koca kafam ust katta da insanlarin yasadigini anlayamiyordu. hatta nezaman yukaridan ses gelse korktugumdan annem beni alip ust kattaki tanimadigi komsularla tanistirmaya goturmustu. ne alaka bilmiyorum ama antonella diye bir kadincagiz yasiyordu ust katta. zavalli antonella dogal olarak sikayete geldigimizi dusunmus olacak ki annem olayi anlatana kadar uzgun bir yuz ifadesiyle dinlemisti. sonra da kahkahayi basti tabi ki. eve dondugumuzde ise benden beklenen zeka kivrakligi ile yukaridan ses geldiginde korkmaya devam ettim.
ben küçükken çok salaktım
tuz ruhundan çok korkardım.
şişenin içinden ruh çıkacak zannederdim. kötü ruh filan gibi yani.
şişenin içinden ruh çıkacak zannederdim. kötü ruh filan gibi yani.
dilimi sac kurutma makinesine sokmustum, agzim kurusun da tekrardan su iceyim diye disodjdkdjdjs
şimdi çok az kişinin bildiği bir bilgiyi buraya bırakıyorum. taksi ve dolmuş duraklarının yanından geçerken o geçtiğimiz yerin adını sarıgazi sanıyordum. işin kötüsü trafikte peşpeşe rastgelmiş birkaç taksiyi görünce onların da sarıgazi adında topluluk olduğunu sanıyordum. benim için neresi çok sarıysa orası sarıgaziydi.
4-5 yaşında falan ya varım ya yokum. Neyse çevremdeki çoğu kişi sigara içiyor. Merak duygusu çoştu çıldırıyorum ağızdan nasıl duman çıkar. Derken dedemin cebinden iki sigara aşırdım anlaşılan o ki bir tanesinin beni kesmeyeceğini düşündüm. Aşırdığım sigaraları evdeki gizli yerime sakladım ve içmek için uygun zamanı kolladım. Sonra herkesin evi terkettiği anda işte şimdi dedim ve sobanın yanında duran çakmağı elime iki sigarayı da ağzıma aldım tam kapıdan çıkıcam annemle karşı karşıya geldik. Bu yaptığım şeyin yanlış olduğuna nerden kanaat getirmiştim bilmiyorum lakin gizli gerçekleşmesi gerektiğine karar vermiştim ve annem beni öyle görünce tüm plan yatmıştı kafamın içi yanıyordu resmen. Annem sigaraları ve çakmağı alıp popoma vurmuştu bir tane.
Çok salağım neden sigaraları ağzına alıp çıkmaya çalışırsın ki. Nerden bu özgüven.
Çok salağım neden sigaraları ağzına alıp çıkmaya çalışırsın ki. Nerden bu özgüven.
6-8 yaşlarındayken denize gittiğimizde gözüme kestirdiğim kişinin yanına gidip;
"arkadaş olalım mı, r ve l harflerini aynı cümlede söyleyemiyorum" diyordum. demiyordum, diyemiyordum ki! kurduğum cümlelerde de r ve l harfi hiçbir zaman karışacak kadar yakın olmuyordu, boş yere bu açıklamayı yapıp cidden r ve l'yi söyleyemiyordum.
"alkadaş ollalım mığ, ğ ve ğ harfrelini aynı cümlede söyleyemiyorum"
"arkadaş olalım mı, r ve l harflerini aynı cümlede söyleyemiyorum" diyordum. demiyordum, diyemiyordum ki! kurduğum cümlelerde de r ve l harfi hiçbir zaman karışacak kadar yakın olmuyordu, boş yere bu açıklamayı yapıp cidden r ve l'yi söyleyemiyordum.
"alkadaş ollalım mığ, ğ ve ğ harfrelini aynı cümlede söyleyemiyorum"
02/11/2004 yılında yazılan 2 nolu entryi görmeniz için bu entryi giriyorum. aha böyle çılgın bir adminimiz var. en çılgın lakabı (bkz: dürümcü) gibi orjinal birşey bulalım haydi...
evet. ben. bilmiyorum, yahu sorun şurada ki bir abim yada bir ablam yok benim.
bu yüzden küçüklüğümde her şeyi kendi başıma öğrenmek zorunda kaldım, ve evet. cidden çok salaktım.
peder beye kızıp kendimi banyoya az kilitlememişimdir. sonra, o kilidi açmayıp bizim peder yine uğraştırmışlığım vardır tabi.
bu yüzden küçüklüğümde her şeyi kendi başıma öğrenmek zorunda kaldım, ve evet. cidden çok salaktım.
peder beye kızıp kendimi banyoya az kilitlememişimdir. sonra, o kilidi açmayıp bizim peder yine uğraştırmışlığım vardır tabi.
yorganın altında nefesimi tutuarak 50' ye kadar sayınca superman olacaktım.olmadım.
"mevlana" ile "meryem ana " benim için aynı kişilerdi.
yağmur yağdığında tanrı'nın ağlıyor olabileceğini, uçakların bulut yapma aracı olduklarını, büyüyünce ne olacksın sorusuna verilecek cevabın "ayakkabı boyacısı" olduğu daha nice salaklıklardır.
çocukluğum da olsa kendime salak diyemeyeceğim sanırım bu da bir çeşit salaklıkmıdır?
bir rivayete göre uykudan kalkıp (bkz: uyurgezer) buzdolabının kapağını açıp işediğim çok olmuş.
civcivimize kanatlarindan tutup egzersiz yapsın diye taklalar attıran kızın, sokaklarda memolicilik oynayan ablasıyım. bizde herşey soyaçekim.
bir keresinde sol el parmaklarımı sayarken 6 rakamına ulaşmıştım. dünyalar benim olmuştu.
bu gerçekten mümkün olabilir mi
ortalama 7 yaşlarımda; akşamları saat 8’de yatıp sabahları 6’da uyanan bir insan evladı olarak, ilk işim 2 kat aşağımızda; bizimle aynı binada oturan arkadaşım didem’i çağırmaktı.
evet sabahın 6’sında oyun oynayalım istiyordum.
o değil de annesi ne iyi bir insanmış beni sille tokat kapılarını çaldım diye dövmüyormuş lan. uykusunu bölüyorum sonuçta.
ben hallice bir sktiri çekerdim heralde. yok lan, benim de çocuğum var yapmazdım. valla.
ama ben gerizekalıymışım, o ayrı.
evet sabahın 6’sında oyun oynayalım istiyordum.
o değil de annesi ne iyi bir insanmış beni sille tokat kapılarını çaldım diye dövmüyormuş lan. uykusunu bölüyorum sonuçta.
ben hallice bir sktiri çekerdim heralde. yok lan, benim de çocuğum var yapmazdım. valla.
ama ben gerizekalıymışım, o ayrı.
annem bir gün çılgınca bizi tehdit edip, artık ne yaptıysak deli gibi sinirli peşimizden koşarkene birden kardeşimle durup, lambada dansı yapmaya başlamıştık. "şasi betito marianna luis alberto" diye bağırarak. kadın birden gülmeye başlamıştı ama biz de rahatlamıştık yırttık diye. yırtmayı düşünen ve bulduğu çözümü çok akıllıca bulan o zeka, cezasını ağır çekmişti, şimdi güldük geçtik, gelelim suçunuzun cezasına diye. işte şimdi o gülen suratlarda kalan sırıtışı düşünün. "anneler asla unutmaz" diye de eklemişti kadın. bizim ev diktatörlükle yönetiliyordu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?