confessions

overload

- Yazar -

  1. toplam entry 1171
  2. takipçi 1
  3. puan 18010

tainted love

overload
klibinde inek hatunun anında süper bir cıtıra dönüştüğü şarkı. ahanda sözleri ve anlamı olması muhtemel türkçesi;

sometimes i feel i’ve got to run away
bazen kaçmam gerektiğini hissediyorum

i’ve got to get away from the pain that you drive into the heart of me
kalbimin içine yerleştirdiğin acıdan kurtulmam gerektiğini hissediyorum

the love we share seems to go nowhere
paylaştığımız aşk bir yere varacakmış gibi durmuyor

i’ve lost my light
işığımı kaybettim

i toss and turn i can’t sleep at night
dönüp duruyorum, geceleri uyuyamıyorum

once i ran to you ,i ran
bir zamanlar sana koştum, koştum

now i’ll run from you
şimdi senden kaçıyorum

this tainted love you’ve given
verdiğin bu kirletilmiş aşk

i give you all a boy could give you
sana bir erkeğin verebileceği her şeyi verdim

take my tears and that’s not nearly all
gözyaşlarımı al ve bu tamamı değil

tainted love
kirletilmiş aşk

tainted love
kirletilmiş aşk

now i know i’ve got to run away
şimdi kaçmam gerektiğini biliyorum

i’ve got to get away
kurtulmam gerektiğini

you don’t really want any more from me to make things right
artık gerçekten benden işleri düzeltmemi istemiyorsun

you need someone to hold you tight
ihtiyacın olan seni sıkı sıkıya saracak biri

you think love is to pray
aşkın dua etmek olduğunu düşünüyorsun

but i’m sorry i don’t pray that way
ama üzgünüm ben o şekilde dua etmem

once i ran to you ,i ran
bir zamanlr sana koştum ,koştum

now i’ll run from you
şimdi senden kaçıyorum

this tainted love you’ve given
verdiğin bu kirletilmiş aşk

i give you all a boy could give you
sana bir erkeğin verebileceği her şeyi verdim

take my tears and that’s not nearly all
gözyaşlarımı al ve bu tamamı değil

tainted love
kirletilmiş aşk

tainted love
kirletilmiş aşk


don’t touch me please
dokunma bana lütfen

i cannot stand the way you tease
alay etme şekline katlanamıyorum

i love you though you hurt me so
beni çok incitmene karşın seni seviyorum

now i’m going to pack my things and go
şimdi eşyalarımı toplayacağım ve gideceğim

touch me baby, tainted love
dokun bana bebeğim, kirletilmiş aşk

touch me baby, tainted love
dokun bana bebeğim, kirletilmiş aşk

touch me baby, tainted love
dokun bana bebeğim, kirletilmiş aşk

touch me baby, tainted love
dokun bana bebeğim, kirletilmiş aşk

sorry

overload
madonna’nın hoş bir klibe sahip olan parçası.
türkçe anlamı ;

sorry
üzgünüm

i heard it all before
hepsini daha önce duydum

i don’t want to hear
duymak istemiyorum

i don’t want to know
bilmek istemiyorum

please don’t say you’re sorry
lütfen bana üzgün olduğunu söyleme

i’ve heard it all before
hepsini daha önce duydum

and i can take care of myself
ve ben kendime bakabilirim

i don’t want to hear
duymak istemiyorum

i don’t want to know
bilmek istemiyorum

please don’t say ’forgive me’
lütfen "beni affet" deme

i’ve seen it all before
hepsini daha önce gördüm

and i can’t take it anymore
ve onun daha fazlasını alamam

you’re not half the man you think you are
sen sen olduğunu düşündüğün adamın yarısı bile değilsin

save your words because you’ve gone too far
kelimelerini kenarda tut çünkü çok ileri gittin

i’ve listened to your lies and all your stories
senin tüm yalanlarını ve hikayelerini dinledim

you’re not half the man you’d like to be
sen olmak istedğin adamın yarısı bile değilsin

i don’t want to hear
duymak istemiyorum

i don’t want to know
bilmek istemiyorum

please don’t say you’re sorry
lütfen bana üzgün olduğunu söyleme

i’ve heard it all before
hepsini daha önce duydum

and i can take care of myself
ve ben kendime bakabilirim



i don’t want to hear
duymak istemiyorum



i don’t want to know
bilmek istemiyorum

please don’t say ’forgive me’
lütfen "beni affet" deme

i’ve seen it all before
hepsini daha önce gördüm


and i can’t take it anymore
ve onun daha fazlasını alamam

don’t explain yourself cause talk is cheap
kendini anlatma çünkü konuşma ucuz olur

there’s more important things than hearing you speak
senin konuştuğun seyleri duymaktan daha önemli seyler war

we stayed because i made it so convenient (i made it so convenient)
hata bende çünkü bunu çok rahat yaptım (bunu çok rahat yaptım)

don’t explain yourself you’ll never see
kendini anlatma,asla görmeyeceksin

romeo and juliet

overload
poetry’n motion adlı silik bir gurubun harika , mükemmel ve daha nice olan şarkısı.
tam olarak sözleri ve meali şu şekildedir ;

yeah this is a story about love,this is a story about hate, when tolerance spring to tragedy, passion,pain, it’s a thin line between what we give, so goes our story about romeo and juliet.

today i challange thee,affect the things that you can’t see,
today we feel so much,affect the things that you can’t touch,
all the possibilities, we all brought as special things,respect the power and you’ll see how strong a love can be.

she screams romeo romeo wherefor art thou? romeo,you’ll never know when it’s time to go her desk on smokin’, my body’s lying on the floor, she wishin’ hopin’ that i still breathe that i still live, unfortunately i only got one lives to give, too bad, she no longer wants to live because i’m heard dead, i loved her and she loved me, unfortunately her death i can see because his racisists won’t let him. now it’s a thin line between love and hate, and romeo and juliet as the forfeit of the deadly fate, a tip for love, a tip for madly tolerance, why hollow seems the people seem to let it go? a tragic ending,sending such a hintful message, romeo romeo let your soul go, let it rise and heaven’s gonna let you know that love is all we need.

we spent countless nights, lovin’ each other, holdin’ each other, havig fun all without a fight, now it’s time to meet you dead,i ’m black,you’re white,it’s kinda sad but something...it didn’t flash,romeo was now a memory and juliet is right by her side,together an eternal rest, no more stress, do you have it yeah romeo and juliet...


evet bu hikaye aşk hakkında, nefret hakkında, tolarans trajediye, tutkuya acıya döndüğünde ne verdiğimizle arasında ince bir çizgi vardır. evet hikayemiz romeo ve jülyet hakkında.

bugün sana meydan okuyorum, senin göremediğin şeylerle,
bugün dokunamadığın şeylerin etkisini öyle çok hissediyoruz ki
tüm olasılıklar , , güce saygı göster ve aşkın ne kadar güçlü olabileceğini göreceksin.

romeo , romeo nerelerdesin? diye bağırıyor. romeo , onun masasına smokin ile ne zaman gideceğini asla bilemeyeceksin. bedenim yerde yatıyor, hala nefes aldığımı, hala yaşadığımı umuyor, maalesef verecek sadece bir canım var, çok kötü , daha fazla yaşamak istemiyor çünkü ben ölüyüm. onu sevdim ve o beni. maalesef onun ölümünü görebiliyorum çünkü onun ırkçıları ona izin vermiyor. şimdi aşkla nefret arasında ince bir çizgi var.ve romeo ve julyet ölümcül alın yazgılarının cezasını çekiyorlar. aşk için bir tavsiye, çılgınca toleranslar için bir tavsiye, neden insanlar boşlukları boşverir? trajik bir son. imalı bir mesaj gönderiyor, romeo, romeo ruhunu bırak, bırak yükselsin, ve cennet sana tek ihtiyacımızın sevgi olduğunu gösterecek.

sayısız gecelr geçirdik, birbirimizi severek, birbirimize sarılarak, kavga etmeden eğlenerek, şimdi ölümle buluşma zamanı, ben siyahım sen beyaz, biraz üzücü ama birşey...gösterişli değildi. romeo şimdi hatıralarda ve julyet kendi tarafında, beraber ebedi dinlenmede, artık stress yok. onu aldın mı romeo ve julyet..

princess of rain

overload
sözleri ile türkçe anlamı aşağıda ki gibi sanırsam;

close my eyes in the silence of the night
gecenin sessizliğinde gözlerimi kapıyorum

i hear your voice in the whisper of the rain in my heart
yüreğimdeki yağmurun fıısıltasında seni duyuyorum

i think of thousands of dark rainy nights
binlerce karanlık yağmurlu geceyi düşünüyorum

i dream of your face among the lightning flashes in the sky
gökyüzünün ani parıltısında yüzünü hayal ediyorum

my steel-rose, give me your light
çelik gülüm , ışığını ver bana

all i need is you; hear the cry of my heart
tüm ihtiyacım sensin , yüreğimin haykırışını duy

give me the scent of your rain
bana yağmurunun kokusunu ver

touch my tears and kill my pain
gözyaşlarıma dokun ve acımı yok et

send me an angel for luck from your heart
bana kalbinden bir melek gönder şans için

give me your rain forever, princess of rain
sonsuza dek yağmurunu ver bana , yağmurun prensesi

forever, princess of rain
sonsuza dek , yağmurun prensesi

power of goodbye

overload
mükemmel şarkı dinlemeyen ve anlamayan kalmasın;

your heart is not open so i must go
kalbin açık değil bu yüzden gitmeliyim

the spell has been broken i loved you so
tılsım bozuldu, seni o kadar sevdim ki

freedom comes when you learn to let go
özgürlük gitmeye izin vermeyi öğrendiğinde gelir.

creation comes when you learn to say no.
yaratıcılık hayır demeyi öğrendiğinde gelir.

you were my lesson i had to learn.
sen benim dersimdin, öğrenmek zorunda olduğum

i was your fortress you had to burn
ben senin kalendim, yakmak zorunda olduğun

pain is a warning that something’s wrong
acı bazı şeylerin yanlış olduğunun uyarısıdır

i pray to god that it won’t be long.
tanrıya uzun sürmemesi için dua ediyorum

do you wanna go higher?
daha yükseğe çıkmak ister misin?

there is nothing left to try
deneyecek hiçbir şey kalmadı

there is no place left to hide
saklanacak hiçbir yer kalmadı

there is no greater power than the power of good-bye.
elveda demenin gücünden daha büyük bir güç yok

there is nothing left to lose
kaybedecek hiçbir şey kalmadı

there is no more heart to bruise
incitecek bir kalp kalmadı

there is no greater power than the power of good-bye.
elveda demenin gücünden daha büyük bir güç yok

learn to say good-bye
elveda demeyi öğren


love me

overload
morandi’nin acayip bir şarkısı. slow desen değil , kıpır kıpır desen değil. öyle ortaya karışık bir şeyler gibi.

aha da sözleri ü
love me,’cause inside i’m slowly dying.
-sev beni,çünkü içten içe yavaşça ölüyorum.
call me, don’t you know that my heart is crying?
-seslen bana,kalbimin ağladığını bilmiyor musun?
look into my eyes, you will find sadness and loneliness
-gözlerime bak,yalnızlığı ve üzüntüyü bulacaksın
just look inside my soul,i’m feeling so empty, empty...
-sadece ruhumun içine bak,çok boş hissediyorum,boş...


love me,cause inside i’m slowly dying
-sev beni,çünkü içten içe yavaşça ölüyorum
call me, don’t you know that my heart is crying?
-seslen bana,kalbimin ağladığını bilmiyor musun?
look into my eyes, you will find sadness and loneliness
-gözlerime bak,yalnızlığı ve üzüntüyü bulacaksın
just look inside my soul, i’m feeling so empty, empty...
-sadece ruhumun içine bak, çok boş hissediyorum,boş...

lithium

overload
içinizde bacı güzel söylüyorda ne diyor lan bu? diyenleriniz varsa;
lithium - don’t want to lock me up inside
lityum- kendimi içeriden kilitlemek istemiyorum
lithium - don’t want to forget how it feels without
lityum- onsuz nasıl hissettiğimi unutmak istemiyorum
lithium - i want to stay in love with my sorrow
lityum- hüznüm ile birlikte aşık kalmak istiyorum
oh but god i want to let it go
oh ama tanrım oluruna bırakmak istiyorum

come to bed, don’t make me sleep alone
yatağa gel,beni yalnız uyutma
couldn’t hide the emptiness you let it show
senin bıraktığın boşluğu saklayamazdım
never wanted it to be so cold
asla bu kadar soğuk olmasını istememiştim
just didn’t drink enough to say you love me
yalnızca seni seviyorum demek için yeteri kadar içmedin

i can’t hold on to me
kendimi tutamıyorum.
wonder what’s wrong with me
nerede yanlış yaptım merak ediyorum

lithium - don’t want to lock me up inside
lityum- kendimi içeriden kilitlemek istemiyorum
lithium - don’t want to forget how it feels without
lityum- onsuz nasıl hissettiğimi unutmak istemiyorum.
lithium - i want to stay in love with my sorrow
lityum-hüznüm ile birlikte aşık kalmak istiyorum

don’t want to let it lay me down this time
bu kez beni devirmesine izin vermek istemiyorum.

drown my will to fly
uçmak için arzularımı boğuyorum
here in the darkness i know myself
burada karanlıkta kendimi biliyorum
can’t break free until i let it go
gitmesine izin verene kadar duramam
let me go
bırak beni gideyim.

darling, i forgive you after all
sevgilim, her şeye rağmen seni affediyorum
anything is better than to be alone
her şey yalnız olmaktan iyidir.
and in the end i guess i had to fall
ve sonunda sanırım düşmeliydim
always find my place among the ashes
her zaman yakılmış cesetlerin külleri arasında yerimi bulurum.

i can’t hold on to me
kendimi tutamıyorum
wonder what’s wrong with me
nerede yanlış yaptım merak ediyorum

lithium - don’t want to lock me up inside
lityum- kendimi içeriden kilitlemek istemiyorum
lithium - don’t want to forget how it feels without
lityum- onsuz nasıl hissettiğimi unutmak istemiyorum.
lithium - i want to stay in love with my sorrow
lityum-hüznüm ile birlikte aşık kalmak istiyorum
oh but god i want to let it go oh ama tanrım oluruna bırakmak istiyorum

la isla bonita

overload
türkçe olarak çevrilirse ;
alıntıdır;

como puede ser verdad (=how could it be true?)
nasıl doğru olabilir?
last night i dreamt of san pedro
geçen gece san pedro’yu hayal ettim
just like i`d never gone, i knew the song
sanki asla gitmemiş gibi,şarkıyı tanıdım
a young girl with eyes like the desert
genç bir kız,gözleri çöle benzeyen
it all seems like yesterday, not far away
hepsi dün gibi görünüyor(dün gibi aklımda),çok uzak değil

chorus:

tropical the island breeze
tropik ada esintisi
all of nature wild and free
tüm doğa vahşi ve özgür
this is where i long to be
burası olmayı istediğim yer..
la isla bonita (=the beautiful island)
güzel ada

and when the samba played
samba oynadığı zaman
the sun would set so high
güneş yükseklerde olacak
ring through my ears and sting my eyes
kulaklarımı çınlatacak ve gözlerimi yakacak
your spanish lullaby
senin ispanyol ninnin

i fell in love with san pedro
san pedro ya aşığım
warm wind carried on the sea, he called to me
denizden esen ılık rüzgar,bana seslendi(beni çağırdı)
te dijo te amo (=he told you, "i love you")
seni seviyorum,dedi
i prayed that the days would last
bu günlerin bitmemesi için dua ettim
they went so fast
çok hızlı gitti

(chorus)

i want to be where the sun warms the sky
güneşin gökyüzünü ısıttığı bir yerde olmak istiyorum
when it`s time for siesta you can watch them go by
siesta zamanı olduğu zaman gidip izleyebileceğin bir yer
beautiful faces, no cares in this world
güzel yüzler,üzüntü olmayan bir dünya
where a girl loves a boy, and a boy loves a girl
bir kızın bir erkeği,bir erkeğinse bir kızı sevdiği bir yer..

last night i dreamt of san pedro
geçen gece san pedro yu hayal ettim
it all seems like yesterday, not far away
dün gibi aklımda,çok uzak değil
la la la la la la la
te dijo te amo (=he told you, "i love you")
seni seviyorum dedi..
la la la la la la la
el dijo que te ama(=he said he loves you)
seni seviyorum dedi..

wash it all away

overload
understanding olarakta bilinen bir evanescence şarkısıdır. genel olrak cristian rock olarak bilinen gotik bir melodisi vardır. yine de daha ilk dinleyeşte bile insana derin melankoli hissettirecek kadar kuvvetlidir.
ahanda sözleri ve türkçesi;

you hold the answers deep within your own mind.
consciously, you’ve forgotten it.
that’s the way the human mind works.
whenever something is too unpleasant, to shameful for us
to entertain, we reject it.
we erase it from our memories.
but the answer is always there.

(can’t wash it all away)
(can’t wish it all away)
(can’t hope it all away)
(can’t cry it all away)

the pain that grips you
the fear that binds you
releases life in me
in our mutual
shame we idolize
to blind them from the truth
that finds a way from who we are
please don’t be afraid
when the darkness fades away
the dawn will break the silence
screaming in our hearts
my love for you still grows
this i do for you
before i try to fight the truth my final time

we’re supposed to try and be real.
and i feel alone, and we’re not together. and that is real.

can’t wash it all away
can’t wish it all away
can’t cry it all away
can’t scratch it all away

lying beside you
listening to you breathe
the life that flows inside of you
burns inside of me
hold and speak to me
of love without a sound
tell me you will live through this
and i will die for you
cast me not away
say you’ll be with me
for i know i cannot
bear it all alone

you’re not alone, are you?
never... never.

can’t fight it all away
can’t hope it all away
can’t scream it all away
it just won’t fade away, no

can’t wash it all away
can’t wish it all away
can’t cry it all away
can’t scratch it all away

(can’t fight it all away)
(can’t hope it all away)
can’t scream it all away
ooh, it all away
ooh, it all away

but the answer is always there. nothing is ever really forgotten.
because i’m tired of it too.
because i’m tired of it too.
because i’m tired of it too.
because i’m tired of it too.
because i’m tired of it too.

cevaplar aklının derinliklerinde
bilinçli olarak unutulmuş
insan beyni bu şekilde çalışır
ne zaman bizim için hoş olmayan utançverici şeyler olursa
aklımızda tutmayı reddederiz.
anılarımızdan sileriz.
ama cevap her zaman oradadır.

( hepsini yıkayıp temizleyemezsin.)
(hepsinin gitmesini dileyemezsin.)
(hepsinin gitmesini umut edemezsin.)
( hepsinin gitmesine ağlayamazsın.)

seni sımsıkı kavrayan acı.
seni bağlayan korku
bende ki ortak yaşamımızda
idolize ettiğimiz utancımızı
serbest bırakır.
benliğimize bir yol bulduğumuzda
gerçek onları körleştirir.
lütfen korkma
karanlık dağıldığında
şafak sessizliği kıracak,
kalbimizde ki çığlıklar
senin için aşkım hala büyümekte
bunu senin için yaparım
son anımda gerçekle kavga etmeyi denemeden önce.

denemeli ve gerçek olmalıydık.
ve yalnız hissediyorum , ve beraber değiliz. ve bu gerçek.


hepsini yıkayıp temizleyemezsin.
hepsinin gitmesini dileyemezsin.
hepsinin gitmesine ağlayamazsın
hepsini listeden çıkartamazsın.

yanında uzanmak
nefesini dinlemek
içinden akan hayat
içimde yanıyor.
beni tutup konuşman
aşın sessiz tonunda.
bana bunun sayesinde yaşayacağını söyle
ve senin için öleyim.
beni fırlatıp atma
benimle olacağını söyle.
tek başıma taşıyamayacağımı
bildiğim için.

yalnız değilsin ,değil mi?
asla... asla....

boyuna kavga edemezsin.,
boyuna umut edemezsin.
boyuna çığlık atamazsın.
sona ermeyecek, hayır

hepsini yıkayıp temizleyemezsin.
hepsinin gitmesini dileyemezsin.
hepsinin gitmesine ağlayamazsın
hepsini listeden çıkartamazsın


boyuna kavga edemezsin.,
boyuna umut edemezsin.
boyuna çığlık atamazsın.
ooh, tümüyle uzakta
ooh, tümüyle uzakta.

ama cavap her zaman orada. hiç bir şey gerçekten unutulmaz.

çünkü bundan da yoruldum.
çünkü bundan da yoruldum.
çünkü bundan da yoruldum.
çünkü bundan da yoruldum.
çünkü bundan da yoruldum.

hello

overload
evanescence’nin fallen albümünde ki parçanın türkçe meali ise ;

playground schoolbell rings, again
oyun sahası okul zili çalıyor, yine

rain clouds come to play, again
yağmur bulutları oynamaya geliyor, yine

has no one told you she’s not breathing ?
onun nefes almadığını sana kimse söylemedi mi?

hello, i’m your mind, giving you someone to talk to...hello...
merhaba, ben senin zihninim, sana konuşacak birini veriyorum...merhaba...

if i smile and don’t believe
eğer gülümsersem ve inanmazsam

soon i know i’ll wake from this dream
biliyorum yakında bu rüyadan uyanacağım

don’t try to fix me
beni tamir etmeye çalışma

i’m not broken
ben kırık değilim

hello, i’m the lie living for you so you can hide...
merhaba, ben senin için yaşayan yalanım, böylece saklanabilirsin

don’t cry
ağlama

suddenly i know i’m not sleeping
aniden, biliyorum ki uykuda değilim

hello, i’m still here, all that’s left of yesterday...
merhaba, hala buradayım, dünden kalan tek şey...


şeklindedir.

a drinking song

overload
müthiş bir helldorado şarkısı. aranızda merak edenleriniz youtube’a bakabilir ama türkçe meali aşağıdadır.

come all you outlaws and restless riders
kanun kaçağı ve kıpır kıpır sürücülerle gel
and gather round here all you outsiders
ve burada tüm yabancılar hep bir ağızda
come fill your glasses and raise them high
gel bardağını doldur ve onları yukarı taşı
and let us drink and not be dry
ve izin ver içelim ve kuru kalmayalım.

no more, no never again, no never again
çok değil, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla.
no more, no never again, no never again
çok değil, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla.


the dark is rising and the day keeps falling
karanlık yükseliyor ve gün batıyor.
our fire is burning and the wind keeps calling
ateşimiz yanıyor ve rüzgar çağırıyor
so fill your glasses and prepare to fight
doldur bardağını ve kavgaya hazırlan
let’s all drink up and ride tonight
herkes içsin ve bu gece sürelim

no more, no never again, no never again
çok değil, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla
no more, no never again, no never again
çok değil, hayır bir daha asla, hayır bir daha asla

heaven s a lie

overload
2002 yılında lacuna coil adlı italyan grubun comalies albümünden bir parçadır. enjoy the silence ile birlikte mutlaka dinlenilmesi gereken parçalardan biridir.

( ayrıca klibi ile birlikte olursa tadından yenmez.)

son olarak şarkının sözleri ile türkçe meali;

oh no,
here it is again
i need to know
when i will fall in decay

something wrong
with every plan of my life
i didn’t really notice that you’ve been here

dolefully desired
destiny of a lie

set me free
your heaven’s lie
set me free with you love
set me free

oh no,
here it is again
i need to know
why did i choose to betray you

something wrong
with all the plans of my life
i didn’t realize that you’ve been here

dolefully desired
destiny of a lie

set me free
your heaven’s lie
set me free with you love
set me free

set me free your heaven’s lie
set me free with you love
set me free


oh hayır
işte yine oluyor
bilmeliyim
güçten düştüğümde

birşey yanlış
hayatımın tüm planlarında
gerçekten burada olduğunu farketmedim

üzgün arzular
yalanın kaderi

beni özgür kıl
cennetin bir yalan
aşkınla beni özgür kıl
beni özgür kıl

oh hayır
işte yine oluyor
bilmeliyim
sana neden ihanet ettiğimi

birşey yanlış
hayatımda ki tüm planlarla beraber
burada olduğunu farketmemiştim

üzgün arzular
yalanın kaderi


beni özgür kıl
cennetin bir yalan
aşkınla beni özgür kıl
beni özgür kıl


beni özgür kıl
cennetin bir yalan
aşkınla beni özgür kıl
beni özgür kıl

goodnight moon

overload
türkçe meali ise;

kapida bir civi,
keten masa ortusunun ustunde bir bardak
yerde yemek kirintilari var
ve televizyon acik
ve her zaman silahlarimla uyurum
sen olmadigin zamanlar

yatagin yaninda bir bicak
ve elimde telefon var
yerde kopek
ve komidinin ustunde biraz para
tek basimayken duruyor ruyalar
ve dayanamiyorum

ne yapmaliyim, kucuk bir bebeksem
ve isiklar sonerse, ve belki
ve ruzgar birden homurdanmaya baslar
kapinin disinda, beni eve kadar takip eder
oyleyse, iyi geceler ay
ben gunesi istiyorum
eger yakinda gelmezse
bitebilir i$im
hayir, o kadar cabuk degil, ben soyleyene kadar
iyi geceler ay

havuzda bir kopekbaligi var
ve agacta bir cadi
yasli deli bir komsu, ve beni izliyor
koridorda yaklasan guclu ve gurultulu ayak sesleri var
yatagin altinda bisey vardi
simdi citin arkasinda
pencere pervazinda buyuk siyah bir karga oturuyor
ve birsey duvarin diger tarafinda duvari tirmaliyor

ne yapmaliyim, kucuk bir bebeksem
ve isiklar sonerse, ve belki
ve ruzgar birden homurdanmaya baslar
kapinin disinda, beni eve kadar takip eder
oyleyse, iyi geceler ay
ben gunesi istiyorum
eger yakinda gelmezse
bitebilir i$im
hayir, o kadar cabuk degil, ben soyleyene kadar
iyi geceler ay

sen cok yukseklerdesin
beni nasil kurtarabilirsin
karanlik geldigi zaman buraya
beni goturmek icin
uyanikligin agzindan
yataga yatirip yuzumu optugu
ve elimi yedigi zaman

ne yapmaliyim, kucuk bir bebeksem
ve isiklar sonerse, ve belki
ve ruzgar birden homurdanmaya baslar
kapinin disinda, beni eve kadar takip eder
oyleyse, iyi geceler ay
ben gunesi istiyorum
eger yakinda gelmezse
bitebilir i$im
hayir, o kadar cabuk degil, ben soyleyene kadar
iyi geceler ay
iyi geceler ay
iyi geceler ay

şeklindedir.

genie in a bottle

overload
cristina’nın dirty ile en sevdiğim şarkısı. zaten başka şarkısıda yok bana göre. 1999 yılında çıkardığı melankolik bir ritme ve komik sözlere sahip süper parçadır.

türkçe meali ise

sanki yüzyıllar boyunca yalnız gecelerce
sıkıca kilitlenmiş gibi hissediyorum.
beni serbest bırakacak
birisini bekliyorum
dudaklarını emiyorsun ve öpücüklerini üflüyorsun.
ama bu gizli bir şeyi vereceğim anlamına geliyor.

bebeğim , bebeğim ,bebeğim
( bebeğim , bebeğim ,bebeğim)

oh whoa.
bedenim gidelim diyor.
oh whoa
ama kalbim hayır diyor.

eğer benimle olmak istiyorsan, bebeğim ödeyeceğin bir bedel var.
ben şişedeki cinim,beni doğru şekilde ovalamak zorundasın.
eğer benimle olmak istiyorsan, dileklerini gerçekleştirebilirim.
büyük bir etki bırakmak zorundasın, yaptığından hoşlanmam gerek.

ben şişede ki cinim ,bebeğim
beni doğru şekilde ovalamak zorundasın.
ben şişede ki cinim ,bebeğim
gel, gel, gel ve beni çıkar.

müzik çalıyor ve ışıklar loşlaşıyor.
bir dans daha ve sonra gitmek için iyiyiz.
bana ihtiyacı olan
birisini bekliyorum.
kalbim ışığın hızında atıyor.
ama bu bu gece olacağı anlamına gelmiyor.

bebeğim , bebeğim ,bebeğim
( bebeğim , bebeğim ,bebeğim)

oh whoa.
bedenim gidelim diyor.
oh whoa
ama kalbim hayır diyor.


eğer benimle olmak istiyorsan, bebeğim ödeyeceğin bir bedel var.
ben şişedeki cinim,beni doğru şekilde ovalamak zorundasın.
eğer benimle olmak istiyorsan, dileklerini gerçekleştirebilirim.
büyük bir etki bırakmak zorundasın, yaptığından hoşlanmam gerek.

ben şişede ki cinim ,bebeğim
beni doğru şekilde ovalamak zorundasın.
ben şişede ki cinim ,bebeğim
gel, gel, gel ve beni çıkar.


oh whoa.
bedenim gidelim diyor.
oh whoa
ama kalbim hayır diyor.

eğer benimle olmak istiyorsan, bebeğim ödeyeceğin bir bedel var.
ben şişedeki cinim,beni doğru şekilde ovalamak zorundasın.
eğer benimle olmak istiyorsan, dileklerini gerçekleştirebilirim.
büyük bir etki bırakmak zorundasın, yaptığından hoşlanmam gerek.

eğer benimle olmak istiyorsan, bebeğim ödeyeceğin bir bedel var.
ben şişedeki cinim,beni doğru şekilde ovalamak zorundasın.
eğer benimle olmak istiyorsan, dileklerini gerçekleştirebilirim.
gel ve beni serbest bırak, ve seninle olayım.



ben şişede ki cinim ,bebeğim
gel, gel, gel ve beni çıkar

erase and rewind

overload
ve türkçesi ;

hey, bana ne dediğini duydun.
yaptığı farklılıkları biliyorsun.
bana ne dediğini duydun
evet, daha önce iyi olduğunu söyledim
ama artık öyle olduğunu düşünmüyorum
daha önce iyi olduğunu söyledim
fikrimi değiştirdim
geri alıyorum
sil baştan
çünkü
fikrim değişiyor
fikrimi değiştirdim
nereye gittiğimi gördün
bu doğru yol değil biliyorsun.
nereye gittiğimi gördün
hayır bilmediğimden değil
sadece büyümesini istemedim
bilmediğimden değil.
fikrimi değiştirdim.
geri alıyorum
sil baştan
çünkü fikrim değişiyor
sil baştan
çünkü fikrim değişiyor
sil baştan
çünkü fikrim değişiyor
sil baştan
çünkü fikrim değişiyor
sil baştan
sil baştan
çünkü fikrim değişiyor

olarak kayda geçirilmiştir.

durch den monsum

overload
ve doğal olarak türkçesi ;

pencere daha fazla açılmayacak
işte burada her şey seninle dolu ve sensiz boş
benim son mumum da sönüyor
çoktandır sonsuzluğu bekledim durdum
nihayet sona kavuştum
dışarıda kapkara bulutlar görünüyor

musonun içinden geçmeliyim
dünyanın gerisine gitmeliyim
zamanın sonuna
ta ki yağmur yağmayana kadar
fırtınaya direnerek
cehennem boyunca
daha fazla direnemediğimde, düşüneceğim
bir gün birbirimizle karşılaşacağız
muson yağmurunun içinde
daha sonra, her şey çok güzel olacak

yarılanmış ayım eriyor
oysa o hala seninle birlikteydi
bana verdiği sözü hala tutuyor
bak kasırgada adını haykırıyor, dinle
inanabileceğime artık daha fazla inanmıyorum

musonun içinden geçmeliyim
dünyanın gerisine gitmeliyim
zamanın sonuna
ta ki yağmur yağmayana kadar
fırtınaya direnerek
cehennem boyunca
daha fazla direnemediğimde, düşüneceğim
bir gün birbirimize koşacağız
muson yağmurunun içinde
çünkü bizi hiç bir şey durduramaz

güçlere karşı savaşıyorum
kapalı kapılar ardında
onları yeneceğim
ve beni sana getirecekler
sonra her şey düzelecek
sonra her şey güzel olacak
her şey

musonun içinden geçmeliyim
dünyanın gerisine gitmeliyim
zamanın sonuna
ta ki yağmur yağmayana kadar
fırtınaya direnerek
cehennem boyunca
daha fazla direnemediğimde, düşüneceğim
bir gün birbirimize koşacağız
muson yağmurunun içinde
çünkü bizi hiç bir şey durduramaz
muson yağmurunun içinde
daha sonra her şey düzelecek
daha sonra her şey güzel olacak
muson yağmurunun içinde
daha sonra her şey güzel olacak!

du hast

overload
türkçesi ( merak edenler için) ;

du
sen

du hast
sen

du hast mich
sen bana

du hast mich gefragt
sen bana sordun

du hast mich gefragt und ich hab nichts gesagt
sen bana sordun ve ben söylemedim

willst du bis der tod euch scheide
ölüm sizi ayırıncaya kadar istiyor musun?

treu ihr sein für alle tage
her zaman için vefalı olmayı

nein
hayır

willst du bis der tod euch scheide
ölüm sizi ayırıncaya kadar istiyor musun?

sie lieben auch in schlechten tagen
onu kötü günlerde de sevmeyi

nein
hayır

precious

overload
türkçe meali şu şekildedir;

kıymetli ve kırılgan şeyler
özel bir özen isterler
tanrım biz sana ne yaptık??? ( biz ne yaptık da bunları hakettik..)

her zaman paylaşmaya çalıştık
özenin en şefkatlisini
şimdi bak biz seni nereye koyuyoruz? (istediklerimiz olmayınca saydırıyoruz sana..)

bazı şeyler zarar gördü
bazı şeyler kırıldı
becerebiliriz sandım
ama söylenmeyen şeyler kaldı
(o sözler) bizi kırılgan kıldı
ve (sonunda) verececek çok az şey kaldı

gümüş kanatlı melekler
acıyı bilmemeliydi
o acıyı senin yerine ben çekeydim keşke

eğer tanrının büyük bir planı varsa
sadece kendisinin anlayabildiği
umarım onun gördüğü senin gözlerinden geçiyordur (bu plana gözlerin de dahildir)

bazı şeyler zarar gördü
bazı şeyler kırıldı
becerebiliriz sandım
ama söylenmeyen şeyler kaldı
(o sözler) bizi kırılgan kıldı
ve (sonunda) verececek çok az şey kaldı

güvenmeyi öğrenmen için dua ettim
ikimiz için de inanç diledim
ve kalbinde ikimiz için bir oda diledim.

bazı şeyler zarar gördü
bazı şeyler kırıldı
becerebiliriz sandım
ama söylenmeyen şeyler kaldı
(o sözler) bizi kırılgan kıldı
ve (sonunda) verececek çok az şey kaldı
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol