eski yazarların da en az yeni yazarlar kadar dikkatle okuması gereken tavsiyelerdir.
chapter one; başlık açmak.
# başlık açarken dikkat edilecek hususların en başında aramaya inanmak geliyor. başlık açmayı kafanıza koyduysanız rica ediyorum aramaya inanın. ama öyle az inanmayın, çok inanın. ’ konu bir başka başlık altında inceleniyor ’ diye bir mesaj düşüyorsa houstonunuza bilin ki yeterince inanmadığınız içindir.
# türkçe karakter sorunu; sözlükte türkçe karakterlerle alaklı ciddi bir sorun var, fark etmişsinizdir mutlaka. o nedenle başlık açmadan önce açacağınız başlığın türkçe karakterli, türkçe karaktersiz, yarı öyle yarı böyle hallerini iyice bir araştırmanız lazım. bu araştırmaları nasıl daha kolay yapabileceğinizi bir örnekle açıklayalım;
mesela ’ trafik kazasından sonra ilk düşünülen şey ’ diye bir başlık açacaksınız. t-r-a ve f harflerinde türkçeleştirilmek açısından bir sorun olamaz. burada sorun i harfinde başlıyor. o zaman hemen ’ trafi ’ yazıp inceliyoruz. sözlük zaten ’ trafi ’ ile başlayan bütün başlıkları sizin önünüze getirecektir. ha olmadı mı; o zaman da ’ trafı ’ yazıp aratıyorsunuz. başlık bu şekilde mevcutsa karşınıza çıkacaktır. iki türlü de karşınıza gelmediyse bu demektir ki sözlükte öyle bir başlık yok. ama özellikle kitap, şarkı isimleri gibi sözlükte daha önceden açılmış olma ihtimali çok yüksek olan başlıkları iyice bir aratmak faydalı olacaktır. 7 senedir hayatta olan bir sözlükte ’ vadideki zambak ’ başlığının açılmamış olmasını beklemek çok gerçekçi olmaz.
chapter two; entry girmek.
entrylerin silinme sebepleri başlığını dikkatlice okursanız bu konuda sorunla karşılaşacağınızı zannetmiyorum. yalnız her entrynin noktalama işaretiyle bitmesi gerektiğini unutmayın. sonunda nokta olmayan cümleler hoş durmuyor. bu kurala yalnızca bakınızlardan oluşan entryler dahil değil tabii ki.
# bakınız demişken onlardan da biraz bahsetmek lazım; bakınızlar önemlidir. başlıktan başlığa yönlendirilmeyi sağlar ki sözlüğün temel amaçlarından biri de budur. eğer cümle içerisinde bir bakınız kullanacaksanız gbkz sizin için idealdir, bkz değil.
yanlışı; geçen gün (bkz: galatasaray) maçına...
doğrusu; geçen gün galatasaray maçına...
bakınızların içerisinde noktalama işaretleri bulunmamalı. buna da dikkat etmek lazım;
yanlışı; ... gittim.
doğrusu; ... gittim.
chapter three; moderasyondan şikayet etmek.
bu konuda rahat olun. bilgi sözlük moderasyonu eleştirilerden gocunacak kadar küçük değildir. sözlükte beğenmediğiniz, değişmesini istediğiniz, olmasını beklediğiniz bir durum varsa; sözlükte olması gerekenler başlığını kullanabilirsiniz.
moderasyonun amacının sözlüğün selametini korumak olduğunu unutmayın. eğer amaç entry silmek olsaydı bu nasrettin hoca’ nın bindiği dalı kesmesine benzerdi. entryniz silindi diye üzülmeyin, bunun kişisel olduğunu düşünmeyin. sizinle ne zorumuz olabilir.
sözlükte şikayet et butonu diye bir buton olduğunu bilin. silinmesi gerektiğini düşündüğünüz ve moderasyonun gözünden kaçmış entryleri bu buton aracılığıyla şikayet edin. en kısa zamanda geri dönüşleri alacaksınızdır. ama bu butonu kullanmadığınız halde ’ vay efendim o entry nasıl silinmedi ’ diye yakınmayın. unutmayın ki moderasyon da kusursuz değil, tıpkı sizin olmadığınız gibi.
chapter four; sözlüğün ıvır zıvırları.
# bilgi radyo’ da dj, bilgi e dergi de yazar olmak istiyorsanız houston yoluyla bana ulaşın.
# twitter ve facebook u da unutmayın.
http://twitter.com/bilgisozluk
(bkz: bilgi sözlük facebook grubu)
chapter five; kendinize iyi bakın.
her şey değişse de jedisi hiç bir zaman değişmeyecek sözlüktür. değişsin artık amk. sıkıldım ben bu adamdan.
ne sekiz kadını ne dört kadını??? elimden gelse yarım kocayla evlenirdim:)
(bkz: orqn)
saat 21.00 da on air olacaktır.
gerçekleştirebildiğim takdirde hardsextube com da yayınlayacağım röportajdır. farklı bir konsept düşünüyorum.
kısa bir süre içerisinde gerçekleşecek ve bilgi e dergi de yayınlanacak röportajdır.
röportaj sırasında sorulmasını istediğiniz soruları bu başlık altından bana duyurursanız ben de sorarım. güzel olur.
röportaj sırasında sorulmasını istediğiniz soruları bu başlık altından bana duyurursanız ben de sorarım. güzel olur.
her şeyden önce öğrenmeniz gereken ’ direksiyona oturmamanız gerekliliği dir. kapıyı açıp arabaya girince hemen aşağılarda koltuklar var, onlara oturun. yavaş ve nazikçe oturun.
bu başlığın amacıyla ilgili küçük bir hatırlatma yapmak zorundayım;
şimdi diyelim ki sözlükte dolaşırken içerisinde türkçeleştirilmemiş şekilde süper kelimesi(super) geçen bir başlık olduğunu fark ettiniz. sonra bir baktınız ki aslında sözlükteki başlıklarda yer alan ’ süper ’ kelimelerinin hiç biri / ya da birçoğu türkçeleştirilmemiş. işte o zaman hemen bu başlığa geliyorsunuz ve ’ (ara: super) ’ yazıyorsunuz. sonra biz o bütün başlıkları hemen editliyoruz.
ama diyelim ki sözlükte dolaşırken içerisinde türkçeleştirilmemiş şekilde süper kelimesi(super) geçen bir başlık gördünüz; ama baktınız ki bu kelimeyle alakalı genel bir sorun yok. sadece o an size denk gelen başlıkta bir sorun var. işte o zaman yapmanız gereken şikayet et butonunu kullanarak entryi moderasyona göndermektir.
bu iki durumun ayrımını iyi yapmak lazım. bu başlık; sözlükte gözden kaçmış, bir çok başlık içerisinde yer alan ve hala türkçeleştirilmemiş kelimelerin moderasyona hatırlatılması için açılmıştır. daha minör durumlarda şikayet et butonunu kullanmak gerekir.
şimdi diyelim ki sözlükte dolaşırken içerisinde türkçeleştirilmemiş şekilde süper kelimesi(super) geçen bir başlık olduğunu fark ettiniz. sonra bir baktınız ki aslında sözlükteki başlıklarda yer alan ’ süper ’ kelimelerinin hiç biri / ya da birçoğu türkçeleştirilmemiş. işte o zaman hemen bu başlığa geliyorsunuz ve ’ (ara: super) ’ yazıyorsunuz. sonra biz o bütün başlıkları hemen editliyoruz.
ama diyelim ki sözlükte dolaşırken içerisinde türkçeleştirilmemiş şekilde süper kelimesi(super) geçen bir başlık gördünüz; ama baktınız ki bu kelimeyle alakalı genel bir sorun yok. sadece o an size denk gelen başlıkta bir sorun var. işte o zaman yapmanız gereken şikayet et butonunu kullanarak entryi moderasyona göndermektir.
bu iki durumun ayrımını iyi yapmak lazım. bu başlık; sözlükte gözden kaçmış, bir çok başlık içerisinde yer alan ve hala türkçeleştirilmemiş kelimelerin moderasyona hatırlatılması için açılmıştır. daha minör durumlarda şikayet et butonunu kullanmak gerekir.
daha önceden başka sözlüklere yazdığı entryleri buraya kopi peyst ediyor kendisi; fakat entryler kendi entrysi olduğundan sorun yok tabi.
hoş gelmiş.
hoş gelmiş.
gündem değiştirme amaçlı şişirilen bir balondan fazlası değildir. böyle bir projeyi hayata geçirmek sadece türkiye nin insiyatifinde değil çünkü.
boğaz geçişlerinde en büyük dayanağımız olan montrö boğazlar sözleşmesi ni bilmek, bu konu hakkında yorum yapabilmek için öncelikli şarttır. çünkü işin ekonomik, ticari ya da jeolojik kollarında türkiye istediğini yapabilir; fakat hukuki tarafı o kadar serbest değil.
peki sorun ne?
muhtemelen biliyorsunuzdur; boğazlardan savaş gemilerinin geçişine izin vermiyor türkiye. evet izni türkiye vermiyor fakat bu durumun koruyuculuğu türkiye nin elinde değil. montrö boğazlar sözleşmesi uluslararası bir sözleşme ve aksi hareketlerde verilecek tepkiler bütün ülkeleri bağlıyor. biraz daha açıyorum; şimdi almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazdan karadenize çıkartmak istese bunun iznini türkiye den alamaz. türkiye buna istese de izin veremez. az önce anlatmaya çalıştığım gibi bu maddenin koruyuculuğu sadece türkiye tarafından yapılmıyor. bu ilk bakışta bizim için kötü gibi gözükse de aslında mükemmel bir durum.
kanalistanbul la alakalı sıkıntı şurada; proje tamamlandıktan sonra kanal geçişlerini düzenleyen kuralları, uluslararası deniz hukuku kurallarına ters düşmeyecek şekilde, türkiye belirleyecek. daha önemlisi; belirlenen kurallarının koruyuculuğunda türkiye esas sorumlu olacak. ne var ki bunda, daha iyi değil mi işte? diyorsunuz hemen biliyorum ama az önce verdiğim örneği bir de bu uygulama üzerinden tartışalım. almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazlardan karadenize çıkartmak istese artık bunun iznini türkiye den alabilir. bu şu demek; almanya iznin çıkması için türkiye ye baskı yapabilir ve sonunda o izin çıkar. ekonomik alanda hemen her kolda dışa bağımlı olan türkiye ticari anlaşmalarının bozulmasını göze alamayacağı için o izni / izinleri vermek zorunda kalır. bu direkt olarak, türkiye istese de istemese de, olası bir savaş durumunda taraf olmaya neden olur.
boğazları korumak dışarıdan görüldüğü kadar kolay değildir. 7 yaşımızdan beri bize öğretildiği gibi türkiye coğrafi konumu itibariyle çok stratejik ve önemli bir ülkedir. bu önemi yaratan en önemli unsur da kuşkusuz boğazlardır.
boğazları koruyan montrö boğazlar sözleşmesi türk siyasi tarihindeki en başarılı sözleşmelerden biri. hatta biraz fazla başarılı. belki dikkatinizi çekmiştir, bu sözleşmeyle alakalı türkiye tarafı pek konuşmaz. çünkü masada kazanılan zafer gerçekten ezici boyuttadır. kanalistanbul u korumak için bu şekilde bir anlaşma yapmak, ya da montrö yü bu kanala da uygulamak gerekir. türkiye şu an dünyadaki politik gücüyle bunu yapabilir mi diye sormuyorum bile. komik olmaya gerek yok. geriye bir tek ihtimal kalıyor; siyasi açıdan sorumlulukları yerine getirmeden bu projeye girişmek. biraz aklı çalışan, çok değil bak birazcık bile aklı çalışan kimse böyle bir şeyi yapmaya kalkışmaz. yani bu ihtimal de imkan dahilinde değil.
