anavarza1940

mezarlığı ile ailemin birkaç kuşağına ev sahipliği yapan,
dağılcak adlı mesire yeri ile kana kana su içmenin tadına varabilmemi sağlayan,
kalesi ve mahmutlu mahallesi ile anılarımda yaşayan,
bir sokaktaki 10 dükkanın 8’inin kıraathane, birinin paçacı, diğerinin ciğerci olduğu,
anavarza kalesi ile kendime kullanıcı adı edinmemi sağlamış olan,
deprem olduğunda kıraathanede okey oynayan insanların (eğer elleri iyi ise) ıstakalarını yanlarına alarak dışarı fırladıkları rivayetiyle anılan,
eski adı ile sis, şimdiki adıyla kozan...
adana’nın yaklaşık 70 km. kuzeyinde bulunur...

"ne kadar duru ve içten bir sevgi ifadesidir o öyle" dedirten, tavıra hayran olmanın, lütufa ermek için perişan olma gayretinin çoğu zaman içinizdeki sevginin asıl tasviri olduğunu fark etmenizi sağlayan dizeler...
ve her dinleyişinizden sonra günümüzün içi boş müzik parçalarına isyan edesinizi getiren eser...
müzeyyen senar’ın kadife sesinden dinlemek ömre bedeldir...

ben seninle; herhangi bir apartman katının otomat sönmüşkenki karanlığında olma ihtimalini sevdim...
ben senin; asansör kapısı açıldığında karşımda belirebilme ihtimalini sevdim...

2005 yılı aralık’ında ilk sayısı ile raflarda konuşlanan, webzine olabilme yolundaki fanzin... şimdiye kadar çıkmış olan 3 sayısı edebiyat ve tribün çevrelerince büyük beğeni toplamış olup, 4. sayısının hazırlıkları başlama aşamasındadır...
hala raflarda olan 3. sayısını; izmir yakın kitabevi, istanbul mephisto kitabevi, ankara bilim sanat kitabevi, adana demirspor taraftarlar derneği ve çok yakında bursa ve eskişehir’deki belirli noktalardan temin edebilirsiniz...
kısa süre içerisinde bir internet sitesi ile webzine’lik de taslayacaktır...

izmir çankaya’da bulunan bir işhanının adı...

çernobil’e ve çernobillerin ortaya çıkması sürecindeki tüm faktörlere isyan ettiren, güzel insan iyi müzisyen...
teşekkürler dünya diyerek noktaladığı bir yazısı vardır ki o yazısında çırılçıplak insan olduğunu güzel bir üslupla belirtmiştir...

nazım’dan bir alıntıyla bitirelim...

işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.

yanında dostlar ve bir de güzel manzara olur ise eğer, hiçbir şeyle değişilmeyecek bir ortamın baş aktörleridir rakı ve balık...
ve kusursuz tamamlayıcılardır...
(bkz: complementary goods)

ayak topu...
uğruna; futbol asla sadece futbol değildir şeklinde bir söz edilmiş, söylendiği gibi çok geniş bir maddiyat ve maneviyat silsilesi taşıyan, aslına bakıldığında ise 22 kişinin iki takıma ayrılarak bir topu bir kaleye sokmak için koşturduğu oyun...

öğrencilere ücretsiz olan konserve kutuları...
öğrenciler de bir nevi bezelyelerdir...

genel anlamda lara kelimesinin çağrıştırdığı belli başlı şeyler zaten yukarıda sıralanmış...
özel anlamda;
bilgisayarımda şahsına yönelik yazılmış, derlenip toparlansa kallavi bir kitap edebilecek klasörler dolusu yazı vardır fakat bu yazıların tek bir cümlesi dahi adı geçen kişi tarafından bilinmemektedir...
çünkü yazar kişi son derece çekingendir...
mitolojide tam ve kesin bir sessizliği simgelemekte olup bir su perisi olarak da biliniyor olması adının insanı olmak ifadesini akıllara getirir...
ya da farklı bir bakış açısı ile
(bkz: sen insan olamazsın)

müzik dininin son peygamberi denir kendisi için...
kaldı ki bu adamın yaptığı şeyin adı kesinlikle müzik değil, daha çok, ayin gibi bir şey...
erkan oğur - ismail hakkı değirmencioğlu ikilisi sayesinde çok kez boyut atlamışlığım vardır...
(bkz: anadolu beşik)

dizeleriyle okurlara anadolu’yu yaşatan büyük şair...

türkiye’nin ilk gsm operatörü...
ilkler özeldir ayağına her ay çeşitli adlar altında haraç kesen fakat numaramı değiştiremediğim için yıllardır abonesi olmaktan vazgeçemediğim antenli sarı yaratık...

yaz, çiz, kes, yapıştır, çoğalt, dağıt, borca gir, uykususuz kal; adını da fanzin koy...
memleketimden fanzin manzaraları için;
(bkz: anavarza zine)
(bkz: varoş)
(bkz: gençliğimin katilisin)
(bkz: deplase)
(bkz: etilen)
(bkz: 1907 gençlik)
(bkz: 1717)
(bkz: dahke)

hiç durmadan ağlayıp zırlayan çocukları dişçi koltuğunda uysallaştırabilme ve diş bakımlarını yapabilme uğraşı...
zor zanaattir, herkes beceremez... bir nevi rodeodur...

