1898 yılında bursa’da doğan zati sungur. ilk ve ortaokul tahsilinden sonra deniz astsubay okulunun makine bölümüne devam ederken, başarılı görülen birkaç öğrenci ile birlikte 1916 yılında denizaltı filosu stajı yapmak üzere almanya’ya gönderildi. iki yıl boyunca eğitimini burada sürdürdü. 1. dünya savaşı sebebiyle yurda geri dönemeyince, çeşitli işlerde çalışmak zorunda kaldı. okulda iken arkadaşlarına yapmış olduğu iskambil oyunları ilgi uyandırmakta, zaten kendisi de bu sanata küçük yaşlardan beri eğilim duymaktaydı. seyrettiği illüzyon sanatçıları hevesini iyice kamçıladı ve bu kabiliyetini geliştirmeye karar verdi.
repertuarını genişleterek 1920 yılında berlin’in wintergarten tiyatrosunda ilk temsilini vererek üne kavuştu. 1922 yılında bir grup sanatçı ile turneye çıktı. fransa, italya, ispanya ve amerika gibi çeşitli ülkeleri dolaştı. daha sonra kendi kadrosunu kurarak müstakil çalışmaya başladı. arjantin, uruguay, paraguay, brezilya’da 14 yıl aralıksız çalıştı ve ününün doruğunda iken 1936 yılında türkiye’ye döndü. bütün yurdu dolaşarak sanatını tanıttı. atatürk’ün huzurunda gösteriler yaptı ve büyük önderin takdirini kazandı. 1938’de evlendi. 1966 yılına kadar yurt içi ve yurt dışı turneleri ile illüzyon sanatını bilfiil sürdürdü. daha sonra bir illüzyon hünerleri stüdyosu kurarak genç sanatçılar yetiştirmeye başladı. 1975 yılında “dünya sihirbazlar birincisi” ve 1983 yılında “dünya sihirbazlar kralı” seçildi. en son olarak 1983 yılında kuzey amerika’ya giderek temsiller verdi.
burun temizlemek için koyunda taşınan ipek kumaş parçası. adamlar buna bile isim vermiş arkadaş.
bir sıvının içinde bulunduğu kapla temas ettiği yerde görülen yüzey eğriliği.
asya-pasifik bölgesinde görülen; akar ve bunları yiyen kemirgenler aracılığıyla bulaşan, yüksek ateş, deride döküntü yapan ve 6-21 günlük kuluçka devresi gösteren hastalık.
deve etinin dövülerek lif haline getirilmesiyle hazırlanan uşak ve çevresine ait yemek.
doğada bilinen en beyaz rengin bulunduğu böcek türü.
deterjan geliştirmek için araştırma yapan bilimadamları, çamaşırları beyazdan daha beyaz yapacak maddeyi güneydoğu asya’da yaşayan "cyphochilus" böceğinin kabuğunda buldu. bu buluş gelecekte daha parlak boya, daha beyaz kağıt ve diş parlatıcı üretiminde de işe yarayabilecek. ingiltere’nin exeter üniversitesi’nden bilimadamları "hayalet böcek" diye de adlandırılan böceğin bembeyaz kabuk rengini nasıl aldığını inceliyorlar.
deterjan geliştirmek için araştırma yapan bilimadamları, çamaşırları beyazdan daha beyaz yapacak maddeyi güneydoğu asya’da yaşayan "cyphochilus" böceğinin kabuğunda buldu. bu buluş gelecekte daha parlak boya, daha beyaz kağıt ve diş parlatıcı üretiminde de işe yarayabilecek. ingiltere’nin exeter üniversitesi’nden bilimadamları "hayalet böcek" diye de adlandırılan böceğin bembeyaz kabuk rengini nasıl aldığını inceliyorlar.
kıyamet günü çalınacağına inanılan surun ikinci üflenişine verilen ad.
eski iskandinav paganlığında yakarılan tanrılara sihirli sözcükler ya da efsanevi anlatılar söylemeye, nesneler, yenilebilir hayvanlar ve kimi zamanda insan kurban etmeye dayanan ayin.
eski iskandinav dilinde tanrının gücünü arttırmak anlamına da gelmektedir.
kurbanların kanı tapınağın duvarlarını, putları boyamak ve ayini yöneten rahiplere sürmek için toplanırdı. blot bir kuyunun yakınlarında ya da ormanın ağaçsız bir kesiminde yer alan tapınaklarda yapılırdı.
