orqn

almeida’ nın golüyle 1-1 yaptı beşiktaş.

birleşmiş milletlerin her şeye burnunu sokmasıdır. kimse bu operasyonun libya’ nın lehine yapıldığını savunmasın bana karşı.

zalayeta’ nın attığı golle ilk yarıyı kayseri’ nin 1-0 önde tamamladığı süper lig maçıdır.

nba stüdyo programına yaptıkları şey tam manasıyla terbiyesizliktir.

bir dönem ntv de ve daha insani saatlerde yayınlanıyordu bu program. ayrıca hafta sonları nba action ve nba jam isimli iki program daha yayınlıyorlardı. ntv spor açılınca bu programın da oraya taşınması gayet normal. fakat saatinin gece yarısından sonraya alınmasını kim nasıl açıklayabilir? koskoca spor kanalında şu programı koyacak zaman mı yok? her akşam canlı yayınlanan futbol programlarından bir tanesi eksik kalsa ölür mü bu millet. ya da onlardan birini geç saatlere alıp nba stüdyo yu akşam saatlerine çekseler çok şey mi kaybederler.

bu, programın süresini uzatmak, daha dolu dolu sohbet edebilmek amaçlı yapılan bir uygulama olsa yine gam yemeyeceğim. ama program neredeyse eskisinden daha kısa hale geldi. hele dün geceki program tam manasıyla rezaletti. 42 dakika sürdü ve bunun 7-8 dakikası da florya ve samandıraya yapılan bağlantılarla kesildi. bir spor kanalının futbolun kucağına bu kadar oturması normal mi?

peşin edit: bu enrtyi yazarken hatırladım; daha önce de bu konuyla alakalı bir şeyler yazmıştım; #981475

sağ bileğindeki sakatlık nedeniyle sezonu kapatmış olabileceği açıklandı. aslında şimdilik çok büyük bir sakatlık değil. takım şampiyonluğa oynuyor olsa mutlaka oynamaya devam ederdi williams. ama hazır işler kötü gidiyorken bu sakatlıktan tamamen kurtulmak için tedbir amaçlı alınan bir karar gibi geldi bana. seneye daha güçlü bir kadroyla ve daha güçlü bir williams’ la sezona başlamak isteyecektir nets.

bu oyunda bir stadyum vardı sahil taraflarında. arabayla onun içine girip mal mal tur atardım. diğer her şeyden daha zevkli gelirdi bana.

amerikan kolej basketbolunun final turnuvasıdır. özellikle turnuvanın sonlarına doğru amerika’ da hayatı durdurur.

turnuvanın bütün maçlarını ncaa in kendi sitesinden ücretsiz olarak izleyebilirsiniz.

http://www.ncaa.com/

independence kor(k)usu...

(bkz: orman ne güzel ne güzel)

kaptan yapılmasının onun galatasaray kariyerinin sonunu hazırladığını düşünüyorum. iyi bir oyuncu olup olmadığını tatışabilirsiniz. kimi onun çok yetenekli bir oyuncu olduğunu, hatta süperstar olduğunu savunabilir. ’ yetenekli ama çok büyük eksikleri var. ’ diye karşı çıkılabilir bu görüşe. hatta tamamen şişirme bir yıldız olduğunu bile söyleyen birileri vardır mutlaka; ama kaptanlık vasıflarını barındırmadığı konusunda herkes aynı fikirde sanıyorum. ben o takımın oyuncusu olsam, bu adamın söyledikleri bir kulağımdan girer diğerinden çıkardı. bu durumun arda’ ya zarar verdiği kadar galatasaray’ a da zarar verdiği ortada.

tabi işin trajik tarafı ’ arda olmayacaksa kim kaptan olacak? ’ sorusudur. bülent korkmaz ve hakan şükür gibi iki efsane kaptan görmüş biri olarak bir de şimdiki takıma bakıyorum, başımı öne eğip cevap veremiyorum bu soruya.

internette görüp astın aldığınız şeylerle evinize gelenlerin alakası yokmuş. ayrıca piyasada 60 tl olan bir şeyi sanki 90 tl ymiş de 60 a inmiş gibi sunuyormuş. şahsen bir kere olsun kullanmışlığım yok. duyduğum şeyler bunlar.

bir müddet boston celtics’ in savunma koçluğunu yaptıktan sonra chicago bulls’ un başına head coach olarak geçmiştir. bulls’ un bu seneki performansı onu yılın koçu ödülüne bir hayli yaklaştırmış durumda.

nba. com yazarıdır.

takas döneminin son günlerinde chicago’ ya bir çok teklif gelmiş kendisiyle ilgili. fakat chicago yönetimi, özellikle de koç tim thibodeau ısrarla ömer’ i takımda tutmak istemiş. ki o dönemlerde( yaklaşık 3-4 hafta önce ) ömer üst üste çok kötü maçlar oynuyordu.

nba. com yazarlarından steve aschburner bu kararın doğruluğuyla alakalı bir yazı hazırlamış;

http://www.nba.com/2011/news/features/steve_aschburner/03/09/omer-asik/index.html

twittera buyurmuş kendisi;

http://twitter.com/okanbayulgen

bilgi e dergi de hakkında bir şeyler karaladım;

http://www.bilgisozluk.com/dergi/index.php/2011/03/18/saclari-deniz-kokan-adam/

‘ yere tüküre tüküre yürüyen kürt ü sollayıp incil dağıtmaya çalışan bir grup provokatör gavur u da atlatarak istasyona ulaştım sonunda. trende karşımda oturan iki apaçi kıvırta kıvırta önümüzden geçen allahın topu nun arkasından kıs kıs güldüler. aynı ikili bir durak sonra önümüzden geçen beton gibi hatun u keserken vücutlarındaki her organı kontrol edemediklerinin farkında değillerdi. hemen yanımdaki iki liseli kız sataştı bu çocuklara. ama onlar kadın milleti ydi zaten, boş konuşmaktan başka ne yaparlardı ki? … ‘

her gün yaşadığım olaylardan küçük bir kesit. bu diyalogları bütün bir güne yayarsak yüzlerce kategoriye ayrılmış insanlar olduğumuzun farkına varabiliriz.

sizce de çok fazla ayrılmadık mı?

birkaç gündür şunu düşünüyorum; insandan başlayıp cinsiyet, din, ırk, dil, cinsel tercih, kültür, maddi durum… ve benzeri konu başlıkları altında sınıflandırılmış şemada ben neredeyim?

türküm, müslümanım, erkeğim, heteroseksüelim, üniversite mezunuyum, beyazım, türkçe konuşuyorum… yani türkiye sınırları içerisinde hep avantajlı taraftayım. istesem bu meziyetlerimle övünebilir, benim gibi olmayan azınlıklara ev sahipliği taslayabilirim.

sizin tarzınız ne bilmiyorum ama ben insanlara notumu verirken yukarıda saydığım kıstasların hiç birini baz almam. benim için insanın yaptıkları, başarıları, karakteri önemlidir. evet türküm, ama hiçbir türkü sadece türk olduğu için bir başka milletten olandan ayrı tutmam. bu övünülecek bir şey değil çünkü. hepimiz dünyaya senegal’ li olarak da gelebilirdik. türk olmanın kötü bir şey olduğunu falan savunmuyorum, yanlış anlaşılmak istemem. ama bu kimlik benim gözümde bir başarı değil. aynı durumu yaşıyor musunuz bilmiyorum ama ben son zamanlarda çok fazla ‘ ne milletsin? ‘ sorusuyla muhatap oluyorum. inanın çoğu zaman cevap bile vermiyorum. alt kimlik olayı kadar rahatsız edici bir muhabbet varsa o da hemşerilik muhabbetidir. aynı ilin sınırları içinde doğduğu için birbirine sempati duyan insanlardan değilim. siyah-beyaz ayrımı konusunda nispeten rahat bir ülkede yaşıyoruz. en azından ben bugüne kadar çevremde böyle bir olaya tanık olmadım. ama diğer ırkçılık mevzularında başkalarından aşağı kalır yanımız yok. etrafım özellikle ermeni, yunan ve rus asıllılara kötü gözle bakan insanlarla dolu. ellerinde olsa hepsini bir gemiye bindirip uzaklaştıracaklar türkiye’ den. din konusundaki ayrımcılık çok daha tehlikeli bir noktaya geldi. bırakın gayrimüslimlerin dışlanmasını, müslümanlar arasında bile iyi müslüman- kötü müslüman ayrımı, mücadelesi var. ben daha çok küçükken annem toplum içinde dini konulardan konuşmam, kimseye bu konu hakkında soru sormamam, insanların dinleriyle ilgilenmemem gerektiğini öğretmişti. o zamanlar herkesin annesi çocuklarına bunları söyler, herkes benim gibi düşünür zannediyordum. 4 gün önce arkadaşlarımdan bir tanesi neden cuma namazıma gitmediğimi öğrenmek için yirmi dakika sorguya çekti beni. verdiğim cevapları hatırlamıyorum bile çünkü o an düşündüğüm tek şey içinde bulunduğum durumun trajedisiydi.

aslında anlatmak, örnek göstermek istediğim daha çok şey vardı ama biraz fazla uzattığımın farkına vardım. dikkat çekmeye çalışıyorum; sizce de bazı değerlerimiz ortadan yok olmuyor mu? çok fazla sınıfa ayrılıp birbirimizden uzaklaşmadık mı? ‘ herkes suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masumdur ‘ sözü, ‘ herkes masumluğu kanıtlanıncaya kadar potansiyel suçludur ‘ a döneli kaç zaman oldu?

yunus emre’ ye kulak ver;

(bkz: yaradılanı sev yaradandan ötürü)

oda;http://www.haxball.appspot.com/?roomid=0b74efe6518f5b2e23d2570a8c5bdbff08313e8bcdc9eb5eec1ea42713f858e1&pass=1

şifre; şifre.

edit: kapattım odayı.

endüstri mühendisliği kulübünün çıkardığı dergiyi internet sitelerinde yayınlamaya başlamışlar;

http://iec.cankaya.edu.tr/mega/index.html

ne güzel şey di mi!

pc de oynaması bir hayli zor olan oyundur. 6x10^4 kombinasyon denedikten sonra en uygun klavye yerleşimini buldum ama bu haliyle bile çok zorluyor.

tracklist pek hoşuma gitmedi. özellikle guitar hero’ nun metallica versiyonunu oynadıktan sonra buna geçince insan hayal kırıklığına uğruyor doğrusu. yine de gaza getirici, klavye kırdırıcı şarkılar var içerisinde.

oyunu eğer laptopta oynuyorsanız bir süre sonra tuş takımlarınız ısındığı için patlamaya hazır gitar havası katıyor. canınız yanıyor ama hayranlarınız için çalmaya devam ediyorsunuz. ben devam ediyorum en azından. hayranları hayal kırıklığına uğratmamak lazım sonuçta.

p.s bu oyunu yarım saatten fazla oynadıktan sonra sakın ola aniden ayağa kalkmayın. odadaki her şey üzerinize geliyor gibi hissediyorsunuz. biraz kalın bilgisayarın başında, ne bileyim bir angry birds falan açın ondan sonra kalkın.

(bkz: o sana bayılıyordu sanki)