(bkz: dişçi koltuğundaki çocuk)
(bkz: berber koltuğundaki çocuk)

bölgeye adını veren parka taş döşeyip parkı park olmaktan çıkardılarsa da bornova dahilindeki küçükpark olarak anılan mekan...
ege iibfnin burnunun dibindedir ve bir kesim iibf talebesi küçükparkta yoklama alınıyormuşcasına devamsızlık yapmadan belli mekanlarda sürekli olarak bulunur...
bunun bir de büyüğü vardır...
(bkz: büyükpark)

jamaikalı ünlü reggae ustası... saçı başı bir hoştur, tarzını benimseyip sokağa o kafayla çıkanlar "lan bob, naber" şeklinde tacizlere uğrayabilirler ama bob marley’in kendisi karizmatiktir, ona helaldir o yollar...
ayrıca rasta hadisesi bob marley’in saç modeli olarak bilinir (ben de zamanında öyle bilirdim) fakat yanlıştır...

şimşekler grubu, kentteki bir tepki mekanizmasıdır adeta. sevgi, saygı, bağlılık ilkeleri, grup içindeki her bireye hak ettiği değerin verilmesi sayesinde oluşturulmuş olan bütünlük, verilen tepkilerin seslerinin daha tok olması anlamına gelir. yerel yönetimlere, adaletsiz uygulamalara karşı düzenlenen protesto yürüyüşleri, sahipsizliğe tepki vermek adına yapılan açlık grevleri, şehir halkına unutulmakta olan mahalli kimliklerini yeniden kazandırmak için girişilen çabalar, ortak değerimiz adana demirspor’umuz için tepilen yollar gidilen deplasmanlar, verilen uğraşlar, derneğin mevcudiyetinden rahatsızlık duyanlara rağmen ayakların üzerinde her geçen gün daha sağlam durma çabaları, geride kalmış yıllardaki yaşanmışlıklardır hep. “vardık varız varolacağız” pankartı, hem cümlenin taşıdığı anlamla, hem de el emeği ile yapılmış olması nedeniyle taraftarlar derneği’nin verdiği mücadelenin pankartıdır bir anlamda. meseleyi “her haftasonu bir tribün çatısı altında toplanmış bir grup insan” formuna sokmaya çalışıp, yapılan onca şeyin aslında ne kadar büyük bir toplumsal etkileşim olduğunu, bu etkileşimin doğru amaçlara yöneltildiğinde taşıyabileceği muazzam potansiyeli göz ardı etmek isteyen zihniyetin değer gördüğü türkiye’de kolay işler değildir bir kentin nabzını tribünlerden tutabilmek.
kentin dinamiklerini ateşlemekteki bu güç şimşekler grubu’nda yaratılmış duyarlılıktan ileri gelmektedir ve yine aynı duyarlılık, türkiye’deki apolitik olarak nitelendirilen (kanaatimce apolitik yapı oluşturmak da mevcut sistemin devamını amaçlayan ve temelde politik olan bir tavırdır) tribünler arasından 5 ocak kapalı b üst tribünün biraz daha politik bir tribün olarak sivrilmesine, dışarıdan bakanların öyle algılamasına sebep olmuştur. yılmaz güney’i konu alan bir yazıda okumuş olduğum “adana sosyalizmi” tabiri tam olarak demirspor tribünlerinin yaşadığı bu sivrilmeyi açıklar kanaatindeyim. o yazıda belirtildiği gibi; adana kentinin kültürel altyapısını oluşturan olgulardan olan “külhanbeyi tavrı” adana sosyalizmi kavramının içinde kendine yer bulurken, sosyalist teorilerle olan ilişkiler aslında gevşektir, zayıftır. mübalağalı bir örnekle; das kapital’i marx’tan çok yılmaz güney’in yazmış olması muhetemeldir adana’da. 6.filo günlerinde adanalı öğrencilerin “go homeun ulan” sloganı attıkları rivayetinde de olduğu gibi.

sivil savunma mükellefiyeti adlı kanun gereğince kamu sektöründe ve özel sektörde 500’den fazla personeli olan kurumların bir spor kulübü kurması mecburiyetinden dolayı türkiye cumhuriyeti devlet demiryollarına bağlı olarak 1940 yılında kurulmuş spor kulübü... (bkz: 1940ta geldik dünyaya)
kulüp; atletizm, bisiklet, güreş, yüzme su topu, basketbol, voleybol ve futbol branşlarında faaliyet göstermiştir...
özellikle su topu branşında 17 yıl hiç yenilmeyip 22 yıl boyunca da tek mağlubiyet almış olmasından dolayı ülke genelinde "yenilmez armada" olarak anılmış, ekol oluşturmuştur...
futbolda 17 yıl birinci ligde mücadele etmiş olup bu sezon itibari ile 2.lig b kategorisinde zirve yarışındadır...
hastalık derecesinde bağlı olduğum kulüptür...

orijinal insanların, yaratıcılık sınırlarını zorlayan küfürlerin, başa geçen sıcakların, köşe başı tablacılarının, ırgatların, toprak ağalarının ve bu durumun sebep olduğu eşitsizliklerin başkenti... anadolu coğrafyasındaki kentler arasında kendine has değerleri daha fazla ve daha belirgin olan şehirlerin başında gelir... kentin bu değerleri üretmesinin en önemli etkeni hiç şüphesiz çukurova’dır... iyi bir çukurova analizi için;

çukurovam,
kundağımız, kefen bezimiz
kanı esmer, yüzü ak.
sıcağında sabır taşları çatlar,
çatlamaz ırgadın yüreği.
dilerse buluttan ak,
köpükten yumuşak verir pamuğu.
külhan, kavgacıdır delikanlısı,
ünlü mahpusanelerinde anadolumun
en çok çukurovalılar mahpustur,
dostuna yarasını gösterir gibi,
bir salkım söğüde su verir gibi,
öyle içten
öyle derin,
türkü söylemek, küfretmek,
çukurova yiğidine mahsustur...

(bkz: ahmed arif)