confessions

akhillius

- Yazar -

  1. toplam entry 2349
  2. takipçi 2
  3. puan 49035

alkol

akhillius
saglik komisyonu uyariyor!..

alkol , icmeyi sevenler icin faydali ve koruyucu bilgiler ...




alkol alimina bagli bozukluklar, nedenleri ve cozumleri:

belirti: ayaginiz islak ve soguk.
sebep: kadeh yanlis aciyla tutuluyor.
cozum: kadehin agizini yukariya gelinceye kadar cevirin.
------------------------------
belirti: onunuzdeki duvarda avizeler var.
sebep: zeminde yatiyorsunuz.
cozum: vucudunuzu zemine 90° aci yapacak sekilde konumlandirin.
-------------------------------------------
belirti: zemin bulanik gorunuyor.
sebep: bos bir kadehe bakiyorsunuz.
cozum hemen kadehi sevdiginiz bir icecekle doldurun.
----------------------------------------
belirti: zemin hareket ediyor.
sebep: surukleniyorsunuz.
cozum: en azindan sizi nereye goturduklerini sorun.
------------------------------------------
belirti: ne zaman birisi konussa kulaginiz yanki yapiyor.
sebep: kulaginizi kadehe sokmussunuz.
cozum: kendinizi maskara yapmayi birakin!
------------------------------------------
belirti: oda sallaniyor, herkes beyaz giyinmis ve muzik sanki tekrar edip duruyor.
sebep: ambulanstasiniz.
cozum: hareket etmeyin. uzmanlar geregini yapar.
----------------------------------
belirti: babaniz ve kardesleriniz yabanci gibi bakiyor.
sebep: yanlis evdesiniz.
cozum: evinizin yolunu sorun.

serefe

yaran fıkralar

akhillius
bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş. bir gece kocası yok diye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "ben içeri girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin hemen altına dört ucundan gerin" demiş.

sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "kadının kocası gelirse kapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp raconu çizdirmeyelim... tamam mı?"

adamları, "başüstüne patron" demişler. mafya babası kadının evine girmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendini tereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış. kadın üzerine alelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri...
"yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak,
"patrona söyle branda bulamadık!"

otistik

akhillius
otistik çocuklar okulunda rehber öğretmen olarak çalışan birinden yaşanmış olay ; okulda rehber öğretmen olarak çalışan bir öğretmen musa..
okulun öğrencilerinden bir otistik çocuğun ailesi, bir gün musa öğretmene dert yanıyor; çocukları normalde çok su içmesine karşın; 3 aydır ağzına bir damla su koymuyormuş.
’’hocam, bize bişey söylemiyor... bir de siz sorun..’’ diyorlar. musa çocukla konuşuyor..
anlaşılıyor ki; bir gün öğretmen sınıfta:’’ atatürk ölmedi, yüreğimizde yaşıyor.’’ demiş... ve küçük çocuk da, atatürk boğulmasın diye, su içmeyi bırakmış...sırf bu yüzden tam 3 ay boyunca su içmemiş..ne yapsalar, çocuğu ikna edememişler.musa, çocuğu yanına çekip, demiş ki;’’biliyor musun, atatürk çok iyi bir yüzücüdür..’’
bundan sonra, küçük çocuk su içmeye başlamış...

aklında bazı şeyleri yitirmiş olsalarda nasıl bir önder sevgisi barındırdıklarının yegane kanıtı.

gelin kaynana monologları

akhillius
gelin:
sabun koydum leğene
bak başıma gelene
ben kadar taş düşe
kaynana senin tepene

kaynana:
gelin seni oyarım
sen hizmetçi ben hanım
seni evden kovarım

gelin:
balon gibi kaynana
çıkmış spor yapmaya
koymayın sakın helvaya
şişmanlıktan patlıya

kaynana:
kartal sinek avlamaz
köpek kuşa havlamaz
aklı olan gelin
kaynanaya hırlamaz

gelin:
ey varvara varvara
ayva doldur şalvara
azmış dişlek kaynana
tırmanıyor düz duvara

kaynana:
ben yaylada kışlarım
türlü nakış işlerim
pis gelini görünce
dayanamam dişlerim

gelin:
kaynanamın kelini
gelin verir yemini
dırdır etme kaynana
akrep soksun dilini

kaynana:
gelini sevmeli
ayda bir görmeli
gördün mü sövmeli
azınca dövmeli

imphotep

akhillius
#855215 sonunda açıkladı. bizde türk halkı olarak rahatladık. artık bundan gayri enflasyon teğet geçse, cari açık artsa, amerika istila etse, rusya sıcak denize gelse nafile. artik bir ibinemiz var. huzurluyuz mutluyuz. haklı gururluyuz. evet.

her şey seninle başlar

akhillius
kitap iki yılda beşyüzbin okura ulaşmıştır. içinde şöyle unutulmayacak bir bölüm vardır;

çaresizsen,çare sensin!
hayatı "çaresizliklerle" dolu bir adamin öyküsüdür!

* yedi yaşında babasını kaybetti ve yetim kaldı
* sekiz yaşında okuldan alındı ve köyde yaşamaya başladı
* on yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde yeni okulundaki öğretmeninden dayak yedi
* on yedi yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için not ortalamasını tutturamadı
* yirmi dört yaşında tutuklandı.günlerce sorguya çekildi ve iki ay tek başına bir hücrede hapis yattı
* yirmi beş yaşında sürgün gönderildi
* yirmi yedi yaşında kendisinden bir yaş büyük rakip meslektaşı kahraman ilan edilirken, o hiç önemsenmedi
* otuz yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti
*otuz yedi yaşına böbrek hastalığından viyana’da iki ay hasta ve yalnız yattı
* otuz yedi yaşında komutan olarak atandığı ordu dağıtıldı
* otuz sekiz yaşında savunma bakanı tarafından görevinden atıldı ve hakkında tutuklama kararı çıkarıldı
* otuz sekiz yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bilem yoktu.ihtiyaç duyunca başkasından ödünç aldı ve cebinde sadece seksen lirası vardı
* otuz sekiz yaşında beş arkadaşından üçü, bir seçimde onun için oy vermedi
* otuz dokuz yaşında idam cezasına çarptırıldı!

sonra mı ne oldu?
kırk iki yaşında türkiye cumhuriyeti cumhurbaşbakanı oldu.
bu öykü efsanevi lider mustafa kemal atatürk’e aittir.

şimdi düşünün.sizin başarınızdaki engel ne?
paranız mı yok? atatürk’ün de yoktu.
saglınız mı bozuk? atatürk’ün de bozuktu.
çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? atatürk’ün de vardı.
aileniz çok zengin değilmiydi? atatürk’ün de değildi.
amirleriniz hakkınızı mı yiyor? atatürk’ün de başıan gelmişti.
sizin karşınıza çıkıpta atatürk’ün karşısına çıkmamış bir engel varmı?
unutmayın!
çaresizseniz, çare sizsiniz!
her şey sizinle başlar.
hayatta ya tozu dumana katarsınız, ya da tozu dumanı yutarsınız!
seçim sizin!!!

bilgi sözlük

akhillius
ne ekşisi ne tatlısı her zaman burası. gidin başka sözlüklere inanınki bu kadar rahat bir ortam bulamassınız. o kendini bilmez ekşi sözlükte yazar alıyorlarmış koş koş hanımcılar varya gittikleri gibi geri gelecekler ya ben ona üzülüyorum. sonuçta kolay kolay bırakılamayacak bir yerdir. meyve veren ağaç taşlanır misali bir yerdir. iyidir, güzeldir, şahanedir. bu kadar güzel bir yer varken niyekinedir ki başka bir yerlere gidip oralarda bir şeyler aramak falan filan. elbet anlaşılacaktır oraların değil buranın kalıcı ve onlarda daha sıcak bir ortamı olduğunu. saygı ve sevgi daha fazladır bence burada. başka yerlerde sizleri direkt olarak ezerlerken aşağılarlarken burda içlerine alıp bağırlarına basmaktadırlar ama bunu anlamayıpta kaçan göçen arkadaşlar varya yazık olacaktır elbet ama yapacakta bir şey yoktur. saygı duyuyoruz onlarada. her zaman böyle olmuş her daim de böyle olacaktır.

niye ben

akhillius
brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. tüm korkularına rağmen, brenda azimliydi. emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.

bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. aniden boşalan ip, hızla branda nın

gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve brenda artık bulanık görüyordu. ümitsizlik içinde brenda, lensini bulması için allah’a dua edebilirdi yalnızca. ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.

"allahım! sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. onu bulmama yardım et."

patikalardan yürüyerek aşağı indiler. aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.içlerinden biri "aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.

brenda’nın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.

eve döndüklerinde brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:

"allahım! bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."



"bu yükü niye taşiyorum" demeyin.....

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol