confessions

freagl dreams

- Yazar -

  1. toplam entry 2592
  2. takipçi 2
  3. puan 41485

bazen

freagl dreams
nev’in insani eskilere kaybetmisligine goturen, yokolmus yanlarini hatirlatan, dirense bile ruhunun artik yerinde durmadigini hissettiren, bazen diyip etrafimizda dolastigini farkettiren, her dinlendiginde ben neden yasiyorum dedirten sarkisidir.

sen

freagl dreams
kalan gunlerimizde her gun bir kez okumaktan cekinmeyecegimiz hayinligimizin mimari buyuk ustanın vâlâ nureddine hitap ettigi her insana uyarlanabilir her duse ilistirilebilir siiridir.

ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün
artık seninle biz
düşman bile değiliz..

neylersin

freagl dreams
semah ve deyislerden olusan bir zulfu livaneli calismasidir el emegi goz nuru her turkunun arasinda ’nenni de nenni nenni has nenni nenni dost nenni nenni’ seklinde gecis vardir ve cokta hostur.

neden yaşamaliyiz

freagl dreams
zehirli dost nefeslerine ulasmak, kederlerinde bogulmak, ihanet edilmek, yalnızlıkta cizilmek ve en guzelide bu dunyanin vaad edilmis en buyuk en guzel en gercek odulune ulasmak icin seklinde aciklayip kisitli entrylerle idare edecegimiz gercek bir sorudur aciklanmasi guctur.

neylersin

freagl dreams
paul eluardin paris in ikinci dunya savasinda isgal edilmesini anlatan siiridir.


kapılar tutulmus neylersin
neylersin icerde kalmisiz
yollar kesilmis
sehir yenilmis neylersin
acliktir baslamis
elde silah kalmamis neylersin
neylersin karanlik da bastirmis
sevismezsin de neylersin

savinien de cyrano de bergerac

freagl dreams
benim aşktan anladığım,
bir karıncanın lastiğin altında kalması.

sen, hani harbiyenin hızlı adım yollarında
yüzüne binbir surat yapıştırıp yürüyen kız değil miydin?
hani renkli bir balon niyetine kement atıp bulutlara
karanlığı ve yağmuru yanında taşıyan
lolipop niyetine ruhunun karanlık yanını yalayan
sen değil miydin?
yarasını kazıp içine saklanan

benim aşktan anladığım inanmak
güneşin battığı varsayılan anlarda
umudu mumlarla kandırmak

yaşam durur istanbula yağmur yağıyorsa
zaman durur barbarostan trafik akmıyorsa
solar mısın böyle bir vakitte
kazıp çıkarsam yaranın içinden gizlice seni
zaman geçirmez bir kutuya koysam yüreğini
bulutlarını şişirip renk renk, yağdırsam
başkasına yanan yüreğini üfleyerek soğutsam

benim aşktan anladığım beklemek
her yeni başlangıca ve bitişe
yeni bir sen eklemek

bu şehrin kalbi harbiyeden boğaza uzanan bir kilittir
anahtarı bazen oturup sessizce izlemektir
yabancısın bu şehire en başından
sen harbiyede hızlı adımlarla zamanı savuran
gülüşüne ilk cemrenin
benim kollarımda düştüğünü düşlediğim
barbarosta bir trafikte elimi tutan kız olmalıydın.

benim aşktan anladığım düşlemek
yarınları şekerleme kavanozunda saklayıp
şans eseri bulunmayı dilemek

ama şimdi bir koruyucu şeytanın elini tutup
istenmediğin bir hikayeye gözyaşlarını sarkıtıyorsun
sana arkasını veren bir hayale dönüp
yeni bir hikaye karalıyorsun
varsın bu da benim payım olsun
şimdi sen benim koruyucu şeytanım
bense kafkanın gregor samsa’sıyım

savinien de cyrano de bergerac

freagl dreams
ben yüreği çocuk bir koca adamdım
yüreği koca ufak bir kadının sofrasında

sessizliğinin gölgesinde ben hep gülüşünden korkardım
bu korkuyla üşürdü damarlarımda un ufak bir cesaret
gölgesinde titrerdim, ansızın dalıp gittiğin anların
işte o gölgeye bantla tutturulmuş bir kuklaydı esaret
bu yüzden ben seni değil daha çok beni anlardım

bir mezhep mücadelesinin eteğinde kapris yapan iki neşter
ve kestikleri yerde siyasi bir gerilimdik senle ben
söyleyemediğim sözlerden bir çekingenlik inşa eder
söyleyebildiklerimi söyler döner giderdim hemen
görüyorum ki tüm söylenmişlerim şimdi büyük bir hiç eder

ben kendi zamanımın kahiniydim her erkek gibi
kahinler katiliydin sen bir zaman sorunsalında
sana teğet geçen bu hayata nice katiller ilişti
katilliğin kadın erdemi sayıldığı bu toplumda
ölümüm senin meziyetin değil, benden hediyeydi

sevdiğimi kimse bilmezse sevmiş sayılır mıydım?
oysa hiç bir bilinmez seninkinden kesin değildi
sana en yakın olduğum yer başkasına verdiğin bakışların,
o bakışa ölürdüm de yaşamak daha mı kolaydı hayalleri
öldüğümü kimse bilmezse ölmüş sayılır mıydım?

ben kalemi kolundan güçlü bir adamdım
susuşu sesinden güçlü bir kadının kapısında

savinien de cyrano de bergerac

freagl dreams
ölsem de olur bugün.

mayıs gelmişken yeniden
dumanını çekip içime,
çöp şiş yedim en sevdiğim yerden.

en sevdiğim içkiyi içip,
bugün onu gördüm yeniden.
boğaza karanlıktan baktım son kez

yarım bir yaşamın elinden
en sevdiği oyuncağını alırmış gibi
düşüp bir çukura aniden
şairmiş gibi, masummuş gibi

tam olurum bugün ölsem.

*bugün benim doğumgünüm. ne mutlu (!)

gidiyorum işte

freagl dreams
örselenirken koynunda kördüğümlere bağlandığım,
yaslanırken aydınlığına düşlerime yol aradığım,
düş yorgunu bu şehirde var mı yolumun kesilen damarına gözlerinin mendilini saranın!
elveda!
gözlerinde kırılmış gök kuşağı!
yedi salkım hülya yedikule!
kuşlarıyla cıvıldaşan nakkaştepe!
dizlerinde yedi perçemli uğur meleği yedi gül veren.
yedi rüya gören yeditepe!
ve gebeşleriyle mutlu,
kibar entelleriyle ufku kesilmiş boğaz sefası!
dalga dalga pürneşe,
renk renk demlenen bebek sahili!
elveda gitmeyen anılarımla yalnız kaldığım rıhtımlar!
yıkıldığım deniz dağıldığım gökyüzü!
elveda içindeki çöplükte sıcak somun kokusuyla ömrünün düşlerini terleten yarınları!
hünkar sofralarına meze içimin boğazlanmış sancısı!
mengenede yürek acısı,
tiner bali müptelası,
kentli sefaletin dibe vurmuş tortusu,
ela gözlü esmer çocuk gidiyorum işte!
varmı yüreğimin bahar sokağında yüreğinizi gezdirdiğim günleri hatırlayanım.
elveda efkarıma hicazkar çalan sanatçı!
çal haydi çal!
keşmekeş bulutlara sise dumana aldırmadan.
çal korkmadan fasılasız sabaha kadar durmadan.
çığlıklar iki yakamda kalsın kalacak.
gidiyorum işte!
ellerimi iki yakasında bırakarak yüreğinin kabuğunda yaşayanların.
selam sana dağların kamburundan kalbime vuran güneş!
selam sana gülek boğazı!
aspava yaylası!
yüreğim neden bügün nuh demez peygamber demez!
nemrut kadar asi!
öyle fırtınalar varki içimde,
sisi, kirli dumanı deli poyraz gibi savuracak.
aydınlanacak fabrikalarda alın teri.
selam sana!
omuzundaki ağır yükü ve gülmeyi unutmuş çehresiyle dolara bağımlı bileşik endeksli hayatın yarattığı sefaletten dokuz doğuranlar.
elveda tecritin abidesi kızkulesi!
selam sana yüreğimdeki mevsimin baharı!
diyarbekir kalesi,
bingöl şerafettin yaylası,
zemherimin sisi,
muş ovası, selam sana!
selam sana mağrur ve mahsun modgam damarım!
son direğim, dargün dayanağım, sümbül balığı, meteris çektiği, yavan ekmeğimin katığı!
sıra sıra tütün tarlası.
içimin çığ koparan fırtınası!
yorgun toprağım,
bir yani sürgün vurgun talan,
bir yanı katliam kefen kefen,
amerikan bezine sarılmış,
virginia prosuna satılmış
oy benim dilidar olmuş göz yaşları sahipsiz memleketim! katarından kopmuş yaralı bir kuş gibi özgürüm şimdi.
elveda!
gidiyorum işte!

onur akin sarkisinin icindeki siirdir.
125 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol