wigwam

(bkz: tv dizilerindeki öğrenci evleri)

son zamanlarda çekilen tv dizilerinde, öğrenci evleri profilleri gerçekten dikkat çekicidir. bügüne kadar bir çok öğrenci evi görmüş olmama rağmen, dizilerdeki gibi bir öğrenci evine rastlamadım doğrusu. lüks ve rengarenk mobilyalar, 4-5 oda, eksiksiz mutfak takımları, düzenli salon....yani resmen maddiyat kokan evler...yönetmenler, senaristler hayatlarında hiç gerçek bir öğrenci evi görmemiş olmalılar...

18.02.2007 tarihli makina’ da izledim kendisini.zerrin özer’i taklit ediyormuş gibi bir koku aldım doğrusu. bu arada kendisi bektaşi torunuymuş efenim.

sudemde fasıl dinlemek.

sakinleşmek istenilen zamanların mükemmel şarkısı. hüzünden doğan bir enerji var bu şarkıda. dinlerken de aynı moda giriyor insan.

amerika ve onun kapatilizmi ile çok hoş ve usturupplu bir şekilde dalga geçen, izlenmesi şart olan fransız animasyon filmi. hollywood’u hollyfood olarak göstermeleri mükemmel bir ironi.

yaşadığımız günlere kesinlikle çok yakışan bir eser. ursula k le guin gerçekten alnından öpülesi bir yazar. gerçek bir öngörüye ve sağduyuya sahip. nasıl bir ütopya( aynı zamanda distopya) bu kadar gerçekçi ve bu kadar kapsamlı olabilir. yaşama dair herşey var bu eserde. şiddetle tavsiye ediyorum. biraz ders almalıyız bu muhteşem eserden....ideolojilerin, dogmaların insan varlığını hiç bir yere taşıyamayacığını anlatıyor bu kitap. okuyup, kendi acizliğimizle yüzleşmenin zamanıdır.

son günlere damgasını vuran olaylara karşı şahsımın geliştirdiği alternatif sloganlardan biridir. aslında insan varlığının, bugün ki garip dünyada kendisini, en azından benim kendimi nasıl hissettiğimin ve nasıl hissettirildiğimi bir güzel açıklayan önermedir bu cümle. işte, herkes birbirinin elinden yerini yurdunu almaya çalşırken, insan hayatının 1 gram bile değerinin olmadığı şu günlerde, hiç göz kırpmadan can alınırken, kardeşi kardeşe düşman ederken, paranoyak ve hatta çok kişikikli bir yaşam sürmeye mecbur edilirken, ben kendimi nereye ve nasıl ait hissederim ki? nereye gitsem( ki aslında bu dünya tüm insanların. önce insanlar dünyayı bölüştü. topraklara, sınırlara ayırdı. sonra o toprakları bölgelere, bölgeleri illere... ve en sonunda da betondan yapılara...alan gittikçe daralıyor insan kendini sınırlara hapsediyor..ne yazık) orası benim ya da bizim ya da en kötüsü "hiç kimsenin olamıyor"......evet hiç kimse hiç bir şeye sahip olmasa olmuyor mu? kimlikler, sözüm ona alt kimlikler üst kimlikler....hadi bunu kabul ettim diyelim. o zaman benim ilk ve en önemli kimliğim insan olmaktır. ve ben bu kimliğimle, ne yazık ki bu dünyada bir yere ait olamıyorum. bu çiğliklerin arasında nereye ait olmak isteyeyim ki......işte bu nedenledir ki günümüz insanın zavallılığını hepimiz yersiz yurtsuzuz" diyerek tanımlamak şart oldu..

hrant dink’in suikastini protesto etmek için atılan hepimiz ermeniyiz sloganının, yine ve yine anlaşılmadığı ve bu ülke de hiç bir şeyin hiç bir şeye kar etmediğini anlamamızı sağlayan slogandır. ulan evet hepiniz türksünüz hepiniz milliyetçisiniz diye oluyor bu olaylar. bunu protesto etmek için de alternatif bir slogan bulunuyor. ama işte, faşizm zaten kör gözlü, sağır bir canavar olduğu için, ne duyabilir ne görebilir ne de algılayabilir.
edit: ben de türküm......

medyada tekelleşme olgusunun bir başka tezahürüdür bu dizi. ekonomik gücü elinde bulunduran çıkar gruplarının, yapalım da ne yaparsak yapalım türden bir kabasakal zihniyetiyle davrandıklarının kanıtı. toplumda bu kadar sorun varken, bu halkı daha da germenin ne manası var anlayamıyorum. kesinlikle çirkin olaylara mahal verecek olan, nefretimi ve hüznümü azdıran tv programı......

