nutuktan...
(bir öncekinden devam )
...
söz konusu edilen 19.3.1920 tarihli bildiriyi görmedim. olağanüstü bir meclisin toplanması her ne kadar yerinde ise de, böyle bir meclisin, elden geldiği kadar kanuna dayanması gereklidir.
gerçi, bizim anayasamızda böyle olağanüstü bir meclisin toplanabilmesi ile ilgili bir işaret yoksa da, başka anayasalarda bulunan hükümlerden yararlanılabilir. söz gelişi, fransız anayasasına göre, meclis kanunsuz olarak dağıtılır veya bir saldırıya uğrarsa, saldırıya uğrayan meclis üyelerinden kurtulabilenler, vilâyet ve sancak idare meclislerinden seçilecek ikişer üye ile birlikte uygun bir yerde toplanırlar. meclisin yeniden açılması veya saldırının önlenmesi için kararlar alırlar. bu meclisin kararları mutlaktır, uyulması zarurîdir. bu kararları dinlemeyenler vatan hainliği ile suçlandırılırlar. bendeniz de bu yolu düşünmekte idim.
19.3.1920 tarihli bildirinin ne gibi esaslara dayandığı anlaşıldıktan sonra, ankaraya varışımda yapacağım görüşmeler sonunda, bir bildiri hazırlamak düşüncesindeyim. yine görüşürüz. makine başında yanımda bulunan ismail fazıl paşa ile saruhan milletvekili reşit beyle birlikte saygılarımızı sunarak veda ederiz. arkadaşlarımdan kırşehir milletvekili rıza bey de saygılarını sunuyor ve kendisinin de boluda bulunduğunun keskindeki babasına haber verilmesini istirham ediyor, efendim.
celâlettin arif
bu cevap telgrafında yazılanlar dikkatle gözden geçirilirse, celâlettin arif bey ile görüşlerimiz arasında büyük ayrılık olduğu kolaylıkla farkedilir. ben, olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin ankarada toplanmasına karar verirken, bizim anayasamızda böyle bir meclisin toplanmasıyla ilgili bir işaret bulunmadığını elbette bilirdim.
fakat kararımı verebilmek için böyle bir işaretin var olup olmadığını düşünmek asla hatırıma gelmedi. bundan başka, saldırıya uğrayan meclis üyelerinden kurtulabilenlerle vilâyet ve sancakların idare meclislerinden seçilecek ikişer üyeyle birlikte, meclis-i mebusanın yeniden eski şekil ve niteliğinde toplanmasını sağlamak için çalışmayı asla hatırıma getirmedim.
aksine, büsbütün başka nitelik ve yetkide, sürekli bir meclis kurmayı ve bu meclisle, tasavvur ettiğim inkılâp safhalarını birlikte geçirmeyi düşündüm. buna göre biribirleriyle zıtlaştığına şüphe etmediğim düşüncelerimizin, görüştükten sonra da birleşmesine imkân bulunacağına ümidim kalmadı. bununla birlikte 19 mart 1920 tarihli bildirimi telgrafla celâlettin arif beye verdirdim. ertesi gün aldığım cevap şuydu:
düzce, 28.3.1920
ankarada mustafa kemal paşa hazretlerine
yüksek heyet-i temsiliyenizin 19.3.1920 tarihli genel bildirisi incelendi. içindeki maddeler ana hatlarıyla bendenizin düşündüğü esaslara uygundur. bu bakımdan, bendenizin ankaraya gelişinden sonra, görüşülerek ayrıca bir bildirinin yayınlanması tabiîdir. yarın ister istemez boluda kalınarak 29 mart 1920de ankaraya hareket edileceği saygıyla arz olunur.
meclis-i mebusan başkanı
celâlettin arif
devamı için:
-celâlettin arif bey meclis-i mebusan başkanlığını bırakmıyor-
(bkz: celâlettin arif bey başkanlığı bırakmıyor)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?