hakki bashar

yanıbaşında sırbistan diktatörü slobadan milosevic tarafından gerçekleştirilen soykırıma sesini çıkarmamış bir topluluktur. bir de demokrasiden bahsetmektedirler bunlar, "ermeni soykırımını tanıyın", "kürdistan kurulsun" "o zaman alırız sizi" falan diye keklemeye çalışmaktadır canım ülkemizi. o kadar boktan bir topluluktur ki, şu anda delip geçen küresel krizde "ben bilmem arkadaş kendi götümü toparlarım herkes kendi başının çaresine baksın" havası esmektedir bu topluluğa üye olan büyük ülkelerde. dağılma süreci başlamıştır yani. dolayısıyla zaten üzülmüyorduk üye olamadığımız için ama böyle bir topluluk yakında tarihe gömüleceğinden üzülen az sayıdaki, zaten olmaması temenni edilen 2nci cumhuriyetcilerin bile üzülmesine gerek kalmadı.

kendisi 12 aralık 1997 tarihinde siirt’deki bir mitingde ziya gökalp’in 1912 yılında balkan savaşı için yazdığı asker duası’nın değiştirilmiş bir versiyonu ile, orduyu öven dizeyi söylemeden, yerine "minareler süngü kubbeler miğfer camiler kışlamız müminler asker" mısralarını eklediği için diyarbakır devlet güvenlik mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. yargılama sonucu türk ceza kanunu’nun 3122 maddesinden "halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçunu işlediği gerekçesiyle dört ay hapis cezasına çarptırılmıştır. devamlı olarak kendisinin düşünce suçlusu olduğundan hapis yattığını, bir şiir okudu diye hapis yattığını ima etmektedir mitinglerinde. "o zaman demokrasi olmadığından beni hapis yatırttılar" demeye getirmektedir ve mağdur rolü ile saftirikleri kandırmaya çalışmaktadır. bu sebeple de akp tarafından konuşan türkiye sloganı ortaya atılmıştı 2002 genel seçimlerinden önce. şimdi, her zaman laik cumhuriyet’e karşı savaş başlatacak nitelikteki bu dizeleri söylemesinin demokratik hakkı olduğunu savunan rte’ye birkaç soru sorulmalı;

1) neden "ampul tayyip" sloganı atan lise öğrencileri demokratik hakları olan konuşma özgürlüğünü kullanmalarına rağmen hapis cezası aldılar?

2) neden "allah cezanızı verecek" diyen çocuk koruma ekipleri tarafından tartaklandı?

3) neden anamız ağladı çiftçisi size soru sorup, derdini anlatırken adamı azarladınız?

4) neden anamız ağladı çiftçisi mersin’de mitinge geldiğiniz esnada polis tarafından alıkondu?

5) neden yemekteyiz programının sonucunu öğrenmek için bu vakte kadar ayakata kalan canım annem bana iyi geceler dilerken bilgi sozluk’te iktidar aleyhine entry girdiğimi görünce "yavrum iktidar aleyhine mi yazıyorsun?" diye sorarken bana korkulu gözlerle bakıyor?

tabiki de bu soruların cevaplarını vermesi gereken türkiye cumhuriyeti başbakanı değildir ama en azından neden kendisinin söylemindeki demokrasi ile yapılanlar arasındaki çelişkilerin, kendisine kanal 24’te canlı yayında sorulmasını istediğim türkiye cumhuriyeti başbakanı.

18 mart çanakkale zaferi ve şehitleri anma günü’nde bugün dikkat çeken bir kaç şey vardı ülkemizde;

1) çanakkale’de yapılan törende, diyarbakır’dan gelen lise öğrencilerinin yanlarında getirdikleri türk bayrağını, öğrencilerden birinin öpüp alnına koyduktan sonra genelkurmay başkanı orgeneral ilker başbuğ’a vermesi, genelkurmay başkanı’nın aynı şekilde bayrağı öpüp alnına koyup kabul etmesi,

2) yine aynı törene genelkurmay başkanı’nın ve kuvvet komutanları’nın kara yoluyla, başbakan recep tayyip erdogan’in ise helikopter ile gelmesi

3) genelkurmay başkanı’nın çelenk koyarken tezahürat ve alkışlarla bu işlemi gerçekleştirmesi, başbakan’ın aynı işlemi yaparken kimseden çıt çıkmaması,

4) şehitliklerin birinde anma yapılırken, şehit ailelerinin bu anma törenine hiçbir devlet yetkilisinin katılmaması sonucu dayanamayarak feryad etmesi.

sanırım cumhuriyet tarihinde ilk defa şehitleri anma günü medya tarafından fazla dikkate alınmamış ve geçiştirilmiştir yaklaşan seçimler sebebiyle. hatta yandaş medya olmayan(!) atv ana haber bülteninde ilk haberini başbakana suikast girişimi diye vermiştir. halbuki diğer kanalların yaptığı gibi, pek bir objektif(!) olan atv ilk haberini şehitleri anma günü diye yayınlayabilirdi.

burada amaç iktidarı veya yandaş olmayan(!) medyayı 18 mart şehitleri anma ve çanakkale zaferi günü üzerinden eleştirmek değil. canını, vatanını müdafaa etmek için verenlerin ve biz türk milletini mustafa kemal atatürk ile tanıştırmış olan savaşın zafer gününün yıldönümünün ne kadar geri plana atıldığını ve devlet büyükleri tarafından ne kadar umursanmadığınının üzüntüsünü göstermektir.

süper bir sineması vardır.
(bkz: arcadium cinebonus)

(bkz: arcadium cinebonus)

gazze’de ya$anan dram ile alakali ekabir insanlarin e$leri ile bir toplanti duzenlendi ve emine erdogan bu toplanti esnasinda konu$ma yaparken agladi.

independence’in #838585 no’lu entrysinden alintidir.

hanimefendi’ye sorulması gereken şu;

hükümet yanlısı vakit gazetesi’nin, akp’yi pek bir sever yazarı hüseyin üzmez, 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettikten sonra, adli tıp raporunda ışık hızıyla kendisinin lehine karar verilip adamın salıverilmesi olayında kızın durumuna neden ağlamadınız? neden bir sürü kişi buna tepki verdi imza kampanyaları düzenledi de siz ağzınızı açıp tek kelime etmediniz? gazze’deki çocuklara ağladınız, neden bu kızcağıza ağlamadınız? bu da bir cocuk değil mi?

son söz;

ilk önce kendi pisliğimizi temizleyelim daha sonra başkalarına yardım edelim!

"sozlukte ukdenin ne olduğunu bilen çok yoktur, yine de veriyim belki birşey çıkar" diyen bilgiçlerin, ukdelerini siklemeden yazdıklarından kaynaklanan durum. geri dönüşü yoktur. yoksa var mı? ben de mi ukdenin ne olduğunu bilmiyorum? hayıırrr!!!

#706377 nolu entry’nin sonundaki abkz ile entry’nin son cumlesi o kadar guzel kafiyeli olmus ki, sunlari yazarken zorlanıyorum cunku hala guluyorum. aynı zamanda ogrendim ki bass gitar calarmis, daha da bir sevdim.

bir zamanlar sinemaya bilet aldığımızda dua ederdik "allah’ım yalvarırım onumdeki koltuga uzun biri oturmasın" diye. daha sonra 5m migros’taki sinema insa edildi ve bu sorun ortadan kalktı. fakat cayyolu, ümitköy tarafında oturan sinemaseverler icin gidis gelis bir facia oluyordu. 2004 yılı basında cayyolu’nun gobegine kucuk bir alısveris merkezi kuruldu sonraları, arcadium. bir de baktık ki, icinde bir de sinema var bu kucuk ama dolu dolu olan avm’de. iste o sinema su ana kadar ankara’nın gelmis gecmis en guzel sinemasıdır, adı da arcadium cinebonus’tur.

arcadium cinebonus, kodamanların dahi rahatca oturabilecegi, kafanı rahatca koltuga koyabilecegin sekilde dizayn edilmis arkası uzun koltukların bulundugu, koltuklar arasında kola, su vs. koyabilecegin yerlerin bulundugu ve filme girmeden ve film arasında haslanmıs mısır, patlamıs mısır, fazla fazla cikolata cesiti ve benim icin en onemlisi, neredeyse hic bir yerde bulunmayan alaska frigo satan kantini olan güzide bir sinemadır. bunun yanında tum salonlarının en arka koltuklarında, sevgili koltukları vardır ki, ortadaki kola vs koyma yeri yukarıya cekilerek kaldırılabilir. toplam 7(yedi) salonu vardır. normalde farklı olarak yedinci salon en buyuk, birinci salon en kucuk olanıdır. yeni filmler yedinci salondaki muthis ses duzenegiyle birlikte tadından yenmez durumdadır. altıncı salonu ise 3d filmlerin gosterildigi salondur.

pazartesi ve persembe gunleri gnctrkcll kampanyası uygulanır. carsamba gunleri halk gunudur. diger gunler ise ogrenci 10tl, tam ise 12 tl’dir.

menuleri xlarge, large, medium, small yerine sırasıyla king kong menu, arnold schwarzeneger menu, brad pitt menu, danny de vito menu diye adlandırılmıştır.

onceden yazdıgım gibi, ankara’nın gelmis gecmis en iyi sinemasıdır. kaldı ki, ondan sonra yapılan cepa afm, armada sinemaları, ata on tower ve panora cinebonus yanında sıfırdır.

bu kadar sevgi kelimelerinden sonra elestirilmesi gereken bir tarafı vardır arcadium cinebonus’un. ne yazık ki bu kadar övdügüm sinema batman dark knight filmini 2(iki) salonda birden vermesine ragmen, ikisinde de türkce dublajlı vermistir. heath ledger’ın joker karakterinin sesini 5 hafta otel odasından hic cıkmadan calısması ile bunu arcadium cinebonus ses kalitesiyle izlemek isteyen bizleri muthis hayal kırıklıgına ugratmıstır.

ana muhalefet partisi chp’nin lideri deniz baykal’ın, kotu sohretli basbakanımız recep tayyip erdogan’a, rte’nin "bana krizden korunmak icin oneri sun, uygulamazsam siyaseti bırakırım" soylemine karsılık 7 madde onerdigi, buna karsilik rte’nin "hadi len ordan, sen kendi isine bak" sozune karsi, yillarin muhalefeti deniz baykal’in artik kendini tutamayarak sarf ettigi kotu tumce. bunun yaninda ayni zamanda rte "iktidar olmak icin kırk fırın ekmek yemen lazım" demis, muhalif deniz ise "bence sen kırk fırın ekmek yesen adam olamazsın" demistir. simdi, basbakanin cahil cuheylaların oyunu mahallenin saf, temiz yurekli, gucsuzun yaninda, guclunun karsisinda kabadayisi pozlari ile aldigini cumle alem biliyor, yani rte icin gayet alisilageldik laflar. fakat tek kurtulus gibi gorunen muhalefet partisi chp’nin liderinin bu tip laf oyunlarina aynı kabalıkta degil, daha akilci bir sekilde cevap vermesi istenilmektedir kanımca.

yemekteyiz programi sayesinde ogrendigim ve yine yemekteyiz programi sayesinde, beyaz show’dan tutun da seda sayan’in programina cikmis karadeniz oyunu. yillardan beri populer olan horon, ankara havasi vs. gibi oyunlarindan sonra yeni bir kan. yalniz yavas yavas boku cikmaya basladi.

radyo spor’da dinledigim mac sonu yorumlarinda, tahmin edilecegi uzere tum yorumcular galatasaray’a verdi veristirdi. tamam, herifler ligde sondan ikinci takimdan 5 yediler. fakat hatirlarmisiniz mac bitiminden 12 dakika once galatasaray durum 3-2 iken bir penalti kacirdi, asiri baskili oynadiklari macta adam penaltiyi kacirdi. ya bu gol olsaydi? mac 3-3. baskili ve 3-1 den durumu 3-3’e getiren galatasaray muhtemelen bir gol daha bulur ve mactan galip cikardi. peki o zaman yorumcular nasil yorum yapacaklardi? fakat tabiki bunu hicbir zaman bilemeyecegiz. cunku penalti gole cevrilemedi, hem belki cevrilseydi kocaelispor daha da gaza gelip durumu 6-3 yapacakti.


(bkz: kelebek etkisi)

ebru salli ile ilgili bir video’da;

muzafferdabak (1 month ago):aslında she’s looking like da olur lan, monster gibi bakıyosa looking like olur, monster gibi gözüküyosa looks like olur. ibişaleyhüsselam ne şekil yapıyon elin bellasına.

fransuaking (1 year ago) :looking like olmaz looks like olur turkishbella

turkishbella (1 year ago) :she’s looking like a monster!

