatap almak istemiyor, diğer kısmı ise gerçekten korkuyor... yazılarının zemini sadece medya üzerine. emin olun, sokaktaki insanlar böyle bir yazar olduğundan bile haberdar değil. yazılarının etkisi de sadece medyayla sınırlı. o nedenle, yazılarını okuduğunuzda burun direğinizi kıran o pis koku dışında, hepsi sanalmış, bir projeymiş, medya tanrısının sabrımızı denemek için yolladığı bir belaymış gibi geliyor. ve bu yüzden türkiye’deki basının bir dönemini çok ama çok iyi simgeliyor...”

oray eğin

benduruyorumsebagitti
muhalifim, bağımsızım, en zekiyim, entellektüelim, türkçe’yi bile adam gibi konuşamıyorum, beyaz türk’üm zırvalarıyla zıvanasından iyice çıkmış gazetecidir.

zehir gibi kalemiyle kimsenin bulaşmak istemediği, çoğunun kaale almamayı seçtiği, adeta basının cem uzan’ı bu sonradan fırlama yazar, yakında eski üstadlarından engin ardıç’tan sıkı tokatlar yiyecek, öyle görünüyor. akşam’da iken hafiften dokunmuştu, geçenlerde de bir yokladı. üçüncüsü bu kadar hafif olmaz.

başka bir tarafından anladığı tüm o değerleri bir gün öğrenecek, ipe ipe öğrenecek de...(aslında onları da iyi bilir, türkçe konuşmayı bildiği gibi) bu aşmış pozlar, her ota maydonoz olma, adeta ombudsmanmış gibi çiziktirmeler de neyin nesi. alemi kendisi gibi kör, sersem sanma halleri...

dur bakalım, turgay ciner daha gazeteyi çıkarmadı. fatih altaylı da senin için "adam yerine konulmayı bekleyen" diye birşey demişti de ondan sonra yalaka yalaka yazılar döşenmiştin kendisi için. gazetesine seni alacağı ne malum? gerçi o da turgay ciner’e az saymamıştı.

n’oldu o kadar sedat ergin, ertuğrul özkök yağlamaları da bir işe yaramadı. yazık ki ne yazık.

çoğu zaman yazılarını okurken cesur yürek’teki bir sahne aklıma gelir: "kralın naif oğlu, kendisine bir askeri danışman atamış. o da bir vesile ile krala ’bence şöyle şöyle yapmalıyız’ diyor. kral da ’bu, sanki kendisine fikrine sormuşum gibi konuşan da kim’ diyor ve akabinde süper bir hareketle pencereden aşağı atıyor elemanı" sen buradaki naif çocuk değilsin, merak etme, her ne kadar öyle olsa da...

danışka

benduruyorumsebagitti
ali saydam’ın 29 ağustos 2008 tarihli yazısında, kelimenin kökeni konusunda bazı bilgiler var. okuyalım...

"daniska üzerine çeşitlemeler...
sayın başbakan bir kavramı hatırlattı; birden medya ‘daniska’nın nereden geldiğini araştırmaya başladı. ben de bilmiyordum. bir dizi efsane var bu konuda. ben iki tanesini beğendim. biri sevgili necati doğru’dan. dün yazdı necati ağabey. tarihi ve kültürel turizmin gelişmesine emek vermişlerden biri olan faruk pekin’e dayanarak yazmış:

‘daniska’ kelimesi istanbul’da peydahlanmış. istanbul’da kullanılmış. pekin, istanbul’a 18’inci yüzyıl başında drahomalarını toparlamak için gelen ‘danimarkalı güzel kızlarla...’ girdiğini anlatıyormuş.

necati doğru, devam ediyor: “danimarkalı kız! genç ve güzel kız. drahoması eksik kız. istanbul’a geliyor, istanbul’un çapkınlarıyla para karşılığı aşk yapıyor, ‘sen kimsin, nerelisin’ diye sorulduğunda ‘danimarkalıyım’ anlamında ‘ben danskeyim...’ cevabını veriyor. danske, fettan kız. kızın danskesi... kızın en âlâsı... ‘kızın daniskası’na dönüşüyor.”

ömer madra da araştırmış. almancası danzig ya da polonyacısıyla gdansk... osmanlı’da en iyi, en ala patiska oradan geliyormuş. onun için ‘gdanska’ denmiş... sonra da olmuş mu size daniska...

ben bu ikisini beğendim. daha çok var... ama en önemlisi ‘daniska’ hafif negatif çağrışımla kullanılıyor. “ben iyi insanın daniskasıyım!” denemiyor yani...
... "

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=128176,10,152

cüneyt arkın

benduruyorumsebagitti
http://www.cuneytarkin.com.tr adlı web sitesine de sahip sanatçımızdır.
ali saydam’ın bugünkü yazısından:

"cüneyt arkın’dan tokat gibi web sitesi

“bu, babam için

bu, sıcaktan bunalan anam için

bu, cayır cayır yanan yavuklum için

bu da benim için

bırrrrrrrrrrrrr”

bilgisayarın başına oturdum... niyetim, bu replikten yola çıkıp, coca cola’nın yeni reklam filmi üzerine ‘halisane’ duygularımı (!) yazmaktı...

reklam filmini görmüşsünüzdür. cüneyt arkın’ın atına binip, bir marketin önündeki buzdolabından aldığı her bir şişeyi sepete koyarken kimin için olduğunu söyler... son şişenin kapağını parmağının ucuyla açıp (sakın denemeyin!) içtikten sonra ‘bırrrr’lamaya başlar... işte o reklamın üzerimde bıraktığı etkiyi yazacaktım...

yılların eskitemediği malkoçoğlu, kara murat cüneyt arkın’ın reklamdaki konumlandırılmasından söz edecektim. her zaman takdirle izlediğim, üniversitede okutulacak nitelikte başarılı iletişim projelerini hayata geçiren ve coca cola’nın beni ciddi şekilde şaşırttığından... nasıl erol büyükburç tiplemesi shubuo’nun marka vaadiyle uyuşmadı ise, arkın’ın marka vaadinin de coca cola’nın marka vaadiyle uyum sağlayamadığından vs. yola çıkacaktım...

işte tam bunları yazacakken, arkın’ın şu sıralar başka neler yaptığına bir bakayım dedim... bunun için internette kısa bir tur atmaya başladığımda ustanın resmi web sitesine rastladım (www.cuneytarkin.com.tr)

dakikalarca hayranlıkla ve şaşkınlıkla sitede dolaştım durdum ve yazmayı planladığım konudan tamamen uzaklara gittim.

bugün bir şöhret, “web sitem nasıl olmalı?”, diye sorsa, herhalde “cüneyt arkın’ın sitesine bak!” diyebilirim. biyografisinden filmografisine, fotoğraflarından ödüllerine, konferanslarından şiirlerine (yeni öğrendim, siz biliyor muydunuz?), basında hakkında çıkan haberlerden, ailesine ilişkin bilgi ve görsellere kadar yok, yok. en dikkat çekici olan ise ‘arkın market’... site üzerinden cüneyt arkın 2008 takvimini, t-shirtlerini, filmlerinin dvd’lerini, mousepad’lerini, hediyelik eşyalarını seçip, satın alabiliyorsunuz. tüketiciye yönelik iş yapan çoğu firmanın yapamadığını yapmış arkın.

itiraf edeyim, bu kadarını beklemiyordum. genç nüfus oranının oldukça yüksek olduğu ülkemizde en azından genç müzisyenlerin, sanatçıların web sitelerinin bu kadar nitelikli ve canlı olması gerekmez miydi? bence cüneyt arkın bu sefer filmlerindeki o meşhur tokatlarından ya da uçan tekmelerinden birini atmış sanal ortama.

cüneyt bey sizi yürekten kutluyorum. koca bir alkışı fazlasıyla hak ediyorsunuz..."

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=128278,10,152

30 ağustos zafer bayramı

benduruyorumsebagitti
86. yılını kutladığımız büyük zafer. başta atatürk olmak üzere, tüm sorunlarımıza rağmen; bağımsız ve özgür olarak yaşamamıza katkısı olan tüm kahramanlara çok şey borçluyuz. tüm yokluklara rağmen, gösterdikleri birlik ve sonunda kazanılan zafer, bugün bizlere çok şey hatırlatmalı. yıl dönümlerinin önemi de burada değil mi zaten? hayatını ortaya koyarak vatanı, milleti için savaşan insanları hatırlamak ve onların mücadelelerini örnek almak, o uğurda çalışmak.

aktifsen dünya senin

benduruyorumsebagitti
düşündüm de...
ben de bu dönemde yıllaaaar önce kurduğum bankayı derleyip toparlayıp bankaya benzetseydim,
sadece 100 milyon dolarcık koyarak 1 milyar 100 milyon dolarlık bir medya devine sahip olsaydım,
orada rafineri, burada bilmem ne... kıyak üstüne kıyak çekseydim. ben de böyle bir slogan bulurdum herhalde. cem yılmaz’ın bir gösterisinde "ne bakıyon eşşek, uzay burası" dediği gibi... ne bakıyon eşşek, başbakan’ın damadı bizim holding’in ceo’su! ne o’su?

tevfik fikret’ten geliyor efendim. han-ı yağma. ortaya...

han’i yagma
bu sofracik, efendiler - ki iltikaama muntazir
huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatidir;
bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazir!
fakat sakin çekinmeyin, yiyin, yutun hapir hapir...

yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
doyunca, tiksirinca, çatlayincaya kadar yiyin!

efendiler pek açsiniz, bu çehrenizde bellidir
yiyin, yemezseniz bugün, yarin kalir mi kim bilir?
bu nadi-i niam, bakin kudumunuzla müftehir!
bu hakkidir gazanizin, evet, o hak da elde bir...

yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
doyunca, tiksirinca, çatlayincaya kadar yiyin!

bütün bu nazli beylerin ne varsa ortalikta say
haseb, neseb, seref, oyun, dügün, konak, saray,
bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
bütün sizin, bütün sizin, hazir hazir, kolay kolay...

yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
doyunca, tiksirinca, çatlayincaya kadar yiyin!

büyüklügün biraz agir da olsa hazmi yok zarar
gurur-i ihtiiami var, sürur-i intikaami var.
bu sofra iltifatinizdan iste ab u tab umar.
sizin bu bas, beyin, ciger, bütün su kanli lokmalar...

yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
doyunca, tiksirinca, çatlayincaya kadar yiyin!

verir zavalli memleket, verir ne varsa, malini
vücudunu, hayatini, ümidini, hayalini
bütün ferag-i halini, olanca sevk-i balini.
hemen yutun düsünmeyin haramini, helalini...

yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
doyunca, tiksirinca, çatlayincaya kadar yiyin!

bu harmanin gelir sonu, kapistirin giderayak!
yarin bakarsiniz söner bugün çitirdayan ocak!
bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sicak,
atistirin, tikistirin, kapis kapis, çanak çanak...

yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin,
doyunca, tiksirinca, çatlayincaya kadar yiyin!

ihlas ev aletleri

benduruyorumsebagitti
1975 şirket ihlas holding bünyesinde kuruldu.

1996 iheva hisse kodu ile halka arz gerçekleştirildi.

2002 ticaret liderleri kulübü’nden “uluslararası en iyi ticari marka” ödülünü kazandı.

2003 01.04.2003’de hisseleri imkb ulusal-100 endeksine dahil oldu.

2004 almanya merkezli muhtelif satış organizasyonları, pazarlaması ve üretimi için aura gmbh kuruldu.


şirketinhttp://www.iea.com.tr web adresinden.

ihlas holding

benduruyorumsebagitti
holding’e ait ihlas ev aletleri’ne bağlı ihlas madencilik (bağlantı ne alakaysa. ev aletleri şirketine bağlı madencilik şirketi!), manisa’nın salihli ilçesi mersindere köyünde yaptığı sondaj çalışmaları sonucunda, toplam metal değeri 4,5 milyar dolar olan altın ve gümüş, titanyum, zirkonyum, demir ve kuvars gibi madenleri bulmuş.

borsada ihlas ev aletleri coşar artık. evlerinde bu haberi izleyen ihlas finans mağdurları da "belki bu defa paramızı öder" diye ümitlenir.

tmsf bünyesine alınmaktan dsp-mhp-anap hükümetine çektiği yağlarla kurtulan ihlaslı arkadaşlar, akp’den de bekledikleri kıyağı alarak rahat rahat oturuyorlar, yüzbinlerce kişinin hakkı üzerinde.

bazen bazı maksadını aşan eleştirilere de hak vermemek elde değil. tüm bunlara rağmen de götürüp ampule oy veriyorsa bir insan, o grubun tencere-tava-gazetesini alıyorsa ne denir ki? yazık!

makina kimya endüstrisi kurumu

benduruyorumsebagitti
kırıkkale’deki fabrikasında dün meydana gelen patlamada 3 kişi hayatını kaybetmiş, 6 kişi de yaralanmış.
"son ve en büyüğü 1997’de olmak üzere 1986’dan beri 5 büyük patlama yaşanan fabrika 1939’da kuruldu. yıllık 750 bin ton barut üretilen fabrikada tsk’nın ihtiyaçları dışında, dumansız av barutu ve nitroselülöz de üretiliyor. 97’deki patlamada mühimmat havaya uçarken, bu defa barut havaya uçtu."
http://www.sabah.com.tr ’den alıntı

vay orospu çocuğu

benduruyorumsebagitti
bir gün kilisede... kadın günah çıkarmak için kabine girer.

k-kadın
p-peder

k- bağışlayın peder. ben bir günah işledim. bir adama orospu çocuğu dedim.
p- bunu yapmamalıydın yavrum.
k- ama peder o benim göğüslerim okşadı.

peder elini uzatıp kadının göğüslerini okşayarak...
p- böyle mi?
k- evet peder.
p- bunda bişey yokki.
k- ama peder o beni soydu ve bütün vücudumu da okşadı.

peder aynı işlemi tekrarlayarak...
p- böyle mi?
k- evet peder.
p- bunda bişey yokki.
k-ama peder benimle ilişkiye de girdi.

peder dalar...
p- böyle mi?
k- evet peder.
p- ama bunda da bişey yokki.
k- ama peder, adam aids’liymiş.
p- vay orospu çocuğu!
73 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol