real madrid’in sol kanadında oynayan ispanyol oyuncu. roberto carlos’un yedeğidir. hızlı bir oyuncudur lakin fazla forma şansı bulamamaktadır.
sanatçı ünvanını hakeden çok değerli sanatçımız. şu anda trt 2de "at" isimli filmi yayınlanıyor. meraklısına...
(bkz: heartbreak hotel)
dün saat sabaha karşı 5te kalkıp gittiğim ve benim için çok önemli bir referans teşkil eden höyük.
çatalhöyük, konyanın çumra ilçesi sınırlarında olup, ilçenin 10 km . doğusunda yer alan bir höyüktür. bu höyük, farklı yüksekliklerden oluşan iki tepe şeklinde bir höyüktür. höyükteki bu iki tepe nedeniyle "çatalhöyük" ismini almıştır.
çatalhöyük 1958 yılında james mellaart tarafından keşfedilmiş, 1961-1963 ve 1965 yıllarında kazıları yapılmıştır. yüksek tepenin batı yamacında yapılan araştırmalar neticesinde, 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır. en erken yerleşim katı ise m.ö. 5500 yıllarına tarihlenmektedir. stil kritiği yolu ile yapılan bu tarihleme, karbon 14 metodu ile de doğrulanmış bulunmaktadır. ilk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir.
çatalhöyükteki yerleşimin, yani şehirciliğin en iyi bilinen dönemi 7. ve 11. katlardadır. bizzat fotoğraflarını çektiğim bu dörtgen duvarlı evlerin duvarları birbirine bitişiktir. ortak duvar yoktur, her evin kendi müstakil duvarı vardır. evler ayrı ayrı planlanmış ve ihtiyaç duyulunca yanına başka bir ev yapılmıştır. evlerin bitişik duvarları nedeniyle şehirde sokaklar mevcut değildir. ulaşım düz damlar üzerinden olmaktadır. şehri sınırlayan ve koruyan sur duvarları niteliğinde herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. bina yapımında kullanılan malzeme kerpiç, ağaç ve kamıştır. evlerin temel derinlikleri azdır. duvarlar arasında ağaç dikmeler vardır. bu dikmeler üzerine gelen kirişler düz tavanı taşımaktadır. tavan üst örtüsü kamış üzerine sıkıştırılmış kil topraktır. evler tek katlı olup, eve giriş damda açılan bir delikten merdivenle olmaktadır. her ev bir oda ve bir depodan oluşur. odaların içinde dörtgen ocaklar, duvarların ön kısımlarında taban döşemesinden yüksekliği 10- 30 cm . arasında değişen sekiler ve duvar içinde dörtgen nişler bulunmaktadır. duvarlar sıvalıdır, sıva üzeri beyaza boyandıktan sonra sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimler yapılmıştır. kutsal odalar diğer odalara nazaran daha büyüktür. bu evlerin içindeki duvar resimleri yanında ise orijinal boğa başı, koç başı ve geyik başlarının sıkıştırılmış kil ile konserve edilmiş trofeleri duvarlara aplike edilmiştir. bunların yanında rölyef halinde insan figürleri ile hayvan figürleri de görünmektedir. çatalhöyükte duvar resimleri en erken 10. en geç 11. tabakada bulunmuştur. en güzel ve gelişmişleri ise 7. ve 5. tabakalara aittir. bu resimler paleolitik insanın mağara duvarlarına yaptığı resimlerin bir gelenek olarak devamıdır. inanç olarak avın bereketi için yapılan resimlerdir. geç döneme doğru duvar resimlerinde ev sahnelerinin azaldığı ve kuş motifleri ile geometrik desenlerin ortaya çıktığı görülür. hatta bu geometrik desenli duvar resimlerinden birinde yanardağ patlaması tasvir edilmiştir ya da yanardağ patlamasını andıran bir duvar resmi bulnmuştur.
duvarlara resmedilmiş olan akbabalar tarafından parçalanan başsız insan figürlerinin ölü gömme adetleri ile ilgili olduğu sanılmaktadır. akbabalar tarafından et kısmı yenerek temizlenen kemikler toparlanarak hasırlardan yapılmış bir örtüye sarılır ve ev içindeki şekillerin altına gömülürdü. şekiller altında yapılan araştırmalarda çok sayıda iskelet ortaya çıkarılmıştır. ölü hediyesi olarak kemikten yapılmış aletler, renkli taşlar, kesici aletlerden taştan baltalar, deniz kabuğundan yapılmış boncuklar konmuştur. çatalhöyük kazısında ele geçen heykelcikler bize ana tanrıça kültürünün başlangıcı ve zamanın inançları hakkında özgün bilgiler vermektedir. pişmiş toprak ve taştan yapılmış bu heykelcikler 5 ila 15 cm . arasında değişen büyüklüktedir. şişman, iri göğüslü, büyük kalçalı ve zaman zaman doğum yapar vaziyette tasvir edilmişlerdir. bu özellikleri bolluk ve bereketi temsil etmeleri nedeniyledir. çatalhöyükte ele geçen alet ve malzemelerin hemen hepsi taş, pişmiş toprak, baltalar, sığ tabaklar, yüksek kabartma bereket tanrıçası motifleri ile süs eşyası olarak kullanılan bilezik ve kolyelerdir. pişmiş topraktan iri taneli hamura sahip, çarksız siyah ve kiremit renkli kaplar ve çanaklar bulunmuştur. ayrıca ana tanrıça ve mukaddes hayvan figürü de pişmiş topraktan yapılmıştır. kemikten yapılmış kesici ve delici aletler ile obsidyenden yapılmış mızrak ve ok uçları çatalhöyükte kullanılan en önemli malzemelerdir.
çatalhöyükte 1996 yılına kadar kazı yapılmamış; bu yıldan itibaren ingiliz arkeoloji enstitüsü tarafından ian hodder başkanlığında kazılara devam edilmiştir. kazı buluntuları konya arkeoloji müzesindedir. bunların bir kısmı teşhir edilmiş, diğerleri ise depolarda koruma altına alınmış durumdadır.
çatalhöyükte bulunan önemli buluntuların büyük bir çoğunluğu da ankarada anadolu medeniyetleri müzesinde sergilenmektedir.
ben buraya gittiğim de o tepeyi dolaşırken yerde obsidyen yani volkanik cam parçaları buldum. bu bile çatalhöyükün hâlâ araştırılmaya değer bir höyük olduğunu kanıtlar niteliktedir.
nitekim geçtiğimiz yıl yapılan 6 haftalık kazılarda bir mezarın içinde bir iskeletin yanında alçı ve kırmızı boya ile kaplanmış bir kafatası bulunmuştur. bu kafatasının bir kült kafatası olduğu sanılmaktadır. yani ölümden sonra dirilmeyi temsil ettiği düşünülmektedir.
anadoluda neolitik dönemi en iyi şekilde yansıtan en önemli yerleşke hiç şüphesiz çatalhöyüktür...
budur...
çatalhöyük, konyanın çumra ilçesi sınırlarında olup, ilçenin 10 km . doğusunda yer alan bir höyüktür. bu höyük, farklı yüksekliklerden oluşan iki tepe şeklinde bir höyüktür. höyükteki bu iki tepe nedeniyle "çatalhöyük" ismini almıştır.
çatalhöyük 1958 yılında james mellaart tarafından keşfedilmiş, 1961-1963 ve 1965 yıllarında kazıları yapılmıştır. yüksek tepenin batı yamacında yapılan araştırmalar neticesinde, 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır. en erken yerleşim katı ise m.ö. 5500 yıllarına tarihlenmektedir. stil kritiği yolu ile yapılan bu tarihleme, karbon 14 metodu ile de doğrulanmış bulunmaktadır. ilk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir.
çatalhöyükteki yerleşimin, yani şehirciliğin en iyi bilinen dönemi 7. ve 11. katlardadır. bizzat fotoğraflarını çektiğim bu dörtgen duvarlı evlerin duvarları birbirine bitişiktir. ortak duvar yoktur, her evin kendi müstakil duvarı vardır. evler ayrı ayrı planlanmış ve ihtiyaç duyulunca yanına başka bir ev yapılmıştır. evlerin bitişik duvarları nedeniyle şehirde sokaklar mevcut değildir. ulaşım düz damlar üzerinden olmaktadır. şehri sınırlayan ve koruyan sur duvarları niteliğinde herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. bina yapımında kullanılan malzeme kerpiç, ağaç ve kamıştır. evlerin temel derinlikleri azdır. duvarlar arasında ağaç dikmeler vardır. bu dikmeler üzerine gelen kirişler düz tavanı taşımaktadır. tavan üst örtüsü kamış üzerine sıkıştırılmış kil topraktır. evler tek katlı olup, eve giriş damda açılan bir delikten merdivenle olmaktadır. her ev bir oda ve bir depodan oluşur. odaların içinde dörtgen ocaklar, duvarların ön kısımlarında taban döşemesinden yüksekliği 10- 30 cm . arasında değişen sekiler ve duvar içinde dörtgen nişler bulunmaktadır. duvarlar sıvalıdır, sıva üzeri beyaza boyandıktan sonra sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimler yapılmıştır. kutsal odalar diğer odalara nazaran daha büyüktür. bu evlerin içindeki duvar resimleri yanında ise orijinal boğa başı, koç başı ve geyik başlarının sıkıştırılmış kil ile konserve edilmiş trofeleri duvarlara aplike edilmiştir. bunların yanında rölyef halinde insan figürleri ile hayvan figürleri de görünmektedir. çatalhöyükte duvar resimleri en erken 10. en geç 11. tabakada bulunmuştur. en güzel ve gelişmişleri ise 7. ve 5. tabakalara aittir. bu resimler paleolitik insanın mağara duvarlarına yaptığı resimlerin bir gelenek olarak devamıdır. inanç olarak avın bereketi için yapılan resimlerdir. geç döneme doğru duvar resimlerinde ev sahnelerinin azaldığı ve kuş motifleri ile geometrik desenlerin ortaya çıktığı görülür. hatta bu geometrik desenli duvar resimlerinden birinde yanardağ patlaması tasvir edilmiştir ya da yanardağ patlamasını andıran bir duvar resmi bulnmuştur.
duvarlara resmedilmiş olan akbabalar tarafından parçalanan başsız insan figürlerinin ölü gömme adetleri ile ilgili olduğu sanılmaktadır. akbabalar tarafından et kısmı yenerek temizlenen kemikler toparlanarak hasırlardan yapılmış bir örtüye sarılır ve ev içindeki şekillerin altına gömülürdü. şekiller altında yapılan araştırmalarda çok sayıda iskelet ortaya çıkarılmıştır. ölü hediyesi olarak kemikten yapılmış aletler, renkli taşlar, kesici aletlerden taştan baltalar, deniz kabuğundan yapılmış boncuklar konmuştur. çatalhöyük kazısında ele geçen heykelcikler bize ana tanrıça kültürünün başlangıcı ve zamanın inançları hakkında özgün bilgiler vermektedir. pişmiş toprak ve taştan yapılmış bu heykelcikler 5 ila 15 cm . arasında değişen büyüklüktedir. şişman, iri göğüslü, büyük kalçalı ve zaman zaman doğum yapar vaziyette tasvir edilmişlerdir. bu özellikleri bolluk ve bereketi temsil etmeleri nedeniyledir. çatalhöyükte ele geçen alet ve malzemelerin hemen hepsi taş, pişmiş toprak, baltalar, sığ tabaklar, yüksek kabartma bereket tanrıçası motifleri ile süs eşyası olarak kullanılan bilezik ve kolyelerdir. pişmiş topraktan iri taneli hamura sahip, çarksız siyah ve kiremit renkli kaplar ve çanaklar bulunmuştur. ayrıca ana tanrıça ve mukaddes hayvan figürü de pişmiş topraktan yapılmıştır. kemikten yapılmış kesici ve delici aletler ile obsidyenden yapılmış mızrak ve ok uçları çatalhöyükte kullanılan en önemli malzemelerdir.
çatalhöyükte 1996 yılına kadar kazı yapılmamış; bu yıldan itibaren ingiliz arkeoloji enstitüsü tarafından ian hodder başkanlığında kazılara devam edilmiştir. kazı buluntuları konya arkeoloji müzesindedir. bunların bir kısmı teşhir edilmiş, diğerleri ise depolarda koruma altına alınmış durumdadır.
çatalhöyükte bulunan önemli buluntuların büyük bir çoğunluğu da ankarada anadolu medeniyetleri müzesinde sergilenmektedir.
ben buraya gittiğim de o tepeyi dolaşırken yerde obsidyen yani volkanik cam parçaları buldum. bu bile çatalhöyükün hâlâ araştırılmaya değer bir höyük olduğunu kanıtlar niteliktedir.
nitekim geçtiğimiz yıl yapılan 6 haftalık kazılarda bir mezarın içinde bir iskeletin yanında alçı ve kırmızı boya ile kaplanmış bir kafatası bulunmuştur. bu kafatasının bir kült kafatası olduğu sanılmaktadır. yani ölümden sonra dirilmeyi temsil ettiği düşünülmektedir.
anadoluda neolitik dönemi en iyi şekilde yansıtan en önemli yerleşke hiç şüphesiz çatalhöyüktür...
budur...
"sözlükte entry yoluyla hakaret etmek diye bir kural var mı?" diye kendi kendime soru sorduran yazar. uçurulacağını tahmin ediyorum.
"ula ses gelmiyo ses!" bi ilgileniverin yahu.
radyo üniversite davasına feci halde kafayı takmış yazar. kendisine hayatta radyo üniversiteden başka şeyler de olduğunu hatırlatmak isteriz.
ses gelmiyor. yetkililer bi çözüm bulsun.
(bkz: genç osman)
ahmet kayanın "başım belada" albümünde yer alan müthiş bir şarkısı.
bizi güllerin iklimi tüketti
toprağı yaran filize vurulduk
o vahşi beyaz at alıp başını gitti
bir yaz yağmuru gibi unutulduk
sığ yanlarımız oldu arasıra
el yordamıyla dalarken hayata
bir parça telaş bir parça ümittik
hiç yetişemedik o vahşi ata
o vahşi atla beraber
ah şu içimizdekiler
sanki sökülürceesine
gitti gider, gitti gider
bize bir günün çelişkisi yetti
dudağı yoran bir söze kırıldık
o vahşi beyaz at tutuştu yelesinden
kaldığı yerden başlanır mi artık
hiç ayrılmayız derken bir ucundan
aşktı o yitirdiğimiz inan aşktı
ben sana kıydım sen bana gücendin
ve durduramadık o vahşi atı
o vahşi atın ardından
ah şu aramızdakiler
hiç yaşanmamışçasına
uçtu gider, uçtu gider
bizi güllerin iklimi tüketti
toprağı yaran filize vurulduk
o vahşi beyaz at alıp başını gitti
bir yaz yağmuru gibi unutulduk
sığ yanlarımız oldu arasıra
el yordamıyla dalarken hayata
bir parça telaş bir parça ümittik
hiç yetişemedik o vahşi ata
o vahşi atla beraber
ah şu içimizdekiler
sanki sökülürceesine
gitti gider, gitti gider
bize bir günün çelişkisi yetti
dudağı yoran bir söze kırıldık
o vahşi beyaz at tutuştu yelesinden
kaldığı yerden başlanır mi artık
hiç ayrılmayız derken bir ucundan
aşktı o yitirdiğimiz inan aşktı
ben sana kıydım sen bana gücendin
ve durduramadık o vahşi atı
o vahşi atın ardından
ah şu aramızdakiler
hiç yaşanmamışçasına
uçtu gider, uçtu gider
türk filmi tadında bir yusuf hayaloğlu şiiri. ahmet kayanın "başım belada" albümünün 2 numaralı şarkısı.
"tezgahtar bir kızdı o,
perma kırığı saçlarıyla.
kime baksa gülümserdi,
prova ettiği bakışlarıyla.
haftalığından ne düşerse,
koparıp anasının elinden,
konserlere giderdi,
çılgın haykırışlarıyla.kır çiçekli bluzuyla
poz poz resimler çektirirdi.
keşfedilmek için belki de,
hep beyoğlunda gezerdi.
her akşam o pop şarkıcı,
duvardaki posterden,
uzanıp bir rüya gibi,
dudağından öperdi.
ah nebahat, hiç görmedi rahat.
düşünür, bulamazdı;
kimdeydi bu kabahat?
tezgahtar bir kızdı o,
evi, bir kenar mahallede.
altı kardeş, bir de ana-baba.
babası, bir iş kazasından
kötürüm kalmış bir usta.
karı-kumar peşinde,
boş vermiş abisi.
devlete karşı gelmiş,
diğer abisi mahpusta.
o kır çiçekli bluzuyla,
artık resim çektirmese de
zaman her şeyi eskitti.
duvardan söküp posteri,
rüyasını sandığa kilitledi.
derken, mahalleden biriyle
heveslendi evlenmeye;
hayırsız çıktı oğlan,
zengin bir dula gitti.
ah nebahat, ona gülmedi hayat.
sonunda anladı ki,
kendindeydi kabahat. "
"tezgahtar bir kızdı o,
perma kırığı saçlarıyla.
kime baksa gülümserdi,
prova ettiği bakışlarıyla.
haftalığından ne düşerse,
koparıp anasının elinden,
konserlere giderdi,
çılgın haykırışlarıyla.kır çiçekli bluzuyla
poz poz resimler çektirirdi.
keşfedilmek için belki de,
hep beyoğlunda gezerdi.
her akşam o pop şarkıcı,
duvardaki posterden,
uzanıp bir rüya gibi,
dudağından öperdi.
ah nebahat, hiç görmedi rahat.
düşünür, bulamazdı;
kimdeydi bu kabahat?
tezgahtar bir kızdı o,
evi, bir kenar mahallede.
altı kardeş, bir de ana-baba.
babası, bir iş kazasından
kötürüm kalmış bir usta.
karı-kumar peşinde,
boş vermiş abisi.
devlete karşı gelmiş,
diğer abisi mahpusta.
o kır çiçekli bluzuyla,
artık resim çektirmese de
zaman her şeyi eskitti.
duvardan söküp posteri,
rüyasını sandığa kilitledi.
derken, mahalleden biriyle
heveslendi evlenmeye;
hayırsız çıktı oğlan,
zengin bir dula gitti.
ah nebahat, ona gülmedi hayat.
sonunda anladı ki,
kendindeydi kabahat. "
ahmet kayanın "başım belada" albümünden bir şarkısı. sözler yusuf hayaloğluna ait.
vur sırtına, vur sırtına
dostun oldum vur sırtına
madem ki ben kaldıramam
derdimi al vur sırtına
duman kalır, duman kalır
ocak tüter duman kalir
ben yanarım hiç tükenmem
benden sonra duman kalır
ah ne fayda, ah ne fayda
kefen beyaz ha ne fayda
bir hayına yaş dökersin
kadrin bilmez ah ne fayda
kalan kalır, kalan kalır
giden gider kalan kalır
ben giderim geri gelmem
benden sonra kalan kalır
meydan kalır, meydan kalır
yiğit ölmez meydan kalır
yere vurma hatırımı
sana kahpe meydan kalır
vur sırtına, vur sırtına
dostun oldum vur sırtına
madem ki ben kaldıramam
derdimi al vur sırtına
duman kalır, duman kalır
ocak tüter duman kalir
ben yanarım hiç tükenmem
benden sonra duman kalır
ah ne fayda, ah ne fayda
kefen beyaz ha ne fayda
bir hayına yaş dökersin
kadrin bilmez ah ne fayda
kalan kalır, kalan kalır
giden gider kalan kalır
ben giderim geri gelmem
benden sonra kalan kalır
meydan kalır, meydan kalır
yiğit ölmez meydan kalır
yere vurma hatırımı
sana kahpe meydan kalır
zaman zaman duyduğum ve kullandığım bir kelime. orta yaşını geçmiş ve eşcinsel eğilimler gösteren yani "gay" tiplere denir labunya.
dünyanın gelmiş geçmiş en büyük klasik gitar virtüözlerinden biri. kendisi ispanyoldur. zannedersem 88 yaşında ölmüştür. 8 telli ispanyol gitar çalardı kendisi.
fenerbahçenin eski yöneticilerinden biri. kendi ahlinde efendi bir adamdı kendisi. başkan ali şenin yönetim kadrosundaydı.
hiç unutmam fenerbahçenin şampiyon olduğu günün akşamında ali şen ve ekibi kutlama yapıyorlardı. o esnada ali şen herhalde aşka gelmiş olacak ki elindeki rakı bardağını vefa küçükün kel kafasına koyduydu. pek ilginç bir andı. televoleler göstermişti o anı.
şimdi ne yapıyor bilmiyorum. ortadan kayboldu. bilen varsa gelsin yazsın.
hiç unutmam fenerbahçenin şampiyon olduğu günün akşamında ali şen ve ekibi kutlama yapıyorlardı. o esnada ali şen herhalde aşka gelmiş olacak ki elindeki rakı bardağını vefa küçükün kel kafasına koyduydu. pek ilginç bir andı. televoleler göstermişti o anı.
şimdi ne yapıyor bilmiyorum. ortadan kayboldu. bilen varsa gelsin yazsın.
(bkz: başkent üniversitesi)
(bkz: neil armstrong)
uzaya ilk çıkan insan evladı. 1961de uzaya çıktı, dünyanın etrafını 108 dakikada dolaştı. uzaya çıktığında 27 yaşındaydı.
(bkz: yuri gagarin)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?