gördüğünüz gibi karadenizde yarattığı egemenlik sorunları ve bunların yarattığı hukuki sorumluluklar nedeniyle kanalistanbul ütopya olmaktan öteye gidemiyor. biraz yukarılarda dediğim gibi işin ticari ya da diğer kısımları hiç önemli değil. türkiye bu projeden kar etmek zorunda falan de değil. ama egemenlik, hele ki başka ülkelerin egemenliği öyle kolay kolay masaya yatırıp tartışabileceğiniz bir konu değildir.
bu sadece benim farkında olduğum bir konu değil. bu projeyi yeni bir şey bulmuş gibi iştahla lanse eden politikacılar da durumun farkındaydı mutlaka. hani küçük çocukları aa bak şuradan kuş geçiyor diye kandırıp, çocuk tam kafasını diğer tarafa çevirdiğinde elindeki şekeri alan büyük kardeşler vardırya; işte durum tam olarak bu.
kanalistanbul un egemenlikle alakalı yaratacağı sorunların nasıl çözüleceği belirtilmeden işin diğer boyutlarını tartışmak vakit kaybından fazlası değildir. vaktinizi daha değerli şeyler yaparak harcayın.
p.s boğaz geçişlerinin hukuki boyutuyla alakalı soru işaretleriniz varsa buraya;
http://tinyurl.com/58vq3d
kanalistanbul la alakalı çok daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsanız buraya bakınız;
http://tinyurl.com/3pxk62e
boğaz geçişlerinde en büyük dayanağımız olan montrö boğazlar sözleşmesi ni bilmek, bu konu hakkında yorum yapabilmek için öncelikli şarttır. çünkü işin ekonomik, ticari ya da jeolojik kollarında türkiye istediğini yapabilir; fakat hukuki tarafı o kadar serbest değil.
peki sorun ne?
muhtemelen biliyorsunuzdur; boğazlardan savaş gemilerinin geçişine izin vermiyor türkiye. evet izni türkiye vermiyor fakat bu durumun koruyuculuğu türkiye nin elinde değil. montrö boğazlar sözleşmesi uluslararası bir sözleşme ve aksi hareketlerde verilecek tepkiler bütün ülkeleri bağlıyor. biraz daha açıyorum; şimdi almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazdan karadenize çıkartmak istese bunun iznini türkiye den alamaz. türkiye buna istese de izin veremez. az önce anlatmaya çalıştığım gibi bu maddenin koruyuculuğu sadece türkiye tarafından yapılmıyor. bu ilk bakışta bizim için kötü gibi gözükse de aslında mükemmel bir durum.
kanalistanbul la alakalı sıkıntı şurada; proje tamamlandıktan sonra kanal geçişlerini düzenleyen kuralları, uluslararası deniz hukuku kurallarına ters düşmeyecek şekilde, türkiye belirleyecek. daha önemlisi; belirlenen kurallarının koruyuculuğunda türkiye esas sorumlu olacak. ne var ki bunda, daha iyi değil mi işte? diyorsunuz hemen biliyorum ama az önce verdiğim örneği bir de bu uygulama üzerinden tartışalım. almanya ve rusya arasında bir savaş çıksa ve almanya savaş gemilerini boğazlardan karadenize çıkartmak istese artık bunun iznini türkiye den alabilir. bu şu demek; almanya iznin çıkması için türkiye ye baskı yapabilir ve sonunda o izin çıkar. ekonomik alanda hemen her kolda dışa bağımlı olan türkiye ticari anlaşmalarının bozulmasını göze alamayacağı için o izni / izinleri vermek zorunda kalır. bu direkt olarak, türkiye istese de istemese de, olası bir savaş durumunda taraf olmaya neden olur.
boğazları korumak dışarıdan görüldüğü kadar kolay değildir. 7 yaşımızdan beri bize öğretildiği gibi türkiye coğrafi konumu itibariyle çok stratejik ve önemli bir ülkedir. bu önemi yaratan en önemli unsur da kuşkusuz boğazlardır.
boğazları koruyan montrö boğazlar sözleşmesi türk siyasi tarihindeki en başarılı sözleşmelerden biri. hatta biraz fazla başarılı. belki dikkatinizi çekmiştir, bu sözleşmeyle alakalı türkiye tarafı pek konuşmaz. çünkü masada kazanılan zafer gerçekten ezici boyuttadır. kanalistanbul u korumak için bu şekilde bir anlaşma yapmak, ya da montrö yü bu kanala da uygulamak gerekir. türkiye şu an dünyadaki politik gücüyle bunu yapabilir mi diye sormuyorum bile. komik olmaya gerek yok. geriye bir tek ihtimal kalıyor; siyasi açıdan sorumlulukları yerine getirmeden bu projeye girişmek. biraz aklı çalışan, çok değil bak birazcık bile aklı çalışan kimse böyle bir şeyi yapmaya kalkışmaz. yani bu ihtimal de imkan dahilinde değil.
gördüğünüz gibi karadenizde yarattığı egemenlik sorunları ve bunların yarattığı hukuki sorumluluklar nedeniyle kanalistanbul ütopya olmaktan öteye gidemiyor. biraz yukarılarda dediğim gibi işin ticari ya da diğer kısımları hiç önemli değil. türkiye bu projeden kar etmek zorunda falan de değil. ama egemenlik, hele ki başka ülkelerin egemenliği öyle kolay kolay masaya yatırıp tartışabileceğiniz bir konu değildir.
bu sadece benim farkında olduğum bir konu değil. bu projeyi yeni bir şey bulmuş gibi iştahla lanse eden politikacılar da durumun farkındaydı mutlaka. hani küçük çocukları aa bak şuradan kuş geçiyor diye kandırıp, çocuk tam kafasını diğer tarafa çevirdiğinde elindeki şekeri alan büyük kardeşler vardırya; işte durum tam olarak bu.
kanalistanbul un egemenlikle alakalı yaratacağı sorunların nasıl çözüleceği belirtilmeden işin diğer boyutlarını tartışmak vakit kaybından fazlası değildir. vaktinizi daha değerli şeyler yaparak harcayın.
p.s boğaz geçişlerinin hukuki boyutuyla alakalı soru işaretleriniz varsa buraya;
http://tinyurl.com/58vq3d
kanalistanbul la alakalı çok daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsanız buraya bakınız;
http://tinyurl.com/3pxk62e
houston, twitter v.b yollarla kulağıma gelen asılsız dedikoduları açıklığa kavuşturmak için şunu yazma ihtiyacı hissediyorum;
sözlükten ayrılış sebebim sadece budur;
#1002964
lakin sonraları hard sex tube gibi xhamster gibi sitelere hala ulaşılabilmekte olduğunu öğrenince koşa koşa bilgisayarıma geri döndüm tabii ki.
durum özetle bu. daha uzun yazmak isterdim ama haftaların birikimi var içimde, meşgulüm.
sözlükten ayrılış sebebim sadece budur;
#1002964
lakin sonraları hard sex tube gibi xhamster gibi sitelere hala ulaşılabilmekte olduğunu öğrenince koşa koşa bilgisayarıma geri döndüm tabii ki.
durum özetle bu. daha uzun yazmak isterdim ama haftaların birikimi var içimde, meşgulüm.
bu projenin sebebi ’ gemi trafiğinden bunalan boğazı rahatlatmak ’ olduğuna göre olayı bir de uluslararası denizcilik kuralları çerçevesinde değerlendirmek lazım.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirmek istiyorum)---
istanbul boğazı’ ndan gemiler transit geçiş yapmıyor. uluslararası denizcilik kuralları 3 çeşit geçiş vardır der; transit, serbest(uğraksız), zararsız. bu üçünün benzer tarafları olsa da çok kritik noktalarda birbirlerinden ayrılıyorlar. gerek görsel gerek yazılı basında boğaz geçişleri için sürekli ’transit’ kelimesi kullanılsa da o işin aslı, montrö’ yle birlikte hayatımıza giren serbest(uğraksız) geçiştir. transit geçiş kıyı devletinin yetkilerini minimuma indiren, elini kolunu bağlayan bir geçiş olduğunda türkiye bu geçişi kabul etmez. serbest(uğraksız) geçiş kıyı devletine daha fazla yetki verir. doğal olarak, bir kıyı devleti olan türkiye’ de kendi menfaatleri çerçevesinde bu geçişi tanır.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirdim)---
bu proje maddi olarak ne kadar mantıklı emin değilim doğrusu. türkiye boğaz geçişlerinden para kazanan bir ülke değil. geçiş yapan gemiler römorkör ya da kılavuz kaptan almak gibi hizmetlerden yararlanırlarsa onun parasını ödüyorlar sadece. ki bu paraların devede kulak kaldığına emin olabilirsiniz. ayrıca boğazdan geçen gemilerin bu hizmetleri kullanma zorunluluğu da yok. yalnızca boğaz sınırları içerisinde demir atacak gemiler kılavuz kaptan almak zorunda. yani eğer bir gemi duraksamadan boğazı geçecekse herhangi bir kıyı hizmetini kullanmak zorunda değil.
türkiye’ nin günde ortalama 150 geminin geçiş yaptığı boğazlardan, süveyş ve panama kanalı’ nın aksine, para kazanamadığı aşikar. fakat bu konuda çok suçlayıcı olmamak gerek. süveyş ve panama kanallarından geçiş yapan gemiler çok yüklü miktarlarda paraları kıyı devletine bırakıyor olsalar da istanbul boğazı’ nı direkt onlarla karşılaştırmak doğru olmaz. çünkü o kanallar bir nevi kestirme görevi gören, keyfi geçiş kanallarıdır. oysa istanbul boğazı akdenizi karadenize bağlayan tek yol. uluslararası kurallar gereği gemiler oradan geçmek zorunda. trajik de olsa gerçek bu.
peki yeni kanal açılınca türkiye bu geçişlerden para kazanabilecek mi?
gemileri boğazın o en kalabalık bölgesine sokmadan kestirmeden yukarı/aşağıya geçirmek kıyı devleti kadar gemilerin de işine gelir. boğaz geçişi sırasında vts komutlarına göre hareket eden gemiler, trafik sebebiyle hatırı sayılır zamanlar kaybediyorlar. bu kanal onlar için bir kazanç olabilir.
kanal tamamlandığında buradan geçiş yapacak gemilerin kılavuz kaptan alması zorunlu hale getirilecektir mutlaka. bu maddi açıdan türkiye’ ye destek sağlar. fakat biraz yukarılarda dediğim gibi bu hizmet bedelleri ancak devede kulak kalabilir. ekstra bir vergilendirme yolunda gidilirse de bu sefer gemiler maddi yükten kaçmak için tekrar boğaza girmeyi göze alabilirler. ücretlendirme bu projenin en kritik ayağı. gemilerin kazanacağı zaman karşılığında elde edecekleri maddi kar, kıyı devletine bırakacakları parayı geçmemeli.
işin diğer boyutu da çevre güzelliği tabi. tonlarca petrol türevi taşıyan tankerlerin her gün boğazdan geçiş yapması büyük risk. bu riski istanbul’ un kalbinden ne kadar uzaklaştırırsak o kadar iyidir.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirmek istiyorum)---
istanbul boğazı’ ndan gemiler transit geçiş yapmıyor. uluslararası denizcilik kuralları 3 çeşit geçiş vardır der; transit, serbest(uğraksız), zararsız. bu üçünün benzer tarafları olsa da çok kritik noktalarda birbirlerinden ayrılıyorlar. gerek görsel gerek yazılı basında boğaz geçişleri için sürekli ’transit’ kelimesi kullanılsa da o işin aslı, montrö’ yle birlikte hayatımıza giren serbest(uğraksız) geçiştir. transit geçiş kıyı devletinin yetkilerini minimuma indiren, elini kolunu bağlayan bir geçiş olduğunda türkiye bu geçişi kabul etmez. serbest(uğraksız) geçiş kıyı devletine daha fazla yetki verir. doğal olarak, bir kıyı devleti olan türkiye’ de kendi menfaatleri çerçevesinde bu geçişi tanır.
