raskolnikov

demokratik olmayan yurdumda kürtlerin de meclise girebildiğini gördüğüm olaydır,tabii ki girecektir,ülkede onların da varlığı kabul ediliyorsa temsil edilme haklarına sonuna kadar olmalıdır,hatta dtp ile yetinilmeyip daha sosyal bir parti de meclise girmelidir,adama dağdan in diyorsun ama meclise de sokmuyorsun,kürt sorunun demokratik yolla çözümünü askeri kurtarıcı olarak görerek çözemezsin,ülkeyi asıl bölen"kürtlerde girdi meclise " gibi milliyetçi ve ırkçı söylemlerdir

(bkz: podyumda gezeceklerine ovada siyaset yapsinlar)

ben ölürsem namazımı
jack nicholson
şimdilerde
reno clio

tarih boyunca gelişmiş olan belli başlı üreti güçlerine uygun düşen beş temel üretim ilişkisi tipi vardır,(ilkel komüna,kölelik,feodalite,kapitalizm), bunların sonuncusu komünizmdir.kapitalizmin teknoloji ve tekelleşme arttıkça kendi kendine yok olacağı düşünülürse sonu insanlık tarihinin çöküşü ya da barbarlıktır, önlemi alınırsa komünizmdir,yani üretim araçlarının burjuvanın değil proleteryada olması durumudur.

ayrıca " bkz. küba " değildir,kübadaki sistem komünist sistem değildir."sosyalist yöneticilerle" yönetilen ama tam anlamıyla sosyalist olamayan bir devlettir.

-arkadas kalalim

polat kalemdarın "gül sensin, ölüm de sana girsin" seklinde cevaplandırılabilecek sorusu

bazen azalarak artan, bazen de artarak azalan katılım grafiği göstermiş, bazı bilgiçlerin lan yine mi sen tarzı bakışlarına vesile olmuş zirvedir.

zirve,kahve bahane’de başlamış,egeninincisi ayrıldıktan sonra, midye ve midyecinin dostu, patlamış mısır bonuslu bira servisi yapan tato’ya geçilmiştir. o vakitler boş olan tato’nun sıcacık ev ortamı beğenilmeyip,dışarıda masalar birleştirilmiştir. soğuk havada soğuk biranın etkisi etom’un gelmesiyle buz etkisi yaratmış, anında içeriye geçilmiştir. midyeci amca yılmamış, içeriye kadar takip etmiştir bilgiçleri. ve o gürültüde va midye sloganı müziğin etkisiyle kaybolmuştur. ama o ses içimizde hep varolmuştur.

soğuk havada fazla bira içmeyen, onun yerine şömine ateşinin önünde şarap içmeyi seven ben,etom,broken promise ve freyja ortamdan ayrılırken, newsted35, max ve iso thegreat devam etmekteydiler tato’da, midyeci amcanın bakışlarından uzak bir şekilde.

asker-sivil bürokrasisinin yılmaz savunucuları. bir yanda liberalizmde tavan yapmış akp, diğer yanda sol geçinen, ama bırakın sol’u liberal bile olamayacak kadar etkisiz,laik sanılan cumhuriyetin bekçisi, hatta son zamanlarda cuntacı chp. aslında düzenin savunucusu olan bu siyasetçilerin; türban,ab,abd..vs. tartışmalarıyla gündemin üzerini örterek, temsil ettikleri sömürü düzeninin ortak çıkarları doğrultusunda politikalar ürettikleri açıktır.

yani anlatmak istediğim şu; ister camideki imamı devlet memuru olan ülkede laik geçinen liberali olsun, ister beş vakit namaz kılıp faizin allahını yapan islamcı liberali olsun, bu ülkede hak ve özgürlükleri savunduğunu göstererek siyaset yapan tüm bu burjuva liberallerin demokrasi anlayışı hep aynı olmuştur. bunlar her zaman, kendileri için geniş olan demokrasiyi, çalışanlar için dar olarak sunmuşlardır. keşke sorun laiklik kadar basit olabilseydi. ama halk yine konuşsun, aç örtünü laik olalım..

suç ve cezayı okumak

memleketin her kosesine orumcek agi gibi dagilmis,paraya para demeyen,bu gunlerdeki en populer dersaneler silsilesi

hirosima ve nagazaki

ayrıca (bkz: amerikayi kesfetmek)

bush’un ırak için dolaylı olarak tayyip’e söylediği tekerleme

(bkz: kaldirim)

çevirme, devre dışı bırakma, aşırtma, kırmataşın konkasörlerde kırılması ve dane çaplarının belirlenmesi işleminde dışarı atılan kirli-ince toz malzeme

okuz ve tren

ah, küçücük gemi, sulara attın şimdi kendini, delisin
ah, yakarlar seni, dönmezsin bir daha geri, delisin

ah, peşimde rüzgâr, ne yağmurlar dost ne bir kıyı var, deliyim
ah, düşlerim kaldı, yalnızım düşlerim kaldı, deliyim

kime sorsam dönüşüm yok
nereye gitsem mavi
yelkenimde deli rüzgâr
her yanım tuz, deliyim

ah, yaralı kalbin, yanıp gidecek yaralı kalbin, delisin
ah, küçücük gemi, dönmezsin bir daha geri, delisin

ah, deniz olayım, tuzumu rüzgârda savurayım, deliyim
ah, ne yelken ne yel, köpüklerde kaybolayım, deliyim

kime sorsam dönüşüm yok
her gemi biraz deniz
her yanım mavi, her yanım yel
her yanım tuz, deliyim

-acıkan var mı?
-hayır tatlı kan var.
-yine başladı yaaa!

(bkz: hayvansin riza)

sahte madeni 2 ytl

beynim yıkandı...yumuşatıcı da kullandılar sakinleştim.