laughter

(bkz: heaven)

muazzam depeche mode şarkısı. dinle dinle bitiremezsiniz aldığınız zevki.
sözleri de şöyle olur:
sometimes i slide away
silently
i slowly lose myself
over and over
take comfort in my skin
endlessly
surrender to my will
forever and ever
i dissolve in trust
i will sing with joy
i will end up dust
i’m in heaven

i stand in golden rays
radiantly
i burn a fire of love
over and over
reflecting endless light
relentlessly
i have embraced the flame
forever and ever
i will scream the word
jump into the void
i will guide the world
up to heaven

içmeye sebep olan şeyin ortadan kalkmasıyla gerçekleşebilecek eylem. öyle büyük bağımlılık falan da değildir kimileri için.

his işi his. öyle istatistikmiş, araştırmaymış bilmem neymiş; yalan. hissedersen neler tutuyo. böyle de bir bakış açım ve ilişkim var iddaaya dair.

haber kaynağı sayfasını yenileyecek olan site. şu an için yeni tasarımı denemek isteyenlere bir bekleme listesi oluşturulmuş. yakında tüm kullanıcılara açık olacak imiş.
http://elmaaltshift.com/2013/03/07/facebooks-new-news-feed-design/

tuhaf bir şekilde en özel, en ayrı sevilen mekanları kapanan şehir. misal frigya çay bahçesi. herkesin bilemeyeceği gizli bir mabet gibiydi. buna rağmen hep kalabalıktı, hep iş yapardı. kapandı. bunun haricinde iyon; o daha da gizli bir mabet gibiydi. çok ama çok az kişi bilirdi ancak sahibi de zevk için açmıştı zaten orayı, dolup taşmasını istemiyordu. gizli ve özel kalmalıydı. kapandı. sonra sünger; barlar sokağı’na girildiğinde ayaklar insanı istemsiz oraya götürürdü, başka alternatif yokmuş gibi, yok gibi gelirdi. en ama en rahat orada içilirdi. kapandı. eskişehir iyisin hoşsun da, o kapanan mekanların seni güzel yapıyordu, yerine yenilerini bulamadıkça nasıl yapayım da seveyim seni...

yakın zamanda karıştığı hatta bilfiil başrolü olduğu skandal sebebiyle akıllarda hep kötü imajı ve kadına şiddetle kalacak olan aktör. insanın aklı almıyor, özellikle tiyatrocunun böyle bir harekette bulunmasını.
http://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/ali-surmeli-kadin-oyuncuya-yumurta-saldirisini-savundu-haberi-69174

bugün fazlaca duygusalım o yüzden duygusal modda yazıyorum bu entryi de; kendisi benim gönüllü doktorumdur, az iyi etmemiştir beni uzaklardan. annemi dinlemeyip onun söylediklerine göre hareket etmişimdir ve iyileşmişimdir. unutamam o günleri. (bak bunlar hep duygusal modda yazılıyo, hassasiyetime saygı gösterilmesini talep ediyorum, dalga geçmelere tahammül edemem.) bir de;
(bkz: özledim sohbetini o sesini özledim)

cağnım yeşilini bile özlediğim buton. teşekkürler jedimiss, kıymetlimiss...

günde tek reklam yollamasından ve tek cihazdan izlememden mütevellit biriktirdiğim iki liramı yanıma kar sayıp yollarımı ayırdığım uygulama. izlemem arkadaş ben reklam falan, sevmiyorum. reklamcılık okuyan da ben değilim, benim 3. dereceden gerçeklikteki simülasyonum. benliğim reklam meklam sevmez. şimdi o iki liramı da bozdurup bozdurup harciyim bari... oyşş.

bu şehir küçük şehirdir. öyle büyük şehirden geldin mi ’lönk’ diye alışamazsın buraya. hadi başlarda şirin gelir, sevimli gelir ama bir süre sonra da sana gelmeye başlarlar. ’lan şehir içinde olayım ama azıcık da evden uzaklaşayım be’ dersin. yapamazsın. dön dolaş her yer aynıdır. bak dönüp dolaştığın yerler kötüdür demiyorum ama aynıdır hep işte. bıkarsın bir yerden sonra.

arkadaşlarla iyidir eskişehir uzun vadede. gerçi arkadaşlar da bir yere kadar yeter. eskişehirde okuyan her insandan en az bir kez duymuşumdur ’yeter artık gidicem bu şehirden’ lafını. da işte kilit nokta burası. ben de defalarca, hatta belki yüzlerce kez söyledim bu lafı. millet ’eskişehir nasıl, çok güzel değil mi’ diye her sorduğunda ’güzel de size güzel işte, ben sıkıldım, sevmiyorum orayı’ dedim hep.

ama şimdi bir gariplik oldu. biraz memleket bursa’da kaldım, 1.5 ay istanbul’un tadına baktım. şimdi ’acaba beni paklasa paklasa eskişehir mi paklar’ diye düşünüyorum. dün gece oturdum ’okuldan sonra orda yaşamaya devam eder miyim acaba’ diye düşündüm, böyle bi düzen kursam falan. hayret bir şey ya. bir de kendimi biliyorum, ben nasıl düşündüm böyle bir şeyi. garip şehir işte sözlük. napıyo ediyo alıyo seni içine. ve biz eskişehir’e bir sebeple maruz kalmış insanlar da bırakamıyoruz sanki orayı. lanetlendik mi lan biz, seçilmiş insan mıyız yoksa. pismilla.

(bkz: siya siyabend)

dünyanın en cool insanı olacaksın deseler dahi yapamayacağım eylem. güneş gözlüğü lan bu, kapalı alanda karanlık demek yani. hiç mi rahatsız etmez arkadaş, kanser sebebi yemin ediyorum. vallahi elim ayağım çekildi.

bu sene dünya turnesinin 10. yılında istanbul’da olacak olan londra’nın en ünlü müzikali.
17 ülkede 12 milyondan fazla kişi tarafından izlenen ve queen’in en iyi 24 şarkısından oluşan ödül rekormeni müzikal, avrupa turnesi kapsamında bkm organizasyonu ile nisan ayında 16 gösteri için ilk kez türkiye’de olacak.
videolar falan biraz izlendiğinde insanın canı fena halde çekiyor izlemeyi. para denkleştirmek mesele.

(bkz: o değil de bir zamanlar serkül vardı ona noldu)
(bkz: orda mıyım orda mıyım birtanem)

çok paranız olup, çok daha iyilerini alamadığınız müddetçe tüm kalitesizliğine rağmen göz bebeğiniz olarak kalacak lenstir. 1.8 bile bir şeydir bizler için. yokluğunda çok ızdırap çektirir, o yüzden kötü demeyelim.

aynı zamanda şarkının ortayla sonu arasında sesi kısıp konuşmaya başlayan radyo programcısıdır. allah onların bin bel... neyse sakinim.

çocukluğumu yiyip bitiren cümle. büyüdüm ya şimdi, zamanında bu cümleyle bana acı çektirenlerin boş anlarını kollayıp ’ha’ dedikleri anda geçmiştekileri bir bir ödetiyorum. nihahaha.
bunun bir de ’anne denmez, anneciğim denir’ versiyonu vardır ki o da geçmişte üzerimde denenmiştir. lan ben niye bütün akrabalarıma ciğim diyorum lan. teyzeciğim, dayıcığım, büyükbabacığım, bilmemkim ablacığım... vay başıma gelenler, allahtan annemi muaf tutmuşum.

annenizin bekarlık soyadı yahut annenizin evlenmeden önceki soyadı olsa daha doğru olacak olan kalıp.

buna yetişemeyenler alelacele doksanlarda çocuk olmakla övünmeye başlamışlardır.