(bkz: ivhp)

açılımı internet ve hukuk platformudur. internet hukukunun dünyada ve türkiye’ de henüz yeterince gelişememiş ve sınırlarını çizememiş olmasıyla ilgili olarak, bu platformda faydalı bilgilere ulaşılabilir. ne amaçla çalıştığı ya da nerden destek aldığı gözetilmeksizin sadece bilgi için iyi bir platformdur. ayrıca basın uzmanı av. fikret ilkiz’in her türlü makalesine siteden ulaşılabilir.

http://www.ivhp.org.tr/

(bkz: batıl inanç)

ilk olarak engin günaydın’ın erol günaydın’ın oğlu olmadığını tekrar tekrar söylediği gösterisidr. kendisi tokat erbağlı imiş. bunu da öğrenmiş olduğum, gayet gerçekçi bulduğum şov. gerçekten kendi halinde bir şovmen. insanı yormuyor.

bir cüneyt arkın klasiği( döverim ulen )

http://www.youtube.com/watch?v=s-cburcbxk8

c r x büyük yazılmalıdır.

jüri üyeleri ve yarışmacılar arasında çok ilginç polemiklerin yaşandığı tv programıdır. kendilerince elitist olan bir kaç jüri üyesine, yarışmacılardan gelen kendilerince halk ağızlı etiketler ile süslenmiş program. hayır yani, orası mı dır bu tartışmaların yaşanması gereken yer anlamadım. ayrıca ayşe arman’ın sorduğu yersiz sorular da cabası. sorduğu soruları bir türlü konuyla bağdaştıramıyor sonra da apışıp kalıyor...

deep purple ın muhteşem şarkısıdır. inanılmaz etkileyici bir klavyeye ve vokale sahip olan bu şarkı, insanı derinden etkiler. damar olarak nitelendirdiğimiz türden. şiddetle tavsiye ederim. arayınız bulunuz.

1925 doğumlu fransız sosyolog’dur. kendisi sosyal hareketler sosyolojisi üstüne çalışmıştır. yanı sıra ırkçılık, modernliğin eleştirisi gibi konularda önemli eserleri vardır. sosyolojiye yeni bir bakış açısı getirerek aksiyon sosyolojisini geliştirmiştir. olaylara uzaktan bakarak değerlendirerek değil, olayların içine girerek, katılımcı gözlemci olarak araştırma yapılmasını ileri sürer. sosyal bilimciler, toplumları ilerletecek, gelişterecek, çözümleyecek hareketlerin içinde aktif rol almalıdırlar. akımları başlatmalı ve içinde yer almalıdırlar.
türkçeye çevrilmiş eserleri
modernliğin eleştirisi
birlikte yaşayabilecek miyiz?
demokrasi nedir?

ursula k le guin ’in yerdeniz serisinin 4. kitabıdır.

faşist bir saldırı olmama ihtimali , kanımca çok düşük olan suikasttir. bazı çevreler hemen kendilerini savunmaya başladılar bile. faşizme yönelttiğimiz eleştiriler(aslında eleştiri, onun karşısında hisettiğimiz duyguları ifade etmekte yetersiz kalsa da...)her zaman yanlış anlaşılmıştır. faşizm, doğrudan bir ideolojik görüşe bağımlı değldir. o, çeşitli ideolojileri kendine alet eden, bir psikolojik bozukluktur.hırs ve aşağılanma duygularının canavara dönüşmüş halidir. ideolojilerin saptırılmış son halidir. dünyayı, hayatı, yaşamı, insanı, kendini sevmemektir. ideolojiler kendi içlerinde bir bütündür. hayatı ve insanı tüm boyutlarıyla ele alırlar. . bu nedenledir ki faşizm, içinde barındırdığı nefretten dolayı, tüm insanlığı nefrete boğmaktadır.
işte hrant dink’te böylesine güçlü bir insanlık nefretinin kurbanıdır. hrant dinnk ve burda sayamayacağımız niceleri bu nefrete alet edilmiş olan, bu yolla insanları korkutmaya ve isyan ve ayaklanma çıkarmaya neden olan günah keçileridir.
burada bir insanlık ayıbı söz konusudur. sadece hrant dink değil, dünyada öldürülen sayısızca insan içindir bu matem. insan üzerine, hayat üzerine bir saniye bile düşünmemiş, düşünememeiş insanlarıdır isyanımız.
küreselleşme denilen muğlak "şey", amacına etnik grupları kışkırtararak, halkları birbiribe düşürerek ulaşıyor. toplumsal ayaklanmalardan rant elde edenler, kınayı yaksınlar .
yerli yersiz her düşünen varlığı 301 den yargılamak bir sorun..... güpegündüz sokak ortasında adam öldürme rahatlığına ve sapıklığına ve sosyopatlığına erişmek ayrı bir sorun.
hrant dink’i saygı ve sevgiyle anıyoruz. soyal rolleinden bağımsız olarak, bir insan olarak öncelikle yas tutuyoruz. ve haksız rekabete kurban giden her insan evladı için...

biz kim miyiz?........ sağduyulu insanlarız