anavarza1940

tribün jargonundaki kamil kelimesine karşılık gelen sözcük...

(bkz: kamlle dost ol kamille arkadaş kamiller geliyor bak yavaş yavaş)

aradan geçen yıllara rağmen her zikredilişi ile bir garip olmama neden olan, geçtiğimiz günlerde çok farklı bir şekilde tekrar zuhur eden, benim için çok eskilerde kalmış bir hikayenin başlığı...
bir alman bayanına en çok yakışacak, sonuna e harfi koyulmaması gereken güzel isim...

yıllar yılı kendi memleketi tarafından dışlanmış büyük bir sanatçıya hak ettiği değeri verme isteği ile içine girilen samimiyet yaratma hali, her zaman yaptığım şey...
tayyip erdoğana tayyip demek durumundan farklı olan tarafı saygı ile alakalıdır...
birinin ortaya çıkma sebebi kişiye duyulan saygıdan ileri gelirken diğerinde net bir saygı eksikliği vardır...

bir çiftçimize ananı da al git buradan diyebilen ve böylelikle rahatsızlık duyduğum diğer tüm özelliklerine ilaveten büyük bir üslup sorununun da olduğunu göstermiş bir başbakan için gereksiz yere nağme yapıp ağzını yormak istemeyenlerin kullanabileceği ifade şekli...
benzer gibi görünseler de taşıdığı duygusal içerik bakımından nazım hikmete nazım demek hadisesinin tam aksi olan durum...

almanca’da kadınların birbirlerine hitap ederken kullanabildikleri, aslında kediler için kullanılan sevgi sözcüğü...
türkçe’de tam karşılığı nedir diye sorulursa bir şey bulamam ama kedi ve hatun ilişkisi doğrultusunda; bir bayanın diğerine mırnavım ya da pisi pisim şeklinde seslenmesine benzer bir hadise olabilir diye düşünüyorum... (biliyorum saçma oldu)
yalnız bir de kelimenin ingilizce’deki pussy ile eş anlamlı olabildiği haller var ki bu da yine almanca’daki fotze kelimesine tekabül ediyor...

özgül ağırlık ölçer...

bu zamana kadar tek tercihi slip olan şahsıma bugün hediye edilmiş bir boxerın üzerinde bulunan deniz mahsulü...
aynı şekilde, üzerinde en ufak yazı dahi olmayan sade tişörtleri tercih ediyor olmam bu sünger hayvanının bana hediye olarak gelen tişörtün üzerinde yer almasına engel olamadı...

futbola adana demirspor altyapısında başlayan, bir dönem samentha lakabıyla anılan, babamın gençlik anılarında önemli bir yeri olan kişi...

(bkz: özdere havacılar kampı)

menekşe, yasemin, orkide, manolya gibi çiçek isimleri ile anılan kafeteryaları,
çocukken yemeye doyamadığımız hotdog’ları,
yarasa bar’ı,
kırmızı ve siyah koltuklar diye bilinen ağaç altı mekanları,
kantır oynayan veletler yüzünden bir türlü sıranın size gelmediği internet cafesi,
ara sıra futbol müsabakalarının gösterimlerini de yapan ve genellikle fena olmayan filmler getiren açıkhava sineması,
kimlik kartı bırakılarak top alınan spor odası ve spor odasındaki yamulmuş basketbol topları,
çocukluğumuzun en büyük eğlencelerinden olan mini-golf sahaları,
plaj boyunca 20 metre aralıklarla kurulmuş olan salıncakları,
güdük kalmış paşa iskelesi,
paşa iskelesinden daha uzun olan subay ve astsubay iskeleleri,
tanıdığım günübirlikçilerin hiçbirinin gitmediği günübirlik plajı,
kanoları, deniz bisikletleri, muzları, hamburgerleri, rüzgar sörfleri,
asker çocuğu veya torunu oldukları için belli bir disiplinle büyütülmüş, dolayısı ile kaşar olmayan fakat çok güzel olan ideal modeldeki kızları,

gibi hatırlanası çok şeyi olan, 18 yaşımı doldurmuş olduğum için artık beni içeri kabul etmeyen tesis...

içerisinde çok defa bulunmuşluğum olan fakat her defasında ilgimin alakasız şeylere kaymasına engel olamamış olduğum, içerisinden çıkarken muhakkak yanıma alaman gazetelerinden birer tane aldığım mekan...
izmir’deki şubesi çankaya gazi osman paşa bulvarı’nda bulunur...

altıncı filo günlerinde istanbul’daki adanalı öğrencilerin attıkları rivayet edilen adanaca slogan...

yer değiştirme anlamındaki kelime...
ayrıca;
ayrılıkçı tribundergi üyeleri tarafından kurulmuş mata the door ağırlığını hissettiren, çoğu güzel insanlar olan üyelerinden dolayı takip edilesi site...
aynı adla bir fanzin de çıkarmaktadır site üyeleri...
2 sayısı çıkmış olan deplase fanzin’in 3. sayısı dört gözle beklenmektedir...
(bkz: gençler deplase olunuz)

endüstriyel futbola karşı tribün kültürü mottosu ile yola çıkan eskinin dergisi, şimdinin internet sitesi...
her takımdan bir çok taraftarı barındırması seviyenin korunması konusunda zorluklara yol açsa da tribundergi belli bir seviyeyi daima korumuştur...
kendini "turkish footbal supportes network" olarak da tanımlar, yöneticisi zoban raftiktir...
bir de sağdan soldan fırlayan bahis sitesi reklamları olmasa...

(bkz: endüstriyel futbola karşı betsson bahis casino poker)

adana demirspor taraftarlarının pankartlaştırdığı, inanç içeren ve şimşekler grubu’na yakıştığını düşündüğüm söz...

salaşlığından gelen güzelliği ve sakinliği ile ankara’ya her gidişimde muhakkak uğramak istediğim, dost muhabbeti seanslarının yapılmasına imkan tanıyan, adının tavukçu olmasına rağmen içerisinde genellikle deniz ürünleri tüketilen lokanta...
çıkışta da ssk iş hanına gidip kibele’ye uğrarsanız seansınızı tamamlamış olursunuz...

üşengeçlik, bezmişlik, bıkkınlık, isteksizlik hallerinin karışımını yaşayan kişilere de bu yakıştırma yapılır...

izmir alsancak’ta, çalma listesini beğendiğim fakat alkollü içecek satmıyor olmasından dolayı üzüntü duyduğum, italyan kültür merkezi’nin karşısındaki cafe...
çalışanlarına "alsancak’a her geldiğimizde buraya oturuyoruz" yalanı söylediğimiz ve o lafı ettiğimizin ertesi günü bir viran çalışanına başka bir mekandan çıkarken yakalandığımız da olmuştur... neyse ki sempatik bir konuşmayla durumu idare ettik...

maçlarını artemio franchi stadında yapan takım... fiorentina’ya floransa’dan dolayı, floransa’ya fiorentina’dan dolayı bir sempatim olmuştur her zaman... cecchi gori - fatih terim sürtüşmesinde floransa halkının takındığı tavır epey etkilemiştir beni zamanında...

adana’nın kozan ilçesinin, ermeni rupinyan krallığı’nın başkenti olduğu dönemde kullanılan eski adı...