confessions

firambogaz

- Yazar -

  1. toplam entry 10312
  2. takipçi 2
  3. puan 177027

salah birsel

firambogaz
1919’da balıkesir’in bandırma ilçesinde doğdu. 1999 yılında istanbul’da yaşamını yitirdi. ortaöğrenimini izmir’de saint joseph fransız okulu ve izmir erkek lisesi’nde tamamladı. istanbul üniversitesi hukuk fakültesi’ne girdi. 2 yıl sonra aynı üniversitenin edebiyat fakültesi felsefe bölümüne geçti, 1948’de mezun oldu. 1943-1949 arasında istanbul nişantaşı ortaokulu’nda fransızca öğretmenliği, 1953-1956 arasında iş müfettişliği, 1956-1960 arasında edebiyat fakültesi kütüphane müdürlüğü, 1960-1973 arasında türk dil kurumu yayın kolu başkanlığı yaptı. ilk şiirleri 1937’de "gündüz" dergisinde yayınlandı. 1940-1950 arasında "inkılapçı gençlik", "sokak", "insan", "seçilmiş hikayeler" gibi dergiler şiirlerine yer verdi. "yenilik", "insan", "sokak" ve "nokta" dergilerinin yayını çalışmalarına katıldı. şiirleri öncelikle zekaya, ince alaya dayanan yergi ağırlıklı şiirler. garip ve ikinci yeni akımlarını kendine göre yorumlayarak uzaktan izledi. şiirlerinde halk şiirine yaklaşan bir söyleyiş yöntemine ulaştı. yalın üslubu, hoşgörülü konu seçimleri ve ince alaylı yaklaşımıyla, kendine özgü farklı bir yerde bulundu. asıl ününü 1970’lerde peş peşe yayınlanan "denemelerle" kazandı. günlük konuşma dilinde pek az bilinen sözcük ve deyimlerden başka, kendi yarattığı ilginç deyişleri de sıkça kullandığı ve anlatımına egemen kıldığı alaycı tavrıyla bu denemelerde özgün bir üslup yarattı. "salâh bey tarihi"ni oluşturan "kahveler kitabı", "ah beyoğlu, vah beyoğlu", "boğaziçi şıngır mıngır", "sergüzeşt-i nono bey", "elmas boğaziçi" ve "istanbul-paris" kitaplarında, geçmişin istanbul kahvelerini, beyoğlu ve boğaziçi’nin sanat çevrelerini anlattı. 1990’larda büyük bir coşkuyla tekrar şiire döndü. ironi ve humor özellikleri taşıyan şiirleriyle modern şiirimizi tema ve dil bakımından demokratlaştırdı, geliştirdi.

eserleri

şiir:
dünya işleri (1947)
hacivat’ın karısı (1955)
ases (1960)
kikirikname (1961)
haydar haydar (1972)
köçekçeler (1981)
bütün şiirleri (1986)
varduman (1993)
yalelli (1994)
ince donanma (1995)
rumba da rumba (1995)
yaşama sevinci (1995)
çarleston (1995)
baş ve ayak (1997)
sevdim seni ey insan (1997)

deneme, eleştiri, günlük:
şiirin ilkeleri (1952)
günlük (1955)
sev beni sev (1957)
kendimle konuşmalar (1969)
şiir ve cinayet (1975)
kahveler kitabı (1975)
a beyoğlu vah beyoğlu (1976)
kuşları örtünmek (1976)
kurutulmuş felsefe bahçesi (1979)
boğaziçi şıngır mıngır (1980)
halley kimi kurtarır (1981)
paf ve puf (1981)
hacivat günlüğü (1982)
sergüzeşt-i nono bey ve elmas boğaziçi (1982)
amerikalı tolstoy (1983)
istanbul-paris (1983)
bir zavallı sarı at (1985)
yapıştırma bıyık (1985)
şişedeki zenci (1986)
asansör (1987)
kediler (1988)
aynalar günlüğü (1988)
seyirci sahneye çıkıyor (1989)
bay sessizlik (1990)
nezleli karga (1991)
yaşlılık günlüğü (1992)
gandhi ya da hint kirazının gölgesinde (1993)
gece mavisi (1994)
papağanname (1995)
yanlış parmak (1996)

roman:
dört köşeli insan (1961)

inceleme:
fransız resminde izlenimcilik (1967)
goethe (1972)

kaynak: edebiyatturk

lawrence durrell

firambogaz
lawrence durrell, 27 şubat 1912 darjeeling, hindistan doğumlu - 7 kasım 1990 fransa’nın sommière’de öldü. ingiliz yazarı.

hindistan’da geçirdiği mutlu bir çocukluk ve ingiltere’de sürdüğü taşkın bir delikanlılıktan sonra dışişleri bakanlığında çeşitli görevler aldı. bu arada iskenderiye ve belgrad’da ingiliz basın ataşesi olarak çalıştı. daha sonra kıbrıs hükümetinde genel ilişkiler müdürlüğüne getirildi.

kıbrıs’ta geçen hayatını bitter lemons (acı limonlar) adlı eserinde dile getirdi (1957). korfu’da okuduğu henry miller’in tropic of cancer (yengeç dönencesi) adlı eseri yazarlık yetisini keşfetmesine yol açtı. uzun süre miller ile yazıştılar ve arkadaş oldular.

bu mektuplarının büyük bir kısmı 1962’de yayımlandı: lawrence durrell and henry miller. a private correspondence. yunan kültürü ile akdeniz manzaralarının etkisinde kalarak şiirlerinde ve romanlarında hayatın renkli yanlarını ele aldı. bununla beraber zaman kavramından öte başlıbaşına bir dünya yaratmaya çalıştı.

alexandria quartet (iskenderiye dörtlüsü) diye adlandırdığı dörtlü roman dizisi justine (1957); balthazar (1958); mountolive (1958); clea (1960).
monsieur; or, the prince of darkness (1974) (monsieur ya da karanlıklar prensi) livia; or, buried alive (1979; livia ya da diri gömülen), constance; or, solitary practices (1982, constance ya da yalnızlık alışkanlıklar); (sebastian ya da güçlü tutkular) ve quinx: or, the ripper’s tale (1958; quinx ya da sökücünün hikâyesi)’nden oluşan avignon quintet (avignon beşlisi)’de ise durrell doğu ve batı din ve felsefeleriyle ilgili temaları, cinselliği ve yazma sanatı konusundaki düşüncelerini işler
bunları son iki romanı izledi: tunc (ne zaman) [1966] ve nunquam (asla) [1969]. durrel’in roman dünyası gerçek sosyal sorunlardan yoksun olmakla beraber, çoğu zaman çeşitli yönleri olan bir sembol niteliği kazanmaktadır. kişilerin birbirlerine duygusal bağlar ve ortak anılarla bağlı oldukları bu dünya cinsi hazlarla doludur

john fowles

firambogaz
hikayeci, şair ve denemeci olan ingiliz romancı 1926’ da londra yakınlarında essex’de doğdu. oxford ünivesitesinde gördüğü fransızca eğitiminin ardından fransa ve yunanistan’da öğretmenlik yaptı. ilk romanı korkunç kolleksiyoncu’nun başarı kazanmasının ardından kendini tamamen yazarlığa verdi. regis’de ünlü eseri fransız teğmenin kadını, postmodern romanın öncülerinden sayılır. bu roman filme de çekilmiş, harold pinter’in yazdığı senaryoda karel reisz yönetimindeki filmin başrollerinde jeremy irons ve meryl streep oynamıştır. eserleri türkçeye de çevrilmiştir.
fowles, mit ve gizemi gerçekçilik ve varoluşçu düşünce ile birleştiren romanlarıyla yüzyılın önemli yazarları arasına girmiştir.

gerilim romanı, viktoryen romanı, ortaçağ öyküsü ve otobiyografi gibi geleneksel düzyazı biçimleriyle deneyler yapmış, bu biçimler aracılığıyla yirminci yüzyıl sanatını ve toplumunu yorumlamıştır. fowles, karmaşık durumlar ve efsane, sanat ve tarihten alınma unsurlarla dolu sahneler yaratan, anıştırma ve betimleme tekniklerini sık kullanan bir yazardır. romanların anlatı yapısı güçlü, karakterleri canlı, inandırıcıdır. bu karakterlerin çoğu toplumun genel geçer kurallarının dışında yaşar; romanların dramatik gerilimi bu karakterlerin kendilerini yeniden değerlendirmelerini gerektiren can alıcı dönüm noktalarına ulaşmalarıyla sağlanır. fowles’ın kadın kahramanları zeki ve bağımsızdır; erkek kahramanlar ise hayatlarındaki bulmacalara yanıt arayan genellikle kararsız ve yalıtılmış durumdadırlar. çoğu zaman aradıkları basit çözümleri bulamadıkları gibi arayışları esrarın daha da artması ile sonuçlanır. fowles, her şeyi bilen tanrı yazar rolünü rededer; bu tavrı, romanlarına okuru tatmin edecek sonuçlar yazmayı reddetmeyi de içerdiği gibi, bazı okurlarını da kızdırmıştır. oysa fowles, yarattığı kahramanları kendi sınırları içinde seçme ve davranma özgürlüğü tanımanın yazar sorumluluğunun gereği olduğuna inanır. bu uygulama, fowles’ın iradesini ve bağımsız düşüncelerini kullanarak topluma uyum göstermeye direnen ve böylece şansın hayatı üzerindeki etkisini sınırlayan “sahici” insan anlayışına koşuttur.

2005 yılında 79 yaşındayken hayata gözlerini yummuştur.

(1963) korkunç kolleksiyoncu
(1964) aristos
(1965) büyücü
(1969) fransız teğmenin kadını
(1974) fildişi kule
(1977) daniel martin
(1979) ağaç
(1982) mantissa
(1985) yaratık
(1998) wormholes essays and occasional writings
(2003) the journals - volume 1

nazende sevgilim

firambogaz
nalan altınörs’ün muhteşem yorumladığı sanat müziği şarkısı.şarkının bestesi bir azeri besteci olan azeri bekirof’a aittir.sözleri ise şöyle:

değdi saçlarıma bahar gülleri
nazende sevgilim yâdıma düştün
sevenin bahtına bir güzel düşer
sen de tek sevgilim aklıma düştün
nazende sevgilim yâdıma düştün

gözlerim yoldadır, kulağım seste
ben seni unutmam en son nefeste
ey ceylan bakışlım, ey boyu beste
gurbette sevgilim aklıma düştün
nazende sevgilim yâdıma düştün

sensiz dağ yoluna çıktım bu seher
öksüz kumru gibi güller lâleler
"sen niye yalnızsın?" sordular eller
gurbette sevgilim aklıma düştün
nazende sevgilim yâdıma düştün

zekai tunca

firambogaz
zekai tunca 1944 yılında ankara (tatlar) da doğdu. ilkokuldan sonra endüstri meslek lisesi (sanat enstitüsü) tesviye bölümünü bitirdi.

1963 de ankara erkek teknik yüksek öğretmen okulu’ na girene kadari bir özel kuruluş ve m.k.e uçak fabrikasında, teknik resam ve tesviyeci olarak çalıştı. yüksek teknik öğretmen okulu (gazi üniversitesi tek. eğ. fak.) nu 1967’ de bitirdi. bulunduğu her ortamda şarkı söyletilmesi şeklindeki müzik ilişkisi 1960 yılında merhum hikmet taşan vasıtasıyla katıldığı dr. recai özdil topluluğunda notalı ve sistemli çalışmaya döndü.
bu toplulukta; erol sayan, yıldırım gürses, yaşar özel, doğan canku gibi üstadlarla müzik havası soludu. aynı yıllarda ismail baha sürelsan topluluğu ile teması oldu. bu topluluktan ahmet hatipoğlu, ahmet ayhan, yılmaz yüksel, kenan yomrali’ dan feyz ve vizyon kazandı.

öğrenciliği sırasında, 1964 de ankara radyosu’nun stajier sanatçı sınavının ilk 10 kişilik finaline kadar başardı. 1966 ’ da açılan geniş kapsamlı sınavı, ilk sıralarda başardı. 6 aylık ilk dönem stajda, saadet ikasus, cengiz tanç, muammer sun, ferit sidal, ruşen ferit kam, turan toper gibi hocaların derslerinden yararlarndı. ;özel nedenlerinden dolayı, başarılı giden bu stajı bırakmak zorunda kaldı.

1967 ağustos’ unda nurcan tunca ile evlendi ve ordu endüstri meslek lisesine öğretmen olarak atandı. çocukluğundan beri olduğu gibi, ordu’ daki hayatında da, hep müzikle ilgilendirildi.

1965’ de birleşmiş türk müziği sanatçıları derneğinin ses yarışmasında ankara birincisi oldu. ordu’ da bulunduğu yıllarda, trabzon’ da düzenlenen doğu karadeniz bölgesi ses yarışmalarında, 1969 ’ da ikinci, 1970’ de birinci oldu. bu yarışmalarla, merhum temel şükrü doğru ve arkadaşları ile dostluk kazandı.

1970’ de trabzon’ dan katıldığı trt çok sesli koro sınavını kazanarak, ankara radyosuna (1971’ de) geri döndü. bu korada hikmet şimşek, muammer sun, müfide özgüç, cengiz tanç, saip egüz, erdoğan okyay, fehamettin özgüç, walter sturaus gibi hoca ve şeflerle yapılan çalışma ve derslerle nota solfej ve şan bilgisi edindi 01.01.1971’ de oğlu mehmet alper doğdu. 1972-1974 arasında topçu yedek subay olarak askerliğini (malazgirt, ağrı, van, elazığ, erzincan’ı, dolaşarak) yaptı ve tekrar çok sesli koro’ ya döndü.

1975 yılında verdiği bir sınavla ankara radyosu tsm yetişmiş (solist) sanatcısı oldu. buradaki ilk yıllarında, merhum çinuçen tanrikorur’ un desteğini gördü. 1976 yılında kültür bakanlığı ktm solisti olarak atanana kadar, bugörevinin yanı sıra, trt müzik dairesi uzmanlığı, repertuar ve denetleme kurulları üyeliklerinde bulundu.

1978-1981 yılları arasında odtü tm. topluluğunu çalıştırdı.
1979 ’ dan bu yana 13 albüm yaptı. ilk bestesi "alin yazimsin" 1981’ de milliyet gazetesi anketinde üçüncü seçildi. ikinci bestesi "birisi var ki" 1983 ’ de ikinci oldu. bunları "bahar çiçek çiçek..." (1985 9.su) "leylaklari sünbülleri" (1986 3.sü), "olmaz mi" (1987 3.sü). "git gidebilirsen" (1988 2.si, hürriyet altin kelebek trt ödülleri) "sen ilk değil son değilsin" (1988 3.sü) "yüreğime kör düğümler atilmiş" (1988 7.si), "imkansiz" (1989 1.si, beste ve tv yildizi altin kelebek, trt, tv’de 7 gün vb) "şevkefza şarki" (trt-tütav mansiyon) "gözüm kesmiyor" (1991 6.sı) "üzme beni" (1992 1.si) "tanrim" (1995 2.si) "beni sevmeye devamet" (1996 ilk on) gibi şarkılar takip etti".bütün bu şarkilar zamanin en gözde sanatcilari tarafindan seslendirildi.

"imkansiz" ayrıca ,milliyet’in son 27 yılın şarkıları ve son 50 yılın şarkıları listesine’de girdi.

özel yayın kuruluşlarının egemenliğiyle birlikte, geleneksel türk müziği tarz ve formatının, adeta unutturulması sonucu, eski şevkle olmamakla birlikte yüreğinin senin ürünü olan son şarkıları: yalana bak, seni sormali, mehmedim, gülü susuz seni aşksiz birakmam, güvercinim, gönlüne sağlik, güldürme vb. radyo ve televizyonlarda mütevazi ölçülerde seslendirilmektedir.

milliyet’in geleneksel ödül konserlerin’de, gerek kendi şarkıları’nın seslendirilmesinde, gerekse konserin tamamının seslendirilmesinde solist oldu. gazel formundaki icraları, dinleyici ve müzisyenlerce kabul ve beğeni gördü.

radyo ve televizyon programları dışında, özel sahne çalışmaları ve halk konserleriyle kitlelere ulaştı.

yurt dışında; cezayir, suriye, sscb, avusturalya, abd, almanya, hollanda, italya, bosna, belçika, arnavutluk’ta özel ve resmi konserler verdi.

halen kültür bakanliği ktm solistliği görevini sürdürmektedir.

http://www.zekaitunca.com/

fatih sultan mehmet köprüsü

firambogaz
fatih sultan mehmet köprüsü, 1988 yılında tamamlanmış olan, istanbul boğazı’nı geçen ikinci asma köprüdür. ikinci boğaz köprüsü olarak da bilinir. rumeli hisarı ile kavacık arasında uzanır. kuleler arasındaki mesafesi 1090 m. ile dünyadaki 13. en uzun asma köprüdür. denizden yüksekliği 64 m. dir.

köprü, 3 temmuz 1988’de zamanın başbakanı turgut özal tarafından hizmete açılmıştır. köprüden geçen ilk araç özal’ın resmi arabası olmuştur.

fatih sultan mehmet köprüsü, edirne-ankara arasındaki trans european motorway (tem) in bir parçasıdır.

türkiyenin ilk boğaz köprüsü

firambogaz
türkiye’nin ilk boğaz köprüsü; cunda (alibey) adası’nı ayvalık’a bağlayan köprüdür. günümüzde bu köprüyü kullananlar, türkiye’nin ilk boğaz köprüsünü anlatan uyarı tabelasını görebilirler.

nevşehir, avanos’da kızılırmak nehri üzerinde yayalar için yapılan asma köprü ise ülkemizin ilk paralı köprüsü olma özelliğini taşıyor.

türkiye’nin demirden inşa edilen ilk karayolu köprüsü; antalya side’de manavgat çayı üzerinde yer alıyor.

boğaziçi köprüsü

firambogaz
istanbul boğazı üzerinde asya ve avrupa’yı birbirine bağlayan 1073 m. boyundaki asma çelik köprü. ortaköy ile beylerbeyi arasındadır. yapımına 1970 yılında başlanmıştır ve 29 ekim 1973’de zamanın cumhurbaşkanı fahri korutürk tarafından hizmete açılmıştır.

bilinen en eski bogaz geçisi m.ö. 511 yilinda gerçeklestirildi. iskit seferine çikan pers krali darius’un 700 bin kisilik ordusu, gemilerin yan yana getirilmesiyle olusturulan yüzer köprü ile trakya’ya geçti. mühendisler bogaz’in bir köprü ile geçilmesi konusunda zaman zaman degisik projeler üretse de bunlar tasari halinde kaldi. örnek olarak 1940 yılında nuri demirağ’ın girişimiyle türk muhendisler ve amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından "boğaza köprü olmaz, yıkılır" diye bu teklif rededilmiştir. 20. yüzyilin ikinci yarisinda istanbul’un hizla gelismesi ve avrupa-asya arasindaki trafigin artisi bogaz’a köprü yapilmasini zorunlu hale getirdi. bogaziçi köprüsü’nün yapimina 1970 yilinda baslandi ve 29 ekim 1973 yilinda tamamlanarak hizmete açildi. avrupa ve asya ile sabit baglanti olarak türkiye ulasim aginin çok önemli bir halkasini olusturan köprüde o dönemden bugüne trafikte beklenenin çok üstünde bir artis gerçeklesti. köprünün ilk hizmete açildigi yil günlük ortalama araç geçisi 32 bin iken 1987’de bu sayi 130 bine çikti. 2004 yilinda ise köprüden günlük geçen araç sayisi 180 bin.

yassıada

firambogaz
küçük bir adadır. eni 185, boyu 740 metredir. biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan iki hayırsız ada’dan yassı olanıdır. arazisi düzdür, ancak sahilleri genellikle denize dik olarak iner. kuzey tarafında küçük bir limanı vardır.

burası da bizans’ın sürgün yerlerinden biridir. tarihte, latinler’in ve ruslar’ın istilalarına uğramıştır. istanbul’un fethinden sonra yassıada ve üzerindeki manastırla ilgilenen olmamıştır.

ingiltere’nin istanbul sefiri sir henry bulwer 1859’da adayı satın almış, adada bazı garip, kale gibi binalar inşa ettirmiş ve ziraat yaptırmıştır. daha sonra ada, mısır hıdivi ismail paşa’ya satılmıştır. ancak, ismail paşa da adanın imarı ile ilgilenmemiştir.

yassıada, 1947 yılında deniz kuvvetleri tarafından satın alınmış burada modern bir deniz eğitim tesisi kurulmuştur.

ada’nın asıl şöhreti 27 mayıs 1960 darbesinden ve burada kurulan mahkeme sonucu başbakan adnan menderes ile birlikte hükümet üyeleri fatin rüştü zorlu ve hasan polatkan’ın idama mahkum edilmelerinden gelmektedir. ihtilal yönetimi, bir "yüksek adalet divanı" kurdurarak, hükümet yetkililerini ve siyasileri bu adada yargılamış ve mahkeme sırasında sivil siyasiler buradaki tesislerde gözaltında tutulmuştur.

yassıada mahkemeleri’nden sonra tekrar deniz kuvvetleri komutanlığı’na verilen tesiste, 1978 yılına kadar eğitim faaliyetleri devam etmiş, 1993 yılında tesisler istanbul üniversitesi su ürünleri fakültesi’ne devredilmiştir. günümüzde boş ve kullanımsızdır.

tavşan adası

firambogaz
istanbul adaları’nın en güneyinde ve istanbul’a en uzak olanıdır istanbul limanına mesafesi 13,5 deniz mili eni boyu 90 metredir. ağaçsız, çıplak, kayalık bir kara parçasıdır. üzerinde, 40 metre yüksekliğinde bir tepe bulunmaktadır. haritalardaki resmi adı "balıkçı adası"dır. tavşanı bol olduğu için tavşan adası adı verilmiştir. adada günümüzde de az da olsa tavşan vardır.

kaşık adası

firambogaz
adını kuşbakışı görünümünün kaşığa benzemesinden alan kaşık adası’nın nasıl değerlendirileceğine bir türlü karar verilemedi. bir dönem kumarhane haline getirilmesi düşünüldü. sonunda 99 yıllığına "şahsa" kiralandı.

bugün özel mülk konumunda olan kaşık adası’nın kuzey ve güney kıyılarında iki iskelesi bulunuyor. kayık veya motorla gidip, denizinden yararlanmak mümkün. ancak karaya çıkmak yasaktır.
491 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol