odysseus alepoudhelis (2 kasım 1911-18 mart 1996) yunan şair.
2 kasım 1911’de girit’te kandiye’de (iraklion) doğdu. ailesi, üç yaşındayken ı. dünya savaşı başlayınca atina’ya göç etti. atina üniversitesi hukuk fakültesi’ni bitirdi. ailesi fabrikatördü. almanya’nın yunanistan’ı, italya’nın arnavutluk’u işgali sırasında arnavutluk’ta anti-faşist direniş cephesinde çarpıştı. 1948-1952 yılları arasında paris’de yaşadı. 1953’te ülkesine döndü. 1960’da ulusal şiir ödülü’nü aldı. 1969-1972 cunta yıllarında yine paris’de yaşadı. 1979’da nobel edebiyat ödülü’nü aldı. elitis 18 mart 1996’da atina’da öldü.
(30 haziran 1911-14 ağustos 2004) polonyalı şair ve deneme yazarı.
1980 yılında nobel edebiyat ödülü’ne kaliforniya’da otururken lâyık görüldü. hayatının son günlerini krakov, polonya’da geçirmiş ve oradaki evinde hayatını kaybetmiştir. šeteniai, litvanya doğumludur. polonya’nın seçkin sınıf ailerinden birinden gelmiştir. vilnius üniversitesi’nde hukuk okumuştur. bolşevik ihtilali sıralarında çocukluğunun bir kısmını rusya’da geçirmiştir.
1980 yılında nobel edebiyat ödülü’ne kaliforniya’da otururken lâyık görüldü. hayatının son günlerini krakov, polonya’da geçirmiş ve oradaki evinde hayatını kaybetmiştir. šeteniai, litvanya doğumludur. polonya’nın seçkin sınıf ailerinden birinden gelmiştir. vilnius üniversitesi’nde hukuk okumuştur. bolşevik ihtilali sıralarında çocukluğunun bir kısmını rusya’da geçirmiştir.
(25 temmuz 1905-14 ağustos 1994) 1981 nobel edebiyat ödülü sahibi, kökeni 1492’de ispanya’dan göç etmiş sefarad yahudilerine dayanan, almanca eserler vermiş yazar.
25 temmuz 1905’de, rusçuk’ta (ruse, bulgaristan) yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan elias canetti, 1905’den 1911’e kadar ailesiyle rusçuk’ta yaşamıştır. daha sonra aile ingiltere’ye taşınmış, babanın 1912 yılında vefat etmesiyle ise viyana’ya gitmişlerdir. viyana’da aile yeni bir hayata adım atarken, canetti ladino, bulgarca, ingilizce ve biraz da fransızca konuşabiliyordu. fakat, sadece 7 yaşındayken geldiği viyana’dan itibaren genellikle kullandığı dil almancadır. gelecekte kaleme alacağı önemli eserlerini de almanca yazmıştır. viyana’dan da taşınarak aile sırasıyla zürih ve almanya’yada yaşamıştır. 1924 yılında canetti almanya’da liseden mezun olur ve kimya eğitimi görmek için aynı yıl viyana’ya gider. viyana’da geçirdiği yıllarda ise ömür boyu en büyük tutkusu olacak edebiyatla ilgilenmeye başlar. viyana üniversitesinden 1929 yılında kimya lisansını tamamlayarak mezun olur. daha öğrenciyken yazmaya başlamış ve viyana’daki edebiyat çevrelerine girmiştir.
1930’ların başlarında abd’li yazar upton sinclair’in yapıtlarını almanca’ya çevirdi. 1934’te kendisi gibi yazar olan, 1963’te kaybedeceği veza taubner ile evlendi. bu arada hochzeit (düğün) ve absürd tiyatronun ilk örneklerinden olan die komödie der eitelkeit (kibir komedisi) adlı oyunları yazdı. 1967’de viyana’da sahneye koyulan die befriesteten (sayılı gün) insanın öleceği zamanı tam olarak bilmesi durumunda ne olacağını sorusunu soruyordu. nazilerin avusturya’yı işgal etmesinden çok kısa bir süre önce paris’e, paris’ten de londra’ya geçti. hayatının büyük bir bölümünü ingiltere’de geçirdi. 1970lere kadar yaşadığı ingiltere’den 1952 yılında vatandaşlık kazanmıştır. 1971’de ikinci evliliğini yapacağı, restoratör hera buschor’un işi gereği sık sık geldiği isviçre’de de bir ev edindiyse de, bu döneme kadar ingiltere dışına hemen hiç çıkmadı. yazarın hera buschor’dan bir kızı olduğunda yaşı altmış sekizdi. hayatının son 20 yılını zürih’de geçirdi ve 1994 yılında yine zürih’te vefat etti. elias canetti, vasiyeti üzerine ünlü yazar james joyce’un yanına gömülmüştür.
25 temmuz 1905’de, rusçuk’ta (ruse, bulgaristan) yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan elias canetti, 1905’den 1911’e kadar ailesiyle rusçuk’ta yaşamıştır. daha sonra aile ingiltere’ye taşınmış, babanın 1912 yılında vefat etmesiyle ise viyana’ya gitmişlerdir. viyana’da aile yeni bir hayata adım atarken, canetti ladino, bulgarca, ingilizce ve biraz da fransızca konuşabiliyordu. fakat, sadece 7 yaşındayken geldiği viyana’dan itibaren genellikle kullandığı dil almancadır. gelecekte kaleme alacağı önemli eserlerini de almanca yazmıştır. viyana’dan da taşınarak aile sırasıyla zürih ve almanya’yada yaşamıştır. 1924 yılında canetti almanya’da liseden mezun olur ve kimya eğitimi görmek için aynı yıl viyana’ya gider. viyana’da geçirdiği yıllarda ise ömür boyu en büyük tutkusu olacak edebiyatla ilgilenmeye başlar. viyana üniversitesinden 1929 yılında kimya lisansını tamamlayarak mezun olur. daha öğrenciyken yazmaya başlamış ve viyana’daki edebiyat çevrelerine girmiştir.
1930’ların başlarında abd’li yazar upton sinclair’in yapıtlarını almanca’ya çevirdi. 1934’te kendisi gibi yazar olan, 1963’te kaybedeceği veza taubner ile evlendi. bu arada hochzeit (düğün) ve absürd tiyatronun ilk örneklerinden olan die komödie der eitelkeit (kibir komedisi) adlı oyunları yazdı. 1967’de viyana’da sahneye koyulan die befriesteten (sayılı gün) insanın öleceği zamanı tam olarak bilmesi durumunda ne olacağını sorusunu soruyordu. nazilerin avusturya’yı işgal etmesinden çok kısa bir süre önce paris’e, paris’ten de londra’ya geçti. hayatının büyük bir bölümünü ingiltere’de geçirdi. 1970lere kadar yaşadığı ingiltere’den 1952 yılında vatandaşlık kazanmıştır. 1971’de ikinci evliliğini yapacağı, restoratör hera buschor’un işi gereği sık sık geldiği isviçre’de de bir ev edindiyse de, bu döneme kadar ingiltere dışına hemen hiç çıkmadı. yazarın hera buschor’dan bir kızı olduğunda yaşı altmış sekizdi. hayatının son 20 yılını zürih’de geçirdi ve 1994 yılında yine zürih’te vefat etti. elias canetti, vasiyeti üzerine ünlü yazar james joyce’un yanına gömülmüştür.
sanırım, bir takım insanlar olmayınca yapılamamış bu zirve. en kısa zamanda, tekrar konuşulup yapılması ve bilgiçlerimizin de katılması umudu ile... deyip, fazla da uzatmamak gerek konuyu. sevgiler, saygılar herkese.
gerçekten de yaşanmış bir olaydır. bundan yıllar önce uludağ’ın zirvesinde bir ev yapıp yaşamaya çalışan (sanırım alman bir mühendisti kendisi) bir keşiş kışın oranın nasıl olduğunu bilmeden karda mahsur kalmış ve yakacak bir şeyi kalmadığından en son paralarını yakmış ama gene de ölmüştür. yaptığı ev halen zirvede durmaktadır. otellerin bulundugu yerden görülmekte.
rakı masasında yaşanır.
-bi daa benle konuşma ahmet, küstüm sana.
-garson! bi büyük daha getir evladım.
-bi daa benle konuşma ahmet, küstüm sana.
-garson! bi büyük daha getir evladım.
6 duble rakı 4 şişe bira üstüne 3 de teqila yutan adam bir de araba kullanıyorsa söylediği dogrudur.
- ne lazım hanım?
+ orkid hulki
dialogundan sonra da denilebilir miymiş bakalım diye soraaar dururum ben de.
+ orkid hulki
dialogundan sonra da denilebilir miymiş bakalım diye soraaar dururum ben de.
(bkz: agir ol da molla desinler)
gaydiriguppak eminem le akrabaliği var mıdır diye sorulasi bir türkü de olabilir kendisi.
aslinda nickinin psişik ten turetme pipişik olmasi gerekirken turkce harflerin zararina ugrayip pipisik olarak kayitlara gecen yazardir.
cok dogal bir gelismedir. futbolculara prim verilmesinin milli olmalariyla hic bir ilgisi yoktur. onlar da bir hizmette bulunuyorlar ve bu hizmetlerinin karsiligini alacaklardir. yabanci takimlarla mac yapan futbolcular da milli bir gorev yapiyorlar, onlara da mi prim verilmesin. adamlarin meslegi bu!
televizyon acikken uyumakla es degerdir. burada klibi pesin izlersiniz, sonra da tahhayyul edersiniz.
*herke s in ilginç nick edinmesi sonucunda normal nicklerin pek bi r ilginçleşmesi*
de denilecek hal.
de denilecek hal.
rekabet ortaminda artik bir suru cesiti bulunan bir turk ickisidir. bence en guzeli de yesil efe dir. yas uzumden meydana gelen acayip bir icki.
buyuk amcalarin kucuk cocuklara soyledigi soz yerine gecen cumle. ama hep bir sey olur.
amman efendim diye baslarlar bu cumleye. cunku gelecek bahsis de ona gore buyur. ensesi kalinlara denir.
sunnet cocuklarina denilen laf.
yere atilmayip kibrit kutusuna sokulan yanmis kibritin sigarayi yakmak icin el attiginizda surekli elinize gelmesinin tersi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?