mel

şarkının sözleri dahilinde aşkı ve kızgınlığı ses tonuyla birebir oraya koyan büyük üstad eric clapton’un yapıtı.
bunun haricinde,nevzat bey (namı diğer nev)’den dinlediğinde ise çok başka diyarlara götürdüğü de bir gerçektir,biline...

meraklıları için ise ,here is the lyrics;

taya-tan, taya-tan, taya-tan
ahh! heyacanım!
taya-tan, taya-tan, taya-tan
kalbim şarkı söylüyor
göğsüne kapandığımda
bir şarkı çalıyorum

taya-tan, taya-tan, taya-tan
ben bir gitarım
taya-tan, taya-tan, taya-tan
senin çaldığın bir...

taya-tan, taya-tan, taya-tan
ahh! gizli heyacanım!
taya-tan, taya-tan, taya-tan
kalp atışlarım hızlanıyor
gözlerimi kapatıp rüyaya dalınca
sinemdeki titremelerdir teller

taya-tan, taya-tan, taya-tan
ben bir gitarım
taya-tan, taya-tan, taya-tan
senin çaldığın bir...


sanırım "taya tan" kuplesi japoncada çok farklı manalar içerebiliyor,çok ilginç.

pink martini’nin eugene albümünden enfes bir şarkı...
"sevdiğiniz kişinin gitarı olabilmeniz dileğiyle"...

5.arrondissement;st.germain’i içine alan bölgedir.en kalantorlardan biridir.
8. arrondissement;lüks yerleşim, iş ve diplomatik merkezlerin bölgesidir.
10,11 ve 12.arrondissement;işyerleri ve bu arada türk ve türkiye kökenli esnafın da çok bol olduğu mahalleler yer alır.

sol yakadan iki favori semt ise 15. ve 5. arrondissement’lardır.

16. arrondisement;işyeri, sanayiden ziyade yoğun oturma, konut mahalli ve en sevimsiz burjuva semti diye bilinir.

18. başkentin nispeten yoksul ve göçmen kökenlilerin daha yoğun yaşadığı kısımdır.

özetle arrondissement sayısı büyüdükçe şehirden rer ile uzaklaşılır ve varoşlara doğru yelken açarsınız.
ilk 10 arrondissement’a girmeyi başardıysanız notre dame,louvre,eiffel ve champs-elysees gibi olmazsa olmazları görmüş olacaksınız demektir.

asla dediğin her bir kareyle yüzleşmektir.bu sözcüğü lugatınızdan kaldırmanız adına kurgulanmış fırsatlar bütünüdür.
(bkz: never say never)

italyanca palyaço demektir

(bkz: öğüt)

okulda,anladıkça başaracaksın
yaşamda ,başardıkça anlayacaksın
gelecek mutlu-mutsuz inanmasan da;
gözlerin yaşardıkça anlayacaksın.
özdemir asaf

(bkz: pagliacci)

unutmayı öğrendim,unutmayı unuttum
unutmaya giden unutmayı öğrendim
bir yalan hazırladım,ilk başkasından duydum,
yüzüme susanlardan konuşmayı öğrendim.

yaratıcı seneryosuyla ziyan olan bir nesile kelebek etkisi perspektifiyle ilginç bir son getiren ,
çoğu zaman sırtımızı dönmeyi tercih ettiğimiz gerçek dünyanın hasına götüren,
bugün geriye baktığımızda aslını inkar etmek zorunda bırakılan birçok eurotürk’ün erişmek için neler vermeyeceği ,hem hüzün hem de umut dolu bir senaryoya sahip yapım.

müthiş bir sezen aksu eseri.
sezen yine döktürüyor,döktürüyor da ,işte bu ikircikli halet-i ruhiyenin faydası ancak ve ancak kaleme ,kesinlikle kalbe değil....

sevgilim sen ve ben sevgiden
çok farklı şeyler anlıyoruz
sen güce bense aşka aşığım
bu yüzden anlaşamıyoruz

içimde koskocaman bir yer
sana da, başkalarına da yeter
bu yürek aşkla ölür bin defa
bin defa doğar aşkla yeniden

gelir geçer ne sevdalar
değişir herşey, değişir insan
seneler sonra utanır herkes
bu boş, anlamsız, küçük oyunlardan

ateşle oynama ateşle oynama
sonunda ellerin, dillerin yanacak
dilersen gel beni bir kere daha vur
vurduğun yerlerde güller açacak

ateşle oynama ateşle oynama
sonunda ellerin dillerin yanacak
dilersen gel beni bir kere daha vur
vurduğun yerlerde güller açacak

sevgilim anlamsız bu savaş,
savaşlardan daha güçlüdür aşk
bitecek kavgalar, bitecek bu hayat
sevgilim bizi aşk kurtaracak

içimde koskocaman bir yer
sana da, başkalarına da yeter
bu yürek aşkla ölür bin defa
bin defa doğar aşkla yeniden

gelir geçer ne sevdalar
değişir herşey, değişir insan
seneler sonra utanır herkes
bu boş, anlamsız, küçük oyunlardan

anladim ben herseyi yoruyorum
belki de hep senden bekliyorum
degismedim sadece susuyorum
mucizeler yaratan kahramani ozluyorum

"vitrine değil ,iklime gelmeli "

kimin için yaşıyoruz sorusuna cevap arayan müthiş bir sezen aksu şiiri...

özledin mi? öyleyse kalk gel
bırak artık kim ne derse der
yasak günah hayat ahh elden gider

onların kendi hikayeleri yok
onlar sadece seyirci dünyada
aşksız yaşsız hasarsız bir diyarda

sen seç ben söyledim gitti
son sözümü ölmem artık
bu pişmanlar ordusuna dönmem artık

gel kırma ah gel duyma
sen de bu mutsuzlar kervanına uyma

işın karaca’nın yorumuyla tanıdığımız bir sezen aksu şiiri

sevgilim canım yandı çok
hayat yüzünden senin suçun yok

ben öğretilenlere hiç karşı koymazdım hayır demezdim
adanmış aşklar yaşar hep ölürüm derdim ama ölmezdim

şimdi başka bahar gönül gün ışığı gördü
şimdi aşklar kadar aşk kendine döndü

hadi gel yeniden buluşalım
bir daha barışalım senle
küsmeyelim hayata asla
hadi gel anlaşalım

her insan biraz romandır, kahramandır biraz yalandır
gün gelir anlar ki en çok harcadığı şey ah zamandır
vakit tamam yollara düştüm
elbet benimde hikayem vardır

"insanlar rakamlar gibidir,ancak durumlarına göre kıymet alırlar"

"eğer dünya sizin için yaratılmamış ise,sizin dünya için yaratılmış olduğunuz düşüncesiyle mesut olabilirsiniz.
siz hayat kitabının önemli bir sayfasısınız ,sizsiz kitap tamam olamaz"
sözünün sahibi.

suya sabuna dokunmayanlar,herşeyin kirli kalmasını isteyenlerdir

endişe filminin çekimleri sırasında yumurtalık savcısını öldürmek suçundan 18 yıl hapse mahkum oldu.
karikatürist oğuz aral ise;oyuncunun aşırı derecede rolünün etkisinde kalmasından ötürü böyle bir cinayeti gerçekleştirdiğini vurguluyor.
ne hayata nede role fazla kaptırmak iyi değil galiba...