maliyeci

(bkz: sozluk nedir sorusuna alternatif cevaplar)

defalarca yazmışımdır ama tekrar yazıcam bunu. tuzluk tüm çabalarıma ve haftalarca gerektiğinde yazarlara tek tek ulaşmaya çalışmama rağmen gittikçe azalan bir ilgiyle yazı sayısında düşüş yaşadı. nihayetinde geçen hafta için sadece 1 yazı elime geldi. 2 haftada ise toplam 3 yazı geldi. bu şartlarda bir dergi çıkarmak akıl karı değil. gözlemlediğim daha kötü olay ise şu ki yaklaşık bir aydır derginin can çekiştiğinden bahsediyorum, en son 1 hafta önce derginin artık çıkmayacağını da yazdım ama gördüm ki umursayan da yok. nerden çıkartıyorum bunu? ota boka sayfalarca entry düzen biz bu konuda iki tane görüş bildirmemişiz. bunun manası okuyanı da yok demek. eskiden en azından yazarlar kendi çalıp kendileri oynuyorlardı. öyle böyle gidiyordu dergi. şimdi onu yapan da kalmadı. yazı gönderen de kalmadı. bu şartlarda tadında bırakmak, bokunu çıkarmamak en mantıklısı. biraz sitemkar gibi oldu sanki ama idare edin. "niye okumuyosunuz ulaan", "niye yazmıyosunuz" der gibi oldu farkındayım. ama öle demek istemiyorum. vadesi buydu,bir gün dağılması kaçınılmazdı,oldu bitti gitti.sağlık olsun.

bu kadar hafta emek veren herkese teşekkür ediyorum. bir başka sonda görüşmek üzere.

kahraman yeti’nin bir çok farklı oyunda ve bölümde penguenlerle geçen maceralarından oluşan çok zevkli animasyonlar zinciri. yetisports.net adresinden bulabilirsiniz oyunları.

metin oktay ve hakan şükür desek yüzde 90 ı oluyor heralde.yaşayan efsanenin kadrini kıymetini bilmek lazım.

ankara’nın ismini vermek istemediğim bir semtinde bulunan halı yıkamacıları. evlerin posta kutularına attıkları tanıtım broşürlerinde "dünyanın en duygusal halı yıkamacıları" şeklinde ibareler ve yetmezmiş gib arka yüzünde de gülmekten yerlere yatıran bir şiir var. yıkamacıların verdiği poz ise görülmeye değer.

makbule-izzet aşkı ve ağırlaştırılmış çekimler,alta döşenen müzikler artık baymış,insanı zorla kumandaya sevk etmeye başlamıştır.

öyle ya da böyle izletiyor kendini ama düşündüm de bugunkü bölümde sertaç yine "proje insanı" kimliği ile ortaya çıkınca, ata demirer’le ikisinin her bölümde köşeyi dönmek için çevirdiği dolapları özlemişim, onu farkettim.

başlık altı giri yoğunluğundan görüldüğü gibi türkiye’yi bölmeye çok müsait bir alandır bu. bu olay bize dış mihrakların bir oyunudur. gelin ülker metro, çokonat, çikolatalı gofret, rulokat, milka m-joy, kinder sürpriz, eti puf seven insanlar olarak birbirimize saygı gösterelim. çocuklarımıza daha temiz, daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için bunu yapalım.

küçük yaşta çocuğunu çalıştıran,dilendiren baba modeli icraatı.

her zaman, her fırsatta söylerim.bir çikolatalı gofretten daha iyi bir şey varsa, o da birden fazla çikolatalı gofrettir. uzun lafın kısası ülker çikolatalı gofreti sevmeyen bir insanın hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

sanırım uzunca yazdığım entryden anlaşılmamış. tuzluk artık çıkmıyor,çıkması da gündemde değil. özellikle yazarlara duyurulur.

akşam akşam başıma gelmiş ilginç olay. spamler cebe de sardı iyiden iyiye. mesaj aynen şöyle:

"bugun saat 21:00’da skyturk tv’deyim. genç parti genel başkanı cem uzan."

24. sayı maalesef yayınlanamadı çünkü posta kutumda tek bir yazı vardı pazartesi günü baktığımda.şu anda toplam 3 yazı var elimde 24. sayı için. bu durum son 6-7 haftadır artan biçimde devam etti. tuzluk artık sanırım miladını doldurdu. en azından bir araya ihtiyacı olabilir yazarların. şu an itibariyle yeni bir sayı çıkması söz konusu değil. tüm yazarlara, büyük emeklerine, çabalarına sonsuz teşekkürler. ve tabii ki sevgili okuyucularımıza.

patladığı dönemlerde bir de tayfun vardı. o da aynı şekilde kayboldu gitti.

(bkz: enlarge your frame)

yazarların algı seviyesi hakkında ciddi endişelere gark oldum.ironiden anlamayan sevgili bilgiçler hepinizi tebrik ediyorum. hele bakın şu istatistiğe:

http://www.bilgisozluk.com/stats.asp?stat=2

willy -14 yemiş.helal olsun size.

zippo gibi açılan pakediyle, metalik gri rengiyle gözdem pakettir.normal malboralar içine konup konup taşınasıdır.

ingilizce yıllık.

kenan doğulu’nun eurovision’da shake it up şekerim’i söylerken araya kattığı yaran cümle.

benim tesellim "we don t come here to sit lets.." şeklinde bir atraksiyona kaçmadı. buna da şükür.

hiç bir şeyle değil shake it up şekerim şarkısındaki "let me see your hands" kısmıyla beni gülme krizlerine sokmayı başardı.gecemizi şenlendirdi,sağolsun varolsun.

(bkz: şeykit apse kerim)