(bkz: la aventura de miguel littin)
(bkz: la aventura de miguel littin)
(bkz: la aventura de miguel littin)
gabriel garcia marquez’in gercek bir hikayeyi anlattigi kitabi. ismi lazim degil bir diktator zamani sili’den kacmak zorunda olan yonetmen miguel littin’in sili’ye kimlik degistirerek girip diktatorlugun tum foyasini ortaya cikarmasini -sanatsal acidan- anlatir.
sili’de gizlice adiyla yayimlanmistir.
(bkz: sili de gizlice) (bkz: clandestino in chile)
sili’de gizlice adiyla yayimlanmistir.
(bkz: sili de gizlice) (bkz: clandestino in chile)
son istanbul konserinde seyirciye parmaklarinin isinmasindan kasit "i’m just hot" dedikten sonra utangacligiyla sirinligini katlamis insandir. anladik ki turkis-ingilis’e sahip bir insanmis kendisi..
lan, feyk miydi yoksa?
lan, feyk miydi yoksa?
noir desir’in 23 dakikalik sarkisi. des visages des figures albumunde bulunur.
athena parthenos (bakire athena) olarak da bilinir. akropol’deki parthenon tapinagi bu tanricaya adanmistir.
halk arasindaki muhabbetlerde "mor ve tepesi" seklinde muhabbete dahil edilen grup. cok ayip.
anadolu’dan cikmis oldugu rivayet edilen bir pencere cesidi. yuvarlak forma sahiptir, gotik mimaride gozlenen gul penceresi gibidir yani.
olayi dramatizasyon olan filmdir. yonetmen resmen aglatmak icin kasmis, batirmis (cok afedersiniz sicmis), ustune bir de onu sivazlamistir. filmi izlemeye giderek onyargimi astigimi dusunmekle beraber, yazilmis olan senaryoyu o oyuncu kadrosunun bile tasiyamamis olmasi, her sahnenin sonunda basilan yaylilar vs. vs. ile nasil begeni topladigini anlamak mumkun degil. tamam eyvallah zevk meselesi de arkadas, ortaya cikan makul bir sonuc olsaydi, sonucu karsilastirma metoduyla mantikli kilmak gerekmezdi zaten. adam vermis damardan, paso ogretmenin bir ilkokul ogrencisine verir edasiyla kareye alinan mesajlar filan, offf anlatamiyom bile, o derece egreti. biraz ordan biraz bundan, ortaya karisik. cekimler falan nispeten eli yuzu duzgun birseyler olmus. klise de klise, adam resmen kolaj yapmis, ne bir yaraticilik, ne bir deneme, hic bir sey yok. ismi lazim degil bir eleman yazmis "turkiye’nin sarlo’su" diye, abi yaziktir, gunahtir, etme eyleme be. zaten anlamiyorum ben bu miletteki dramatizasyon merakini, resmen tez konusu.
zaten desem’de bilet 3.5 milyon olmus. offf neyse, cok az siyrikla atlattim.
zaten desem’de bilet 3.5 milyon olmus. offf neyse, cok az siyrikla atlattim.
yonetmenin ses efekti ya da muzik kullanmadan, izleyici uzerinde herseyi kamerasiyla edindigi film. 1987 romanya’sindan iki kadinin hikayesini anlatir. toplumun curuyusunu oyle kadraja alır ki, rahatsizliiktan filmi izlerken yerinizde duramiyorsunuz -en azindan bana boyle oldu, ki babel’de bile(evet, -bile-) sinemadayken koltukta nice sekillere girmistim-. karanlik sahneleriyle, cevredeki dogal seslerle ve karakterin nefes alip verisiyle bogar, baskici rejimin igrencligini oldugu gibi yansitir. film saf bir sekilde anlatildigi icin istediginiz tarafa cektiginizde geliyor, hicbir sekilde elinizde kalmiyor. bagimsiz bir film, tonla para harcanmamis, boyle de olunca dogal olarak oscar’a aday secilmemistir.
bir film icin boyle bir betimleme yapmak aklima gelmezdi ama afedersiniz bok gibi film. filmden kalan hos seyler, sadece siyah beyaz kareli masalar ve tom waits’in sigara kacamagiydi.
almanya ve portekiz’de oduller almis turk filmi. her izleyisimde filmin taaa en basinda bir eskiya yazisi belirir, o yazida bile urperir, "ne filmdi be" derim istemeden.
---------spoiler----------
istanbul ha...
burdan gorunusu bizim oralara benzir.
cudi’nin tepesindeyim sanki!
---------spoiler----------
---------spoiler----------
istanbul ha...
burdan gorunusu bizim oralara benzir.
cudi’nin tepesindeyim sanki!
---------spoiler----------
sahnelerin temalarina uygun, yerinde muzik secimi yapan makinaci. bekarete takmis bir de yanlis anlamadiysam.
hos kolajlarinin yani sira ensestligi, politik durusu(mayıs 68) ve daha bir cok seyi sorgulayan film. mekan gayet dardir, filmin buyuk bir kismi evde gecer. oyunculuk konusunda filmde yonetmenin etkisi belirgin bir bicimde goze batmaktadir (filmlerden sahnelerin canlandirilisi, asil kizin heykelsi durusu, vs..). kisacasi adamlarin hayati film.
soundtracki muhtesemdir.
soundtracki muhtesemdir.
en son la mome’de edith piaf’i canlandirarak gelisine voleyi cakmistir. ayrica la vie revee des anges’te oynayan natacha regnier ile birlikte oynadigi la mouette isimli bir kisa filmi de vardir.
marion cotillard’in basrolde oynadigi film. duz romantik komedilerden cok farkli, replikleri egreti degil, yani adamlar hurraaaa diye basmamislar romantizm overdoseunu, kisacasi olculup bicilmis.
ya da ben tamamiyle marion cotillard’in etkisi altinda boyle yaziyor-um, olabilirim...
ya da ben tamamiyle marion cotillard’in etkisi altinda boyle yaziyor-um, olabilirim...
turkiye’de cd formatinda basilan ilk rock albumune sahip grup. 83’ten bu yana cayır cayır, buram buram rock’n roll kokar muzikleri.
yonetmenligini turkan derya, senaristligini ali ulvi hunkar yapmistir.
ortak dunya dilinde anger is a gift demektir. muzikle elde ettikleri gelirin tamamini kizilderiler, meksika ciftcileri’ne ve indymedia, amnesty international, refuse & resist gibi bagimsiz kurumlara bagıslarlar. yani soniye so.iym sana birsey olmasin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?