---(bkz: esas konuya geçmeden önce bir kavram kargaşasına açıklık getirdim)---
bu proje maddi olarak ne kadar mantıklı emin değilim doğrusu. türkiye boğaz geçişlerinden para kazanan bir ülke değil. geçiş yapan gemiler römorkör ya da kılavuz kaptan almak gibi hizmetlerden yararlanırlarsa onun parasını ödüyorlar sadece. ki bu paraların devede kulak kaldığına emin olabilirsiniz. ayrıca boğazdan geçen gemilerin bu hizmetleri kullanma zorunluluğu da yok. yalnızca boğaz sınırları içerisinde demir atacak gemiler kılavuz kaptan almak zorunda. yani eğer bir gemi duraksamadan boğazı geçecekse herhangi bir kıyı hizmetini kullanmak zorunda değil.
türkiye’ nin günde ortalama 150 geminin geçiş yaptığı boğazlardan, süveyş ve panama kanalı’ nın aksine, para kazanamadığı aşikar. fakat bu konuda çok suçlayıcı olmamak gerek. süveyş ve panama kanallarından geçiş yapan gemiler çok yüklü miktarlarda paraları kıyı devletine bırakıyor olsalar da istanbul boğazı’ nı direkt onlarla karşılaştırmak doğru olmaz. çünkü o kanallar bir nevi kestirme görevi gören, keyfi geçiş kanallarıdır. oysa istanbul boğazı akdenizi karadenize bağlayan tek yol. uluslararası kurallar gereği gemiler oradan geçmek zorunda. trajik de olsa gerçek bu.
peki yeni kanal açılınca türkiye bu geçişlerden para kazanabilecek mi?
gemileri boğazın o en kalabalık bölgesine sokmadan kestirmeden yukarı/aşağıya geçirmek kıyı devleti kadar gemilerin de işine gelir. boğaz geçişi sırasında vts komutlarına göre hareket eden gemiler, trafik sebebiyle hatırı sayılır zamanlar kaybediyorlar. bu kanal onlar için bir kazanç olabilir.
kanal tamamlandığında buradan geçiş yapacak gemilerin kılavuz kaptan alması zorunlu hale getirilecektir mutlaka. bu maddi açıdan türkiye’ ye destek sağlar. fakat biraz yukarılarda dediğim gibi bu hizmet bedelleri ancak devede kulak kalabilir. ekstra bir vergilendirme yolunda gidilirse de bu sefer gemiler maddi yükten kaçmak için tekrar boğaza girmeyi göze alabilirler. ücretlendirme bu projenin en kritik ayağı. gemilerin kazanacağı zaman karşılığında elde edecekleri maddi kar, kıyı devletine bırakacakları parayı geçmemeli.
işin diğer boyutu da çevre güzelliği tabi. tonlarca petrol türevi taşıyan tankerlerin her gün boğazdan geçiş yapması büyük risk. bu riski istanbul’ un kalbinden ne kadar uzaklaştırırsak o kadar iyidir.
bir aksilik olmazsa 10 dakika sonra yayında olacağım radyodur.
(bkz: aytekin gazi ataş)
gökhan kırdar ın harika bir şarkısıdır.
bahara hoşgeldin zivesinin baharın son ayında yapılması gayet isabetli olmuş. hemen sonraki hafta da iyi ki geldin kış zirvesi yaparız. zamanlamamız muhteşemdir sözlük olarak.
(bkz: yazmak)
bir şeyler yazabiliyorsan, ve bundan keyif alıyorsan iyi bir yazarsındır. başkalarının seni beğenmesine gerek yok.
bir şeyler yazabiliyorsan, ve bundan keyif alıyorsan iyi bir yazarsındır. başkalarının seni beğenmesine gerek yok.
konuşmama sebebidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?