tüm halkı bir araya getirdiğinden dolayı blot ayini özellikle hristiyanlığa karşı direnişte büyük bir siyasal rol oynuyordu.
eski iskandinav dilinde tanrının gücünü arttırmak anlamına da gelmektedir.
kurbanların kanı tapınağın duvarlarını, putları boyamak ve ayini yöneten rahiplere sürmek için toplanırdı. blot bir kuyunun yakınlarında ya da ormanın ağaçsız bir kesiminde yer alan tapınaklarda yapılırdı.
tüm halkı bir araya getirdiğinden dolayı blot ayini özellikle hristiyanlığa karşı direnişte büyük bir siyasal rol oynuyordu.
kulakları yuvarlak, suratı kısa, kürkü yumuşak olup tropikal amerikan ormanlarında yaşayan evcil memeli.
algonkin dilindeki obur ile amerikan porsuğu adının birleştirilmesinden oluşan isme sahip hayvan.küçükayıgiller familyasından kolay evcilleştirilebilen bir canlıdır.
algonkin dilindeki obur ile amerikan porsuğu adının birleştirilmesinden oluşan isme sahip hayvan.küçükayıgiller familyasından kolay evcilleştirilebilen bir canlıdır.
bazı yörelerde koyun yada keçi yavruladığı zaman çobana verilen bahşiş.
bir resmin algılanabilmesi, estetik anlamda tadılabilmesi için üç ayrı evrede gerçekleşen anlamların saptanması gerekliliğini ortaya atan kişi.
zeusun mnemosyne ile birlikteliğinden doğan perilerden lir taşıyanının adı. dansın, dramatik koroların ve lirik şiirin esin perisi. simgesi lirdir. kimi zaman sirenlerin anası olarak kabul edilir.
bu gün japonya’da oşima burnu önünde çok uzaklarda görünen 36 metrelik bir sütun var.
“ denizlerde ve karalarda insan kudretinin en ulu numunelerini vermiş türk adli büyük milletin misafir çocuklari…hepiniz her zaman kalbimizdesiniz. ”
sütun üzerindeki bu cümleler ertuğrul fırkateyni’nin 587 şehidi için yazılmıştır.1887 de çin’i yenmeleri ile kendilerine güvenleri artan japonlar, moskof çarlığına karşı bir müttefik aramak için türkiye’ye gelmişlerdir.iyi niyet elçileri güzel karşılanmışlardır.padişah abdülhamit’in bir çok değeli hediyeleri ile, miralay (albay) osman bey idaresinde 1854 istanbul tersaneleri yapımı 250 boy 50 fit genişliğindeki üç direkli ertuğrul fırkateyni yarbay ali bey komutasında 1092 türk denizcisi ile japonya’ya 15 temmuz 1889 günü hareket etti. esas itici güç üç direkli yelkenleri, yardımcı güç ise 600 bg makineye bağlı ufki çift uskuru idi. 450 ton kömür alan, sekiz onbeşlik krup, beş adet 150 librelik topla mücehhez 2344 tonluk gemi.28 haziran 1890 da iyi niyet elçilerini taşıyan gemi yokohama limanına demirledi ve orada iyi karşılandı. 37 denizcimizin kolera hastalığına yakalanması dönüşü bir ay geciktirdi.15 eylül 1890 günü gemi yokohama’dan ayrıldı.16/17 eylül gecesi çıkan büyük tayfunda geminin son direği (mizena) koptu.gemiyi kurtarmak mümkün olamadı.oşima kayalıklarında parçalandı.kurtulan denizciler japon donanmasına ait gemilerle türkiye’ye getirildiler.üç anıt dikildi. ilk anıt oşimalılar tarafından, ikincisi 1920’de türk- japon ticaret komitesi, üçüncüsü ise 1936’ da türk hükümeti tarafından yaptırıldı.
ruhlari şad olsun.
“ denizlerde ve karalarda insan kudretinin en ulu numunelerini vermiş türk adli büyük milletin misafir çocuklari…hepiniz her zaman kalbimizdesiniz. ”
sütun üzerindeki bu cümleler ertuğrul fırkateyni’nin 587 şehidi için yazılmıştır.1887 de çin’i yenmeleri ile kendilerine güvenleri artan japonlar, moskof çarlığına karşı bir müttefik aramak için türkiye’ye gelmişlerdir.iyi niyet elçileri güzel karşılanmışlardır.padişah abdülhamit’in bir çok değeli hediyeleri ile, miralay (albay) osman bey idaresinde 1854 istanbul tersaneleri yapımı 250 boy 50 fit genişliğindeki üç direkli ertuğrul fırkateyni yarbay ali bey komutasında 1092 türk denizcisi ile japonya’ya 15 temmuz 1889 günü hareket etti. esas itici güç üç direkli yelkenleri, yardımcı güç ise 600 bg makineye bağlı ufki çift uskuru idi. 450 ton kömür alan, sekiz onbeşlik krup, beş adet 150 librelik topla mücehhez 2344 tonluk gemi.28 haziran 1890 da iyi niyet elçilerini taşıyan gemi yokohama limanına demirledi ve orada iyi karşılandı. 37 denizcimizin kolera hastalığına yakalanması dönüşü bir ay geciktirdi.15 eylül 1890 günü gemi yokohama’dan ayrıldı.16/17 eylül gecesi çıkan büyük tayfunda geminin son direği (mizena) koptu.gemiyi kurtarmak mümkün olamadı.oşima kayalıklarında parçalandı.kurtulan denizciler japon donanmasına ait gemilerle türkiye’ye getirildiler.üç anıt dikildi. ilk anıt oşimalılar tarafından, ikincisi 1920’de türk- japon ticaret komitesi, üçüncüsü ise 1936’ da türk hükümeti tarafından yaptırıldı.
ruhlari şad olsun.
cicime benzeyen ve düz dokuma bir kilim türü olan, süsleme tekniğinin yoğun olarak uygulandığı yaygılara anadolunun bazı yörelerinde verilen isim.
her desen ipliği kendi desen alanında,enine üç üstten bir alttan atlayarak geçirilmektedir.sıra tamamlandıktan sonra, bir veya birkaç atkı atılarak sıkıştırılmaktadır.verev desenlerde üç üstten, bir alttan yapılan işlemler her sırada çözgü ipliği kaydırılarak devam ettirilmektedir.bazen hem dik, hem de verev dokuma birlikte olduğu gibi cicim tekniği ile karışık olarak yapılanları da görülmektedir.
kalın, kaba görünümlü zilinin çözgüsü genellikle kıldan hazırlanmaktadır. yörük köylerinde hala dokunmakta olan zillilerin dokuma tekniğine her desen uygulanamadığından eski desenlerde değişiklik görülmektedir.zili dokumalar, çeşitli çadır eşyası, ekin çuvalları, minder, yastık, yaygı gibi dokumalarda tercih edilmektedir.dokuma özelliklerine göre; düz, çapraz, çerçeveli, damalı zili gibi çeşitleri bulunmaktadır.
her desen ipliği kendi desen alanında,enine üç üstten bir alttan atlayarak geçirilmektedir.sıra tamamlandıktan sonra, bir veya birkaç atkı atılarak sıkıştırılmaktadır.verev desenlerde üç üstten, bir alttan yapılan işlemler her sırada çözgü ipliği kaydırılarak devam ettirilmektedir.bazen hem dik, hem de verev dokuma birlikte olduğu gibi cicim tekniği ile karışık olarak yapılanları da görülmektedir.
kalın, kaba görünümlü zilinin çözgüsü genellikle kıldan hazırlanmaktadır. yörük köylerinde hala dokunmakta olan zillilerin dokuma tekniğine her desen uygulanamadığından eski desenlerde değişiklik görülmektedir.zili dokumalar, çeşitli çadır eşyası, ekin çuvalları, minder, yastık, yaygı gibi dokumalarda tercih edilmektedir.dokuma özelliklerine göre; düz, çapraz, çerçeveli, damalı zili gibi çeşitleri bulunmaktadır.
hitit mitolojisinde, babasına başkaldıran ve onun penisini ısırarak kopartan tanrı.
yunan mitolojisinde de izleri görülecek ilginç bir efsanedir kumarbi efsanesi.
bu destan bir kaç kompozisyon halinde işlenmiştir. ancak tablelerin çoğunda büyük kırıklar olduğu için parça parça günümüze gelmiştir.
bu efsane, hesiodosun theogoniasını andıracak biçimde tanrı soyarından bahsetmektedir.
"ilk (eski) tanrılar, […] kuvvetli tanrılar işitsinler : […] geçmiş yıllarda alalu (gökyüzünde) kral idi. alalu tathta oturuyordu. ve tanrıların önde geleni, güçlü anu, (hizmetçi olarak) onun huzurunda duruyordu. o, (alalunun) ayaklarına kapanıyor ve içki kaplarını, içmek için, onun eline veriyordu."
ancak bu durum çok uzun sürmez. alalu gökte dokuz yıl krallık yapar. anu, alaluya karşı ayaklanır ve onu yenerek aşağıya, karanlık toprağa gönderir ve tahta geçer. bu kez kumarbi ona hizmet etmeye başlar.
anu da dokuz yıl boyunca tahtta kalır. dokuzuncu yılda bu kez kumarbi anuya karşı ayaklanır ve onunla savaşmaya başlar. anu, kumarbiye karşı koyamaz , kaçar :
"anu, kumarbinin el ve ayaklarından kendini sıyırdı ve kaçtı. anu, gökyüzüne çıktı. (fakat) kumarbi onun arkasından koştu. anunun ayaklarından yakaladı ve anuyu gökyüzünden aşağıya çekti. (kumarbi anunun) dizini (bel altını) ve bronza benzer kumarbinin karnına bitişik erkeklik organını ısırdı. kumarbi, anunun erkekliğini yutunca, o sevinde ve yüksek sesle güldü. anu döndü ve kumarbiye (şöyle) söylenmeye başladı : « erkekliğimi yuttuğun için kendi içinden seviniyor musun? kendi kendine sevinme! ben sana yük (tohum) yükledim. ilk olarak soylu fırtına tanrısı ile seni aşıladım (gebe bıraktım). ikincisi dayanılmaz aranzah nehriyle seni aşıladım. üçüncüsü soylu tašmišu ile seni aşıladım. üç dehşet tanrıyı ben sana bir yük olarak yerleştirdim."
anu böyle diyerek gökyüzüne gizlenir. kumarbi ise hemen tükürür ve daha sonra da nippur şehrine gider. kumarbi burada doğum için ayları sayar ve tanrıları dünyaya getirir. metinin buraları çok kırık olduğundan efsanenin bu bölüm hakkında ayrıntılı bilgimiz yoktur. ancak çıkan tanrılar da savaşa tutuşurlar. en kuvvetlisi teşuptur. hatta teşup boğası šeriye şöyle der :
"[artık kim benim] karşıma kavga etmeye gelebilir? [şimdi beni kim] yenebilir? kumarbi bile [bana karşı çıkamaz(?)]"
kırık parçalardan anunun kumarbinin öldürülmesini istemediğini öğreniyoruz. ayrıca yeryüzü de hamiledir ve ay saymaktadır ve tabletin sonunda iki çocuk doğurur.
tabletlerin kırık olması yüznden efsanenei tam bir versiyonu elimizde yoktur. yalnız anlaşıldığı kadar, efsane mezopotamya kökenlidir. hitilere hurriler yoluyla girmiştir.
metinin hesiodosun theogoniasıyla benzerliği dikkat çekicidir. hesiodosun bu efsaneleri anadoludan aldığı düşünlebilinir.
köken ne olursa olsun bu efsane hititlerde, daha doğrusu anadoluda bir nalam kazanmış ve belki de "yunan mucizesi" denilen safsatanın doğuşunda rol oynamıştır.
yunan mitolojisinde de izleri görülecek ilginç bir efsanedir kumarbi efsanesi.
bu destan bir kaç kompozisyon halinde işlenmiştir. ancak tablelerin çoğunda büyük kırıklar olduğu için parça parça günümüze gelmiştir.
bu efsane, hesiodosun theogoniasını andıracak biçimde tanrı soyarından bahsetmektedir.
"ilk (eski) tanrılar, […] kuvvetli tanrılar işitsinler : […] geçmiş yıllarda alalu (gökyüzünde) kral idi. alalu tathta oturuyordu. ve tanrıların önde geleni, güçlü anu, (hizmetçi olarak) onun huzurunda duruyordu. o, (alalunun) ayaklarına kapanıyor ve içki kaplarını, içmek için, onun eline veriyordu."
ancak bu durum çok uzun sürmez. alalu gökte dokuz yıl krallık yapar. anu, alaluya karşı ayaklanır ve onu yenerek aşağıya, karanlık toprağa gönderir ve tahta geçer. bu kez kumarbi ona hizmet etmeye başlar.
anu da dokuz yıl boyunca tahtta kalır. dokuzuncu yılda bu kez kumarbi anuya karşı ayaklanır ve onunla savaşmaya başlar. anu, kumarbiye karşı koyamaz , kaçar :
"anu, kumarbinin el ve ayaklarından kendini sıyırdı ve kaçtı. anu, gökyüzüne çıktı. (fakat) kumarbi onun arkasından koştu. anunun ayaklarından yakaladı ve anuyu gökyüzünden aşağıya çekti. (kumarbi anunun) dizini (bel altını) ve bronza benzer kumarbinin karnına bitişik erkeklik organını ısırdı. kumarbi, anunun erkekliğini yutunca, o sevinde ve yüksek sesle güldü. anu döndü ve kumarbiye (şöyle) söylenmeye başladı : « erkekliğimi yuttuğun için kendi içinden seviniyor musun? kendi kendine sevinme! ben sana yük (tohum) yükledim. ilk olarak soylu fırtına tanrısı ile seni aşıladım (gebe bıraktım). ikincisi dayanılmaz aranzah nehriyle seni aşıladım. üçüncüsü soylu tašmišu ile seni aşıladım. üç dehşet tanrıyı ben sana bir yük olarak yerleştirdim."
anu böyle diyerek gökyüzüne gizlenir. kumarbi ise hemen tükürür ve daha sonra da nippur şehrine gider. kumarbi burada doğum için ayları sayar ve tanrıları dünyaya getirir. metinin buraları çok kırık olduğundan efsanenin bu bölüm hakkında ayrıntılı bilgimiz yoktur. ancak çıkan tanrılar da savaşa tutuşurlar. en kuvvetlisi teşuptur. hatta teşup boğası šeriye şöyle der :
"[artık kim benim] karşıma kavga etmeye gelebilir? [şimdi beni kim] yenebilir? kumarbi bile [bana karşı çıkamaz(?)]"
kırık parçalardan anunun kumarbinin öldürülmesini istemediğini öğreniyoruz. ayrıca yeryüzü de hamiledir ve ay saymaktadır ve tabletin sonunda iki çocuk doğurur.
tabletlerin kırık olması yüznden efsanenei tam bir versiyonu elimizde yoktur. yalnız anlaşıldığı kadar, efsane mezopotamya kökenlidir. hitilere hurriler yoluyla girmiştir.
metinin hesiodosun theogoniasıyla benzerliği dikkat çekicidir. hesiodosun bu efsaneleri anadoludan aldığı düşünlebilinir.
köken ne olursa olsun bu efsane hititlerde, daha doğrusu anadoluda bir nalam kazanmış ve belki de "yunan mucizesi" denilen safsatanın doğuşunda rol oynamıştır.
orjinal ismi xyz affair olarak bilinmektedir.
uluslararası karmaşa iç zorlukları daha da arttırıyordu: ingiltere ile yeni yapılan andlaşmayı öfkeyle karşılayan fransa, ingilizlerin iddialarını benimseyerek, düşman limanlarına götürülmekte olan besin maddelerine, donanmaya ait mallara ve savaş malzemesine fransız donanması tarafından el konulacağını açıkladı. 1797’ye gelindiğinde, fransa 300 amerikan gemisine el koymuş ve amerika birleşik devletleri’yle diplomatik ilişkilerini kesmişti. adams, görüşmelerde bulunmak üzere paris’e üç temsilci daha gönderince, fransa dışişleri bakanı charles maurice de talleyrand’n ajanları (adams, kongre’ye verdiği raporda bunlardan x, y ve z olarak söz etmiştir), amerika birleşik devletleri’nin fransa’ya 12 milyon dolar borç ve fransa hükümeti yetkililerine de rüşvet vermesi koşuluyla görüşmelere başlanabileceğini bildirdiler. amerikalıların fransa’ya karşı düşmanlıkları yüksek bir düzeye erişti. xyz skandalı denilen gelişmeler sonucunda, silah altına asker alınmaya ve genç a.b.d. donanması güçlendirilmeye başlandı.
fransızlarla bir dizi deniz çatışmasından sonra savaş kaçınılmaz görünüyordu. bu bunalım sırasında, adams, savaşmak isteyen hamilton’un önerilerini bir kenara iterek fransa’ya üç yeni temsilci gönderdi. iktidara yeni gelmiş olan napoleon, temsilcilere içten bir kabul gösterdi ve görüşmeler sonunda, amerika birleşik devletleri’ni fransa ile 1778’de yapmış bulunduğu savunma ittifakının yükümlülüklerinden resmen kurtaran sözleşme’nin 1800 yılında imzalanmasıyla çatışma tehlikesi azaldı. buna karşın, amerika’nın zayıflığı yüzünden, fransa, fransız donanmasının el koyduğu amerikan gemilerine karşılık 20 milyon dolar tazminat ödemeyi reddetti.
uluslararası karmaşa iç zorlukları daha da arttırıyordu: ingiltere ile yeni yapılan andlaşmayı öfkeyle karşılayan fransa, ingilizlerin iddialarını benimseyerek, düşman limanlarına götürülmekte olan besin maddelerine, donanmaya ait mallara ve savaş malzemesine fransız donanması tarafından el konulacağını açıkladı. 1797’ye gelindiğinde, fransa 300 amerikan gemisine el koymuş ve amerika birleşik devletleri’yle diplomatik ilişkilerini kesmişti. adams, görüşmelerde bulunmak üzere paris’e üç temsilci daha gönderince, fransa dışişleri bakanı charles maurice de talleyrand’n ajanları (adams, kongre’ye verdiği raporda bunlardan x, y ve z olarak söz etmiştir), amerika birleşik devletleri’nin fransa’ya 12 milyon dolar borç ve fransa hükümeti yetkililerine de rüşvet vermesi koşuluyla görüşmelere başlanabileceğini bildirdiler. amerikalıların fransa’ya karşı düşmanlıkları yüksek bir düzeye erişti. xyz skandalı denilen gelişmeler sonucunda, silah altına asker alınmaya ve genç a.b.d. donanması güçlendirilmeye başlandı.
fransızlarla bir dizi deniz çatışmasından sonra savaş kaçınılmaz görünüyordu. bu bunalım sırasında, adams, savaşmak isteyen hamilton’un önerilerini bir kenara iterek fransa’ya üç yeni temsilci gönderdi. iktidara yeni gelmiş olan napoleon, temsilcilere içten bir kabul gösterdi ve görüşmeler sonunda, amerika birleşik devletleri’ni fransa ile 1778’de yapmış bulunduğu savunma ittifakının yükümlülüklerinden resmen kurtaran sözleşme’nin 1800 yılında imzalanmasıyla çatışma tehlikesi azaldı. buna karşın, amerika’nın zayıflığı yüzünden, fransa, fransız donanmasının el koyduğu amerikan gemilerine karşılık 20 milyon dolar tazminat ödemeyi reddetti.
abdnin 1890 nüfus sayımında başarılı biçimde kullanılan, bilgisayarın atası sayılabilecek delikli kartlarla bilgilerin yüklenebildiği ve bu bilgiler üzerinde toplama işlemlerinin yapılabildiği elektromekanik aracın mucidi.
avustralya ve yeni ginede yaşayan, alacakaranlıkta dolaşan keseli memeli hayvan.
hindistanda yaşayan bir kemirgene benzemesi nedeniyle bu adı almıştır.kısa burunlu, uzun burunlu, tavşan kulaklı ve domuz ayaklı çeşitleri vardır.kese cebi arkaya doğru açılır.
hindistanda yaşayan bir kemirgene benzemesi nedeniyle bu adı almıştır.kısa burunlu, uzun burunlu, tavşan kulaklı ve domuz ayaklı çeşitleri vardır.kese cebi arkaya doğru açılır.
el yazması kitapların sekiz sayfadan oluşan bölümlerine verilen isim.
2006 yılı sonlarında muay thai uluslararası dünya kral kupasında ülkemize bronz madalya kazandıran sporcumuz.
mersinin tarsus ilçe belediye başkanı burhanettin kocamaz, muay thai uluslararası dünya kral kupasından bronz madalyayla dönen faruk tanı cumhuriyet altınıyla ödüllendirdi.
faruk tan, 13-17 aralık 2006 tarihleri arasında taylandın başkenti bangkokta düzenlenen muay thai uluslararası dünya kral kupasında türkiyeyi 71 kiloda temsil edip 3. ödülünü kazanmıştı.
mersinin tarsus ilçe belediye başkanı burhanettin kocamaz, muay thai uluslararası dünya kral kupasından bronz madalyayla dönen faruk tanı cumhuriyet altınıyla ödüllendirdi.
faruk tan, 13-17 aralık 2006 tarihleri arasında taylandın başkenti bangkokta düzenlenen muay thai uluslararası dünya kral kupasında türkiyeyi 71 kiloda temsil edip 3. ödülünü kazanmıştı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?