(bkz: neden geldim istanbula)
(bkz: vurun dalgalar)
(bkz: yaradana kurban)
(bkz: aziz nesin)
aziz nesinin kurduğu bir vakıf. bu vakıfta kimsesiz çocuklar barınır, eğitim görürler. çocuklar hayata atılıncaya kadar bu vakıf o çocukların sığınağıdır. aziz nesin üstada allah razı olsun demekten başka bir şey denmez herhalde...
aziz nesinin oğlu. matematikçidir kendisi. halen aziz nesin vakfının başkanlığını yürütmektedir...
aziz nesinin oğlu ali nesinin de bir ara yaptığı bir davranış. kendisi bir ödül almıştı (ne ödülü aldığını hatırlamıyorum) ama bu ödülü reddetmişti...
1980’li yıllardan kalma bir burhan çaçan türküsü. çocukluğumda dinlediğim eğlenceli türkülerden biri.
yaradana kurban yaradana yaradana
yaradana hayran yaradana yaradana
neresine kurban neresine sinesine beyaz sinesine
neresine kurban neresine sinesine beyaz sinesine
kipriklerin kaşların teline örüklerin saçların beline yallah!
tara beline yar tara beline can tara beline
tara beline kurban olam tara beline hayran olam
yaradana kurban yaradana yaradana
yaradana hayran yaradana yaradana
yanağına düşmüş dane dane kara bene bakın kara bene
yanağına düşmüş dane dane kara bene bakın kara bene
kipriklerin kaşların teline örüklerin saçların beline yallah!
tara beline yar tara beline can tara beline
tara beline kurban olam tara beline hayran olam
yaradana kurban yaradana yaradana
yaradana hayran yaradana yaradana
huyuna da hayran huyuna da boyuna da kurban boyuna da
huyuna da hayran huyuna da boyuna da kurban boyuna da
kipriklerin kaşların teline örüklerin saçların beline yallah!
tara beline yar tara beline can tara beline
tara beline kurban olam tara beline hayran olam...
yaradana kurban yaradana yaradana
yaradana hayran yaradana yaradana
neresine kurban neresine sinesine beyaz sinesine
neresine kurban neresine sinesine beyaz sinesine
kipriklerin kaşların teline örüklerin saçların beline yallah!
tara beline yar tara beline can tara beline
tara beline kurban olam tara beline hayran olam
yaradana kurban yaradana yaradana
yaradana hayran yaradana yaradana
yanağına düşmüş dane dane kara bene bakın kara bene
yanağına düşmüş dane dane kara bene bakın kara bene
kipriklerin kaşların teline örüklerin saçların beline yallah!
tara beline yar tara beline can tara beline
tara beline kurban olam tara beline hayran olam
yaradana kurban yaradana yaradana
yaradana hayran yaradana yaradana
huyuna da hayran huyuna da boyuna da kurban boyuna da
huyuna da hayran huyuna da boyuna da kurban boyuna da
kipriklerin kaşların teline örüklerin saçların beline yallah!
tara beline yar tara beline can tara beline
tara beline kurban olam tara beline hayran olam...
son yıllarda dinlediğim en iyi bayan vokallerden biri. gerek hanımefendiliğiyle, gerek sesiyle, gerekse hiçbir sansasyona bulaşmayan tavrıyla takdirimi kazanmış hoş kadın. aranjörü febyo taşel ile evlidir.
(bkz: funda arar)
bir sanat tarihi öğrencisi olarak bu resimle ilgili düşüncemiz şudur:
bu resimde bir kinaye vardır. resimde görülen terbiyeci devleti temsil etmektedir. yani osmanlı devletini temsil etmektedir. kaplumbağalar ise devlet işlerini temsil etmektedir...
şimdi buradan nereye geliyorum? sıkı durun...
bu resim, o dönemdeki devlet işlerinin ne kadar yavaş yapıldığına, ne kadar ağır aksak ilerlediğine, yani tabir-i caizse devlet işlerinin kaplumbağa hızıyla yapıldığına işaret etmek için yapılan bir eleştiridir. terbiyeci ise devlet olduğundan bu kaplumbağaları terbiye etmesindeki beyhude çabasını, yanlış metodonu ve aslında kendi yavaşlığını da yansıtır bu resim...
o yüzden bu resme bir de bu gözle bakmakta fayda var...
o yüzden bu resim biz sanat tarihçileri için önem arz eden bir resimdir. çünkü o dönemi yansıtmaktadır...
bakmak ile görmek arasında büyük fark var...
bunu idrak etmemiz gerekiyor...
ne dersiniz haksız mıyım?
karar sizin...
bu resimde bir kinaye vardır. resimde görülen terbiyeci devleti temsil etmektedir. yani osmanlı devletini temsil etmektedir. kaplumbağalar ise devlet işlerini temsil etmektedir...
şimdi buradan nereye geliyorum? sıkı durun...
bu resim, o dönemdeki devlet işlerinin ne kadar yavaş yapıldığına, ne kadar ağır aksak ilerlediğine, yani tabir-i caizse devlet işlerinin kaplumbağa hızıyla yapıldığına işaret etmek için yapılan bir eleştiridir. terbiyeci ise devlet olduğundan bu kaplumbağaları terbiye etmesindeki beyhude çabasını, yanlış metodonu ve aslında kendi yavaşlığını da yansıtır bu resim...
o yüzden bu resme bir de bu gözle bakmakta fayda var...
o yüzden bu resim biz sanat tarihçileri için önem arz eden bir resimdir. çünkü o dönemi yansıtmaktadır...
bakmak ile görmek arasında büyük fark var...
bunu idrak etmemiz gerekiyor...
ne dersiniz haksız mıyım?
karar sizin...
fransada 26 yaşından küçük kişileri sebepsiz yere işten çıkarma hakkını veren yasa tasarısını protesto etmek için meydanlara toplanan 1,5 milyon fransız gencinin hükümeti ve başbakanı protesto etmesi haberinin başlığıdır bu başlık...
aynı bizde de olur mu acaba?
fransada gençler hükümetler deviriyorlar, protesto yapıyorlar, haklarını savunuyorlar...
bizim zavallı türk gençliği ne yapıyor?
bu olay, içeriği kesinlikle çok iyi irdelenmesi gereken bir olaydır...
fransanın gençleri kendilerine yapılan haksızlık karşısında toplanıyorlar, birlik oluyorlar, hükümetler deviriyorlar, ideallerini savunuyorlar...
aynı şey bizde de geçerli mi acaba?
hayır tam tersi bir durum var bizde...
söylesenize bugünün türk gençliği acaba türkiye cumhuriyetini temsil ediyor mu?
hayır asla temsil etmiyor ve bu kafayla hiçbir zaman da etmeyecektir...
bugünün türk gençliği kimin ya da kimlerin eseri?
annelerimizden babalarımızdan ve hatta dedelerimizden alınan o büyük mirasın yerini, o kahrolası yökün, ihsan doğramacıların, kenan evrenlerin, turgut özalların, rezil medyanın, rezil aydınların yarattığı ruhsuz, araştırmayan-sorgulamayan, asosyal, hakkını aramayan, tikky, batı özentisi, tüketim manyağı bir gençlik aldı...
kötü bir eğitim almışız, ilerde iş bulamamışız, ülkemizi yüceltememişiz, hiç umrumuzda değil...
biz ancak dans yarışmalarına, gelinim olur musunlara, popstarlara katılmayı biliriz...
biz ancak "polat abiyi örnek aldım kalbine bıçak sapladım" demeyi biliriz...
biz ancak "ohaa falan oldum yaneee" demeyi biliriz...
biz ancak medya maymunu olmayı biliriz...
şimdi söyleyin bana...
böyle bir gençliği yaratanlar mutlular mı acaba?
vicdanınız rahat mı?
gençlik nerde?
...
aynı bizde de olur mu acaba?
fransada gençler hükümetler deviriyorlar, protesto yapıyorlar, haklarını savunuyorlar...
bizim zavallı türk gençliği ne yapıyor?
bu olay, içeriği kesinlikle çok iyi irdelenmesi gereken bir olaydır...
fransanın gençleri kendilerine yapılan haksızlık karşısında toplanıyorlar, birlik oluyorlar, hükümetler deviriyorlar, ideallerini savunuyorlar...
aynı şey bizde de geçerli mi acaba?
hayır tam tersi bir durum var bizde...
söylesenize bugünün türk gençliği acaba türkiye cumhuriyetini temsil ediyor mu?
hayır asla temsil etmiyor ve bu kafayla hiçbir zaman da etmeyecektir...
bugünün türk gençliği kimin ya da kimlerin eseri?
annelerimizden babalarımızdan ve hatta dedelerimizden alınan o büyük mirasın yerini, o kahrolası yökün, ihsan doğramacıların, kenan evrenlerin, turgut özalların, rezil medyanın, rezil aydınların yarattığı ruhsuz, araştırmayan-sorgulamayan, asosyal, hakkını aramayan, tikky, batı özentisi, tüketim manyağı bir gençlik aldı...
kötü bir eğitim almışız, ilerde iş bulamamışız, ülkemizi yüceltememişiz, hiç umrumuzda değil...
biz ancak dans yarışmalarına, gelinim olur musunlara, popstarlara katılmayı biliriz...
biz ancak "polat abiyi örnek aldım kalbine bıçak sapladım" demeyi biliriz...
biz ancak "ohaa falan oldum yaneee" demeyi biliriz...
biz ancak medya maymunu olmayı biliriz...
şimdi söyleyin bana...
böyle bir gençliği yaratanlar mutlular mı acaba?
vicdanınız rahat mı?
gençlik nerde?
...
son dönemlerde okullarda artan şiddet olaylarının altında yatan cümle ya da söz öbeği. kurbanını bıçaklayan şahıs ifadesinde bu cümleyi söylemiş: "polat abiyi örnek aldım bıçağı kalbine sapladım."
kurtlar vadisinin yarattığı psikopat, manyak, insanlık nedir bilmeyen gençlik sonunda liselere kadar inmiş vaziyette.
bu işin sonu nereye gidiyor?
biz hangi ülkede yaşıyoruz?
nereye yuvarlanıyoruz?
bu kaybolan türk gençliğinin sonu nereye varacak?
türk gençliği nereye gidiyor?
bu soruları bir tarafa bırakalım...
haydi polat abini örnek aldın diyelim. niye onun gibi 3-5 dil öğrenmedin? niye onun gibi araştıran sorgulayan olayları irdeleyen bir birey olmadın? niye 1-2 tane kitap okumadın?
hayır hayır burada seni suçlamıyorum. suçlu sen değilsin.
suçlu, insanları psikopatlaştıran, birbirlerini bıçaklama seviyesine getiren, türk gençliğini yok eden, sevgisiz, sahipsiz, asosyal, umutsuz yapan bu korkunç sistemdir...
bir taraftan da başbakan hazretleri buyuruyorlar ki: "medya bu olayları fazla abartıyor."
böyle bir cümleyi sarfeden bir başbakan, kendisinin acizliğini göstermiyor mu?
14-15 yaşındaki genç bedenler okul koridorlarında patır patır ölürken, neden artık bazı şeylere dur diyemiyoruz?
bu ülkenin radyo televizyon üst kurulu ne işe yarıyor? niye bittiği halde tekrar bölümleri yayınlanıyor bu dizinin?
ben bunları yazarken kimbilir daha kaç genç beden "polat abiyi örnek aldım bıçağı kalbine sapladım" diyenlerin kurbanı olacak?
sorular sorular sorular...
cevap bekleyen ama hiçbir zaman yanıtlanmayan sorular...
biz nereye gidiyoruz?...
gençlik nereye gidiyor?...
"polat abiyi örnek aldım kalbine bıçağı sapladım..."
...
..
.
kurtlar vadisinin yarattığı psikopat, manyak, insanlık nedir bilmeyen gençlik sonunda liselere kadar inmiş vaziyette.
bu işin sonu nereye gidiyor?
biz hangi ülkede yaşıyoruz?
nereye yuvarlanıyoruz?
bu kaybolan türk gençliğinin sonu nereye varacak?
türk gençliği nereye gidiyor?
bu soruları bir tarafa bırakalım...
haydi polat abini örnek aldın diyelim. niye onun gibi 3-5 dil öğrenmedin? niye onun gibi araştıran sorgulayan olayları irdeleyen bir birey olmadın? niye 1-2 tane kitap okumadın?
hayır hayır burada seni suçlamıyorum. suçlu sen değilsin.
suçlu, insanları psikopatlaştıran, birbirlerini bıçaklama seviyesine getiren, türk gençliğini yok eden, sevgisiz, sahipsiz, asosyal, umutsuz yapan bu korkunç sistemdir...
bir taraftan da başbakan hazretleri buyuruyorlar ki: "medya bu olayları fazla abartıyor."
böyle bir cümleyi sarfeden bir başbakan, kendisinin acizliğini göstermiyor mu?
14-15 yaşındaki genç bedenler okul koridorlarında patır patır ölürken, neden artık bazı şeylere dur diyemiyoruz?
bu ülkenin radyo televizyon üst kurulu ne işe yarıyor? niye bittiği halde tekrar bölümleri yayınlanıyor bu dizinin?
ben bunları yazarken kimbilir daha kaç genç beden "polat abiyi örnek aldım bıçağı kalbine sapladım" diyenlerin kurbanı olacak?
sorular sorular sorular...
cevap bekleyen ama hiçbir zaman yanıtlanmayan sorular...
biz nereye gidiyoruz?...
gençlik nereye gidiyor?...
"polat abiyi örnek aldım kalbine bıçağı sapladım..."
...
..
.
ibrahim tatlısesin 1997de çıkardığı "at gitsin" albümünde okuduğu müthiş bir uzun hava. hayatın nasıl bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden aktığını gösteren bir eser. ibrahim tatlısesin en güzel söylediği uzun havalardan biridir. celal güzelses derlemesi...
bir güzel ki on yaşına girince
gonca güldür de henüz açılır
on birinde gonca diye koklarlar
on ikide elma deyip saklarlar
on üçünde cevri cefa çekerler
on dördünde hamre şekere benzer
on beşinde güzelliğin çağıdır
on altı da gören aklın dağıtır
on yedide göğsü cennet bağıdır
uzanır kameti selviye benzer
on sekizde hem artırır zarını
on dokuzda terk eylemiş arını
yirmisinde gözdedir şu karını
zincirlerden kopmuş aslana benzer
yirmi beşte bıyıkları burulur
otuzunda akan sular durulur
otuz beşte günahları sorulur
yalana karışmış irfana benzer
kırk yaşında gazel dökülür bağlar
kırk beşinde günahlarına ağlar
ellisinde insanlara bel benzer
dağbaşına çökmüş dumana benzer
elli beşte sızı iner dizine
altmışında duman çöker gözüne
altmış beşte hiç bakılmaz yüzüne
ahreti gözetir süphana benzer
altmış beşten sonra beller bükülür
bütün damarlardan kanlar çekilir
gel gel diye toprak çağırır
geldi geçti yalana benzer
bir güzel ki on yaşına girince
gonca güldür de henüz açılır
on birinde gonca diye koklarlar
on ikide elma deyip saklarlar
on üçünde cevri cefa çekerler
on dördünde hamre şekere benzer
on beşinde güzelliğin çağıdır
on altı da gören aklın dağıtır
on yedide göğsü cennet bağıdır
uzanır kameti selviye benzer
on sekizde hem artırır zarını
on dokuzda terk eylemiş arını
yirmisinde gözdedir şu karını
zincirlerden kopmuş aslana benzer
yirmi beşte bıyıkları burulur
otuzunda akan sular durulur
otuz beşte günahları sorulur
yalana karışmış irfana benzer
kırk yaşında gazel dökülür bağlar
kırk beşinde günahlarına ağlar
ellisinde insanlara bel benzer
dağbaşına çökmüş dumana benzer
elli beşte sızı iner dizine
altmışında duman çöker gözüne
altmış beşte hiç bakılmaz yüzüne
ahreti gözetir süphana benzer
altmış beşten sonra beller bükülür
bütün damarlardan kanlar çekilir
gel gel diye toprak çağırır
geldi geçti yalana benzer
ibrahim tatlısesin 1997 çıkışlı "at gitsin" albümünden bir parça...
elimi bağlasalar
gözümü dağlasalar
ateşlere atsalar
yanmam sen olmayınca
zincirlere bağlasalar
bıçakla doğrasalar
bir canım var alsalar
vermem sen olmayınca
altından köşk yapsalar
hurileri koysalar
ipek yorgan serseler
yatmam sen olmayınca
elimi bağlasalar
gözümü dağlasalar
ateşlere atsalar
yanmam sen olmayınca
zincirlere bağlasalar
bıçakla doğrasalar
bir canım var alsalar
vermem sen olmayınca
altından köşk yapsalar
hurileri koysalar
ipek yorgan serseler
yatmam sen olmayınca
ibrahim tatlısesin 1997 çıkışlı "at gitsin" albümünde yer alan 3 numaralı şarkı...
benim bu sevdada ne işim vardı
kalbimi eline vermeyecektim
yansam da ölsem de aşkınla senin
seni seviyorum demeyecektim
eyvah, yine ayrılık göründu eyvah
kalbim yerinden söküldü eyvah
ey benim garip gönlüm
ey benim dertli başım
yine hasretler göründü, eyvah, eyvah eyvah
gölgeni dünyama yasaklasaydım
keşke bu sevgimi hep saklasaydım
kalbimi elimle bıçaklasaydım
belki böyle acı çekmeyecektim
eyvah, yine ayrılık göründü eyvah
kalbim yerinden söküldü eyvah
ey benim garip gönlüm
ey benim dertli başım
yine hasretler göründü, eyvah, eyvah eyvah
benim bu sevdada ne işim vardı
kalbimi eline vermeyecektim
yansam da ölsem de aşkınla senin
seni seviyorum demeyecektim
eyvah, yine ayrılık göründu eyvah
kalbim yerinden söküldü eyvah
ey benim garip gönlüm
ey benim dertli başım
yine hasretler göründü, eyvah, eyvah eyvah
gölgeni dünyama yasaklasaydım
keşke bu sevgimi hep saklasaydım
kalbimi elimle bıçaklasaydım
belki böyle acı çekmeyecektim
eyvah, yine ayrılık göründü eyvah
kalbim yerinden söküldü eyvah
ey benim garip gönlüm
ey benim dertli başım
yine hasretler göründü, eyvah, eyvah eyvah
türk müziğinin en önemli bestecilerinden biridir. çoğumuzun severek dinlediği besteleri vardır ve tam kalite kokar bu besteleri. işte o ünlü bestelerinden bazıları:
(bkz: bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım istanbulun)
(bkz: yalan yıllar)
(bkz: çal gitar)
(bkz: mihrabım diyerek)
(bkz: bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım istanbulun)
(bkz: yalan yıllar)
(bkz: çal gitar)
(bkz: mihrabım diyerek)
zannedersem orhan gencebayın piyasaya sürdüğü bir şarkıcı insan evladıydı. sesi ibrahim tatlısese çok benzemekteydi. güçlü bir sesi vardı. bir televole programında bu kişiyle ilgili bir roportaj yapmışlardı. bir televole kameramanı istanbul boğanzınında karşı kıyıya geçmişti. iki yaka arasında arasında pek uzak bir mesafe vardı. bu bizim gültekin isimli kişi çıplak sesiyle bir şarkı söyledi. sesi güçlü olduğu için boğazın öteki tarafından bile duyuluyordu.
şimdi kayboldu, silindi tabii. ne halt eder bilmiyorum...
şimdi kayboldu, silindi tabii. ne halt eder bilmiyorum...
#158198 numaralı entryimde savunduğum şeye sonuna kadar arkasında durmakla birlikte, bu sayfada olmaktan dolayı memnun olduğumu belirtmek isterim.
nüansları ayırmakta fayda var...
nüansları ayırmakta fayda var...
ahmet kayanın "beni bul" albümünden güzel bir şarkı. yusuf hayaloğlu yazmış sözlerini...
ben çürümüş bir asayım
zindanlara yol eyledi dert beni
çarmıha gerilmiş bir isayım
çivilere zapteyledi dert beni
pir sultanıda gördüm
darağaca vur eyledi aşk beni
hacı bektaşı kırda gördüm
bir ceylana pir eyledi aşk beni
her yangına, her ataşa
koz eyledi dert beni
bu dağlara, bu yollara
toz eyledi aşk beni
ben yanarım aşk için
ben yanarım gül için
bu ateş sönmesin diye
ben yanarım kim için
ben yanarım sen için
bari sen yanma diye
ben yıkılmış bir ozanım
yangınlara kül eyledi dert beni
kerbela çölünde, bir hüseyinim
damla suya kul eyledi dert beni
ben yunusu nurda gördüm
dergahına gül eyledi aşk beni
o mecnunu firarda gördüm
bir leylaya deleyledi aşk beni
ben çürümüş bir asayım
zindanlara yol eyledi dert beni
çarmıha gerilmiş bir isayım
çivilere zapteyledi dert beni
pir sultanıda gördüm
darağaca vur eyledi aşk beni
hacı bektaşı kırda gördüm
bir ceylana pir eyledi aşk beni
her yangına, her ataşa
koz eyledi dert beni
bu dağlara, bu yollara
toz eyledi aşk beni
ben yanarım aşk için
ben yanarım gül için
bu ateş sönmesin diye
ben yanarım kim için
ben yanarım sen için
bari sen yanma diye
ben yıkılmış bir ozanım
yangınlara kül eyledi dert beni
kerbela çölünde, bir hüseyinim
damla suya kul eyledi dert beni
ben yunusu nurda gördüm
dergahına gül eyledi aşk beni
o mecnunu firarda gördüm
bir leylaya deleyledi aşk beni
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?