karall

rizede eskiden uzun süren yagmurlarin ardindan genesin acmasi icin genclerin toparlanarak tekerlemeler söyleyerek dualar ederek ciktiklari günes duasidir.. efendim sonra diyorlar bu adamlar niye ters herkes mersine gider onlar tersine yok efendim akillari on ikiden sonra calisir..
neyse konumuza dönelim gencler toplanirlar her evden yag peynir misir unu alip mihlama yaparlar beraberce yerler.. kalanini da yüksek bir yerden asagiya dökerler bir dagin tepesinden mesela.. sonra dua ederler tekerleme gibi kismen kafiyeli olan dualar.. örnegini de yazalim bari..


"babra bubrik ne’ster
kaşuk kaşuk yağ ister
folden yumurta ister
tekneden kaymağ ister
verenun oğli olsun
vermiyenun kör topal kizi olsun
allah’tan güneş ister"

"bubirdağım bur ister,
kaşık kaşık yağ ister,
kadelden kaymak ister,
un torbasından un ister,
kintamandan tuz ister,
allah’tan kirmizi güneş ister"

"allah’dan güneş isderuz
hanunnardan gaymag isderuz
verenun teknesine bereket
vermiyenun teknesine başum gadar
bir kokmiş siçan düşsun "

"heyva heyva kış çıksın da yaz gelsin,
tepeler güneş ister,
irmaklar serin ister,
tekneler kaymak ister,
kaşık kaşık yağ ister,
petek petek bal ister,
verenun ocağı şen olsun
vermiyenun ocağı siranluk*kalksun"

"kuçkuçura ne istersin
yağ isterim bal isterim
allahtan güneş isterim
verisan ver gidelim
vermesan kov gidelim
verenin teknesine bin bereket
vermeyanınkine de başım kadar bir pospol (sıçan)"

ve ayrica adamakilli müzik yapar istanbullu bir alternative rock grubu..
dinlemenizi tavisy ederim. ahan da siteleri..

http://www.myspace.com/babrabubrik

olay rizede yasli bir amcanin igne vurdurmak icin gittigi bir eczahanede gerceklesir. amca iceri girer ignesi oldugunu söyler pansuman odasina gecer ve olaylar gelisir...

eczaci: merhaba amca hos geldin ignen vardi degil mi?
amca: he usagum yignem varidi ne deyile onda penisilin he he penisilin..
eczaci: tamam amca sen söyle uzan ben igneyi hazirlayayim.
amca uzanirken eczaci da igneyi hazirlar..
eczaci: amca dün hangi taraftan vurmustuk igneyi sagdan mi soldan mi ?
amca: niye sorayisun usagum?
eczaci: bu simdi agir bir igne amca iki gün üst üste ayni taraftan vurursak iyi olmaz morarir iltihap da yapabilir sikinti olur sonra dün sagdan vurduysak bugün soldan vuralim bigün bir tarafa diger gün diger tarafa.
amca: yahu farketmez sen vur usagum sagi da bir soli da..
eczaci: amca olur mu öyle sey?
amca: torinum ben yengene kirk senedu ayni yerden vuriyirum bisey oldugu yok sen vur bise olmaz!!

seklinde gelisen diyalogdur. aynen yasanmistir

agdaki balik gibi
agzimda dilin
birak o yabanci dilleri
türkce öpüselim

bir cevdet karal siirini hatira getiren baslik..

altmis sekiz kusagi icin kullanilan bir tabirdir.

etimolojik takintilar ve kavramlar siklikla söz konusu oluyorsa ipucu veriyor olmasi muhtemel anlardir azizim..

refia efendi öyle cekti kim zenden
hatmeylese mushafi sure-i nisa´yi görmez gecer...

eskiden evlerde marangoz yapilari namaz tahtalari vardi. efendim bunlar bir metreyi askin üc dört parca kalasin yanyana getirilip birbirine eklenmesiyle yapilirdi. uc taraflari genellikle oval yada oyma desenli olurdu eklenen parcalari alttan düzgün tahta parcalariyla desteklerlerdi eskiler. basina ortasina sonuna cakarlardi tahtalari yatay sekilde bir nevi ayak mukabilinde.. bizim namaz tahtasinin ücüncü parcasi tam olarak en arkaya eklenmemisti o yüzden namaz kilarken namaz tahtasinda tahtada biraz ilerde durmak gerekirdi.. kücükken hem üstünde kildigim namazlari tam gerisinde kilardim ve özellikle rüküdan kalkarken tahtanin önü kalkardi. cok hosuma giderdi malum cocukluk iste sanki kasim ayinda cilgin karadenizde hamsiye cikmis havasi verirdi namaz tahtasi dalgali bir denizde inip kalkan taka hesabi.. ne günlerdi be.. simdi mi ? cok uzun hikayesi var dedelerimiz ayak nasirlastirmis üzerinde kac kusak namazini eda etmis bizden bilmiyorum, kac kisiye sahitlik edecegini de..

özledim mübaregi senede bir kac kere nasip olur onun üzerinde namaz kilmak ve özletir kendini.. iste böyle bir sey namaz tahtasi..

eskiler bunu yokusu bol dogu karadenizde namaz tahtasi ile yaparlardi.
topraklari bol olsun.

üc lisan yani osmanlica arapca ve farsca.

insan de adem´den al
kadin de adem´den oy
o ne güzel elmadir
yemem yan cebime koy.

misralarinin muhatabi olan ege kemikleri.

e malum

zen merde civan pire keman tirine muhtac
eczayi cümle cihan birbirine muhtac.

bir ayagi cukurda olup cok az vakti kalan, ölüme yakin olan ya da en ufak seyleri bile zihniyeten degistirmeye mecali ve vakti kalmayan kisiler icin söylenir...

-ulan su bizim urnet teyzeyi bi imana getirsek ne sevap aliriz degil mi len?

+urnet teyze mi lan onun tenesire bi osuruk borcu kalmis bosveeeer...

(bkz: tenesire bir osuruk borcu kalmak)

hazreti mevlana`nin mesnevi serifte asagidaki misralarla anlattigi bayramdir.

korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür öküzlere ölüm günü...

dört unsur
(bkz: toprak )
(bkz: su)
(bkz: hava )
(bkz: ates)

bir iki zımpara vuruşuyla veyahut törpülemekle giderilemeyecek kadar meme yapabilen , derdine düçar olana bela okutup kıça peyda olan lalekarane bir hastalıktır efendim...

dördüncü murat devrinde yeniçeri askerlerinin evlenmesi kesinlikle yasaktı ve bu zevatın rutbesinin bir nişanesi olaraktan kulaklarına küpe takılırdı. padişaha ve devlete olan bağlılıklarını bir nevi simgelemek ve buna müteallik olan her şeyi kulaklarına küpe etmeleri için...

tabi insan bu! aşık da olur maşuk da leyla da olur mecnunda keza... bu yasağı çiğneyip evlenen eşhas kulaklarına küpe etmeleri gereken şeyleri unuttukları, işlerine iş kattıkları hasılı olayın ciddiyetini unuttukları için kulaklarındaki küpe koparılıp alınırmış ve ordu ile olan ilişikleri kesilip anlaşmaları feshedilip kendileri de def edilirmiş...

çekilip alınan küpe kulakta bir kesik, bir yara peyda eder ve olayın akabinde yukarıda mezkür zat da hayatının devamına bu hatasından dolayı kesik kulakla devam edtmeye mecbur kalırmış...

hakkında konuşanlarda "oooo o mu? eski kulağı kesiklerdendir, görmüş geçirmiştir, tecrübe sahibidir vesselam" deme babında bu deyimi kullanır olmuştur...

aslı "eski kulağı kesiklerden" olan deyimdir.

(bkz: eski kulağı kesiklerden)

fatih akın’ın crossing the bridge, sound of ıstanbul adlı filminde türk müziğiyle roman müzüğini kıyaslayan göbekli kel müzisyen..

hakkında çok şey söylenebilecek bir tarih ve akın eldes’in cango adlı albümünden düşüncelere garkeden bir şarkı.

yoğurt ve süzme ile en güzel kombine olabilen tatlıdır kanımca tatmayanlar tatsın derim...