(bkz: my bloody valentine)

2009 yilinda dunya sinemalarinda yayinlanmaya baslanmis bir korku filmi. fragmanlarinda ikinci kalite bir amerikan filmi gibi gorunuyor. filme gitmeyi cekici kilabilecek seylerden biri turkiye’de, 13 subat’ta yayina girmis olmasi idi. vasat fragmaninin yaninda afisindeki ne udugu belli olmayan maskeli bir adam olmasi izleyiciyi filme cekmiyordu. bu filme gidilmesinin en buyuk sebebi, tabiki de 3d teknolojisini artik sinemada yenilik arayan kisilere sunmasiydi. fakat sunu soylemeliyim, filmin senaryosu ve konusu da dusunuldugu gibi kotu degil. bol kanli, gerilimli, "katil kim?" sorusunu kendi kendinize sormanizi saglayan filmlerden. 3d’yi de unutmamak gerekir. ankara’da arcadium cinebonus’da keyifle izlenilebilecek iyi bir film. bilet fiyati; 15 tl imdb notu: 6.5

ilk olarak 24 haziran 2008 yilinda amerika’da abc televizyonunda yayina baslamis. program santa clarita, california’da cekiliyormus. gelgelelim bizim wipeout’a. show tv’de yayinlanan asuman krause tarafindan sunulan yeni bir yarisma programi. wipeout turkiye diye geciyor aslinda program adi ve hernasilsa daha onceden ulkemizde yayinlanmis olan amerikan kokenli fear factor yarismasi gibi bu da arjantin’de cekiliyor. . her program 16 kisi birbirleriyle yarisiyor. hoplayarak, ziplayarak, yumruk yiyerek ve tarzanvari hareketlerle toplam 5 parkur gecerek 50.000 tl’lik buyuk odulu kazanmaya calisiyorlar.

teknik detaylardan sonra biraz elestiriyi de hak ediyor.

oncelikle asuman krause’nin, yarismacilarla tanisirken yarismacilarin iddaali soylemlerine, "ne diyo lan bu", "hassittir lan", "kendini ne bok saniyon" tarzindaki kas goz hareketlerini abartili ve kameraya direk bakarak yapmasi, yapmacik otesi. yarismacilar ilk parkurda sudan kaymaya baslamadan once anirarak isimlerini daha dogrusu rumuzlarini ve daha sonra da sloganlarini soyluyorlar. sunun gibi;
(bkz: ben he-man’im golgelerin gucu adina)
(bkz: ben yerli tom cruise acilin kizlar ben geliyorum)
hayir simdi tamam, guzel rumuz koydunuz da niye aniriyorsunuz, slogan neden sacma? bu arada cok komik rumuzlar ve sloganlar olabiliyor nadiren.

neticede, yine bir kultur uyusmazligi ve yozlasmislik. fakat kriz nedeniyle ulkemizde gulmeyen yuzlere tebessum koydurur kanimca. kriz demisken; yarismaya katilan birkac kisi "50.000 tl’yi kazanmayi cok istiyorum kredi kartı borcum var" dedi.

vatan gazetesinde, cumartesi haric hergun, ikinci sayfanın sag ust kosesinde kadin erkek iliskileri hakkinda yazan kose yazari bayan. erkeklerden devamli dana olarak bahseden kisi. yazdiklari o kadar dogru cikiyor ki, ya gercekten cok fazla erkek tanimis biri, ya da kendisinin deyimiyle "dana"larla fazlaca hasir nesir olmus cok sayida kiz arkadasi var ve yazilarinda onlardan ilham aliyor. evine vatan gazetesi alan bilgiclerin es gecmemeleri gereken bir kose yazari.
(bkz: severek izliyoruz)
sahsen sevmedigim tek yonu, yazilarinda gulme belirtisi olarak heh heh heh kullanmasi, ama ehuehue yazmasindan iyidir.

son of the beach

(bkz: kiramam bu sozlugu)

sozlukten hic cikmadan, bilgisayar basinda yemek yerken, ders calisirken, uyurken(?!), hayatini idame ettirirken devamli entry girmek ya da okumak olarak degerlendirilebilir. bu derece cilginlik, bilgi alisverisi yapma acisindan cok guzel olabilir fakat kalici olmamalidir. soyle olabilir; 5 kir, 1 kirma.