başıma bir şey gelmeyecekse
bir - ergenekon soruşturmasının ikinci gözaltı dalgasının babalarından ato başkanı sinan aygün, "atatürk’ü sevmekle suçlanıyorum" diye bir açıklama yapmış... benim aklıma ise "başıma bir iş gelmeyecekse atatürk’ü sevmiyorum" diyen türbanlı kızımız geldi... ikisini bir arada düşündüğümde "ne iş yahu? atatürk’ü sevmek de suç, sevmemek de" şeklinde bir özet geçiyorum, başıma bir şey gelmeyecekse...
iki - hani cem yılmaz’ın, "vizontele" filminde "zeki müren de bizi görecek mi?" şeklinde sorduğu tarihi sorunun bir benzerini, "abdurrahman yalçınkaya da gözaltına alınacak mı?" diye sorabilir miyiz? hadi diyelim ki sorduk... başımıza bir iş gelir mi?
üç - "sevgili günlük... bugün de darbeyi yapamadık" şeklinde günlük tutan emekli oramiral özden örnek paşa gözaltına alınan paşalar arasında yer almadı... başıma bir şey gelmeyecekse sormak istiyorum: neden?
dört - gözaltına alınan iki paşadan biri olan hurşit tolon paşa, türk popüler kültür tarihine "sezen aksu’ya posta koyan paşa" olarak geçmişti... sezen aksu’nun bir 30 ağustos günü rumca şarkı söylemesine itiraz eden hurşit paşa, "30 ağustos’ta rumca şarkı söylemek terbiyesizliktir" demişti... hurşit paşa’nın en zor gününde bu vakayı anımsattığım için başıma bir şey gelir mi? mesela bana en hafifinden "zalim" der misiniz?
beş - cumhuriyet gazetesi’nin ankara temsilcisi mustafa balbay’ın, her ne kadar acayip sekter görüşlere sahip olsa da, "fırlamalık yapan bir yeniyetme" tavrının yol açtığı sevimlilik nedeniyle "gözü dönmüş darbeci" olacağına zerre kadar inanmıyorum... inanamıyorum... bu inancımı korumak istiyorum, tabii başıma bir iş gelmeyecekse...
alti - gözaltına alınanlar arasında yer alan erol mütercimler’in bir zamanlar fethullah gülen ekibine yakın durduğunu, hatta stv’de programlar yaptığını anımsatmak isterim... tabii başıma bir şey gelmeyecekse...
yedi - mehmet altan abimiz bana "ahmetçiğim, darbecilere karşı mücadele ve direnişte yumuşama olmaz" demeyecekse... ve tabii başıma bir iş gelmeyecekse... raconu şöyle kesiyorum: ergenekon davasında bir yıldır iddianamenin ortaya çıkmamasını ve neyle suçlandıklarını bilmeyen insanların bir yıldır "mahpushane türküleri" söylemek durumunda kalmasını insani açıdan kabul edilemez buluyorum...
sekiz - ergenekon soruşturmasında gözaltına alma saatinin birkaç saat ileri alınması, polisin ve savcının insafa gelmesi olarak mı yorumlanmalı? yoksa "deve dişi gibi paşalara kıyak" olarak mı yorumlanmalı? sorduğum için başıma bir iş gelir mi?
dokuz - başbakan tayyip erdoğan’ın eski özel doktoru ve eski özel kalem müdürü turhan çömez de hedefteymiş! başıma bir iş gelmeyecekse sormak istiyorum: turhan çömez, sorguda sırf gıcıklık olsun diye "tayyip erdoğan da ergenekoncu’dur" dese, erdoğan da gözaltına alınır mı?
on - bu memlekette "paşalara dokunulmaz" tarzında bir yargının var olduğunu belirtsek ve dünkü "gözaltı dalgası" ile en azından bu yargının tepetaklak olduğunu yazsak... başımıza bir iş gelir mi?
ahmet hakan
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/9329161.asp?yazarid=131&gid=61&sz=34352&hid=9330679
ergenekon operasyonu
emekli bir kuvvet komutanına ait günlüklerin (em.ora. özden örnek), nokta dergisinde yayımlanmasıyla başladı herşey... aslında bugünkü cumhurbaşkanı ve başbakan dahil ankara’da birçok kişi, gazeteciler 2004’te neler olduğunun/oldurulmaya çalışıldığının farkındaydı.
gazetecilik refleksleri bu olanları yazmaya yetmedi, yeterli değildi belki de. yetkili makamlarda olanlar da "aman atlattık işte, elleşmeyin" diye düşündüler belki.
birileri öyle düşünmedi.
danıştay’a, islamcı soslu saldırgan saldırdığında oyak güvenlik’in güvenliğini sağladığı(?) binadaki güvenlik kameraları çalışmıyordu! ve ortalıkta güvenlikçi de bulunmuyordu.
saldırgan alparslan aslan tesadüfen yakalandı. oyun kurucular, bir faili meçhul olarak yazmışlardı senaryoyu. saldırgan kaçacak; başbakan ve akp kışkırtmış, vakit gazetesi hedef göstermiş ve daire üyeleri başıörtülü bir okul müdiresinin okul dışında da başını örtemeyeceği kararını verdiği için saldırıya uğramış olacaktı.
olmadı...
"heyhat, attın ama vuramadın" diyen tevfik fikret gibi, birileri de: "vurdun ama kaçamadın" diyerek boşlukları yamamaya çalıştılar.
gene olmadı...
(o zaman unvanı buydu sanırım) danıştay başkan vekili tansel çölaşan (emin çölaşan’ın eşi olur kendileri):"allah’ın askeriyiz, allahu ekber dedi ateş etti" diye açıklama yaptı kameralara. hemen duyarlı vatandaşlarımız protesto eylemlerine başladı. saldırıda ölen daire başkanının cenazesinde hükümet üyelerine saldırıldı. genelkurmay başkanı büyükanıt:"bu tepki, bir günle sınırlı kalmamalı" dedi. başbakan:"yetkili makamlarda olan herkes, sözlerinin nereye gideceğini hesap ederek sorumlu konuşmalı" diye cevap verdi. ortaya...
saldırıdan yaralı olarak kurtulanlar, tansel çölaşan’ın söylediği gibi sözleri saldırganlardan duymadıklarını söylediler. tansel çölaşan: "o anın heyecanıyla öyle anlamış olabilirim" gibi bir açıklama yaptı.
saldırgan aslan yakalandı. dairenin başörtüsü kararına tepki olarak saldırıyı gerçekleştirdiğini, üyeleri vakit gazetesindeki resimlerinden tanıdığını söyledi.
aslan’ın emekli ilköğretim müfettişi babası idris arslan, oğlunun böyle birşey yapayacağını, kandırıldığını açıkladı.
saldırgan aslan’ın üzerinden (başkanı şu anda ergenekon operasyonundan gözaltında ya da tutuklu bulunan em. alb. fikri karadağ) vatansever kuvvetler güçbirliği hareketi’nden (vkgb) aldığı kimlik kartı çıktı. bu arada hiç alakasız bir yerden bir intihar haberi geldi. em. yüzb. muzaffer tekin intihar etti! bir bıçağı kendisine saplayarak...
cumhuriyet gazetesi’ne peşpeşe el bombaları atıldı. atılan bombaların (bir kısmının) mke yapımı, (tamamının) kara kuvvetleri komutanlığı (kkk)envanterine ait olduğu belirlendi. kkk, envanterindeki bu bombaların kullanılmış gözüktüğünü açıkladı.
ümraniye’de bir gecekonduda, aynı seriden ve yine kkk envanterine kayıtlı el bombaları bulundu.
nokta dergisi, em. ora. özden örnek’in günlüklerini: "2004’te iki darbe atlatmışız" başlığıyla yayımladı. özden örnek iddiaları reddetti ve alper görmüş ile nokta dergisi aleyhine dava açtı. dergi sahibi yayını durdurdu. alper görmüş yargılandığı davadan beraat etti. yayınlanan günlüklerin, özden örnek’e ait bilgisayardan çıktığı emniyet raporuyla belgelendi.
danıştay davası başörtüsü saldırısı gibi görüldü ve karar bu şekilde verildi. em. tuğg. veli küçük ile danıştay saldırısı faili alparslan aslan’ın bakü’de çekilmiş fotoğrafları ve vkgb bağlantısı derinleştirilmedi, derinleştirilmesine gerek görülmedi.
saldırganın babası ilk günkü şaşkınlığını atarak ilginç çıkışlar yaptı, oğlu gibi... ibda c’nin yayın organı olarak bilinen ve son günlerdeki gözaltılarla ilgili: "vatansever insanlar gözaltına alınıyor" değerlendirmeleri yapan bir dergiye mülakat verdi.
...
cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde "çankaya yoluna barikat kuracağız, tayyip’i oraya çıkartmayacağız" diyenler 30 milyon dolara kanallarını sattı.
"atatürk’ü sevmekle suçlanıyorum" diyen, "ulusal para, ulusal onurdur" diye kampanyalar yürütenlerin evinden 2,5 milyon euro çıktı. euronun üzerinde atatürk yok bildiğimiz kadarıyla ve euro, halihazırda ulusal paramız da değil!
ab fonlarından yararlanan kişi ve kurumları vatanı satmakla suçlayanların, ab fonlarıyla proje yürüttükleri ortaya çıktı. (ki ab fonlarını kullanmak değil, kullanmamak yanlış. türkiye her yıl milyonlarca euro yatırdığı fonlardan, ödediği para kadar bile kaynak kullanmıyor!)
...
herşey bir anda başlamadı. sadece bir kısım medya aylarca bu olayları görmezden geldi. cumhuriyet gazetesi bile, sadece gazetecilik yaptığı, sadece gazete verdiği söylenen cumhuriyet gazetesi bile, avukatı aracılığıyla mahkemeden, gazeteye atılan bombaların kkk’den nasıl çıkartıldığının araştırılmasını istedi de... okuyucusuna, bombaların menşei hakkında açıklama yapmaktan kaçındı.
madalyonun bir yüzüne bakarak hayat sürenler; gazetelerini, televizyonlarını da ayırdıkları için bazı gelişmelerden haberdar olamadı.
2004’teki söz konusu girişimler sırasında kendisiyle görüşülen bir büyük medya patronunundan da (kim acaba) destek istendiği yansıdı medyaya. bu sitede de bir iki gün önce fatih altaylı aracılığıyla dillendirildi ismi.
vestel’in veezy model bilgisayarının reklamıydı sanırım, yaşlı bir teyze: "daha ne istiyonuzzzz????" diye bağırıyordu.
sahi daha ne istiyorsunuz?
bir sabah uyandığınızda...
neyse...
siz hele bir uyanın da!
gazetecilik refleksleri bu olanları yazmaya yetmedi, yeterli değildi belki de. yetkili makamlarda olanlar da "aman atlattık işte, elleşmeyin" diye düşündüler belki.
birileri öyle düşünmedi.
danıştay’a, islamcı soslu saldırgan saldırdığında oyak güvenlik’in güvenliğini sağladığı(?) binadaki güvenlik kameraları çalışmıyordu! ve ortalıkta güvenlikçi de bulunmuyordu.
saldırgan alparslan aslan tesadüfen yakalandı. oyun kurucular, bir faili meçhul olarak yazmışlardı senaryoyu. saldırgan kaçacak; başbakan ve akp kışkırtmış, vakit gazetesi hedef göstermiş ve daire üyeleri başıörtülü bir okul müdiresinin okul dışında da başını örtemeyeceği kararını verdiği için saldırıya uğramış olacaktı.
olmadı...
"heyhat, attın ama vuramadın" diyen tevfik fikret gibi, birileri de: "vurdun ama kaçamadın" diyerek boşlukları yamamaya çalıştılar.
gene olmadı...
(o zaman unvanı buydu sanırım) danıştay başkan vekili tansel çölaşan (emin çölaşan’ın eşi olur kendileri):"allah’ın askeriyiz, allahu ekber dedi ateş etti" diye açıklama yaptı kameralara. hemen duyarlı vatandaşlarımız protesto eylemlerine başladı. saldırıda ölen daire başkanının cenazesinde hükümet üyelerine saldırıldı. genelkurmay başkanı büyükanıt:"bu tepki, bir günle sınırlı kalmamalı" dedi. başbakan:"yetkili makamlarda olan herkes, sözlerinin nereye gideceğini hesap ederek sorumlu konuşmalı" diye cevap verdi. ortaya...
saldırıdan yaralı olarak kurtulanlar, tansel çölaşan’ın söylediği gibi sözleri saldırganlardan duymadıklarını söylediler. tansel çölaşan: "o anın heyecanıyla öyle anlamış olabilirim" gibi bir açıklama yaptı.
saldırgan aslan yakalandı. dairenin başörtüsü kararına tepki olarak saldırıyı gerçekleştirdiğini, üyeleri vakit gazetesindeki resimlerinden tanıdığını söyledi.
aslan’ın emekli ilköğretim müfettişi babası idris arslan, oğlunun böyle birşey yapayacağını, kandırıldığını açıkladı.
saldırgan aslan’ın üzerinden (başkanı şu anda ergenekon operasyonundan gözaltında ya da tutuklu bulunan em. alb. fikri karadağ) vatansever kuvvetler güçbirliği hareketi’nden (vkgb) aldığı kimlik kartı çıktı. bu arada hiç alakasız bir yerden bir intihar haberi geldi. em. yüzb. muzaffer tekin intihar etti! bir bıçağı kendisine saplayarak...
cumhuriyet gazetesi’ne peşpeşe el bombaları atıldı. atılan bombaların (bir kısmının) mke yapımı, (tamamının) kara kuvvetleri komutanlığı (kkk)envanterine ait olduğu belirlendi. kkk, envanterindeki bu bombaların kullanılmış gözüktüğünü açıkladı.
ümraniye’de bir gecekonduda, aynı seriden ve yine kkk envanterine kayıtlı el bombaları bulundu.
nokta dergisi, em. ora. özden örnek’in günlüklerini: "2004’te iki darbe atlatmışız" başlığıyla yayımladı. özden örnek iddiaları reddetti ve alper görmüş ile nokta dergisi aleyhine dava açtı. dergi sahibi yayını durdurdu. alper görmüş yargılandığı davadan beraat etti. yayınlanan günlüklerin, özden örnek’e ait bilgisayardan çıktığı emniyet raporuyla belgelendi.
danıştay davası başörtüsü saldırısı gibi görüldü ve karar bu şekilde verildi. em. tuğg. veli küçük ile danıştay saldırısı faili alparslan aslan’ın bakü’de çekilmiş fotoğrafları ve vkgb bağlantısı derinleştirilmedi, derinleştirilmesine gerek görülmedi.
saldırganın babası ilk günkü şaşkınlığını atarak ilginç çıkışlar yaptı, oğlu gibi... ibda c’nin yayın organı olarak bilinen ve son günlerdeki gözaltılarla ilgili: "vatansever insanlar gözaltına alınıyor" değerlendirmeleri yapan bir dergiye mülakat verdi.
...
cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde "çankaya yoluna barikat kuracağız, tayyip’i oraya çıkartmayacağız" diyenler 30 milyon dolara kanallarını sattı.
"atatürk’ü sevmekle suçlanıyorum" diyen, "ulusal para, ulusal onurdur" diye kampanyalar yürütenlerin evinden 2,5 milyon euro çıktı. euronun üzerinde atatürk yok bildiğimiz kadarıyla ve euro, halihazırda ulusal paramız da değil!
ab fonlarından yararlanan kişi ve kurumları vatanı satmakla suçlayanların, ab fonlarıyla proje yürüttükleri ortaya çıktı. (ki ab fonlarını kullanmak değil, kullanmamak yanlış. türkiye her yıl milyonlarca euro yatırdığı fonlardan, ödediği para kadar bile kaynak kullanmıyor!)
...
herşey bir anda başlamadı. sadece bir kısım medya aylarca bu olayları görmezden geldi. cumhuriyet gazetesi bile, sadece gazetecilik yaptığı, sadece gazete verdiği söylenen cumhuriyet gazetesi bile, avukatı aracılığıyla mahkemeden, gazeteye atılan bombaların kkk’den nasıl çıkartıldığının araştırılmasını istedi de... okuyucusuna, bombaların menşei hakkında açıklama yapmaktan kaçındı.
madalyonun bir yüzüne bakarak hayat sürenler; gazetelerini, televizyonlarını da ayırdıkları için bazı gelişmelerden haberdar olamadı.
2004’teki söz konusu girişimler sırasında kendisiyle görüşülen bir büyük medya patronunundan da (kim acaba) destek istendiği yansıdı medyaya. bu sitede de bir iki gün önce fatih altaylı aracılığıyla dillendirildi ismi.
vestel’in veezy model bilgisayarının reklamıydı sanırım, yaşlı bir teyze: "daha ne istiyonuzzzz????" diye bağırıyordu.
sahi daha ne istiyorsunuz?
bir sabah uyandığınızda...
neyse...
siz hele bir uyanın da!
(bkz: bursa nutku)
bunun sonu sevr antlaşmasına kadar gider, ülkeyi oraya kadar geriletir, geriletmektedir.
edit: amaçları da odur zaten.
(ara: sevr antlasmasi)
edit: amaçları da odur zaten.
(ara: sevr antlasmasi)
ortalıkta gözaltına alacak adam kalmadığından, salıverdiklerini tekrar içeri alan operasyon.
(bkz: ergenekon cephanelikleri)
yaşlı bir anadolu köylüsü tek başına yaşadığı ve eskisi gibi tarlada çalışamadığı için çok dertliymiş. susuz geçen bir yılın ardından, toprak taş gibi olduğundan, alnının teri ve büyük fedakarlıklarla okuttuğu ve tüm beklentilerini aşarak üniversite rektörü olan tek oğlu da ergenekon 41.inci dalgadan dolayı tutuklanıp, cezaevine götürüldüğünden dolayı çok mutsuzmuş. eşi de vefat edeli neredeyse bir ay olmuş. sonunda dayanamamış ve 45 gündür suçunun ne olduğu bilinmemesine ve açıklanmamasına rağmen cezaevinde yatan oğluna çaresizlikten bir mektup yazmış.
sevgili oğlum mustafa,
çok üzgünüm. annen vefat ettiğinden beri onsuz hayatımın bir tadı yok. seni alıp götürdüklerinden beri de seni çok arıyorum. üniversitende olduğun zamanlar bile telefondaki sesini arıyorum. bu yıl galiba felaket geçecek. toprak o kadar sert ki, toprağı kazamıyorum ve bu yıl hiç bir ekin ekmem mümkün görünmüyor. gerçekten artık baban çok yaşlandı. biliyorum ki elinde olsa yanıma gelip tarlamı kazmama yardımcı olurdun. tıpki eski günlerdeki gibi. sakın dert etme oğlum, yaşlı bir adam sadece boş, boş şeyler yazıyor o kadar. sen kendine iyi bak, cesur ol, ve isminin nereden geldiğini de asla unutma.
sevgilerinle,baban
bir kaç gün sonra oğlundan bir mektup gelmiş.
sevgili babacığım,
sakın tarlayı kazma. bütün cesetleri oraya gömdük.
sevgiler biricik oğlun mustafa.
ertesi gün sabaha karşı saat 4.00 de yaşlı çiftçiyi polis yatağından ense paça kaldırmış ve apartopar tarlaya götürmüş. bütün tarlayı kazmışlar. hiç bir şey bulamayınca bir kazdıklarını bir kez daha kazmışlar. sonunda bakmışlar en ufak bir şey bulamamışlar, yaşlı çiftçiden özür dilemişler ve geldikleri gibi gitmişler. aynı gün yaşlı adam cezaevinde yatan oğlundan bir mektup daha almış.
sevgili babacığım,
şimdi tüm ekinlerini ekebilirsin. yanında olup her zaman olduğu gibi beraber tarlayı kazmayı çok isterdim. ama bugünkü ortamda elimden ancak bu kadarı geldi. kusuruma bakma.
sevgi ve saygılarımla, oğlun mustafa
sevgili oğlum mustafa,
çok üzgünüm. annen vefat ettiğinden beri onsuz hayatımın bir tadı yok. seni alıp götürdüklerinden beri de seni çok arıyorum. üniversitende olduğun zamanlar bile telefondaki sesini arıyorum. bu yıl galiba felaket geçecek. toprak o kadar sert ki, toprağı kazamıyorum ve bu yıl hiç bir ekin ekmem mümkün görünmüyor. gerçekten artık baban çok yaşlandı. biliyorum ki elinde olsa yanıma gelip tarlamı kazmama yardımcı olurdun. tıpki eski günlerdeki gibi. sakın dert etme oğlum, yaşlı bir adam sadece boş, boş şeyler yazıyor o kadar. sen kendine iyi bak, cesur ol, ve isminin nereden geldiğini de asla unutma.
sevgilerinle,baban
bir kaç gün sonra oğlundan bir mektup gelmiş.
sevgili babacığım,
sakın tarlayı kazma. bütün cesetleri oraya gömdük.
sevgiler biricik oğlun mustafa.
ertesi gün sabaha karşı saat 4.00 de yaşlı çiftçiyi polis yatağından ense paça kaldırmış ve apartopar tarlaya götürmüş. bütün tarlayı kazmışlar. hiç bir şey bulamayınca bir kazdıklarını bir kez daha kazmışlar. sonunda bakmışlar en ufak bir şey bulamamışlar, yaşlı çiftçiden özür dilemişler ve geldikleri gibi gitmişler. aynı gün yaşlı adam cezaevinde yatan oğlundan bir mektup daha almış.
sevgili babacığım,
şimdi tüm ekinlerini ekebilirsin. yanında olup her zaman olduğu gibi beraber tarlayı kazmayı çok isterdim. ama bugünkü ortamda elimden ancak bu kadarı geldi. kusuruma bakma.
sevgi ve saygılarımla, oğlun mustafa
hukumet destekli ibnelikler silsilesi.
amerika’ nin sesi basbakanin talimatiyla
"zihniyeti belli" bir savci tarafindan yurutulen;
kaos tesekkulu.
referans:
sadece muhalif kanadin sorusturma kapsamina alinmasi, sadece sesi cikanlarin alasagi edilmek istenilmesi hic de dusundurucu degil!
cok acik!
dise dis kana kan!
*
komplolardan havuzlar dolduruyoruz,
icine dalip dalip cikiyoruz. (anonim)
amerika’ nin sesi basbakanin talimatiyla
"zihniyeti belli" bir savci tarafindan yurutulen;
kaos tesekkulu.
referans:
sadece muhalif kanadin sorusturma kapsamina alinmasi, sadece sesi cikanlarin alasagi edilmek istenilmesi hic de dusundurucu degil!
cok acik!
dise dis kana kan!
*
komplolardan havuzlar dolduruyoruz,
icine dalip dalip cikiyoruz. (anonim)
onceleri 8 milyon belgeden bahsediliyordu.daha sonra dort milyona indi.
az once siyaset meydaninda $u $ekilde minik bir hesap yapildi.
belge sayisini 6 milyon olrak du$unelim ve her bir belgeye sadece 1 saniye bakalim.evet sadece 1 saniye bakalim.
her bir belgeye sadece 1 saniye baksak ve araliksiz 6 milyon belgeyi incelemeye kalksak net iki sene tutuyormu$.
pehey.
az once siyaset meydaninda $u $ekilde minik bir hesap yapildi.
belge sayisini 6 milyon olrak du$unelim ve her bir belgeye sadece 1 saniye bakalim.evet sadece 1 saniye bakalim.
her bir belgeye sadece 1 saniye baksak ve araliksiz 6 milyon belgeyi incelemeye kalksak net iki sene tutuyormu$.
pehey.
tamamen kandırmaca. derin devlet bir kaç kişiyi verip olayı örtbas ediyor. kapatma davasını pazarlık konusu olarak kullanıp götünü kurtaran birileri var. egemenler oyun oynuyorlar.
aklın devreye girerek müdahale etmesi gereken operasyon.. ve giriyor soruyor: ya arkadaşım ülkeyi dış tehditlere karşı savunmakla görevli iki paşa iç tehditlerle -ki tehdit tanımlaması bizim ülkemizde her açıdan yorumlanagelmiştir herkes tehdit unsuru olabilir sütten çıkmış ak kaşıklar da dahildir bu tanımlamaya.hülasa iç tehdit olup olmaması çok önemli değil-- neden uğraşır? ülkenin bekasını düşünmek bunlara düşmüştür..memleketimizde iç tehditlere karşı savunmakta görevli ve görevini en güzel şekilde yerine getiren iki tane emniyet amiri yok mudur?
insanların hala daha ihtilal yapmak için ordu içerisinde çete kurmak gibi bir vasıf yüklendiğini düşünen, veya bunu paravan olarak kullanıp ilkel öç alma duygusu ile düzenlenen bir operasyondur. efendim hurşit tolon çetenin 1. adamıymış, tutuklanan gazeteciler ihtilal zemini hazırlamak için gazetelerini kullanacak olan bireylermiş, sinan aygün çetenin kasasıymış, mış/muş. hayır insanların kafalarında bu tip hastalıklı komplo teorileri üretmesine bişey demiyorum da bu teorilerine ilk kendileri inanıyorlar ya, ölümüne! onu anlamakta güçlük çekiyorum ben. üstelik bu durumu sorun da etmiyorum, zira bunu benim yerime muhakkak ki birileri anlıyordur! diye düşünüyorum. evet.
ankara nın yeraltı kaynaklarının ne kadar zengin olduğunu göstermiştir. kaz kaz bitmiyor. neler çıktı öyle topraktan.
$u saatlerde ulkenin 13 ayri ilinde e$ zamanli operasyonlar yapilmakta. operasyon yapilan yerlerden biri de avrasya tv.
edit: $u anda 26 ki$i gozaltina alinmi$.
edit: $u anda 26 ki$i gozaltina alinmi$.
"acaba beni de alacaklar mı" diye her an tetikte olmama neden olan operasyon. evde kalacaz mnskym.
bu operasyon kapsaminda gercekle$tirilen bir operasyon daha var;
(bkz: balyoz darbe plani operasyonu)
(bkz: balyoz darbe plani operasyonu)
kendimi dışlanmış gibi hissettiren hadise.herkezi sorguluyolar benim neyim eksik lan.
ulan, yüce hukugumuz nerdeyse yıllar boyunca durdu durdu birden bire bir açıldı pir saçıldı.
basa basa mekan kalmadı karde$im, ne kadar severmi$iz biz aslında kuralları yasaları falan...
basa basa mekan kalmadı karde$im, ne kadar severmi$iz biz aslında kuralları yasaları falan...
22 $ubat 2010 dalgasi kapsaminda $u ki$iler gozaltina alinmi$tir;
eski havakuvvetleri komutani ibrahim firtina, 1. ordu komutani emekrli orgeneral ergun saygun, eski deniz kuvvetleri komutani ozden ornek, abdullah ocalan’in turkiye’ye getirilmesinde de gorevli olan korgeneral engin alan, toplamda 7’si muvazzaf, 7’si emekli 14 asker gozaltina alindi. gozaltina alinanlar balyoz darbe plani ile alakali olarak gozaltina alinmi$lar.
eski havakuvvetleri komutani ibrahim firtina, 1. ordu komutani emekrli orgeneral ergun saygun, eski deniz kuvvetleri komutani ozden ornek, abdullah ocalan’in turkiye’ye getirilmesinde de gorevli olan korgeneral engin alan, toplamda 7’si muvazzaf, 7’si emekli 14 asker gozaltina alindi. gozaltina alinanlar balyoz darbe plani ile alakali olarak gozaltina alinmi$lar.
son dakika haberlerine gore bugun de 9 ayri ilde yapilan operasyonlarda 28 ki$i gozaltina alinmi$.
memlekette adam kalmadi alo?
memlekette adam kalmadi alo?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?