confessions

gozlerihalacocuk

- Yazar -

  1. toplam entry 153
  2. takipçi 1
  3. puan 47650

flort zinadir

gozlerihalacocuk
öncelikle hepinize günaydın diyerek başlamak istiyor ve uykunuzu iyice açmak için ekliyorum : otobüste giderken farzedin ayaktasınız ve bir koltuk boşaldı siz oturdunuz o ne koltuk halen sıcak sizden önce oturanda karşı cins? şimdi ne oldu? zina yapmış oldunuz. geçmiş olsun.

etom

gozlerihalacocuk
şimdi sezar ın hakkı sezar a demişler, ya da dememişler ben diyorum ya da başka şekilde demişler de benim aklımda böyle kalmış umurumda değil. her ne kadar sevmesek anlaşamasakda ortada bir gariplik var toplu bir gariplik var. bir grup açılıyor facebookta etom ben açmadım diyor. ( kişisel iletisine bile yazmış ) ama bu grup üzerinden eleştiriliyor. etom un bu grubu açtığı ispatlanana rağmen en azından bu konuda etom masumdur.

ezilenlerin pedagojisi

gozlerihalacocuk
kitabın yazarı paulo freire kendisini ezilenlerin eğitimine adamış bir eğitimcidir. bu kitapta ezilenlerin eğitiminden öte bir siyaset tarzı önermektedir. kitap ucuzdur orijinali 10 ytl sanırım. alıp okunasıdır.

günümüz eğitim sistemini bankacı eğitim olarak niteler freire ve bu eğitimin ezilenleri nesneleştirdiğine inanır. öğretmen herşeyi bilir öğrenci bir şey bilmez. öğrenci boş bir banka hesabıdır ve öğretmen bu banka hesabına yatırım yapar, gerektiği zamanda bu yatırımı çeker.(sınav denilir adına).

kısacası ufuk açan bir kitaptır.


freire’ in yazdıkları ve yaptıkları türkiye’ de alıştığımız alıştırıldığımız yol gösterici düşünce ve uygulamaların tam zıddı. özgürlük bir şeyler yapılarak varılacak bşr yer değil, yapılanın özünde olan bir şey. bu kitabın benimki kadar başkalarının da dünya görüşünü temelden etkileyeceğini düşünüyorum.

gündüz vassaf/cumhuriyet kitap

the wall

gozlerihalacocuk
kaçışlar kendinden olmadığı sürece pek bir anlamı olmaz kendinden kaçmaksa "biz"e yakışmaz. gerçekleri görüp kafamızı gömeceksek bir toprak parçasına ne anlamı vardı onca bedellerin? biz ki devekuşlarının boyununa yapışmış çekmeye çalışırken yukarıya doğru, reva mıdır bize elini çekip o boyunlardan bize çıkarılması gereken bir boyun daha bahşetmek? her rahatsızlıktan kaçsak uzay felan olmaz mıydı mekanımız. mekanımız dünyadır bizim, küçük bir yansımadır sözlükte. eğer son söz söylenmeliyse bir veda yazısının sonunda gitme!

kimler var

gozlerihalacocuk
şimdi ben buraya neden yazıyorum çünkü benim isimim yok orada. yönetim mesaj veriyor sanırım oğlum bizim elimizi kana bulamadan çek git gibisinden ya da kalsanda kalmasanda sen bilirsin zaten yok gibisin. olsaydımda en altta olsaydım diyor muyum? kesinlikle evet!

#795241

manyak otobüs şöföru

gozlerihalacocuk
b : bir öğrenci alır mısınız?
mos : iyi ki cem yılmaz eğitim şart dedi ha!
b : anlamadım.
mos : sabahtan beri tam veren yok.
dh : auhduhusahauhauhauah
b : ama ama kimliğim var hede hödö ulan!
mos :tamam lan tamam geç otur, bu arada vali beyin evinde inecek var mı? ( otobüs vali konağının önünden geçerken)
dh : ahahahaahauhau
b : orospu evladı! arkada oturan kızda güzelmiş rezil olduk.

orospu çocuğu

gozlerihalacocuk
yanlış yapan ya da yaptığı düşünülen kişiyi annesi üzerinden "aşağılamak" için edilen küfürdür. feministler pek bir sinirlenirler bu söze haklı olarak. ama söyleyenin karakteriyle ilgili ciddi problemleri varsa bu söz ti ya alınmaz gülünüp geçilir.

lehistan mektubu

gozlerihalacocuk
nazım hikmet’in bence en güzel şiirlerinden biridir. içinde sosyalizm tasviri yaptığı mısralarsa belki de onca kitap boşuna yazılmıştır düşüncesini bile getirir insanın aklına.


sevgilim,gonca gülüm
başladi lehistan ovasinda yolculugum:
küçücük bir çocugum,
bakiyorum ilk resimli kitabima;
küçücük bir çocugum,
sevinçler içinde hayretler içinde;
küçücük bir çocugum,
bakiyorum ik resimli kitabima,
insanlari,hayvanlari,eşyalari
daha renkli ,daha güzel
yeni baştan keşfedecek

lehistan ovasinda bahar.

işiginda şahin olup uçasin gelir,
deresinde sazan olup yüzesin gelir,
yeşili çiğ çiğ yiyesin gelir.
bir bizim oralarib baharlari böyledir:
sesin var mi ,yok mu ,bakmaz
zorla türkü söyletir
uykunda bile yakani bırakmaz
girer,düşüne girer
güneşlerle yüklü dallar...
lehistan ovasinda bahar,bahar,bahar.

sevgilim,gonca gülüm,ah gonca gülüm
sokmak için fırsat kolluyor ölüm
çöreklenmiş sol memenin altinda;
rezillik olurdu,zulum mu,zulum
ayrılmak dünyadan bahar vaktinda.

sevgilim, dayı kızım, mamed’imin anası,
dedelerimizden biri
1848 polonya muhaciri.
belki o güzel varşovalı kadına, senin
ikizmiş gibi benzeyişin bundandır.
belki ben bu yüzden böyle sarı bıyıklı,
böyle uzun boyluyum,
oğlumuzun gözleri böyle kuzey mavisi,
belki de bu yüzden bu ova bana
bizim ovaları hatırlatıyor,
yahud da bu yüzden bu leh türküsü,
içimde, derinde, yarı aydınlık
uyuyan bir suyu kımıldatıyor.

lehistan’dan gelmiş dedelerimizden biri,
gözlerinde karanlığı yenilginin,
saçları al kana boyalı.
uykusuz geceleri borjenski’nin
benimkine benzer olmalı.
tıpkı benim gibi o da
çok uzaklarda kalan bir ağacın altında
unutmuş olabilir uykusunu.
onu da benim gibi deli etmiştir, deli,
her solukta alıp ta memleket kokusunu
memleketi bir daha görmemek ihtimali.

sevgilim
nerde,ne zaman hürriyet dövüşmüş de
ön safinda polonyali bulunmamiş?
bir zenci türküsü olacak,
harlem’de söylenen bir türkü.
kederli biraz,umutsuz degil,
karanlik gibi yumuşak.
eminim,bir zenci türküsü olacak,
harlem ’de söylenen bir türkü.
usullacik,usullacik okur onu anneler,
çocuklar uykuya korkusuz varır:
kapının önünde dolaşmaktadir
savannah’ta zenciler için ölen
ak kanatlı
polonyali atlı
pulavski kazimir

millletlerin baharıydıç
uzak kayaliklarda açan çiçeklerin
işikli baliydı hürriyet,
milletler arıydı
milletlerin baharıydı
bahardi,bir tanem
büyük bir bahar.
yürüdü macar ordusunun önünde
öfkeli ufacik bir ihtiyar,
lehistan’in en yeşil dali general bem...
paris’e gidebilsem,dayı kızı,paris’e gidebilsem,
yagmur yagsa o gün ögleden önce
ögleden sonra açsa güneş.
kızıl bir bayrak gibi inse akşam

varşova’dan getirdigim beyaz gülü
dombrovski vroslav’ın kabrine koysam.
biliyorsun,gülüm
en kutsal umudumuzun agaci
lenin’in memleketinde dikildi
fidandi henuz
karlı gecelerde onu bekledi
elleriyle ısıtarak sabahlara dek
büyük çekist cercinski felisk
yetmiş yedi milletin kanı
karişip ispanyol kanıyla
aktı ispanya topragina
dedim ya,dayı kızı,dedim ya
nerde,ne zaman hürriyet dövüşmüş de
ön safinda polonyali bulunmamiş?
öyle şey olmaz.
dövüştü sarı,genç aslanlar gibi valter(sverçevski)
saragossa’da o yaz.
dövüştü ölüme karşi
hayat gibi akıllı,kurnaz
dövüştü gülerek,şakalaşarak,
valter biliyordu ki,toprak
tel örgülerin önünde durdurulmaz
ve öyle karanlikta kaçak maçak degil,
ay işiginda,hatta gübegündüz
geçer sınır topraklarini pasaportsuz.
valter biliyordu ki
madrit’te çıkan yangın
varşova’yı yakabilir.
varşova yandi,gonca gülüm
varşova yandı.
gamali haçiyla paris’e girdi ölüm
moskova kapılarina dayandı.
kan aktı
hiçbir kitabin yazmadigi
hiçbir türkünün söylemedigi kadar.
stalingart’ta yüzgeri etti ölüm,
kovalandi inine dek
ve orda iki büklüm
can verdi.
valter ölümü yenenlerle beraberdi.

sevgilim,gonca gülüm,
başladi lehistan ovasinda yolculugum.
lehistan’da millet sosyalizmi kurmakla meşgul

sosyalizm
yani şu demek ki,dayı kızı,
sosyalizm
senin anlayacagin yani,
elkapisinin yoklugu deil de imkansizligi.
ekmegimizde tuz
kitabimizda söz,
ocagimizda ateş oluşu hürriyetin,
yahut,başkasi yel de ,
sen yaprakmişin gibi titrememek,
bunun tersi yahur...
sosyalizm,
devirmek daglari elbirligiyle,
ama elimizin öz biçimini,
öz sıcakligini yitirmeden.
yahut,mesela,
sevgilimizin bizden ne şan,ne para,
vefadan başka bir şey beklemeyişi...
sosyalizm,
yani yurttaş ödevi sayılmasi bahtiyarligin,
yahut,mesela,
-bu seni ilgilendirmez henuz-
esefsiz
güvenle
emniyetle
gölgeli bir bahçeye girer gibi
girebilmek usulcacik ihtiyarliga,
ve hepsinden önemlisi,
çocuklarin,ama bütün çocuklarin,
kırmızı elmalar gibi gülüşü
gögsümü kabartmıyor degil
dedelerimden birinin lehli oluşu...


2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol