(bkz: manyas kuş cenneti)
(bkz: okul)
türkiyenin ilk online dergisidir.
biyografi
istanbulda doğdu. izmir amerikan kız lisesi ve paris yüksek gazetecilik okulunu bitirdi. sorbonne üniversitesi tiyatro araştırmaları enstitüsüne devam etti. 1968 yılından 2001 yılına kadar milliyet gazetesinde çalıştı. 1972de arkadaşlarıyla birlikte milliyet sanat dergisini kurdu. gazeteci olarak, insan hakları, kadın sorunları ve gezi yazılarıyla, araştırma dizi yazı ve seri röportaj dallarında sayısız ödül kazandı. 2001den beri cumhuriyet gazetesinde yazmaktadır.
türkiye tiyatro eleştirmenleri birliği, nazım hikmet vakfı, türkiye - yunanistan dostluk ve barış derneği, ka-der (kadın adayları destekleme ve eğitme derneği), ana - kültür vakfı, "winpeace" (türkiye ve yunanistan kadınları barış girişimi) gibi kuruluşların kurucularından. bunların yönetiminde görev aldı. türkiye yazarlar sendikası, pen ve türkiye gazeteciler cemiyeti üyesi.
yayınlanmış 15 kitabı vardır. bunlardan dördü "katmandudan meksikaya", "kara sevda", "bu cennet bu cehennem", "uzak doğum" (tümü doğan yayıncılık) gezi kitaplarıdır.
mimar ahmet oralla evli. emre ve kerem oralın annesi. lara, yuna, maya ve aslanın büyükannesi...
www.zeyneporal.com
(bkz: mernis)
vaktiyle testi ve çanak çömlek imal edilen kasabalardan birinde, uzun yıllar bu meslekte çalışan çırak, kalfa olup artık kendine bir dükkan açmayı arzu eder olmuş. ne yazık ki her defasında ustası ona:
- sen daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor dermiş.
ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar. açar açmasına da yeni dükkanında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğe ve emeğe rağmen orasından burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. kalfa bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. nihayet ustasına gider ve durumu anlatır.
-sana demedim mi evladım; sen bu işin püf noktasını öğrenmedin. bu sanatın bir püf noktası vardır diye çıkışır ustası.
tezgahın üzerine bir miktar çamur koyar ve,
-geç bakalım tezgahın başına da bir testi çıkar. bende sana püf noktasını göstereyim.
eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta önünde dönen çanağa arada sırada “püf!” diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir. çırakta bu sanatın püf denilen noktasını öğrenmiş olur.
her sanatın inceliklerine gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır.
- sen daha bu işin püf noktasını bilmiyorsun, biraz daha emek vermen gerekiyor dermiş.
ustanın bu sonu gelmez nasihatlerinden sıkılan kalfa, artık dayanamaz ve gidip bir dükkan açar. açar açmasına da yeni dükkanında güzel güzel yaptığı testiler, küpler, vazolar, sürahiler onca titizliğe ve emeğe rağmen orasından burasından yarılmaya, yer yer çatlamaya başlar. kalfa bir türlü bu çatlamaların önüne geçemez. nihayet ustasına gider ve durumu anlatır.
-sana demedim mi evladım; sen bu işin püf noktasını öğrenmedin. bu sanatın bir püf noktası vardır diye çıkışır ustası.
tezgahın üzerine bir miktar çamur koyar ve,
-geç bakalım tezgahın başına da bir testi çıkar. bende sana püf noktasını göstereyim.
eski çırak ayağıyla merdaneyi döndürüp çamura şekil vermeye başladığında usta önünde dönen çanağa arada sırada “püf!” diye üfleyerek zamanla testiyi çatlatacak olan bazı küçük hava kabarcıklarını patlatıp giderir. çırakta bu sanatın püf denilen noktasını öğrenmiş olur.
her sanatın inceliklerine gereken nazik kısmına da o günden sonra püf noktası denilmeye başlanır.
ank@yapmayın.artık.com
(bkz: teşbih)
meteospasmyl ilacini metoplazmasiteril diye okuyan duydum
(bkz: zovirax)
(bkz: kerem)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?